Gizli bilgileri ‘askeri ve siyasi casusluk’ta kullanmakla suçlanan ABD’li papaz Andrew Craig Brunson için verilen mahkeme kararı neydi bir hatırlayalım:

"Her ne kadar 18 Temmuz 2018 tarihli oturumda sanık ve müdafi tarafından yapılan tahliye talebi reddedilmişse de CMK 104 ve 105. maddeleri uyarınca mahkememizce dosya üzerinde yapılan yeniden değerlendirme neticesinde sanığın savunmasının alınmış oluşu, sanığa isnat olunan suçlar yönünden delillerin büyük oranda toplanmış oluşu, sanık ve müdafi tarafından iletilen sağlık mazereti, sanık her ne kadar yabancı ülke vatandaşı ise de tutukluluktan elde edilecek faydanın etkin adli kontrol hükümleriyle sağlanabilecek oluşu hususları nazara alınarak tahliyesine karar verildi." 

Ondan sonra Twitter’dan peş peşe açıklamalar geldi.

ABD Başkan Yardımcısı, “Cezaevinden tahliyesinin ardından rahip Andrew Brunson ile telefonda görüştüm. Cezaevinden çıkmış olsa da, bu din adamı hâlâ ev hapsinde. Tamamen serbest bırakılmasını ve ABD’ye geri dönmesini sağlamak için ABD Başkanı ve tüm yönetimin çalışmaya devam edeceği konusunda onu temin ettim" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump ise “Türkiye'ye büyük Hristiyan, aile adamı ve mükemmel bir insan olan Pastör Andrew Brunson'un uzun süreli tutukluluğu için büyük yaptırımlar uygulayacak. Bu masum inanç adamı derhal serbest bırakılmalı!" dedi.

Amerika'nın bu tehditvari açıklamalarına ilk yanıt Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Twitter aracılığıyla geldi.

“Kimse Türkiye'ye dayatmada bulunamaz.”

Çavuşoğlu, yaptığı ikinci açıklamada da "Hiç kimse bize talimat veremez. Kimsenin tehdidine de boyun eğecek değiliz. Hukuk kuralları istisnasız herkes için geçerlidir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da “ABD yönetiminin açıklamalarının, bir NATO müttefiki olan ülkemize yönelik kullanılan tehditkar dilin kabul edilmesi mümkün değildir” vurgusu yaptı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise "Ucuz tehditlere tahammülümüz yoktur. ABD'li muhataplarımız, millet adına hüküm veren Türk yargısının kararlarına saygı duymak zorundadır" dedi.

Daha önce de ABD Başkanı Donald Trump, papazın serbest bırakılmasını ve ABD'ye iadesini istemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da şunu söylemişti: 

Bizden papaz istiyorlar, sizde de bir papaz var, verin yargılayalım diyorum.”

Peki, gerçekten konu papaz mı, bir papaz için iki müttefik birbirleriyle papaz olur mu?

Uzun yıllardır ABD, Türkiye üzerinde istediği gibi oynayamıyor ve dizayn veremiyor.

Sudan, papazdan sebeplerle gözdağı vermek istiyor. Ekonomik tedbirlerle korkutmaya çalışıyor.

Yoksa ABD başkanı ve yetkilileri de çok iyi biliyor ki istekleri anlamsız ve yersiz.

Biz isteyince yargıçları göster, kendisi isteyince yangınları göster.

Ortadoğu’da istediğin ülkeye belki dizayn verebilirsin ama o ülke Türkiye değil. Türk milleti değil. Türk devleti hiç değil.

ABD önüne gelen devletlere tehdit savuruyor. Kuzey Kore'den tutun İran’a kadar.

Yani sorun Türkiye’de değil ABD’de. Çünkü ABD kaostan besleniyor.

Artık dünyanın birçok ülkesi ABD’yi tehdit olarak görüyor. Bir gün bir yerde bir kırılma olacağı kesin.

Ama hangi ülkeyle olur bilemem. Herkesle restleşme nereye kadar. Bu böyle hep gitmez. Bu fotoğraf iyi bir fotoğraf değil.

ABD güç zehirlenmesi yaşıyor. Bu gidişle kendi kendine zehirlenip yok olabilir.

Tehditle, şantajla, dayatmayla, efelenmeyle, korku ile bir yere varılmaz. İstekler karşılıklıdır. İyi niyetlerle ve doğru adımlarla yapıcı diyaloglarla mümkündür.

Unutmayalım ki hiçbir zaman TÜRK MİLLETİ TEHDİDE BOYUN EĞMEZ, eğmediği gibi başına öyle bir çorap örer ki ‘Biz Türklere nerede yanlış yaptık’ diye dövün dövün dövünürsün.