Sevgili Atatürk 1931 yılında Fransa'daki Larousse sözlüğünde bir kelimeden duyduğu rahatsızlıktan dolayı Fransız büyükelçisini yemeğe davet eder. Elçi önce bu davet karşısında çok mutlu olur. Diğer elçilere karşı böbürlenir. Atatürk tarafından davet edilmek onun için bir onurdur. Atatürk’ü rahatsız eden kelime; "Kazığa Oturtmak", yani sivri bir kazık hazırlamak ve kazığın bir ucu insanların ağzından çıkacak şekilde üzerine oturtmak. Vahşi bir uygulama. Türkler, bugün bile esirlerini kazığa oturturlar. Atatürk Türk tarihine ve Türk ulusunun uygarlık değerlerine büyük önem veren bir kişi olarak yemeğe davet ettiği elçiye; yemekten sonra, kelimenin anlamını sorar. Elçi anlamı söyler. Atatürk; - "Kelimenin başka bir anlamı var mı? Diye tekrar sorar. Büyükelçi; - "Bunu söylemek için sözlüğe bakmam gerekir" diye cevap verince; hazırda bekleyen "Larouse" sözlüğü büyükelçinin önüne konulur. Elçi okur ve utanır. Atatürk elçiye - "Demek ki biz Türkler; bu günde esirlerimizi kazığa oturtuyoruz öylemi sayın Sefir(Büyükelçi)?Sözlüğünüze böyle yazmışsınız, bu doğru mu?" Elçinin cevabı; - "Efendim bu sözlük, Katolik kilisesinin matbaasında basılmış, biz laik ülkeyiz. Kilisenin yaptıklarının bizim hükümetimizle bir ilgisi yok, biz kiliseye karışamayız." Atatürk de bu cevap sonrası; - "Öylemi efendim. Siz laik bir ülke olduğunuz için kiliselere karışamıyorsunuz. Öyleyse bende yarından itibaren İstanbul da ki kiliselerin kapılarına koca birer kilit astırıyorum" deyince, - "Ekselans, protesto ederiz” cevabı gelir. Atatürk; - "Hani sizi ilgilendirmiyordu, karışmıyordunuz? Diyerek - "Elçiye yolu gösterin" der, bir anlamda da elçiyi kovmuş olur. O gün den sonra Fransız hükümeti; sözlüğü toplatıp, yeni baskısında o cümleyi çıkartır. Bir kez daha Atamı büyük bir saygıyla anıyorum. Saygılar…