Sorunun çok absürt olduğunun farkındayım. Madem absürt neden böyle bir soru soruyorsun o zaman. Neden soruyorum diye kendime de soruyorum. Cevabı açık aslında. Oyunculuk mesleğini kutsallaştıran, aslından oyunculuk mesleğini yapanlar.
Oyunculuk mesleği de diğer meslekler ne kadar kutsalsa o kadar kutsal. Örneğin hayat kurtaran doktorluk mesleği daha az mı kutsal, ya da maden de güneş görmeden saatlerce çalışıp, sağlığını kaybeden, madencilik yapanların yaptığı kutsal değil mi? Her meslek kendi özelinde önemlidir. Oyunculuk mesleği ile ilgili de birçok insan için büyük bir anlam taşıyor olabilir.
Sanat, duyguları ifade etmenin ve toplumsal konuları ele almanın ya da insanlara örnek olmanın en etkili yoludur. Oyuncular, izleyicilere farklı perspektifler sunabilir ve empati geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, bazı insanlar oyunculuğu "kutsal" olarak değerlendirebilir. Ancak kutsallık kavramı, bireyden bireye değişen bir algıdır. Bazılarına göre, sadece eğlendirici bir meslek olarak görülürken, diğerleri için derin bir anlam ve sorumluluk taşır. Oyuncuların toplum üzerindeki etkileri de göz önüne alındığında, birçok kişi bu mesleği önemli ve değerli buluyor. Bunu en çok önemseyen de başta oyuncular. Peki, bu yanlış mı? Tabi ki değil. Yanlış olan şu ki; oyunculuk mesleğinde başarılı olmuş kişiler, nedense diğer tüm konularda da kendilerini, adeta bilirkişi olarak görüp, halkı aşağılayabiliyor. Şunu ayırt edelim, sen oyunculuk mesleğinde başarılısın o kadar. Yani uzmanlık alanın oyunculuk ile ilgili alanlar. Diğer alanlarla ilgili bir görüşün tabi ki olabilir ama illa senin dediğinin doğru olduğunu savunmak, saçmalıktır. Kaldı ki alanında uzman olduğun oyunculuk hakkındaki görüşlere, her insan katılmayabiliyorken, farklı konularda görüşlerine, insanların katılmasını bekleyemezsin.
Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 85 milyon civarı. Peki, oyuncu sayısı kaç diye sorduğumuz da ben ironi olsun diye sayının 90 milyon olduğunu söylüyorum. Malum, Türkiye de herkes oyuncu olmak istiyor.
Bizdeki film sektörü, maalesef tam olarak profesyonelleşmediği için herkes bir dizi de filmde oynamak istiyor. Maalesef diyorum çünkü herhangi bir eğitim almadan, sırf merak ve şatafatından dolayı sektöre atılmak istiyor.
Oyunculuk bir meslektir. Bazıları özellikle de sektörün içinde olanlar bu mesleği kutsallaştırsalar da bu tıpkı bir şoförlük gibi, mimar gibi ya da futbolculuk gibi birer meslek. Oyunculuk mesleğinin tek farkı, daha fazla kişiye ulaşabilme, tanınma ve herkes için olmasa da ana rollerde olanlar için ciddi bir kazanç kapısı. Aslında insanları oyuncu olmaya iten ana sebepler de tam olarak bunlar. Çok tanınmak istenmesi yani şöhret, çok kazanma isteği yani zenginlik.
Oyuncunun, şöhrete ulaşması, halk nezdinde onu, bilirkişi yaptığını zannetmesi yanılgısına itiyor. Örneğin sektörün en tanınmış kişileri, televizyona çıktıklarında, kendi alanları olmasa da her konuda ahkâm kesmeleri, sanki her alanda ombudsmanmış gibi fikir beyan etmeleri de bundan. Yukarıda da dediğim gibi oyuncu olarak iyi birer icracı olmaları, onları her konuda bilirkişi yapmaz. Asıl sorun fikirlerinin, genel geçer kaidelere göre kesin ve kati olarak düşünüp, tek doğru buymuş gibi dayatmalarıdır.
Evet, sanatçı topluma ayna olan, örnek davranışlar sergileyerek, iyiyi, doğruyu gösteren bir birey olmalıdır diyenler var. Çünkü, çok fazla insana ulaştıklarından, insanlar onları örnek birer profil görüp, onlara benzemeye çalışmaktadır. Bu nedenle iyi örnek olurlarsa, benzemeye çalışanlar da iyi örnek olur, mantığını gütmekteler. Bu yaklaşımı benimseyenler olduğu gibi benimsemeyenler de olabilir. Ama şu bir gerçek toplumun gözü önünde, en fazla bulunan mesleklerden biridir oyunculuk. Birçok kişi, rol model olarak, oyunculuğu tercih etmek istemektedir. O şatafatlı dünyaya açılmak ve kolay yoldan (!) para kazanmak istemektedir. Belki bu yüzden, bu işi yapanları gözlerinde büyütebiliyorlar. Bu da bu mesleğe biraz daha sorumluluk bindirebilir. Bu sorumluluğu, doğru yönetmek de oyuncuya düşer.
Klasik bir söylem vardır. “The show must go on” Gösteri devam etmeli klişesi. Yani izleyici için gösteri devam etmeli. Oyuncu içinde öyle midir? Düşünün Oyuncu, en yakının kaybetmiş ama o gün bir dizisi, filmi veya oyunu var. O gün çıkıp, rolünü yerine getirmelidir. Gerçekten öyle mi? Evet öyle diyenlerin argümanı seyirciyi ilgilendiren tek şey gösteriyi izlemek. Ne olursa olsun oyuncu görevini yerine getirmeli diyor. Hayır diyenler ise gösterinin iptal edilmesi gerektiğini savunuyor. Çünkü hayatta gösteriden daha önemli konular var. Açıkçası ben de aynı şekilde düşünüyorum. Hayatta gösteriden daha önemli şeyler var. Doğru. Ama birde oyuncu penceresinden bakalım. Oyunculuk bir duygu işidir.
O gün yaşadığı travma onun oyunculuğunu, dolayısıyla performansını mutlaka etkileyecektir. İzleyici, o oyuncunun performansını görmeye geliyor. Duygusal olarak travmatik durumumda olan oyuncu, istediği kadar iyi olsun, en iyi performansını yansıtamaz. Sonuçta oyuncu da bir insan. Mesleği kutsallaştırıp, gerçek hayattan kopartıp ne olursa olsun gösteri devam eder cümlesine hapsetmek doğru bir yaklaşım olmaz. Kimyada deneylerde kullanılan normal şartlar altında kısaca NŞA durumunda böyledir hipotezindeki gibi normal şartlar altında, gösteri devam eder. Ancak normal olmayan şartlarda gösteri dâhil pek çok şey devam etmez. İnsanlar anlayışlıdır ve o oyuncuyu anlayacaktır. Bir manav ya da kasap bir yakınını kaybettiğinde hangi hissiyattaysa, oyuncu da bu travmatik durumda aynı hissiyatta olacaktır. Tabi, seyirci de aynı hissiyatta olacaktır.
Son söz oyunculuk mesleği de diğer meslekler gibi değerlidir. Ama kutsal kavramını meslekleri kıyaslamak adına kullanmak doğru değildir. Bence, kutsal olan da aslolan da insandır vesselam.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Yiğitoğlu
Oyunculuk mesleği kutsal mı?
Sorunun çok absürt olduğunun farkındayım. Madem absürt neden böyle bir soru soruyorsun o zaman. Neden soruyorum diye kendime de soruyorum. Cevabı açık aslında. Oyunculuk mesleğini kutsallaştıran, aslından oyunculuk mesleğini yapanlar.
Oyunculuk mesleği de diğer meslekler ne kadar kutsalsa o kadar kutsal. Örneğin hayat kurtaran doktorluk mesleği daha az mı kutsal, ya da maden de güneş görmeden saatlerce çalışıp, sağlığını kaybeden, madencilik yapanların yaptığı kutsal değil mi? Her meslek kendi özelinde önemlidir. Oyunculuk mesleği ile ilgili de birçok insan için büyük bir anlam taşıyor olabilir.
Sanat, duyguları ifade etmenin ve toplumsal konuları ele almanın ya da insanlara örnek olmanın en etkili yoludur. Oyuncular, izleyicilere farklı perspektifler sunabilir ve empati geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, bazı insanlar oyunculuğu "kutsal" olarak değerlendirebilir. Ancak kutsallık kavramı, bireyden bireye değişen bir algıdır. Bazılarına göre, sadece eğlendirici bir meslek olarak görülürken, diğerleri için derin bir anlam ve sorumluluk taşır. Oyuncuların toplum üzerindeki etkileri de göz önüne alındığında, birçok kişi bu mesleği önemli ve değerli buluyor. Bunu en çok önemseyen de başta oyuncular. Peki, bu yanlış mı? Tabi ki değil. Yanlış olan şu ki; oyunculuk mesleğinde başarılı olmuş kişiler, nedense diğer tüm konularda da kendilerini, adeta bilirkişi olarak görüp, halkı aşağılayabiliyor. Şunu ayırt edelim, sen oyunculuk mesleğinde başarılısın o kadar. Yani uzmanlık alanın oyunculuk ile ilgili alanlar. Diğer alanlarla ilgili bir görüşün tabi ki olabilir ama illa senin dediğinin doğru olduğunu savunmak, saçmalıktır. Kaldı ki alanında uzman olduğun oyunculuk hakkındaki görüşlere, her insan katılmayabiliyorken, farklı konularda görüşlerine, insanların katılmasını bekleyemezsin.
Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 85 milyon civarı. Peki, oyuncu sayısı kaç diye sorduğumuz da ben ironi olsun diye sayının 90 milyon olduğunu söylüyorum. Malum, Türkiye de herkes oyuncu olmak istiyor.
Bizdeki film sektörü, maalesef tam olarak profesyonelleşmediği için herkes bir dizi de filmde oynamak istiyor. Maalesef diyorum çünkü herhangi bir eğitim almadan, sırf merak ve şatafatından dolayı sektöre atılmak istiyor.
Oyunculuk bir meslektir. Bazıları özellikle de sektörün içinde olanlar bu mesleği kutsallaştırsalar da bu tıpkı bir şoförlük gibi, mimar gibi ya da futbolculuk gibi birer meslek. Oyunculuk mesleğinin tek farkı, daha fazla kişiye ulaşabilme, tanınma ve herkes için olmasa da ana rollerde olanlar için ciddi bir kazanç kapısı. Aslında insanları oyuncu olmaya iten ana sebepler de tam olarak bunlar. Çok tanınmak istenmesi yani şöhret, çok kazanma isteği yani zenginlik.
Oyuncunun, şöhrete ulaşması, halk nezdinde onu, bilirkişi yaptığını zannetmesi yanılgısına itiyor. Örneğin sektörün en tanınmış kişileri, televizyona çıktıklarında, kendi alanları olmasa da her konuda ahkâm kesmeleri, sanki her alanda ombudsmanmış gibi fikir beyan etmeleri de bundan. Yukarıda da dediğim gibi oyuncu olarak iyi birer icracı olmaları, onları her konuda bilirkişi yapmaz. Asıl sorun fikirlerinin, genel geçer kaidelere göre kesin ve kati olarak düşünüp, tek doğru buymuş gibi dayatmalarıdır.
Evet, sanatçı topluma ayna olan, örnek davranışlar sergileyerek, iyiyi, doğruyu gösteren bir birey olmalıdır diyenler var. Çünkü, çok fazla insana ulaştıklarından, insanlar onları örnek birer profil görüp, onlara benzemeye çalışmaktadır. Bu nedenle iyi örnek olurlarsa, benzemeye çalışanlar da iyi örnek olur, mantığını gütmekteler. Bu yaklaşımı benimseyenler olduğu gibi benimsemeyenler de olabilir. Ama şu bir gerçek toplumun gözü önünde, en fazla bulunan mesleklerden biridir oyunculuk. Birçok kişi, rol model olarak, oyunculuğu tercih etmek istemektedir. O şatafatlı dünyaya açılmak ve kolay yoldan (!) para kazanmak istemektedir. Belki bu yüzden, bu işi yapanları gözlerinde büyütebiliyorlar. Bu da bu mesleğe biraz daha sorumluluk bindirebilir. Bu sorumluluğu, doğru yönetmek de oyuncuya düşer.
Klasik bir söylem vardır. “The show must go on” Gösteri devam etmeli klişesi. Yani izleyici için gösteri devam etmeli. Oyuncu içinde öyle midir? Düşünün Oyuncu, en yakının kaybetmiş ama o gün bir dizisi, filmi veya oyunu var. O gün çıkıp, rolünü yerine getirmelidir. Gerçekten öyle mi? Evet öyle diyenlerin argümanı seyirciyi ilgilendiren tek şey gösteriyi izlemek. Ne olursa olsun oyuncu görevini yerine getirmeli diyor. Hayır diyenler ise gösterinin iptal edilmesi gerektiğini savunuyor. Çünkü hayatta gösteriden daha önemli konular var. Açıkçası ben de aynı şekilde düşünüyorum. Hayatta gösteriden daha önemli şeyler var. Doğru. Ama birde oyuncu penceresinden bakalım. Oyunculuk bir duygu işidir.
O gün yaşadığı travma onun oyunculuğunu, dolayısıyla performansını mutlaka etkileyecektir. İzleyici, o oyuncunun performansını görmeye geliyor. Duygusal olarak travmatik durumumda olan oyuncu, istediği kadar iyi olsun, en iyi performansını yansıtamaz. Sonuçta oyuncu da bir insan. Mesleği kutsallaştırıp, gerçek hayattan kopartıp ne olursa olsun gösteri devam eder cümlesine hapsetmek doğru bir yaklaşım olmaz. Kimyada deneylerde kullanılan normal şartlar altında kısaca NŞA durumunda böyledir hipotezindeki gibi normal şartlar altında, gösteri devam eder. Ancak normal olmayan şartlarda gösteri dâhil pek çok şey devam etmez. İnsanlar anlayışlıdır ve o oyuncuyu anlayacaktır. Bir manav ya da kasap bir yakınını kaybettiğinde hangi hissiyattaysa, oyuncu da bu travmatik durumda aynı hissiyatta olacaktır. Tabi, seyirci de aynı hissiyatta olacaktır.
Son söz oyunculuk mesleği de diğer meslekler gibi değerlidir. Ama kutsal kavramını meslekleri kıyaslamak adına kullanmak doğru değildir. Bence, kutsal olan da aslolan da insandır vesselam.