Dünyada korku filmleri, hatırı sayılır gişe hasılatı yaparken, ülkemizde sadece kendine ait bir izleyici kitlesi ile sınırlı kalması, aslında pek de konuşulmuyor. Bunun nedenlerinin hiç konuşulmaması ve korku filmi çeken yapımcıların, çektikleri korku filmini, salt bu izleyici kitlesi için çekmeye devam etmesi, ülkemizde korku türünde ki filmlerin, hep aynı, klişe konuları işlemeye devam etmesi ve bir türlü gelişimini tamamlayamamış bir tür olarak kalmasına yol açmış.

Senaryoların benzer olduğu cin, köy, yaşlı kadın, yüksek sesle bağırma, bol karanlık ve kötü makyaj içermesi, adeta bir kanunmuş gibi her Türk korku filminde işlenmesi ve uygulanması bu tarz filmlerin ana unsurları olarak ön plana çıkıyor.

Türk korku filmlerinin, genellikle aynı konuları işlemesinin tabi ki birkaç nedeni var. Haksızlık etmemek için bunlardan da bahsedelim.

En önemli neden kitle beklentileri ve alışkanlıklar. İzleyici, geleneksel korku motiflerini ve klişeleri tercih ediyor, bu yüzden yapımcılar bu güvenli yollara yöneliyor. Kısaca Amerika’yı yeniden keşfetmeye ne gerek var deyip yeni bir şeyler deneyip başarısız olmaktansa daha önce denenmiş belli bir kitleyi yakalamış benzer filmler yapılarak en azından o kitleyi yakalama arzusu.

Belki en önemli nedenlerden biri de bütçe ve kaynak kısıtlamaları. Yaratıcı ve özgün fikirler geliştirmek maliyetli olabiliyor; böylece daha tanınan ve test edilmiş temalar tercih ediliyor. Türk kültürüne ait korku unsurları, bazı klişe ve tekrar edilen konulara yol açabiliyor; örneğin, şeytan, lanetli mezar, doğaüstü varlıklar gibi motifler sık kullanılıyor. Bu tür filmleri çeken yapımcılar yatırım riskini azaltmak adına benzer temalar ve hikâyeleri işliyorlar. Senaryo ve yapım aşamasında yeni ve farklı fikirler oluşturmak zor olabiliyor; bu da tekrarlara yol açıyor.

Türk korku filmleri neden dünyada çekilen korku filmleri gibi farklı senaryolar yapmıyor? Ya da yapamıyor? Dünya genelindeki korku filmleri ile Türk korku filmleri arasındaki temel farklar neler? Bu soruya birçok cevap verilebilir ama belli başlı nedenlerine kendimce yanıt vereyim.

Bence bunun en önemli nedeni kültürel farklılıklar. Dünya filmlerinde genellikle batı mitolojileri, paranormal olaylar ve psikolojik korkular ön plandadır. Türk korku filmleri ise kültürel inançlar, duel, lanet, cin ve geleneksel motifler kullanılıyor.

Amerikan ya da batı tarzı korku filmleri, genellikle daha atmosferik, psikolojik ve zaman zaman suç unsurları içeriyor. Türk korku filmleri ise doğaüstü ve geleneksel motiflere yoğunlaşıp, genellikle dramatik ve geleneksel anlatım tarzını kullanıyor.

Türk izleyicilerin beklentileri farklı olabiliyor. Dünya korku filmleri, çoğu zaman korku, gerilim ve şaşırtıcı efektlere odaklanırken, Türk korku filmlerinde aile, kültür ve manevi unsurlar daha önemli yer tutuyor.

Global yapımlar genellikle büyük bütçeler ve gelişmiş görsel efektler kullanırken, Türk korku filmlerinde daha düşük bütçeyle doğaüstü ve atmosfer oluşturulmaya çalışılıyor.

Dünya korku filmleri daha çeşitli ve yenilikçi hikâyelere sahipken, Türk korku filmleri bazen klişelere ve tekrar eden motiflere sıkışmış olarak karşımıza çıkıyor.

Aslında bu nedenler, Türk korku filmlerinin, belli bir başarı sınırını geçememesi için yeterli nedenler olarak sayılabilir. Ama bu Türk korku sinemasının, kendini yenilememesi ve aza tamah etmesi fikrinden çıkması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor.

Türk korku filmi yapan ve yapmayı düşünen yapımcıların, filmlerinde artık pek çok farklı konuyu da işleyerek, korku filmi türünü sevenlerin dışında, yapılan filmi, merak ederek izlemeye gelmesini sağlamalıdırlar. Böylece bu tür de yeni senaryolar ile film çekenler yeni izleyici kitlesi kazanmak için bir çaba göstermiş olurlar. Çünkü seyirci kitlesi ve düşünceleri sürekli değişiyor. Bu değişime ayak uyduran kazanır. Bugün olmazsa yarın.