Yeni Nesil Terör saldırıları: Çağrı cihazları, Akıllı telefonlar ve gömülü bataryalar
Yazının Giriş Tarihi: 21.09.2024 15:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.09.2024 15:23
İsrail, geçen yıldan bu yana Filistin’i işgale ve terör saldırılarına devam ediyor. Dünyanın gözü önünde katliama devam ediyor. Arkasında Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi pek çok terör destekçisi devlet yer almakta. İsraillin katliamları yetmezmiş gibi birkaç gündür de Lübnan’da Hizbullah’a karşı yürüttüğü “sıra dışı” saldırı ile gündeme geldi. Bu şoke edici saldırının icra edilme biçimine bakıldığında, dünyanın dikkatini çekmiş olması pek de anormal değil. Lübnan’da Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını patlatan İsrail, bölgedeki en büyük düşmanlarından birinin ceplerinin içine kadar girebildiğinin mesajını da vermiş oldu.
Bu da akıllara şu soruyu getirdi. Acaba şarj edilebilir bir pil taşıyan ve radyo frekans üzerinden veri gönderip alan yahut sadece gönderen veya alan cihazlar ile akıllı telefonların her biri potansiyel bir suikast silahı olarak değerlendirilebilir mi?
Çağrı cihazları, Akıllı telefonlar ve gömülü bataryalar
Ben olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Telefonun macerası çağrı cihazı icadı ile 1921 yılında, akıllı telefon macerası ise 2007 yılında başladı. Bu macera ilk başlarda teknolojinin insanlara getirdiği bir nimet olarak adlandırılsa da özel yaşam ve mahremiyet noktasında büyük sıkıntılara yol açtı. Çünkü insanların kendi rızaları olmadan telefonlarının dinlenmesi, mesajlarının görülmesi veya yerlerinin tespit edilmesi kabul edilemez olarak görülüyordu.
Cep telefonları ilk çıktıklarında özellikle gizli servisler bu telefonlardan insanların yerlerini tespit edebiliyorlardı. Telefonların akıllanmasından sonra GPS üzerinden tespit etmenin dışında çeşitli yazılımlar ile de telefon da yapılan konuşma, mesajlaşma dâhil her şey üçüncü şahıslar tarafından kayıt edilebilir hale geldi. En son mesajlaşma ile ilgili tartışma da tam da bu yüzden çıktı. Aslında telefonların takip edilebilir ve dinlenilebilir olması kullananlar için büyük sıkıntı olsa da yapılanları kayıt altına alan ve bunları gerekli yerlere iletenler için ayrı bir pazarlama alanı oluşturdu. Kayıtları gerek ülkelerin istihbarat teşkilatları gerekse ticari amaçla kullanmak isteyen ulusal ve uluslararası ticari firmalar bu yazılımlara ön ayak oldu. Bir nevi silah olarak kullanılan kişisel veriler, çok amaçlı kullanılmaya başlandı.
Telefonların akıllı telefon formatına geçmeden önce GPS üzerinden yer tespiti yapılabildiği öğrenildikten sonra takip edilmesini istemeyen pek çok kişi, cep telefonlarını kullandıktan sonra bataryalarını çıkartmaktaydı. Bataryası çıkarılan telefonun, yer tespiti yapılamamaktaydı. Böylece yerinin bilinmesini istemeyen kullanıcı kendini rahat ve huzurlu hissediyordu. İlerleyen zamanlarda pek çok akıllı telefon üreticisi ürettikleri telefonların bataryalarını gömülü yani kullanıcılar tarafından çıkartılamaz olarak üretmeye başladı. Yani eğer telefon tamir işlerinden anlayan biri değilseniz isteseniz de telefonunuzun bataryasını çıkartıp tekrar takamıyorsunuz. Günümüzde birkaç model hariç bataryası çıkan telefon kalmadı desek yeridir.
Bununla alakalı bir soru soralım ve cevaplayalım.
Neden telefon üreticileri bataryaları çıkabilen telefonlar üretmekten vazgeçti?
ununla ilgili hemen hemen tüm üreticiler bataryayı gömmenin maliyeti düşürmesi, telefonun içi açılmadığı için suya ve toza dayanıklılığının arttırılması, gömülü bataryaların daha az yer kapladığını, böylece telefonun işleyiş kısmında fazla yer kaplamaması gibi avantajlarını sıralıyorlar.
Peki, iyi de bu tür telefonların maliyeti düşüreceğini söyleyen üreticilere şunu soralım. Akıllı telefonların maliyeti hiçbir zaman düşmediği gibi neden sürekli artmakta. Evet, işlemcilerinin yenilenmesi, kamera özelliklerinin ve hafızalarının arttırılması ile kullanılan malzemenin kalitesi fiyatı arttırmakta doğru lakin bunlar maliyetinin düşürülmesi için bataryanın gömülü olarak üretildiği bahanesi için yeterli bir neden değil. Suya ve toza dayanıklılık konusunda da üreticiler bazı modeller hariç, belli bir garanti vermemekte. Yani söylenilen gerekçeler açıkçası çok tatmin edici değil. Çünkü çıkartılabilen bataryalı telefon almak için ufak bir maliyeti göze alacak pek çok kişi olacağını düşünüyorum.
Cep telefonların bataryası çıksa ne olur çıkmasa ne olur diyenler olabilir. Ya da bunun ne önemi var? Sorusunu sorabilirsiniz. Şöyle ki bununla ne demek istiyorum onu açıklayayım. İlk başta da belirttiğim gibi cep telefonları akıllanmadan önce GPS yöntemiyle takip edilebiliyordu. Tüketicilerde bataryayı çıkartarak takip edilmenin önüne geçebiliyordu. Yeni çıkan akıllı telefonlar da batarya gömülü olarak kaldığı ve tüketici artık bataryayı çıkartamadığı için takip edilmenin önüne geçilemez oldu. Pek çok teknisyenin dediğine göre takip edilmemek için telefonun kapalı olması yeterli olmuyor. Mutlaka enerji veren bataryanın çıkması gerekiyor. Gömülü bataryalarda da telefon kapalıda olsa bile batarya telefona enerji akışına devam ediyor. İşte yapılan saldırılarında bu enerji akışını yükseltip bataryaya yönlendirerek bataryanın aşırı derecede ısınarak patlamasına yol açması sağlanıyor.
Bugün, konuştuklarımıza ek olarak, İsraillin çağrı cihazları ve telsizlerle başlattığı saldırılar, akıllı cep telefonları, akıllı tüm cihazlar ile devam etmeyeceğini kim söyleyebilir?
Hemen hemen tüm telefon üreticileri bu gerçeği bilerek telefon üretmekte. Zira legal ya da illegal, gerek ticari amaçla gerekse, ülkelerin milli güvenlik kaygıları ile alınan bu veriler üçüncü şahısların eline geçebilmekte. Bu da yetmezmiş gibi şimdi bir de bomba etkisi yapacak bir silah olarak kullanılmakta. Belki de cep telefonlarının bataryalarının, gömülü olarak üretilmeye başlanması bugünlerde bu tür saldırıların başlamasını amaçlamaktı.
Dünyada üretilen Sinema ve TV dünyası dahil hemen hemen her şey mutlaka İsrail kökenli veya bağlantılı. O yüzden kendi ürettikleri şeyleri istedikleri gibi kullanıyorlar. Bu konu ayrıca irdelenmeli ve bu konu ile ilgili neler yapılmalıydı? Şimdi neler yapılmalı? Soruları sorulabilir.
Ülkelerin bu gibi saldırılardan nasıl korunmalı sorusunun cevabı, kendi cihazlarını ve kendi yazılımlarını üretebilmeli ve sistemine kendileri hâkim olmalarıdır. Bu da çağdaş, müreffeh, modern, milli şuur ve bilinçte farklılıklarımıza rağmen birlikte hareket etmekle olur.
Bu her insanımız için yurttaşlık görevidir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Yiğitoğlu
Yeni Nesil Terör saldırıları: Çağrı cihazları, Akıllı telefonlar ve gömülü bataryalar
İsrail, geçen yıldan bu yana Filistin’i işgale ve terör saldırılarına devam ediyor. Dünyanın gözü önünde katliama devam ediyor. Arkasında Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi pek çok terör destekçisi devlet yer almakta. İsraillin katliamları yetmezmiş gibi birkaç gündür de Lübnan’da Hizbullah’a karşı yürüttüğü “sıra dışı” saldırı ile gündeme geldi. Bu şoke edici saldırının icra edilme biçimine bakıldığında, dünyanın dikkatini çekmiş olması pek de anormal değil. Lübnan’da Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını patlatan İsrail, bölgedeki en büyük düşmanlarından birinin ceplerinin içine kadar girebildiğinin mesajını da vermiş oldu.
Bu da akıllara şu soruyu getirdi. Acaba şarj edilebilir bir pil taşıyan ve radyo frekans üzerinden veri gönderip alan yahut sadece gönderen veya alan cihazlar ile akıllı telefonların her biri potansiyel bir suikast silahı olarak değerlendirilebilir mi?
Çağrı cihazları, Akıllı telefonlar ve gömülü bataryalar
Ben olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Telefonun macerası çağrı cihazı icadı ile 1921 yılında, akıllı telefon macerası ise 2007 yılında başladı. Bu macera ilk başlarda teknolojinin insanlara getirdiği bir nimet olarak adlandırılsa da özel yaşam ve mahremiyet noktasında büyük sıkıntılara yol açtı. Çünkü insanların kendi rızaları olmadan telefonlarının dinlenmesi, mesajlarının görülmesi veya yerlerinin tespit edilmesi kabul edilemez olarak görülüyordu.
Cep telefonları ilk çıktıklarında özellikle gizli servisler bu telefonlardan insanların yerlerini tespit edebiliyorlardı. Telefonların akıllanmasından sonra GPS üzerinden tespit etmenin dışında çeşitli yazılımlar ile de telefon da yapılan konuşma, mesajlaşma dâhil her şey üçüncü şahıslar tarafından kayıt edilebilir hale geldi. En son mesajlaşma ile ilgili tartışma da tam da bu yüzden çıktı. Aslında telefonların takip edilebilir ve dinlenilebilir olması kullananlar için büyük sıkıntı olsa da yapılanları kayıt altına alan ve bunları gerekli yerlere iletenler için ayrı bir pazarlama alanı oluşturdu. Kayıtları gerek ülkelerin istihbarat teşkilatları gerekse ticari amaçla kullanmak isteyen ulusal ve uluslararası ticari firmalar bu yazılımlara ön ayak oldu. Bir nevi silah olarak kullanılan kişisel veriler, çok amaçlı kullanılmaya başlandı.
Telefonların akıllı telefon formatına geçmeden önce GPS üzerinden yer tespiti yapılabildiği öğrenildikten sonra takip edilmesini istemeyen pek çok kişi, cep telefonlarını kullandıktan sonra bataryalarını çıkartmaktaydı. Bataryası çıkarılan telefonun, yer tespiti yapılamamaktaydı. Böylece yerinin bilinmesini istemeyen kullanıcı kendini rahat ve huzurlu hissediyordu. İlerleyen zamanlarda pek çok akıllı telefon üreticisi ürettikleri telefonların bataryalarını gömülü yani kullanıcılar tarafından çıkartılamaz olarak üretmeye başladı. Yani eğer telefon tamir işlerinden anlayan biri değilseniz isteseniz de telefonunuzun bataryasını çıkartıp tekrar takamıyorsunuz. Günümüzde birkaç model hariç bataryası çıkan telefon kalmadı desek yeridir.
Bununla alakalı bir soru soralım ve cevaplayalım.
Neden telefon üreticileri bataryaları çıkabilen telefonlar üretmekten vazgeçti?
ununla ilgili hemen hemen tüm üreticiler bataryayı gömmenin maliyeti düşürmesi, telefonun içi açılmadığı için suya ve toza dayanıklılığının arttırılması, gömülü bataryaların daha az yer kapladığını, böylece telefonun işleyiş kısmında fazla yer kaplamaması gibi avantajlarını sıralıyorlar.
Peki, iyi de bu tür telefonların maliyeti düşüreceğini söyleyen üreticilere şunu soralım. Akıllı telefonların maliyeti hiçbir zaman düşmediği gibi neden sürekli artmakta. Evet, işlemcilerinin yenilenmesi, kamera özelliklerinin ve hafızalarının arttırılması ile kullanılan malzemenin kalitesi fiyatı arttırmakta doğru lakin bunlar maliyetinin düşürülmesi için bataryanın gömülü olarak üretildiği bahanesi için yeterli bir neden değil. Suya ve toza dayanıklılık konusunda da üreticiler bazı modeller hariç, belli bir garanti vermemekte. Yani söylenilen gerekçeler açıkçası çok tatmin edici değil. Çünkü çıkartılabilen bataryalı telefon almak için ufak bir maliyeti göze alacak pek çok kişi olacağını düşünüyorum.
Cep telefonların bataryası çıksa ne olur çıkmasa ne olur diyenler olabilir. Ya da bunun ne önemi var? Sorusunu sorabilirsiniz. Şöyle ki bununla ne demek istiyorum onu açıklayayım. İlk başta da belirttiğim gibi cep telefonları akıllanmadan önce GPS yöntemiyle takip edilebiliyordu. Tüketicilerde bataryayı çıkartarak takip edilmenin önüne geçebiliyordu. Yeni çıkan akıllı telefonlar da batarya gömülü olarak kaldığı ve tüketici artık bataryayı çıkartamadığı için takip edilmenin önüne geçilemez oldu. Pek çok teknisyenin dediğine göre takip edilmemek için telefonun kapalı olması yeterli olmuyor. Mutlaka enerji veren bataryanın çıkması gerekiyor. Gömülü bataryalarda da telefon kapalıda olsa bile batarya telefona enerji akışına devam ediyor. İşte yapılan saldırılarında bu enerji akışını yükseltip bataryaya yönlendirerek bataryanın aşırı derecede ısınarak patlamasına yol açması sağlanıyor.
Bugün, konuştuklarımıza ek olarak, İsraillin çağrı cihazları ve telsizlerle başlattığı saldırılar, akıllı cep telefonları, akıllı tüm cihazlar ile devam etmeyeceğini kim söyleyebilir?
Hemen hemen tüm telefon üreticileri bu gerçeği bilerek telefon üretmekte. Zira legal ya da illegal, gerek ticari amaçla gerekse, ülkelerin milli güvenlik kaygıları ile alınan bu veriler üçüncü şahısların eline geçebilmekte. Bu da yetmezmiş gibi şimdi bir de bomba etkisi yapacak bir silah olarak kullanılmakta. Belki de cep telefonlarının bataryalarının, gömülü olarak üretilmeye başlanması bugünlerde bu tür saldırıların başlamasını amaçlamaktı.
Dünyada üretilen Sinema ve TV dünyası dahil hemen hemen her şey mutlaka İsrail kökenli veya bağlantılı. O yüzden kendi ürettikleri şeyleri istedikleri gibi kullanıyorlar. Bu konu ayrıca irdelenmeli ve bu konu ile ilgili neler yapılmalıydı? Şimdi neler yapılmalı? Soruları sorulabilir.
Ülkelerin bu gibi saldırılardan nasıl korunmalı sorusunun cevabı, kendi cihazlarını ve kendi yazılımlarını üretebilmeli ve sistemine kendileri hâkim olmalarıdır. Bu da çağdaş, müreffeh, modern, milli şuur ve bilinçte farklılıklarımıza rağmen birlikte hareket etmekle olur.
Bu her insanımız için yurttaşlık görevidir.