Fenerbahçe maçına giderken ‘inşallah yine 60 dakikalık takım olmayız’ hatırlatmasını agazete ailesine hatırlattım.

En büyük muhalefet Fatih Akkuş’tan  geldi: “Abi takım istim üstünde. Bu maç Galatasaray maçına benzemez.”

Bu kez mütevazı Le Guen tedbirlerini aldı:“90 dakika aynı tempo oynarız. Ayrıca Fenerbahçe de bir balon havasında” deyiverdi.

Fenerbahçe öyle ahım şahım takım değil, onda sıkıntı yok ama biz maalesef hala 60 dakikalık takım havasından kurtulamadık.

Nitekim gol de 64. dakikada penaltıdan geldi.

O ana kadar yeri göğü inleten Teksas başta olmak üzere tüm taraftarlar adeta bıçak gibi kesildi. Tezahüratlarla cılızlaştı.

Anlaşılan gerçek şuydu ki taraftar da artık 60’dan sonra büyük takımlara karşı gücünü yitiriyordu.

Peki, bu haftaki Trabzon maçını hangi sıralamaya koyacağız şimdi…

Anadolu derbisi mi, yoksa

4 büyüklerle yapılan maç kategorisine mi?

Anadolu derbisi dersek; Konya’yı ve Malatya’yı yendiğimiz gibi yener geliriz.

Ya da Sivas’taki gibi en azından berabere kalırız…

Ama büyük takım dersek ki son haftalardaki oyununa göre o sınıfa koymamız lazım Trabzon’u,

o zaman Le Guen’in o sihirli 3-5-2 sistemini nasıl 90 dakikaya yayacağız?

İşte bütün mesele bu…