Akıllı, ahlaklı, vicdanlı, öngörülü ve tedbirli padişahımız Kanuni’nin bir gün aklına bir soru takılır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli döneminde ülkeyi adaletle yöneten güçlü padişahımızın o yıllarda içine doğmuş olacak ki, kendi kendine bir soru sorar: "Acaba, günün birinde bu imparatorluk inişe geçer, çökmeye başlar, dağılır mı? Cevabını almak için sütkardeşi ve Hızır’ın arkadaşı olan Yahya Efendi’ye bir mektup gönderir.

Kendisi Topkapı Sarayı’nda, Yahya Efendi de Beşiktaş’taki dergâhında kalır. Yahya Efendi; " Neme lazım be Sultanım!" diyerek cevap gönderir. Cevap karşısında memnun kalmayan Kanuni, Yahya Efendi’nin yanına kendi gider. Yahya Efendi kendisinden birkaç gün büyük olduğu için ‘ağabey’ diye hitapta bulunur. "Aşk olsun ağabey! Sana çok önemli bir soru sordum. Sen ise ciddiye almayıp geçiştirdin" diye sitem eder. Yahya Efendi;  "Sultanım! Aslında aradığın cevap oydu. Bir yerde zulüm yayılırsa, haksızlık egemen olursa… Koyunları kurtlar değil çobanlar yerse.... Bilenlerde bunu söylemeyip susarsa... Fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkarsa... Bunu da taşlardan başka kimse işitmezse.... Herkes sadece, ‘ben, ben’ derse.... Bütün bunları görüp işitenler, "Neme lazım be...." derse;  işte o zaman, devletin sonu gelir, Osmanlı yıkılır. Yahya Efendi’nin bu mektubu 500 sene önce yazılmış,  günümüzde Topkapı Sarayı’nda halen sergilenmektedir.  ‘Devlet nasıl biter ve çöker’ cevabını o günlerde öyle büyük bir âlimden almıştık ama tedbirlerimizi alamamıştık. Öğrendiğini uygulamayı bilmeyen insan her zaman kaybetmeye mahkûmdur.

Ülkenin çökmemesi için; adaletten, doğruluktan, ilimden, bilimden, bilgili olmaktan, geçmişten ders almaktan, tecrübelere önem vermekten, eğitimden, sağlıktan,  demokrasiden taviz vermemek gerekir. Sultan Fatih Mehmet de  "Ülkede kadıları satın alırsan; adalet ölür, adalet ölürse, devlet ölür" demiştir. Saygılar.