Uzunca bir süredir demokrasi,özgürlük adına, düşünce hürriyeti adı altında Avrupa’da bir çok karikatür dergilerinde vesaire medyada kutsal saydığımız değerlere yönelik saldırılar vardı,biliyorsunuz.  Bu tür yayınlar ara ara oralarda yayınlanır, onlara genel olarak İslam dünyasından tepkiler geldikten sonra unutulup giderdi. Bunları neredeyse kanıksamıştık diyebilirim.

   Ancak son yıllarda bilhassa 20 yılı aşkın sürüp gelen Ak Parti iktidarlarından da gelen bir kesimin bıkkınlığı neticesinde bilhassa sanatçılardan ülkemizin milli değerlerine, insanımızın dini değerlerine dönük  bazı açıklamaların geldiği görülmekte. Hayatımın ilk zamanlarında uzun bir süre ile yurtdışında da bulunduğumdan kesinlikle söyleyebilirim, oralarda ülke nüfuslarının büyük çoğunluğu da Hristiyan olduğundan Hristiyan ritüellerine ya da kutsallarına sanatçılardan ve yahut da  diğer kesimlerden ne şarkı sözü ile ne de düşünce anlamında eleştirel bir durum gözlemlemedim. Sadece aralıklarla bazı ateist kesimlerin kendi hayatlarına Hristiyan ritüellerinin dikte edilmeye çalışıldığı yönünde ve maaşlarından kiliseye yapılan kesintilerin sona erdirilmesi anlamında açılamaları daha dün gibi hatırlıyorum. Bu anlamda Türkiye’deki dini yaşantı ve baskı kesinlikle Avrupa kadar olmamasına rağmen hala tartışmalar uzadıkça uzuyor. Almanya başta olmak üzere bir çok ülkede hala daha maaşlardan yapılan mecburi Kilise kesintileri benzeri  Türkiye’de hiçbir zaman yapılmadı ,düşünülmedi bile.

     Sanatçılarımızın mutlaka halkımızın dini değerlerine daha saygılı davranması kutsallarına inanmasa da hoş görü ile bakması şarkı sözlerinde vesaire araç olarak kullanmaması gerektiğini çok öncelerden itibaren aslında idrak etmesi lazım gelirdi  diye düşünüyorum. Son bir sözde Sedef Kabaş vakası  ile ilgili, söylemek istiyorum. Türk toplumu o kadar derin bir kültüre o kadar geniş bir ufka sahip olduğundan Selçuklu öncesi, sonrası, vesaire derken kütüphanesi çok geniş bir toplumdur. Atasözleri de değişik yelpazeden, değişik mecralara, yerebildiği gibi övebilen çok çok geniş bir açıdadır. Buna bir de yüzyıllar içerisinde gelişen deyimleri de eklersen bitmek tükenmek bilmeyen bir hal alır.

   Anlayacağınız ağzına geleni söyleyip sonrasında da işte bu atasözü demek inandırıcı değil. Bende size atasözlerinden yola çıkarak bir çok hakaretane eleştiri yapar sonra neden kızıyorsunuz hepsini atasözlerinden  aldığımı söylediğimde tepkiniz aynı olur.  O yüzden zaten atasözlerimiz  dememiş mi “iğneyi kendinize , çuvaldızı başkalarına batırın”.diye.