Süpermen, filmi pek çok kez beyaz perdeye uyarlandı. Birçok oyuncu ve yönetmen, Süpermen filmi için ter döktü. Ama bence en sansasyonel olan ve cesaretli, bir yaklaşımı, ilk kez James Gunn gibi bir yönetmenin gözünden, bu Süpermen filminde görüyoruz. Öyle ki, hem de süper kahramanların en süperi Süpermen üzerinden, soykırımcı Siyonistlere adeta gönderme yaparcasına bir film yapmış.

Yönetmen James Gunn, daha önce Galaxy'nin koruyucuları filmlerini yazıp yönetmişti. Bu sefer seriye, baştan başlarmış gibi bize yeni bir Süpermen hikâyesi anlatıyor.

Film de Süpermen’in, Süpermen oluş hikâyesi yok. Filmin başında, karakterin 3 yıldır Süpermen olduğunu öğreniyoruz. DC, burada Marvel gibi Peter'ın Spider-Man oluş hikâyesini göstermeden direk örümcek adam olduktan sonraki hikâyesi gibi bir anlatım dili kullanmış.

Klasik Süpermen hikâyesinde olduğu gibi bu seride de hikâyenin içine dağıtılarak Süpermen’in dünyaya geliş şekli anlatılıyor. Süpermen, bebekken doğduğu gezegen yok olmaya başlıyor. Ailesi de son bir umut olarak bebeği, dünyaya yolluyor. Bebeği, orta Amerika'da yaşayan bir aile buluyor. Bebeğe, Clark Kent adını koyup, süper güçlü, uzaylı olduğunu bildikleri bu Clark'ı büyütüyorlar. Clark da büyüdükten sonra tüm bu gücünü dünyayı korumak tüm dünyaya bir umut olmak için kullanıyor.

Filmin kötü karakteri, Süpermen’den nefret eden Lex Luther, kendini bir kurtarıcı ve dünyadaki en önemli insan olarak görüyor. Bu seri de tek süper güçlü karakter Süpermen değil. Bunun dışında başka kahramanlar da görüyoruz.

Bu filmi, diğer serilerden farklı kılan konu ise Süpermen’in insani yanının bu seride daha fazla işleniyor olması olmuş. Diğer serilerin aksine, bu seride Süpermen, insanlığın büyük problemlerine değinerek, insanlara umut veriyor. Film, bildik süper kahraman filmlerinden farklı bir dünya oluşturmayı amaçlamış. Bir derdi, dert olarak anlatırken, Süpermen karakterinin geçmişi ile iç içe geçen bir film karmaşası görüyoruz. Sıfırdan bir karakter olarak işlenmiş olsa ya da Süpermen filmlerini hiç bilmiyor olsak, belki bu Süpermen, kafamıza daha iyi oturabilirdi.

Senaryoda ve bazı olay örgülerinde sıkıntılar olmuş. Bu filmde, diğer seriler de olmayan Süper köpek kripto da yer almış. Gerçi süper köpek kripto, aslında Süpermen’in kuzeni, Süpergril’ün köpeği. Filmin sonunda da köpeğini almaya geliyor. Süpermen’in başı dertteyken gelmemesi ve gerekçesi de çok mantıklı olmamış. Ama her şeye rağmen, sinematografik olmasa da etkisi, işleyişi ve konusu ile bence en önemli Süpermen filmi, bu Süpermen filmi olmuş.

Süpermen filminin, Filistin ile ne tür bir ilişkisi var? Sorusunun cevabına gelirsek de aslında bunun cevabı filmin senaryosunda bir olayın işleniş biçiminde gizli. Filmin içinde bir olayın işlenişinden kaynaklanıyor. Olayın, İsrail Filistin olayına benzetilerek işlenmesi, büyük bir cesaret örneği olmuş. Amerikan sinema sektörünün Yahudilerin elinde olduğu düşünüldüğünde böyle bir konunun büyük bir cesaretle işlenmesi, adeta bir başkaldırış olarak nitelendirilebilir.

Peki, film de Filistin meselesi üstü örtülü nasıl işlendi? Filmin başında Süpermen, Amerika'yla askeri yakınlığı ve çok güçlü bir ordusu ve silahları olan Borovya ülkesinin daha savunmasız olan hiçbir ordusu ve silahı olmayan, Carhampur ülkesine yapacağı bir saldırıyı durduruyor. Yani insanların iyiliği için hem Amerika'ya hem de Borovya'ya karşı geliyor. Bu da Amerika'da büyük bir tepki alıyor. Boravya'ya silah satan ve Amerikan devleti ile iyi ilişkileri olan Lex Luther buna sinirleniyor. Filmin devamında da Carhanpur halkı Borovya'nın saldırısına karşı hiçbir şekilde kendini savunamayacakmış gibi gösteriliyor. Ellerinde taşlar ile sopalar ile ülkelerini savunmaya çalışıyor. Borovya denilen ülke, ne kadar da çok soykırımcı İsrail’e benziyor değil mi? Carhanpur ülkesi ise adeta Filistin’i anlatıyor.

Bu kadar popüler bir Amerikan gişe filminde James Gunn'ın böyle bir hikâye anlatması, gerçekten çok büyük bir cesaret örneği. Çünkü Amerika, İsrail'in en büyük destekçisi ve aslında Amerika, İsrail'in durmasını istese İsrail, bu soykırımların hiç birini yapamaz. Amerika da halk, soykırımcı İsrail’in barbarlığını konuşmaya başladı ve artık halkın çoğunluğu, Filistin'e yapılan soykırımı desteklemiyor. Amerika, bu zamana kadar halkını da pek dinlemiyor ve soykırımcı İsrail’e desteğe devam ediyor.

Umarım tüm soykırımcılar ve destekçileri yok olurlar. Malum, gerçek dünya da Süpermen yok. Ama eğer Süpermen olsaydı, büyük ihtimalle de bu filmde olanları ve daha fazlasını yapardı. Dünyada insanlar, savaşlar için, Filistin, Suriye, Irak veya dünyada ki mazlumlar için hiçbir şey yapmayarak, Süpermen’i bekliyorlar. Gelsin de bu haksızlıkları, ortadan kaldırsın diye. Sanki bu haksızlıkları yine biz insanlar yapmıyormuş gibi.

Uyanın! Böyle bir kahraman gelmeyecek. Böyle kahramanlar, ancak filmlerde olur. O filmlerin işleniş biçimi, bu filmdeki gibi olursa, belki insanların, zulümleri durdurmak için harekete geçmesine vesile olur. Umudumuz bu.