Televizyonlarda yeni yayın dönemi eylül ayı itibari ile başladı. Başlayan yayın dönemi ile birlikte birçok TV kanalının yeni yayın döneminde devam eden dizileri ve yeni dizileri, ekranlara gelmeye başladı.Seyrettiğimiz fragmanlardan anladığımız kadarıyla yine benzer işler ve aynı senaryolar işlenmeye devam ediyor. Bu döngü ne zaman kırılır da farklı konu ve konseptli bir film ya da dizi ne zaman izleriz çok merak ediyorum.
Aslında olay basit. Bir film çekmek istiyorsunuz. Öncelikle elinizde güzel bir hikâyeniz olacak. Bu hikâyeyi senaryolaştıracaksınız ki güzel bir ortaya çıksın. Güzel filmin, olmazsa olmazı iyi bir senaryo. Sonrasında ise iyi bir yönetmen ve iyi oyuncular ile filmin kalitesi artar.
Bir derdiniz, bir hayaliniz olmalı ki onu senaryolaştırıp film yapabilesiniz. Türk sinemasında da gerek dizi, gerekse film olarak senaryo sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Aslında derdimiz de çok hayallerimizde çok. Nedense bu dertler ve hayaller herhangi bir senaryoya dönüşmüyor. Ya da senaryoya dönüşmüş farklı konulu senaryolar tercih edilmiyor. Tabi bunun nedenleri var. Belki de TV kanallarının ve yapımcıların tercih etmeme sebebi izlenmeme korkusu olabilir. İzlenmeme, kanalın ve yapımcının tercih edeceği bir şey değil çünkü onların varoluş amaçları, izlenmek.
Bir dizi/film yapacaksınız ilk işiniz, günümüzde iş yapan ve uzun soluklu giden işlere bakıp aynısını ya da benzerini yapmak oluyor. Niye? Çünkü Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Denenmiş başarılı olmuş işler varken yeni denemelere ne gerek var diye düşünüyorsunuz. Aslında bunu televizyon kanalları da düşünüyor. Risk almıyorlar. Risk almayınca yeni tür filmler, farklı denemeler hiç yapılamıyor. O yüzden ülkemiz de farklı tür filmler pek olmuyor. Tabi bu sadece senaryo ile alakalı değil. Filmin çekimine sağlanacak kaynak yetersizliği, farklı imkânlar, teknolojik alt yapı yetersizliği, kalifiye uzman ve eleman eksikliği de cabası. Tabi yıllarca aynı tür filmlere alıştırılmış bilinçsiz izleyici kitlesini de hesaplamak gerekir. TV kanallarına ve yapımcılara hak vermemek mümkün değil. Ama bizde artık bir yerlerden başlamalıyız. Bu tarz filmlere harcanan paraları gördükçe çok düşük paralarla ortaya çıkan filmler daha da bir anlam kazanmakta.
Filmleri yapanların kaygısı, daha uzun soluklu olmak ve daha fazla gişe veya reyting elde etmek tabi ki.Yalnız, yapılacak yeni denemelerin, başarıya ulaşması ile uzun soluklu olması ve gişede veya ekran da başarı sağlaması, hatta yeni filmler yapmak isteyenlere öncü olmak sinemamıza yeni bir soluk getirecektir.
Televizyon kanallarımızda ağlamaklı, yöre ve entrikalı tarihi dizilerden sonra farklı bir tarz olması belki de izleyicilerin mevcut izleme alışkanlıklarını da değiştirecektir. O zaman televizyon kanalları izleyici endeksli olduğu için bu tarz filmlere yönelebilir.
Her şey ekonomi de olduğu gibi arz talep dengesinde gider. Bir mala talep varsa arz ona göre şekillenir. Talep ise ihtiyaç ile alakalıdır. Talep edecek ona ihtiyaç duyacak ya da duydurtacaksın ki talep artsın. Arzda ona göre belirlensin. Bir nevi izleyicinizi de siz yetiştirip geliştireceksiniz. Bir dönem çalıştığım bir yapım firması ile bir ulusal kanala farklı konseptli bir dizi film projesi önerimiz olmuştu. O dönem kanalın başındaki yönetici abimiz “Türkiye bu tarz filmlere daha hazır değil.” yanıtını vermişti. Bu cevabın üzerinden neredeyse 15 yıl geçti ve hala hazır değil. İşte bu olay bile kendi izleyici kitlesini oluşturamamış. Zaman geçse de hala aynı tarz film veya dizilere muhtaç edilen izleyici kitlesi karşımızda duruyor.
Bu yapının değişmesi gerekir. Öncelikle izleyici alışkanlıklarını değiştirmek ile başlanmalı. Bu da TV kanalları başta olmak üzere yapımcıların farklı konu ve temalara yönelmesi ile olur.
Tüm olumsuzlukları ve eleştirileri göze alarak ilk adımı atmak gerekir. Umarım gerek sinemalarımızda ve gerekse televizyonlarda farklı konu ve konseptte filmleri görürüz.
Sizce de izleyici olarak bizlerinde artık yeni tarz filmler izleme vakti gelmedi mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Yiğitoğlu
Ekranlarda yeni yayın dönemi ve benzer işler
Televizyonlarda yeni yayın dönemi eylül ayı itibari ile başladı. Başlayan yayın dönemi ile birlikte birçok TV kanalının yeni yayın döneminde devam eden dizileri ve yeni dizileri, ekranlara gelmeye başladı.Seyrettiğimiz fragmanlardan anladığımız kadarıyla yine benzer işler ve aynı senaryolar işlenmeye devam ediyor. Bu döngü ne zaman kırılır da farklı konu ve konseptli bir film ya da dizi ne zaman izleriz çok merak ediyorum.
Aslında olay basit. Bir film çekmek istiyorsunuz. Öncelikle elinizde güzel bir hikâyeniz olacak. Bu hikâyeyi senaryolaştıracaksınız ki güzel bir ortaya çıksın. Güzel filmin, olmazsa olmazı iyi bir senaryo. Sonrasında ise iyi bir yönetmen ve iyi oyuncular ile filmin kalitesi artar.
Bir derdiniz, bir hayaliniz olmalı ki onu senaryolaştırıp film yapabilesiniz. Türk sinemasında da gerek dizi, gerekse film olarak senaryo sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Aslında derdimiz de çok hayallerimizde çok. Nedense bu dertler ve hayaller herhangi bir senaryoya dönüşmüyor. Ya da senaryoya dönüşmüş farklı konulu senaryolar tercih edilmiyor. Tabi bunun nedenleri var. Belki de TV kanallarının ve yapımcıların tercih etmeme sebebi izlenmeme korkusu olabilir. İzlenmeme, kanalın ve yapımcının tercih edeceği bir şey değil çünkü onların varoluş amaçları, izlenmek.
Bir dizi/film yapacaksınız ilk işiniz, günümüzde iş yapan ve uzun soluklu giden işlere bakıp aynısını ya da benzerini yapmak oluyor. Niye? Çünkü Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Denenmiş başarılı olmuş işler varken yeni denemelere ne gerek var diye düşünüyorsunuz. Aslında bunu televizyon kanalları da düşünüyor. Risk almıyorlar. Risk almayınca yeni tür filmler, farklı denemeler hiç yapılamıyor. O yüzden ülkemiz de farklı tür filmler pek olmuyor. Tabi bu sadece senaryo ile alakalı değil. Filmin çekimine sağlanacak kaynak yetersizliği, farklı imkânlar, teknolojik alt yapı yetersizliği, kalifiye uzman ve eleman eksikliği de cabası. Tabi yıllarca aynı tür filmlere alıştırılmış bilinçsiz izleyici kitlesini de hesaplamak gerekir. TV kanallarına ve yapımcılara hak vermemek mümkün değil. Ama bizde artık bir yerlerden başlamalıyız. Bu tarz filmlere harcanan paraları gördükçe çok düşük paralarla ortaya çıkan filmler daha da bir anlam kazanmakta.
Filmleri yapanların kaygısı, daha uzun soluklu olmak ve daha fazla gişe veya reyting elde etmek tabi ki. Yalnız, yapılacak yeni denemelerin, başarıya ulaşması ile uzun soluklu olması ve gişede veya ekran da başarı sağlaması, hatta yeni filmler yapmak isteyenlere öncü olmak sinemamıza yeni bir soluk getirecektir.
Televizyon kanallarımızda ağlamaklı, yöre ve entrikalı tarihi dizilerden sonra farklı bir tarz olması belki de izleyicilerin mevcut izleme alışkanlıklarını da değiştirecektir. O zaman televizyon kanalları izleyici endeksli olduğu için bu tarz filmlere yönelebilir.
Her şey ekonomi de olduğu gibi arz talep dengesinde gider. Bir mala talep varsa arz ona göre şekillenir. Talep ise ihtiyaç ile alakalıdır. Talep edecek ona ihtiyaç duyacak ya da duydurtacaksın ki talep artsın. Arzda ona göre belirlensin. Bir nevi izleyicinizi de siz yetiştirip geliştireceksiniz. Bir dönem çalıştığım bir yapım firması ile bir ulusal kanala farklı konseptli bir dizi film projesi önerimiz olmuştu. O dönem kanalın başındaki yönetici abimiz “Türkiye bu tarz filmlere daha hazır değil.” yanıtını vermişti. Bu cevabın üzerinden neredeyse 15 yıl geçti ve hala hazır değil. İşte bu olay bile kendi izleyici kitlesini oluşturamamış. Zaman geçse de hala aynı tarz film veya dizilere muhtaç edilen izleyici kitlesi karşımızda duruyor.
Bu yapının değişmesi gerekir. Öncelikle izleyici alışkanlıklarını değiştirmek ile başlanmalı. Bu da TV kanalları başta olmak üzere yapımcıların farklı konu ve temalara yönelmesi ile olur.
Tüm olumsuzlukları ve eleştirileri göze alarak ilk adımı atmak gerekir. Umarım gerek sinemalarımızda ve gerekse televizyonlarda farklı konu ve konseptte filmleri görürüz.
Sizce de izleyici olarak bizlerinde artık yeni tarz filmler izleme vakti gelmedi mi?