Her dönemin iktidarı olduğu gibi muhalefeti de vardır.  Demokrasilerde muhalefet azımsanmayacak kadar mühimdir.

Muhalefet demek her şeye muhalif olmak değildir. Muhalefetin fikir ayrılıkları olması gayet doğaldır ancak mesele vatan ise gerisi teferruattır. İşte her zamanki dik duruşuyla milli meselelerde daima devletin yanında duran ve savunan ender insanlardan biridir Devlet Bahçeli.

Ak Parti siyasi rakibi olmasına rağmen milli ve manevi değerlerde ortak noktada buluşan bir lider.     

15 Temmuz hain saldırısının yıldönümünde yapılan etkinlikler ve konuşmalarda verilen mesajlarda şüphesiz ilk lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Akılda kalan ikinci lider ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.

TBMM Genel Kurulu’nda yapmış oldukları konuşmasından özetle neler dediğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Var olmanın bir bedeli vardır. Türk milletinin hedefte olması, kutlu varlığı üzerinde oyunlar oynanması tesadüfi görülmemelidir.

Aklımızı başımıza almazsak, milli birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek, açık açık uyarıyorum ki; ya bizi bu vatandan söküp atacaklar, ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklar.

15 Temmuz FETÖ kalkışmasına kontrollü darbe demek her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır.

Askeri kamuflaj içine saklanmış dar bir kadro, bir avuç yılan milletimize ateş saçmış; milli kurum ve kuruluşlara acımasızca saldırmıştır.

Tarih sayfalarını karıştırdığımızda örneğine neredeyse hiç rastlanmayacak alçaklıklar, akla hayale sığmayan şiddet dolu sahneler, meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır.

15 Temmuz tarihi bir hesaplaşma, tarifsiz bir hıyanettir. O halde 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması üzerinde niçin hemfikir olamıyoruz?

Nedir bizleri ayrı düşüren?

15 Temmuz Türkiye’ye suikast iken, milletimizi yıkmaya yönelik bir cinayet olduğu besbelliyken var olan görüş farklılıklarını nasıl izah edip neye yormalıyız?

Eğer biz irkilip kendimize gelmezsek, milli akıl ve şuurda buluşamazsak bu barbarlık son olmayacaktır.

Eğer iç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek, biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir.

FETÖ’yü üzerimize salan, milli bünyemize ve devletimize saldırtan şarlatanlar, soysuzlar ve insanlık katilleri; sadece bir partiye, sadece bir şahsa, sadece bir düşünceye değil; hepimizi, milletimizin tamamını hedef seçmişlerdir.

15 Temmuz’a mevzi bakmak yerine, stratejik yaklaşmak; tehlikeleri kaynağında okuyup, oyunu odağında bozmak milli namusun bizlere yüklediği tarihi bir görevdir.

Bu görevden kaçamayız.

Çünkü gidecek başka yerimiz yoktur.

Altında toplanacağımız başka ay yıldızlı bayrağımız da yoktur.

Adaletse istenen, yollarda değil, milli vicdanın ta kendisinde bulacağız.

Kumpas kuruyorlarmış, alayı birden üzerimize geliyormuş; varsın olsun, yeter ki saflarımızı sıkı tutalım; öleceksek de adam gibi, kahraman gibi, ama tam bağımsız bir şekilde ölelim.

Mağduriyet varsa giderelim, ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim.

Mehmetler bizimdir, biz Mehmediz, kutlu vatan onlara emanettir.“

Allah (c.c.) Birlik ve beraberliğimizi daim etsin.

Bizleri vatansız, bayraksız ve ezansız bırakmasın…

Bu da sahip çıkmakla ve emek vermekle olur…

Vatanına sahip çıkmanın yolunu ne güzel özetlemiş milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy,

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.

Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…

Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.