SON DAKİKA
Hava Durumu

Kim deli, kim akıllı?

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2025 07:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.08.2025 07:41

Böyle bir soruya nasıl cevap verilir? Ya da cevap verilir mi? Ama önce delilik ve akıllık nedir? Delilik, genelde kontrolsüz, tehlikeli veya aşırı davranışlarla ilişkilendirilir. Akıllılık ise mantıklı kararlar alma, pratik olma ve bilgiyle hareket etme anlamlarına gelir. Sadece yaşadığımız yüzyıl ile ilişkili değil. İnsanlık tarihi boyunca delilik ve akıllılık bir birine karışmıştır. Hatta akıllı dediğimiz insan birden deli gibi bir davranışta bulunabilir. Ya da deli dediğimiz kişi belki birçok akıllıdan daha iyi sözler sarf edebilir. Aslında her insan da biraz delilik ve biraz akıllılık mevcuttur. Durumlara göre iki yönden biri aktif olabilir.

Delilik ve akıllılık yıllar boyunca konuşulmuş iki olgudur. Delilikle ilgili pek çok fıkra uydurulmuş anlatılmıştır. Tedavisi için klinikler ve ruh ve akıl sağlığı hastaneleri kurulmuştur.

Ülkemizde de söz konusu alanda hastaneler vardır. Bu hastaneler ile ilgili birçok olay anlatılmıştır. En meşhuru da Elazığ akıl hastanesi olayıdır. Gerçek olduğu söylenen olay şöyledir;

1960'lı yıllar! Elazığ Akıl Hastanesi'nden personelin bir ihmali sonucu bütün deliler kaçar, Elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. Toplam 423 deli kaçmıştır. Mülki makamlar panikler, Başhekime koşup "Doktor bey ne yapalım?" diye sorarlar.

O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin başhekimidir. Mutemet Bey : "Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin" der.

Doktor önde birkaç personeli arkasında Kara trencilik oynayarak bütün Elazığ’ı "çuf çuf" nidalarıyla dolaşırlar. Başhekimin tahmini tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. Lokomotif, yani başhekim Mutemet Bey yönünü hastane ‘ye çevirince tüm kaçan deliler hastaneye geri dönmüş olurlar.

Sorun çözüldüğü için Mülki makamlar ve doktorlar, trencilik oynayıp hastaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur.

Ancak esas sorun akşam yoklama yapıldığı zaman ortaya çıkar; Hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir! Traji komik bir olay.

Delilerle ilgili birde yurt dışında deliliğin tedavisi gerçekten işe yarıyor mu diye yapılan deney var. Onu anlatmazsak olmaz. O deneyin adı da Rosenhan Deneyi.

Rosenhan Deneyi, 1973 yılında David Rosenhan ve ekibi, akıl hastalarına koyulan psikiyatrik tanıların doğruluğunu test etmek amacıyla yapılan bir deneydi. Ekiptekiler, deney gereği akıl hastası rolü yaparak akıl hastanelerine girdiler.

Üç psikolog, bir psikoloji bölümü öğrencisi, bir pediatri uzmanı, bir psikiyatrist, bir ressam ve bir ev hanımından oluşan ekip, ABD’deki beş ayrı eyalette birbirinden farklı 12 akıl hastanesine gittiler. Geçmişleri araştırılmasın ve deney sonrası isimleri bir hastalıkla anılmasın diye takma isim kullanan ekip üyeleri, hastane çalışanlarına gaipten sesler duyduklarını söylediler.

Ekip üyeleri, hastaneye girebilmek için söyledikleri gaipten ses duyma durumu ve takma isim kullanmaları hariç hayat hikâyelerinde hiçbir değişiklik yapmadılar. Böylece “akıllı” insan olarak hastane içerisinde bulunacaklardı. Sahte hastalar, rollerine iyi hazırlanmışlardı. Söyledikleri belirtiler, hastane çalışanları tarafından dikkate alındı ve akıl hastası olabilecekleri düşünüldü. Hastaneye girişleri yapıldıktan sonra hastanede görev alan psikolog ve psikiyatristler tarafından deney ekibindeki üyelere bazı psikiyatrik tanılar koyuldu. Sahte hasta rolündeki ekip üyeleri hastaneye girişleri yapıldıktan sonra belirtilerin son bulduğunu söyleyerek “normal” davranmaya başladılar; iyi hissettiklerini dile getirdiler. Ancak sahte hastaların beyanları hastane görevlileri tarafından ciddiye alınmadı. Sadece ilaçlarını almaya devam ederlerse hastaneden ayrılabilecekleri bilgisi verildi.

Sahte hastalardan biri hariç hepsi “remisyonda2 şizofren (gerileyen şizofreni)” tanısı aldılar. Diğer bir kişi ise şizofreni3 tanısı aldı. Ayrıca, hastane kayıtlarında, sahte hastalarla ilgili şüphe duyulduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamaktaydı. Sahte hastalar en az 7 gün ve en fazla 52 gün olmak üzere hastanede kaldılar.

Sahte hastaların hepsi akıl hastanelerinden çıktıktan sonra deneyin sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı. David Rosenhan ve ekibi yapmış oldukları deney ile dikkatleri üzerlerine çektiler. Hatta bir klinik görevlisi Rosenhan’dan bu deneyi tekrarlamasını, fakat bu sefer sahte hastaları kendi hastanesine göndermesini istedi. Kendi hastanesindeki psikolog ve psikiyatristlerin sahte hastaları gerçek hastalardan ayırt edebileceklerini öne sürdü.

Rosenhan gelen bu teklifi kabul etti. Böylece deneyin ikinci kısmı başladı. Hastaneye üç ay içerisinde bazı zamanlar sahte hasta gönderileceği söylendi. Hastane görevlileri, belirlenen sürede gelen 193 hastadan 41 tanesinin sahte hasta olabileceğini düşündüler fakat Rosenhan açıklamasında belirtilen süre içerisinde hiç sahte hasta göndermediklerini söyledi.

Rosenhan, yaptığı deneyler sonrası akıl hastanelerinin “normal” bir insan ile akıl hastasını birbirinden ayırt edemedikleri sonucuna vardı.

Yapılan bu deney ile ilgili ülkemizde 2022 yılında Cezailer adlı bir dizi de çekildi. Şimdi baştaki soruyu tekrar soralım. Kim akıllı? Kim deli? Ya da deli veya akıllı olanı ayırt edebiliyor muyuz?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.