Yıllardır siyasetin içinden biriyim. Gençliğim, okul yıllarım, meslek hayatımda hep siyaset oldu. Aileden gelen bir vasıf mı yoksa kendi özelliğimi desem bilemedim ama ailemdeki herkes bir şekilde siyasetin içinde yer aldı. Kimi aktif aday oldu kimi aday adayı ama gördüğüm bir gerçek var ki siyasetin şerefi olmadığıdır. Zamanında ağabeyimle belediye başkanlığı adaylığı için tartışırken abim bana sen aday olamazsın demişti. Olsan da kazansan da yapamazsın demişti. Şimdi olaylara bakınca galiba haklı demekten kendimi alamıyorum. Siyasetin insanlara yaptıklarına bakınca diyorum ki iyi ki siyasette uzaktan temas halindeyim. Sadece kendi fikirlerimi savunmak zorundayım gerçi kendi fikirlerimde adam kaldı mı? Onu da bilmiyorum. Herkes değişti ama ben değişemedim. En büyük değişim değişimin kendisidir diye bir söz var ben değişime de uğrayamadım değişmedim de.
Günümüz siyasetine bakınca radikal dediğimiz siyasi grupların birçoğunun artık eski radikallikten uzak ve değişmekle kalmayıp evriştiği yozlaştığını görmek mümkün, en basit örneği MHP, Refah, BBP, bu partiler kitle partisi olmaktan çok fikir partisi ideal partisiydi, liderleri toplumda derin etkiler yaratmış, toplumu kucaklamış büyük fikir adamları idi. Hayattayken büyük saygı ve sevgi gören bu liderlere ölümlerinden sonra ilk darbeyi evlatları vurmaktan çekinmemişlerdir. Alpaslan Türkeş, 1960 ihtilalinin kudretli Albayı 12 Eylül öncesi Türk gençliğinin lideri ağzından çıkacak bir emirle ülke gençlerini sokaklara dökebilecek bir lider ölümü sonrası bakıyorsun davasına ilk ihanet oğlundan geliyor ve başka bir partiden aday oluyor. Bakıyorsun BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül öncesinin en önemli aktörlerinden biri Ülkü Ocakları başkanlığı yapmış gençlik liderlerinden biri. Ölümündeki sır perdesi hala aralanmamış olmasına rağmen oğlunun CHP ile adı dillendirilmekte.
Gelelim Refah Partisi’ne Erbakan Hoca yine cumhuriyet tarihimizin önemli siyasi aktörlerinden biri siyaseten oğluna bakıyoruz babasının aksine bugün cumhur ittifakında yer alabiliyor. Buda bize siyasetin çok kaypak bir zeminde olduğunun göstergesi değil midir?
İşin aslı siyasetçilerden ve siyasetten vefa beklemek hayatın en büyük yanılgısı olmaktan öte bir durum değil.
Gelelim 14 Mayıs seçimlerine şu ana kadar adaylar belli oldu gibi dört aday var. Bu adayların ikisi hem ülke barajı sorunu olmayan hem de siyaseten üzerlerine düşen misyonu yerine getiren iki insan.
Recep Tayip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu.
Gelelim geçen dönemin adayı Muharrem İnce’ye adaylardan birisi de sayın İnce, peki ne getirir ne götürür derseniz çok şeyi etkiler. En basit şeklinde ilk turda cumhurbaşkanı seçilemez ve cumhur ittifakı milletvekili çoğunluğunu elde ederse Millet ittifakının güçlendirilmiş parlamenter sistem hayalleri suya düşer. Bunu da geçtim meclis çoğunluğunu elinde tutan bir cumhur ittifakı cumhurbaşkanlığının bütün icraatlarını sekteye uğratabilir. Bu nedenle Muharrem İnce millet ittifakına büyük zararlar verebilir.
Gelelim Sinan Oğan’a MHP’den ayrıldıktan sonra hiçbir siyasi oluşun içinde yer almamış MHP çizgisinden de vazgeçmemiş aldığı eğitimlerle bilgi birikimi iki yabancı dili ana dili konuşması ve adaylar içerindeki tek akademik kariyeri olan biri olarak Cumhur ittifakına ve Millet ittifakına zarar verebilecek birisi.
Cumhur ittifakındaki HÜDAPAR, Millet ittifakındaki HDP; MHP ve İYİ partilileri Sinan Oğan’ı desteklemelerine sebep olacak gibi duruyor. Ancak eğer ATA ittifakı barajı geçerse hem Cumhur ittifakının hem de Millet ittifakının milletvekili sayılarında büyük etkisi olacaktır. Sinan Oğan’ın değişiyle yok sayılan milliyetçilerin varlığını ispatlama ve ikinci turda bütün adayların milliyetçi oyları almak adına çokça aşındıracağı ve kabul göreceği gerçektir. İkinci turda Sinan Oğan ve Muharrem İnce Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak gelecek dönem karşımıza çıkarsa şaşırmayalım.
Diğer yandan Muharrem İnce adaylıktan çekilme durumu da olabilir. Ahde vefa deyip 70 yıl sonra CHP’nin iktidar olması önündeki engel olmak istemeyecektir. Tabii ki Muharrem İnce’ye bu vebali ona yükleyecek birileri mutlaka çıkacaktır. Duruma bakılırsa Muharrem İnce bu vebali almayacak ve Kılıçdaroğlu’nu destelemek üzere adaylıktan çekilebilir.
Bakalım siyasette vefa var mı? Varsa Muharrem İnce adaylıktan çekilir gibi. Çünkü onu siyasi arena çıkaran siyasi kimlik kazandıran partinin yanında yer almaz ve Kılıçdaroğlu seçimi kaybederse bu vebali ömür boyu taşımaya ne yüreği nede siyasi kimliği el vermez gibime geliyor.
Vefa İstanbul’da bir semtin adımı yoksa bazı insanlar için fikirler ve idealler her şeyin üstünde mi bunu yaşayıp göreceğiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Şerafettin Şaşmaz
Siyasette vefa
Yıllardır siyasetin içinden biriyim. Gençliğim, okul yıllarım, meslek hayatımda hep siyaset oldu. Aileden gelen bir vasıf mı yoksa kendi özelliğimi desem bilemedim ama ailemdeki herkes bir şekilde siyasetin içinde yer aldı. Kimi aktif aday oldu kimi aday adayı ama gördüğüm bir gerçek var ki siyasetin şerefi olmadığıdır. Zamanında ağabeyimle belediye başkanlığı adaylığı için tartışırken abim bana sen aday olamazsın demişti. Olsan da kazansan da yapamazsın demişti. Şimdi olaylara bakınca galiba haklı demekten kendimi alamıyorum. Siyasetin insanlara yaptıklarına bakınca diyorum ki iyi ki siyasette uzaktan temas halindeyim. Sadece kendi fikirlerimi savunmak zorundayım gerçi kendi fikirlerimde adam kaldı mı? Onu da bilmiyorum. Herkes değişti ama ben değişemedim. En büyük değişim değişimin kendisidir diye bir söz var ben değişime de uğrayamadım değişmedim de.
Günümüz siyasetine bakınca radikal dediğimiz siyasi grupların birçoğunun artık eski radikallikten uzak ve değişmekle kalmayıp evriştiği yozlaştığını görmek mümkün, en basit örneği MHP, Refah, BBP, bu partiler kitle partisi olmaktan çok fikir partisi ideal partisiydi, liderleri toplumda derin etkiler yaratmış, toplumu kucaklamış büyük fikir adamları idi. Hayattayken büyük saygı ve sevgi gören bu liderlere ölümlerinden sonra ilk darbeyi evlatları vurmaktan çekinmemişlerdir. Alpaslan Türkeş, 1960 ihtilalinin kudretli Albayı 12 Eylül öncesi Türk gençliğinin lideri ağzından çıkacak bir emirle ülke gençlerini sokaklara dökebilecek bir lider ölümü sonrası bakıyorsun davasına ilk ihanet oğlundan geliyor ve başka bir partiden aday oluyor. Bakıyorsun BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül öncesinin en önemli aktörlerinden biri Ülkü Ocakları başkanlığı yapmış gençlik liderlerinden biri. Ölümündeki sır perdesi hala aralanmamış olmasına rağmen oğlunun CHP ile adı dillendirilmekte.
Gelelim Refah Partisi’ne Erbakan Hoca yine cumhuriyet tarihimizin önemli siyasi aktörlerinden biri siyaseten oğluna bakıyoruz babasının aksine bugün cumhur ittifakında yer alabiliyor. Buda bize siyasetin çok kaypak bir zeminde olduğunun göstergesi değil midir?
İşin aslı siyasetçilerden ve siyasetten vefa beklemek hayatın en büyük yanılgısı olmaktan öte bir durum değil.
Gelelim 14 Mayıs seçimlerine şu ana kadar adaylar belli oldu gibi dört aday var. Bu adayların ikisi hem ülke barajı sorunu olmayan hem de siyaseten üzerlerine düşen misyonu yerine getiren iki insan.
Recep Tayip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu.
Gelelim geçen dönemin adayı Muharrem İnce’ye adaylardan birisi de sayın İnce, peki ne getirir ne götürür derseniz çok şeyi etkiler. En basit şeklinde ilk turda cumhurbaşkanı seçilemez ve cumhur ittifakı milletvekili çoğunluğunu elde ederse Millet ittifakının güçlendirilmiş parlamenter sistem hayalleri suya düşer. Bunu da geçtim meclis çoğunluğunu elinde tutan bir cumhur ittifakı cumhurbaşkanlığının bütün icraatlarını sekteye uğratabilir. Bu nedenle Muharrem İnce millet ittifakına büyük zararlar verebilir.
Gelelim Sinan Oğan’a MHP’den ayrıldıktan sonra hiçbir siyasi oluşun içinde yer almamış MHP çizgisinden de vazgeçmemiş aldığı eğitimlerle bilgi birikimi iki yabancı dili ana dili konuşması ve adaylar içerindeki tek akademik kariyeri olan biri olarak Cumhur ittifakına ve Millet ittifakına zarar verebilecek birisi.
Cumhur ittifakındaki HÜDAPAR, Millet ittifakındaki HDP; MHP ve İYİ partilileri Sinan Oğan’ı desteklemelerine sebep olacak gibi duruyor. Ancak eğer ATA ittifakı barajı geçerse hem Cumhur ittifakının hem de Millet ittifakının milletvekili sayılarında büyük etkisi olacaktır. Sinan Oğan’ın değişiyle yok sayılan milliyetçilerin varlığını ispatlama ve ikinci turda bütün adayların milliyetçi oyları almak adına çokça aşındıracağı ve kabul göreceği gerçektir. İkinci turda Sinan Oğan ve Muharrem İnce Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak gelecek dönem karşımıza çıkarsa şaşırmayalım.
Diğer yandan Muharrem İnce adaylıktan çekilme durumu da olabilir. Ahde vefa deyip 70 yıl sonra CHP’nin iktidar olması önündeki engel olmak istemeyecektir. Tabii ki Muharrem İnce’ye bu vebali ona yükleyecek birileri mutlaka çıkacaktır. Duruma bakılırsa Muharrem İnce bu vebali almayacak ve Kılıçdaroğlu’nu destelemek üzere adaylıktan çekilebilir.
Bakalım siyasette vefa var mı? Varsa Muharrem İnce adaylıktan çekilir gibi. Çünkü onu siyasi arena çıkaran siyasi kimlik kazandıran partinin yanında yer almaz ve Kılıçdaroğlu seçimi kaybederse bu vebali ömür boyu taşımaya ne yüreği nede siyasi kimliği el vermez gibime geliyor.
Vefa İstanbul’da bir semtin adımı yoksa bazı insanlar için fikirler ve idealler her şeyin üstünde mi bunu yaşayıp göreceğiz.