“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”  derken Kızılderili şef Seattle’ın ne kadar haklı olduğunu görüyorum.

Haberleri seyrediyorum.

Sözün bittiği anlarda insanın boğazı öyle bir düğümleniyor ki…

Yüreği acıyor!

Manavgat orman yangınında yanan sadece Manavgat değil, canlarımız da oldu; içimiz parçalandı.

Ne yazık ki insanlığımız yanıyor.

Ağaçlar, hayvanlar, evler…

Bir adam inekleri kurtarmak için yalvarıyor.

Bir kadın yerleri dövüyor evsiz kaldığı için!

 Kaplumbağanın kabuğu, bir başka hayvanın derisi kül olmuş…

Seyrediyorum.

Yine pisliğin biri dilsiz bir cana tecavüz etmiş. 1,5 yaşında yaşındaki bebeğin sırtında bacaklarında sigara söndürmüş babası.

Bir de serbest bırakılmış üstüne!

Sadece izliyorum…

Şort giydi diye şiddete uğramış bir kız, hiç tanımadığı biri tarafından,

Sayısız göçmen giriyormuş sınırlarımızdan.

16 yaşındaki bir kızı komşusu bağlayıp bıçaklamış. 23 yaşındaki kızı da döverek öldürmüş kocası…

Utanıyorum…

Canım acıyor ama seyrediyorum.  Hiçbir kötülük cezasız kalmasın istiyorum.

Umurunuzda olsa dünyamız, karnınız doysun diye birkaç güne kadar doğuracak hamile hayvanı vurmazsınız!

Biraz merhamet olsa,  bu yangınlarda sadece ağaçlara değil, birçok canlının da ölümüne sebep olmazdınız!

Gram şeref olsa yüreğinizde, üreme dönemindeki balıkları; hem de hiçbir kurala uymayan yöntemlerle katletmezsiniz!

Hele o “çocuklarımın geleceğini düşünüyorum” diyenler. Sizler de konuşmayın. Geleceğini düşünüyor olsaydınız birkaç metrekarelik alanı bile yeşil bırakmadan apartmanlarla nefessiz bırakmazdınız!

Gezegenimiz acı çekiyor.

Seyrediyoruz…

Tek bildiğim şey var.  İnsanoğlu ektiğini biçiyor(!)

Bencilce yaşıyoruz… İnsan değil, 2 ayaklı pislik demek daha uygun olur herhalde bazıları için.

Bizden sonra yaşayacak milyonlarca canlı olacak bu dünyada.

Çocuklarımızdan önce bizler şahit oluyoruz dünyanın can çekişmesine.

Buzullar eriyor denildiğinde beyin hücrelerinde zerre titreşim olmayan, ağaçlar kesiliyor denildiğinde gülüp geçen ve daha bilmem hangi çok acil durumlara kayıtsız kalanlar hayvanlar değildir!

Uzaylılar hiç değil.

Ama çok şükür Müslümanız değil mi...

Şakası yok bu işin, uzmanlara kulak verelim!

Şimdiki çocuklar, büyükler grubuna girmeden bilinçlendirelim.

Başka dünya yok. Sana, bana, ona başka ev yok!

Daha doğmamış insanlara başka yuva yok.