Balkanlar dünyanın en stratejik bölgesi.

Medeni dünya Avrupa, tüm semavi dinlerin merkezi Ortadoğu ve dünyanın en büyük kıtası Asya'nın kesişme noktası.

Bundan dolayı tarih boyunca buralarda yaşanan hakimiyet kurma mücadeleleri günümüzde de aynen devam etmekte.

Küresel güçlerin ilgi ve etki alanıdır.

Etki alanlarını genişletmek için de her türlü enstrumanı kullanırlar.

Bu coğrafya çok önemli soydaş nüfusa sahip.

ABD feto aracılığı ile bu soydaş kitlemiz üzerine önemli hakimiyet kurmayı da başardı. Balkan ülkelerinde feto hala  çok güçlü.

Tek ülke hariç. Bulgaristan.

Orada etkili olamamasının temel sebebi  DPS'dir.

Partinin kurucu başkanı Rus himayesinde olduğundan ABD kontrolündeki fetoya soydaşlarımızın üzerinde etki alanı yaratmalarına izin vermedi.

Belli oranda fetocular bunu başarmış olsalar da diğer Balkan ülkelere kıyasla bu çok cılız ve önemsiz seviyelerde kaldı.

Buna karşılık o dönemler buradaki iktidarın gözdesi olan feto DPS'yı parçalamak için 2012'de kendi kontrollerinde bir parti kurdurmaya kalkışmıştı. O tarihlerde soydaşlarımızı böldürmemek için STK'lar, kanaat önderleri ve tüm soydaş camiası bu yeni oluşuma karşı durmuştuk.

Ama ne zaman ki DPS'nin üst aklı 2015 yılında düşürülen Rus uçağı olayında alenen ülkemizin aleyhine, Rus yanlısı tutum içine girdi büyük ayrışma yaşandı.

Hadi bölünmeyelim anlayışı ile yıllarca bastırılan soydaşımızın tepkisinin de etkisiyle bir anda parti destekçilerinin yarısı oradan kopmakla kalmadı artarak devam etti ve bu gün artık  ayrılan kitlenin oranı 2/3'ye  ulaştı.

Birlik  beraberlik önemlidir ama o kadar da değil. Açıkça  anavatanına karşı tavır alınırsa soydaşımız buna tepkisini koyar.

Birlik beraberlikler ortak amaç ve çıkarlara hizmet ettiği sürece mümkündür.

Ancak yaşanan bu bölünmelerin en büyük sorumlusu bizim karar vericilerdir.

Sadece Bulgaristan değil, tüm Balkanlarda soydaşlarımız kendi aralarında ikiye üçe bölünmüş durumda.

Bunun sebebi bizim Balkanlarla ilgili hiç bir stratejimizin ve esaslı politikalarımızın olmamasıdır.

Bu işler öyle gelişi güzel bazı yerlere erzak paketleri, çocuklara kırtasiye malzemeleri dağıtılarak ve bol bol  fotoğraf çekilmesi ile olacak işler değil

Olmadığı da ortaya çıkan tablodan fazlasıyla belli.

Bizim Balkan politikamız oralarda cami , türbe onarmaktan ibaret.

Bunun dini ve kültürel mirasımızı koruma adına son derece önemli olduğunu söylemeye  gerek bile yok.

Ama asıl önemli olan  bizim o coğrafyada  varlığımızı korumaktır.

Soydaş nüfusumuz oralardan  yok olunca senin orada ne camin kalacak ne türben.

Bundan dolayı asıl öncelikli stratejik hedefimiz bizim Balkanlarda etnik,dini ve kültürel varlığımızı muhafaza etmek olmalıdır.

Küresel güçler Balkanlarda etki alanı yaratmak için her yolu denerken biz soydaş nüfusumuz sayesinde nükleer silahtan bile daha güçlü potansiyele sahipken ve en etkin söz sahibi ülkeler arasında olmamız gerekirken başka ülkelerin kurduğu oyunlarda piyonuz.

Oralarda küresel güçlerle beraber söz sahibi olmak, yani oyun kurucu olmak istiyorsak o coğrafyada gerekli çalışmaları  çoktan yapmalıydık.

Etkin olmamız oralardaki soydaşlarımızın birlik beraberlik içinde olmaları , aralarında koordineli çalışmalarından geçer.

Bu koordinasyonu da sağlaması gereken bizim ilgili kurumlarımızdı.

Bu günlerde Balkan ülkelerinde nüfus sayımı yapılıyor.

Bu konuda soydaşlarımızın gerekli hassasiyetleri göstermeleri için STK ve benzeri örgütler aracılığı ile her türlü kurumsal destek verilmeli.

Sonuç olarak sadece Balkanlarda değil soydaşımız, ırkdaşımız olan her yerde  inanılmaz potansiyelimiz var,ki soydaş nüfusunuz ne kadar yoğun ise o kadar daha güçlüsünüz demektir.

Bundan dolayı Balkanlardaki sayım hayati önem taşımakta.

Sayı önemli.

Ancak sayıdan daha önemli bir unsur var.

Koordinasyon.

Bizim bir türlü başaramadığımız unsur.