Öyle hayatlar var ki içimizde, duydukça "yok artık mümkün değil" diyebiliyoruz. Kimine göre güllük gülistanlık gibi geçen yaşam, bazılarına göre de acımasız; kar, boran ve fırtınalı geçebiliyor. Yaşamın sürüklediği koşullar, insan hayatlarını kişinin isteği dışında yönlendiriyor.
Hiç kimse gelecekte ki kötü hayatını kendi isteği ile güle oynaya seçmiyor. İlk seçimi tamamıyla kısmet, şans veya talih. Ne çıkarsa bahtına misali; yalanlara, reklamlara, hayal dünyalarına kapılarak kuzu postuna bürünmüş, masum görünen yanlış seçimler, zaman içerisinde gerçek yüzünü açığa çıkararak kurda, çakala, yılana dönebiliyor.
Acı olan da; zamanın neresinde olursak olalım, vahşetin, zorbalığın dönemi asla kapanmıyor. Çağlar geçse, nesiller değişse de, genetik bulaşıcı hastalık gibi 'şiddet' devam ediyor. İslamiyetten önce kız çocuklarını büyüyünce kötü olmasın diye diri diri toprağa gömen zihniyet, günümüzde daha modern halini alarak, babanın yaptığı görevi, başkaları üstlenmiş oldu. Şimdilerde eşler eşlerini gözünü kırpmadan, insan insanı acımadan hayattan koparır oldu.
Türklerin genleri ile oynanıp büyük bir değişime mi uğratıldı diye düşünür olduk. Türk ulusunda merhamet, acıma, koruma, yardımseverlik duyguları hep vardı şimdi yerini öfkeye, sabırsızlığa, anlayışsızlığa, duygusuzluğa, şiddete bıraktı.
İzlenilen haber programları yüzünden, insanların psikolojileri bozuldu. Sevdiklerini kaybetme korkusu arttı. Etraflarında psikopatlar arttıkça, çevrelerine olan korkuları, güvensizlik duyguları fazlalaştı.
Bunların önüne geçebilmenin sırrı bana göre ilkokul sıralarında yetkililerin çocukların ruhsal ve akıl sağlığını koruyucu, destekleyici dersleri uygulamaya koymaları olacaktır.
Hoşgörü, insanlar arasında sevgi saygı kuralları hergün ders olarak görünmeli.
Artık şiddetin önüne geçmeyi bilmeliyiz. Aile olarak, toplum olarak bilinçlenip "Dur" demeyi öğrenmeliyiz. Ne pahasına olursa olsun insan insanı koruyabilmeli. İster yakını, ister yabancı fark etmez, öfke nöbeti geçiren kişilere göz açtırmamalı, el birliğiyle öfkesi kontrol altına alınmalı. Böyle devam ederse ilerde hepimizin başına herşey gelebilir.
İyiler iyilikler hep yanımızda kalsın. İlkemiz güzellik olsun. Saygılar
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Makbule Mazı
Şiddete "Yeter Artık" demeliyiz....!
Öyle hayatlar var ki içimizde, duydukça "yok artık mümkün değil" diyebiliyoruz. Kimine göre güllük gülistanlık gibi geçen yaşam, bazılarına göre de acımasız; kar, boran ve fırtınalı geçebiliyor. Yaşamın sürüklediği koşullar, insan hayatlarını kişinin isteği dışında yönlendiriyor.
Hiç kimse gelecekte ki kötü hayatını kendi isteği ile güle oynaya seçmiyor. İlk seçimi tamamıyla kısmet, şans veya talih. Ne çıkarsa bahtına misali; yalanlara, reklamlara, hayal dünyalarına kapılarak kuzu postuna bürünmüş, masum görünen yanlış seçimler, zaman içerisinde gerçek yüzünü açığa çıkararak kurda, çakala, yılana dönebiliyor.
Acı olan da; zamanın neresinde olursak olalım, vahşetin, zorbalığın dönemi asla kapanmıyor. Çağlar geçse, nesiller değişse de, genetik bulaşıcı hastalık gibi 'şiddet' devam ediyor. İslamiyetten önce kız çocuklarını büyüyünce kötü olmasın diye diri diri toprağa gömen zihniyet, günümüzde daha modern halini alarak, babanın yaptığı görevi, başkaları üstlenmiş oldu. Şimdilerde eşler eşlerini gözünü kırpmadan, insan insanı acımadan hayattan koparır oldu.
Türklerin genleri ile oynanıp büyük bir değişime mi uğratıldı diye düşünür olduk. Türk ulusunda merhamet, acıma, koruma, yardımseverlik duyguları hep vardı şimdi yerini öfkeye, sabırsızlığa, anlayışsızlığa, duygusuzluğa, şiddete bıraktı.
İzlenilen haber programları yüzünden, insanların psikolojileri bozuldu. Sevdiklerini kaybetme korkusu arttı. Etraflarında psikopatlar arttıkça, çevrelerine olan korkuları, güvensizlik duyguları fazlalaştı.
Bunların önüne geçebilmenin sırrı bana göre ilkokul sıralarında yetkililerin çocukların ruhsal ve akıl sağlığını koruyucu, destekleyici dersleri uygulamaya koymaları olacaktır.
Hoşgörü, insanlar arasında sevgi saygı kuralları hergün ders olarak görünmeli.
Artık şiddetin önüne geçmeyi bilmeliyiz. Aile olarak, toplum olarak bilinçlenip "Dur" demeyi öğrenmeliyiz. Ne pahasına olursa olsun insan insanı koruyabilmeli. İster yakını, ister yabancı fark etmez, öfke nöbeti geçiren kişilere göz açtırmamalı, el birliğiyle öfkesi kontrol altına alınmalı. Böyle devam ederse ilerde hepimizin başına herşey gelebilir.
İyiler iyilikler hep yanımızda kalsın. İlkemiz güzellik olsun. Saygılar