Bir ülkenin sineması vitrinidir. ABD kesinlikle bu durumu en iyi kullanan ülkelerden ki Rusya’nın da verdiği net örnek eserler mevcut geçmişe baktığımızda. Peki, Türk sineması nereye gidiyor?
Yeşilçam gibi bir değerin bel altında kaybolduğu ve 1982 senesinden sonra muazzam derecede griliğe gömülen sinemamız kendini uzun süre toparlayamamış.
Gerek sansür gerek politik frenlemeler maalesef Türk sinemacısının özgürce düşünmesine engel olmuş.
Çekilen diziler bile internet mecrasına kaymış durumda günümüzde.
Bu durumu net bir şekilde görmekteyiz.
Sinema ve tiyatronun özgürce gelişebilmesi için kesinlikle önü açılmalı.
Bugün amatör sinemacının bile önüne onlarca engel çıkabiliyor. Adam bırakın filminde oyuncak silah kullanmayı; bazen “Sigaranın bulunduğu bir sahne koyarsak projemiz sekteye uğrayabilir mi?” sorusunu ekip arkadaşlarına sormadan edemiyor.
Amatör bir festival sinemacısıyım ben de…
Eğer izin almazsanız çok saçma sapan durumlarla karşılaşabiliyorsunuz sokakta.
En azından bu tür girişimlere vatandaşın hazır olmadığına şahit oluyorsunuz.
Geçtiğimiz günlerde genç yönetmen bir arkadaşımla ettiğim muhabbet tüylerimi diken diken etti ve “Yok artık!” tepkisinin kahkahalarla ağzımdan çıkmasına neden oldu. 
“Abi filmin isminden dolayı sıkıntı yaşıyoruz” dedi çocuk…
Bakın, bu gerçekten büyük bir saçmalık.
..Ve ben aldığım özgür kararla o arkadaşların çekimlerine dahil olmak istedim.
Kendimi ait hissettim çünkü onlara.
Amatörün halinden amatör anlar misali.
Bırakın be arkadaş da insanlar özgürce film yapsınlar. Amatör sinemacı sınırları zorlasın ki uluslararası arenada ses getirecek projelere imza atılsın!
Yoksa olmaz!
Bugün ben senaryomu yazarken, “Hmmm… Acaba bu sahneyi çekebilir miyiz? Tepki toplar mı? Birileri ümit kıracak şekilde engel olur mu?” diye düşünmek istemiyorum.
Bunu hiçbir amatör sinemacı dostum istemiyor. Sağ olsunlar destek olan büyüklerimiz de var. “Helal size gençler. Kötü şeylere bulaşmaktansa sanat yapıyorsunuz” diyen polis ve zabıta abilerimize de denk geliyoruz çekim esnasında sokakta.
Sinema bir kentin, bir ülkenin vitrinidir.
Bu filmde bir hayat kadınının da hayatı anlatılabilir, uyuşturucu tuzağına düşmüş bir gencin de…
“Kütahya’da sinema çekemem” korkusu yaşayan bir genç İzmir’e mi gidip çekecek görüntüsünü.
Tabii kendi kentinde çekecek. 
Bırakalım da kalıplar içine hapsetmesin fikirlerini amatör sinemacılar… 
Toplumun ahlak kurallarını sert ve kabul edilemez bir şekilde yansıtacaksa bu amatör sinemacı arkadaş yapılsın gerekli uyarı neyse!
Veya vatanın bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşürecek fikirlere zemin hazırlayacaksa, devlet büyüklerimize hakaret ortamı oluşturacak bir projeye imzasını atacaksa durun karşısında!
Ki bu girişimdeki adam zaten sinema yapmıyordur.
Sanat denilen güzelliği maşa olarak vermiştir birilerinin eline!
İşte, onların karşısında ilk biz dururuz!
Bırakalım amatör sinemacıları arkadaşım…
Hayatın içinde ne yazık ki küfür de var, zararlı alışkanlıkların rehin aldığı insanlar da…
Özgür olsun genç amatör sinemacı, geliştirsin kendisini!
Beyazperde, toplumun en güzel aynasıdır sonuçta, unutmayalım.
Desteklediğiniz sinemacılar gün gelecek uluslararası arenada ‘Türk’ ismini geçirecek.
Bu konuya duyarlı olan vatandaşlarımızın sayısının artması dileğiyle