Hepimiz farklıyız. Belirli davranışlarımız ve kalıplarımız var. Bu sebeple birini çok kolay yargılarız.

Şüphesiz hepimizin eleştirilecek birçok yönü var.

Bir köşe yazarını eleştirebilirsin.

Bir kitap yazarını eleştirebilirsin.

Bir eseri, sanatı eleştirebilirsin.

Ya da bir insanın doğru ya da yanlış yanlarını bulup kendisinin iyiliğini düşündüğün için kendisine göstermek amacıyla eleştirebilirsin.

Böyle iyi niyetli eleştiriler uzar da gider.

Yani demem o ki eleştiri yapanlar, eleştirinin ahlakına da dikkat etmelidirler. Başkalarına haddini bildirmek değildir.

Ancak şöyle bir gerçekte var.

Benlik saygısını yitirmiş bir insanın, fiziksel ya da ruhsal olarak kendi kusurlarını görmeden başkalarının bir hareketiyle, eseriyle veya dış görünüşüyle vb kolayca dalga geçebilmesi kadar gülünç bir şey de yok.

Böyle bir insan başkalarını yargılarken, aslında yargıladığı kişiden daha çok kendisi hakkında bir şeyler söyler.

Kendisinin eksik yönlerini dışarıya yansıtmak istemese de içten içe farkındadır. Ve bunu bastırmanın yolunu başkalarıyla dalga geçmekte bulur.

Buna alıştık. Çünkü başkasını yargılamak, dönüp kendisine bakmaktan daha kolay. Başkasının kusurlarını, eksikliklerini, yanlışlarını görmek ona göre kaçınılmaz. Üstelik patavatsızca yargıladığınız insanların bilgisi, eğitimi, görünüşü bile sizden yüksekken…

Nedir bu çekememezlik?

Söyler misiniz hangi duygularınızı görmezden geliyorsunuz?

Hangi eksik yönlerinizi bastırmaya çalışıyorsunuz?

Yoksa kendi eksiklerinizin farkında bile değil misiniz?

Aşağılık kompleksiniz mi var?

Ya da ruhsal bir sıkıntınız mı?

Sağlıklı düşünebilen bir insanın eleştirisi de kaliteli olur.

Lütfen hal ve hareketlerinizin kendinizi de tanıttığını unutmayın.

Ruhsal bir sıkıntınız varsa tedavi olun.

Sizi hoşgörülü olmaya davet ediyorum.