Bu cuma günü sizlere Kur’ân-ı Kerim’in 10.suresi olan Yunus suresinin 61 ila 67 âyetlerinin mealini aktaracağım.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

61. Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur’an’dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.

62. Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.

63. Onlar, iman edip de takvâya ermiş olanlardır.

64. Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.

65. (Resûlüm) Onların (inkârcıların) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah’ındır. O, işitendir, bilendir.

66. İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa yalnız Allah’ındır. (O halde) Allah’tan başka ortaklara tapanlar neyin ardına düşüyorlar! Doğrusu onlar, zandan başka bir şeyin ardına düşmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar.

67. O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin içİn yaratan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda dinleyen bir toplum için ibretler vardır.

Müfessirler, 61. âyet-i kerimede, Allah Teâlâ’nın ilminden hiçbir şeyin gizli kalmayacağı, dolayısıyla insanların bütün yaptıklarını bildiği ifade edilmekte, itaatkâr kullar sevindirilmekte, âsiler ise tehdit edilmektedir.

63 âyette, 62. âyette geçen geçen ‘Allah dostları’nın (evliyâullahın), Allah’ın kendilerine böylesine mukaddes bir unvan vermesini sağlayan özelliklerini iki kelimede özetlemiştir: İman ve takvâ. Çünkü iman, bütün bâtıl ve yanlış inançlardan sıyrılarak gerçeğe, hakka ulaşmış olmanın, takvâ ise her türlü sapık ve kötü yollardan, başıboş ve hayvanî yaşama tarzından arınarak, kalbi Allah’a teslim etmenin, hayatı O’nun kanunlarına göre düzenlemenin ve böylece bir ahlâk disiplinine girmenin ifadesidir. İşte Allah dostları, iman ile ma’rifetullaha ve takvâ ile de üstün ahlâka ulaşmış olduklarından, 62.âyette de buyurulduğu gibi, her türlü korkudan, kederden ve yeisten kurtulmuşlardır. Çünkü onlar, en üstün kudret olan Allah’ın dostluğunu ve himayesini kazanmışlardır.

64 âyette, Tefsirlerde belirtildiğine göre, âyette zikredilen dünya hayatındaki müjde, Allah dostlarına Allah’ın Kur’an’daki müjdeleri ve peygamberlerinin verdiği müjdeler ile onlara gösterdiği sâdık rüyalar ve ölüm anındaki meleklerin müjdeleridir. Âhiretteki müjdeleri ise, meleklerin onlara gelerek, mutlulukları hakkında verecekleri müjdeleridir.

Ya Rabbi! Şifa zehirdir, zehir şifadır. Şifayı zehreyleyen, zehri şifa eyleyen sensin Ya Rabbi.

Ya Rabbi! Hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda, sıkıntıda olanlara da ferahlık ver Ya Rabbi.

Ya Rabbi! Sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, sana yalvaran dilleri boş çevirme Ya Rabbi.

Ey gökleri ve yeri yaratan, görünmeyeni ve görüneni bilen Allah’ım!

Bize haksızlık ve hainlik yapanları sana havale ediyoruz.

Adili mutlak sensin. Her yanlış sende düzelir.

Adl adınla yardım et bize!

Hayırlı cumalar diliyorum.

Selam ve dua ile...