SON DAKİKA
Hava Durumu

İnsanların bilinçaltını yönlendirmek - 1

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2025 12:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2025 12:40

Dünya yaratılalı beri, hep bir savaşın eşiğindeyiz. Savaşanlar yönetilenler, Savaştıran yönetenler. İnsanlık var olduğu sürece de dünyanın her döneminde var oldu bu iki kutup. Yönetenler ve yönetilenler. Yönetenler deyince aklınıza hemen ülkeleri yönetenler gelmesin. Yönetenler dünyayı güçleri ile paraları ile istedikleri şekle sokanlardan bahsediyorum. Yönetenler, savaşları çıkartıp para kazanıp güç devşirirler. Sonra savaşları bitirip sözde barışı sağlayıp yine oradan da para kazanıp güç devşirirler. Yönetenleri istedikleri tek şey var. Mutlak itaat. İtaat etsen de işlerine yaramadığında seni ortadan kaldırmaktan çekinmezler. Sen gidersin bir başkası gelir. Bu yöntemleri sadece insan için de değil. Devletler için de aynı şey geçerli. İşlerine yaradıkları sürece devletleri desteklerler. Yeni devletler kurarlar. Olanları yıkarlar. Hem de güçlü görünen kuklaları sayesinde.

Gücü ellerinde tutmak için birçok planları var. Her şekilde ve her dönemde, bu planları takır takır işliyor. Peki, planları nasıl işliyor? Cevap basit. Planları işe yarasa da kazanıyorlar. Yaramasa da kazanıyorlar.

Bir dönem, insanları ikna ederek kendilerine hizmet etmelerini sağlıyorlardı. Şimdi ona da gerek yok. İnsanlar, kendileri, onlara ram olmak için can atıyorlar. Aslında müttefiklerine, işbirlikçilerine de fazla bir şey vaat etmiyorlar. Sadece dünyada makam, mevki, dünya zevkleri ve yalnızca bu dünyada kullanabilecekleri zenginlik vaat ediyorlar. Zaten başka bir şey vaat edemez. Yani kısacası bunlar, insanın en zayıf noktası olan insan nefsine hitap ediyor. Birçok insan da bunlardan başka bir şey istemiyor zaten.

Bunların kullandığı bir yöntem de filmlerde kullandıkları 25. Kare yöntemiydi. Herkesin duyduğu ama bazılarının içeriğini bilmediği 25. Kare. Nedir bu 25. Kare?

Yirmi beşinci kareyi bilmeyenler için ne olduğunu anlatalım. Filmde, bir saniyelik bir hareketi gösterebilmek için 24 adet fotoğraf karesi, olması gerekiyor. Yani bir saniyelik hareket devinimi için en az 24 fotoğraf karesi olmalı. Buna, 1 kare daha eklenerek toplamda 25 kareye çıkartılıyor. Eklenen bu 25. Kareye, insanların bilinçaltına vermek istedikleri doneleri koyarak, yönlendirebiliyorlardı. Beynimiz, gözümüzün önünden hızla geçen bütün her şeyi kaydeder. Beynimizin, kaset gibi kayıt yaptığı bu kayıtta, 24 kare ile birlikte 25. Kare de kaydedilmiştir. 25. Kare bilinçaltımızda vardır artık. Beynimize, empoze etmek istedikleri şeylerin fotoğraflarını, 25. Kare yaparak, bilinçaltımıza atıyorlardı. Sonraları, filmlerin arka planlarına da 25. Kare mantığıyla vermek istedikleri mesajları içeren her şeyi, koymaya başladılar. Şimdiler de buna da gerek görmüyorlar. Artık filmlerde, alenen mesajlarını veriyorlar. Her dönem de farklı yöntemler kullandılar. O yöntemleri sürekli geliştirdiler. Görsel medya, bunun için bulunmaz bir nimetti ki zaten dünya da neredeyse sinema sektörü başta olmak üzere onların elinde.

Beynimiz sadece gözümüzle gördüğümüz tüm şeyleri kaydetmiyor. Kulağımızla duyduğumuz bütün sesleri de kaydediyor.

Müzik ile yönlendirme

İnsanları istedikleri hale sokmanın bir diğer yöntemi de müzikti. Malum yıllarca müzik ile ilgili söylenen bir söz vardır. Müzik ruhun gıdasıdır. Normal gıdalarla oynayıp genetiğimizi ve bizi bozduktan sonra şimdi de ruhumuzun gıdasını bozarak aslında ruhumuzu da bozmayı becerdiler. Peki nasıl?

Yönlendirici ve uyuşturucu müzik frekansı: A=440 Hz

Her bir müzik frekansının bir anlamı olduğuna inanılmıştır. Müziğin insanlar üzerindeki etkisi tartışılmaz. Hatta müziğin su tanelerine ve suya şekil verebilecek etkiye sahip olduğu belirlenmiş. İnsan vücudunun büyük bir oranı su ile kaplı olduğuna göre insanlara etkisi de yadsınamaz.

Ses frekansları üzerinde yapılan araştırmalarda her frekansın insanlar üzerinde farklı etkiler oluşturduğu keşfedilmiş. Örneğin mutsuz hissettiklerinde 396 Hz. Bir konu hakkında karar verme sürecinde ise 417 Hz. Yaşam enerjisinin artması ve ferahlığı arttıran 528 Hz. Frekansı. Bu frekans için ayrı bir parantez açmak gerekir. Çünkü 528 Hz. frekansının yaratıcıya olan inancını zayıflamasına da yol açtığını düşünenler oldukça fazladır. 639 Hz. ses frekansının ikili ilişkilerde daha dengeli olmayı sağladığı söylenir.

Bizim işleyeceğimiz konu, 440 Hz. Frekansı. Zira bu frekans şeytanın frekansı diye bilinir. Yapılan araştırmalar sonucunda, bu frekansın, insan kalbi ve kuyruk sokumu arasındaki çakraları uyardığı, kişiye bilmeden depresif bir duygu verdiği, algılarını ve düşünme yeteneğini zayıflattığı, hatta beynindeki en önemli yerlerden biri olan epifiz bezinin yüzde 95'inin çalışmasını engellediği keşfedilmiştir.

Günümüzde psikolojimizin bozulması, siyasi ve kültürel yozlaşma, genetik bozulma, dini ve geleneksel değerlerin erozyona uğratılarak kayboluşunun ve hastalıkların artmasının altında yatan her şey “Standard Tuning” dediğimiz müziğin A=440 Hz’e sabitlenmesi ile zirveye çıkmış.

Müziği savaş ve yönlendirme aracı olarak yapan ise Rockefellerdir. Müzik endüstrisinin 440 Hz. İle standart frekans şeklinde tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, çıkmaza sürüklemenin, kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalıklar ile huzursuzluk, düzensizlik ve mali krizler sayesinde de ona bağlı ticari şirketlerin kâr elde etmesini sağlamıştır.

Evet. Tam bir komplo teorisi ama geçmiş tarihi biraz araştırırsanız bunun doğru olduğunu görürsünüz. Müzik frekansları ile nasıl oynamışlar? Devamını haftaya anlatalım. Haftaya tarihçesini ve örneklerini de vereyim istiyorum. Bitmedi. Devam edecek…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.