Bu cumartesi günü de sizlere kıssadan hisse çıkaracak bir hikâye aktaracağım. Keyifle okumanız dileğiyle…
Matematiği sevmeyen tembel ama zeki bir öğrenci ders sırasında uyumaktadır. Teneffüs zili çalınca uyanır. Tahtada gördüğü problemi ev ödevi sanarak defterine kaydeder. Eve döndüğünde uzun süre uğraşır, ama bir türlü soruyu çözemez. İyice hırslanır, defalarca dener ve her nasılsa soruyu çözer. Bir sonraki derste öğretmenine ev ödevini gösterip, cevabını kontrol etmesini ister. Öğretmen şaşkındır, çünkü tahtaya yazdığı problem matematik tarihinde çözülmemiş sorulara verdiği bir örnektir!
Derste uyuyan öğrenci o sorunun şimdiye kadar çözülemediğini bilmediği için defalarca denemiş ve sonunda soruyu çözebilmiştir.
Kahramanımız büyük iş başarmıştır çünkü o işin ‘başarılamayacağını’ duymamıştır!
Diğer öğrenciler sorunun çözülemeyeceğini bildiklerinden, tecrübelerine dayanarak ‘mantıklı ve gerçekçi’ hareket edip hiçbir şey yapmamıştır
Çığır açan işler başaran, tutkulu ama tecrübesiz birçok insanın başarı sırrı bir cümleyle özetlenebilir, ‘Başardılar, çünkü başaracaklarını bilmiyorlardı!’
Algı yönetimi bilinçli bir şekilde yönetilir. Bilinçsizce ya da bilinçaltına yerleşmesi için algı yönetimini yapanların ekmeğine yağ süreriz genellikle. Güçlüler kendi hedefleri uğruna dünyanın her ülkesinde değişik metotlarla bilgi akışını sağlayarak algıyı yönetirler. Sizleri doğrudan ve hakikatten uzaklaştırarak üretimden daha çok tüketime yönlendirirler.
Amaç her türlü hâkimiyeti üzerinize kurmak ve kendilerine mahkûm etmektir.
Algı yönetiminin birçok yolu var, sosyal medya üzerinden, yazılı ve görsel basın yoluyla, film ya da diziler yolu ile, piyasaya sürülen bazı bedava ya da ucuz kitaplarla, aramıza sokulmak üzere yetiştirilmiş ya da satın alınarak çevremize yerleştirilmiş birilerinin söylem ve eylemleri ile algı yönetimi yapılır.
Her kesime göre farklı şerbet verilir. 
En güçlü olduğunuz anda, en zayıf olduğunuz an, en mutlu ya da mutsuz olduğunuzda, yükselişte veya düşüşte olduğunuzda. Bilinçli olmasa da neredeyse onları Hızır zannedeceğiz. Zamanla Hızır değil hınzır olduğunu öğrensek de iş işten geçmiş olabiliyor.
Ölümden başka çözülemeyecek hiçbir soru ve sorun yoktur.
Yeter ki inançla, gayretle, hasretle, istekle, yılmadan, yorulmadan, ilimle, bilimle ve teknoloji ile bir araya getirelim ve uygulayalım.
Mutlaka başaracağız.
Çünkü daha önce de başardık.
1071’de Malazgirt zaferi, 1299’da Osmanlı’nın kuruluşu, 1326’da Bursa’nın fethi, 1453’te İstanbul’un fethi, 1915’te Çanakkale zaferi ve 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu…
Ülkemiz için, bayrağımız için, milletimiz için, devletimiz için, geleceğimiz için, çocuklarımız için, kendimiz için, bize umut bağlayanlar için, mazlumlar için çok çalışacağız daha da güçleneceğiz.
Şimdi de başarıyoruz.
Avrasya Tüneli, Marmaray, Osmangazi Köprüsü, İstanbul Havalimanı, 3. köprü, otoyollar, enerji yatırımları, savunma ve havacılık alanındaki ataklar gibi nice zorlu mega projeler yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. 
Başarmaya da devam edeceğiz inşallah.
Her yıl binlerce gencimiz üniversitelerden mezun oluyor. Evet, tecrübesiz olabilirler. Yeter ki samimiyetle, inatla ve ısrarla biz de başaracağız, çözeceğiz diyecekler ve eminim ki başaracaklardır.
Çevrenizdeki olumsuz ve sürekli kötü enerji yayan ve saçan insanlardan uzak durun ve yaklaşmayın.
Çünkü büyük tehlike saçmaktadırlar. Sizi çarpabilirler.
Başarmak güzeldir.
Başarısızlık kötüdür.
Asla pes etmeyin