Bir iş yerinin önünden geçiyordu.
Kapıda bir direk, ucunda bir Türk Bayrağı!
Bayrak, tozdan kararmış,
Yağmurdan, rüzgardan parçalanmış, dikişleri sökülmüş...
Araç ile iş yerinin bahçesine girdi, kornaya bastı.
Kapı açıldı, 16 - 17 yaşlarında bir delikanlı;
- "Buyurun" dedi.
- "Yetkili kim var?"
- "Babam şu an yok. Ben yardımcı olayım."
- "Delikanlı, Bu bayrak orada hiç olmamış. Görmüyor musunuz, Bayrak garip duruyor, BAYRAK AĞLIYOR ?" dedi ve delikanlıya bir Türk Bayrağı uzattı.
- "Bu bayrağı yerine as lütfen ve bayrak gülsün ki, sen de gül, bende güleyim, millet de gülsün" Aracın gazına dokundu...
Dikiz aynasından baktığında, delikanlının aracın arkasından baktığını fark etti...

Bir Saat sonra, aynı yoldan geri dönüyordu. Bayrak vermiş olduğu işletmenin önünden geçerken gördü ki, vermiş olduğu bayrak yerine asılmış ve şanlı Türk bayrağı nazlı dalgalanışına devam ediyordu. BAYRAK GÜLÜYORDU...

İçi bir hoş şekilde aracı ile yola devam ederken, bayrak verdiği delikanlı, aracın önünde belirdi ve aracı durdurdu...
- "Ağabey bak, bayrağı değiştirdim. Babam sizin kim olduğunuzu sordu, buyurun araçtan inin bir çayımızı - kahvemizi için."
İşi vardı, acil yetişmesi gereken bir randevusuna geç kalmıştı, gözleri dolu bir şekilde delikanlının elini sıktı ve şöyle dedi:
"Delikanlı, babana selam söyle. Babana benden bahsetme.
Sen bayrak ol!
Sen bayrağa sahip çık!
Bir daha bayrağın ağlamasına müsaade etme!
Sen gül ki, bayrak gülsün...
Bayrak gülsün ki, Millet gülsün...
Bu millet gülsün ki, cihan gülsün..."


Hava güneşliydi, yağmur yağmıyordu, ama delikanlının gözlerinde yağmur belirmişti.
Aracı ile yola koyulduğunda şöyle mırıldanıyordu;
"Bu gençliğin gözünden, bayrak sevdası dolayısıyla yaş geliyorsa,
Bu bayrak inmez!
Bu millet esir olmaz!
Bu vatan Bölünmez!"

İşyerinizin kapısında, evinizin balkonunda, bayrak direğinde bayrak varsa, kontrol edin lütfen. Şanlı bayrağımızı ağlatmayın lütfen...

Bayrak ağlarsa, cihan ağlar!

***

MİLLİ SES VEREN OL
Bilinçli ol.
Bilgili ol.
Duyarlı ol.
Duygulu ol.
Ne olursan ol,
Akıllı ol!
Herkes seni aldatmaya çalışıyor,
Sen aldanmayan ol!
İthal ürünler kullanan değil,
Yerli ürünleri kullanan ol!
Yabancı markaya hayran olma,
Senden olandan ol!

Kullanılan, sömürülen değil,
Yöneten, yönlendiren ol!
Yabancıya, yalancıya aldanma,
Yerliden yana, yerli ol!
Sömürüye pirim verme,
Milli ol!
Yılgınlığa kapılma,
Mücadeleci ol!
Tüketen değil,
Üreten ol!
Kaliteyi tercih et,
TSE'den yana ol!
Ne olursan ol,
YERLİ VE MİLLİ OL!
Aldanma yalan seslere,
MİLLİ SES VEREN OL!
***
TSE'DEN HABERLER (www.tse.org.tr)
Bir numaralı Türk Standardı TÜRK BAYRAĞIDIR...
Türk Bayrağı, ilk Standarttır!
 

ANNEME
 
40 yıl yetimdim,
3 Temmuz da, öksüz kaldım...
40 yıl babam yoktu,
Ama, baba gibi  - dağ gibi, bir anam vardı...
 
Üç yıldır,
Hem yetim, hem öksüz, hem de sahipsiz kaldım...

"Senin başın büyük oğlum" diyerek,
Ellili yaşlardaki bir adamın başı okşanır mı?
"Senin masrafın çoktur, gelen gidenin fazladır" diye,
Koca adamın cebine harçlık konur mu?
 
Dualarla başımı okşayanım,
Cebime harçlık koyanım,
Saran, sarmalayanım,
Cennet kokan tek yanım,
Dağ gibi arkamda duranım,
Aramadığım zaman bile arayanım,
"Oğlum" diyerek sarılanım,
Darda kaldığım zaman, sığındığım limanım,
Dua pınarım,
Karamanoğlu'nun en büyük gücü bitti,
Annem, 3 Temmuz sabahında cennete gitti...
 
35 yaşında eşini kaybeden,
Üç çocuğu ile hayatına devam eden,
Bizleri, kimseye muhtaç etmeden, büyüten, okutan,
Annem, 3 Temmuz sabahı, bir kuş misali uçtu da gitti...
 
Ve ben;
Bu Temmuz sıcağında, üşüyorum...

 
Cennet mekan ANNEM;
Selam söyle oradakilere,
Babama da şunu de;
"Emanetin olan evlatlarını!
Kurda Kuşa yem etmedim, YETİŞTİRDİM!
Ne devlete, ne de millete karşı gelmediler, devleti de , milleti de SEVDİRDİM!
Bir Cemaate vermedim, kendim PİŞİRDİM!
Milli ve manevi değerlerle, YOĞURDUM!"
 
Mekanın Cennet olsun annem.
Biz senden razıydık,
Hak da razı olur inşallah...