Ruh ve nefis, iki ordu gibi devamlı harp halinde olup, nefsi esir alamadıkça ruh hürriyete kavuşamaz. Nefsinin istek ve arzularını öldüremeyen hem kendine hem çevresine büyük hasarlar verir. Ne yaptığının, nasıl yaptığının bilincine bile varmadan kendini yaptığı geri dönülmez kötülüğün içinde bulur. Basında duyduğumuz, üzüntüyle takip ettiğimiz olayları, özellikle çocuk istismarcılarını duyduğumuzda insan olarak büyük acı hissediyoruz. Yapılanlar karşısında aklımız, mantığımız bu olayları kabul etmiyor. “Bu kadarı da olamaz” dediğimiz, yürekten yandığımız bu olayların, ne ilki ne sonu gelmez diyorum.
Tekirdağ’da iki yaşındaki kız çocuğunun başına gelenler, Narin’in başına gelenler…
Geçmişte de bunlara benzer duyduğumuz olaylar sadece haberlerde yer alır, bizler de dinleriz. Vicdanlı olanlar ağlar, ahlar, vahlar… Çözüm yok. Çözüm nerede saklı?
Aile içinde ilk yetişen yuvada.
Çocuğa helal lokma, doğru terbiye, Allah sevgisi, insan hayvan doğa sevgisi, merhameti vicdanı aşılayan, haramı, yanlışı kötülükleri öğreten, gözünü yetiştirirken evladının üzerinden ayırmayan, eline bir meslek vererek büyüten aileden nefsine hakim hayırlı evlatlar çıkar. Doğurup sokağa salmak, dinsiz, imansız, kendi başına büyümeye bırakmak, haramla yalanla dolanla hayatını yaşamaya alıştırmak nefsine esir düşmesine sebebiyet verir.
Herkeste böyle olacak diye bir kaidede yok tabii. İçinde, kalbinde Allah korkusunu duyanlar, rabbini bilenler sevenler, nefsinin çok aşağılık derecesine inmezler.
Nefis yedi başlı bir ejderdir. Haset, riâ, kin, kibir, şehvet, gadap, yalancılık. Bu sıfatlardan birine yakalanan kişi manevi yönden hayvani şekle girer.
Herkese saldıranlar: köpek
Düşmanlık yapanlar: yılan
Hilekârlar: tilki
Hırsızlık yapanlar: fare
Nankörlük yapanlar: kedi.
Kişi bu sıfatların hangisi ile ilgili ise o sıfatta ölür ve o sıfatta dirilir diye (Müslim: 28-78) “Her kişi öldüğü hâl üzere dirilir” bildirilir.
Rabbinin rahmetine inanan, azabından korkan, nefsini haramlardan koruyan kimseler cennete gider.
Hakkı ve hakikati bilmeyen, hesap ve ceza gününe inanmayan, cehenneme gider.
Cömertlik, sabır, şükür, ilim, teslimiyet, rızâ, ibadet, güleryüzülük, sürekli huzur, büyüklere saygı, kalp sevinci, tatlı dil, kusurları örtme, hataları bağışlama, af edici olma, herkese iyilikte bulunmak, güvenilir olmak, sözünde durmak, nefsini ıslah etmek demektir.
Nefsi öldürmek için sadece ramazanda oruç tutmak yetmez. Ara sıra insan bilerek de kendini aç bırakmalı. Aç kalmayı başaramayan her gün “La İlâhe illallâh” demeyi deneyebilir. Kendimize ve çevremize bir girişimde bulunarak, kötü nefsimize engel olmayı bilmeliyiz. Çevremizle iletişim halinde olup, kimlerin ne olduğunu, ne yaptığını gözlemleyebiliriz. Elimizden gelebilecek yardımı esirgememeliyiz
Saygılar
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Makbule Mazı
Nefsine hakim olamayan şehvet düşkünleri
Ruh ve nefis, iki ordu gibi devamlı harp halinde olup, nefsi esir alamadıkça ruh hürriyete kavuşamaz. Nefsinin istek ve arzularını öldüremeyen hem kendine hem çevresine büyük hasarlar verir. Ne yaptığının, nasıl yaptığının bilincine bile varmadan kendini yaptığı geri dönülmez kötülüğün içinde bulur. Basında duyduğumuz, üzüntüyle takip ettiğimiz olayları, özellikle çocuk istismarcılarını duyduğumuzda insan olarak büyük acı hissediyoruz. Yapılanlar karşısında aklımız, mantığımız bu olayları kabul etmiyor. “Bu kadarı da olamaz” dediğimiz, yürekten yandığımız bu olayların, ne ilki ne sonu gelmez diyorum.
Tekirdağ’da iki yaşındaki kız çocuğunun başına gelenler, Narin’in başına gelenler…
Geçmişte de bunlara benzer duyduğumuz olaylar sadece haberlerde yer alır, bizler de dinleriz. Vicdanlı olanlar ağlar, ahlar, vahlar… Çözüm yok. Çözüm nerede saklı?
Aile içinde ilk yetişen yuvada.
Çocuğa helal lokma, doğru terbiye, Allah sevgisi, insan hayvan doğa sevgisi, merhameti vicdanı aşılayan, haramı, yanlışı kötülükleri öğreten, gözünü yetiştirirken evladının üzerinden ayırmayan, eline bir meslek vererek büyüten aileden nefsine hakim hayırlı evlatlar çıkar. Doğurup sokağa salmak, dinsiz, imansız, kendi başına büyümeye bırakmak, haramla yalanla dolanla hayatını yaşamaya alıştırmak nefsine esir düşmesine sebebiyet verir.
Herkeste böyle olacak diye bir kaidede yok tabii. İçinde, kalbinde Allah korkusunu duyanlar, rabbini bilenler sevenler, nefsinin çok aşağılık derecesine inmezler.
Nefis yedi başlı bir ejderdir. Haset, riâ, kin, kibir, şehvet, gadap, yalancılık. Bu sıfatlardan birine yakalanan kişi manevi yönden hayvani şekle girer.
Herkese saldıranlar: köpek
Düşmanlık yapanlar: yılan
Hilekârlar: tilki
Hırsızlık yapanlar: fare
Nankörlük yapanlar: kedi.
Kişi bu sıfatların hangisi ile ilgili ise o sıfatta ölür ve o sıfatta dirilir diye (Müslim: 28-78) “Her kişi öldüğü hâl üzere dirilir” bildirilir.
Rabbinin rahmetine inanan, azabından korkan, nefsini haramlardan koruyan kimseler cennete gider.
Hakkı ve hakikati bilmeyen, hesap ve ceza gününe inanmayan, cehenneme gider.
Cömertlik, sabır, şükür, ilim, teslimiyet, rızâ, ibadet, güleryüzülük, sürekli huzur, büyüklere saygı, kalp sevinci, tatlı dil, kusurları örtme, hataları bağışlama, af edici olma, herkese iyilikte bulunmak, güvenilir olmak, sözünde durmak, nefsini ıslah etmek demektir.
Nefsi öldürmek için sadece ramazanda oruç tutmak yetmez. Ara sıra insan bilerek de kendini aç bırakmalı. Aç kalmayı başaramayan her gün “La İlâhe illallâh” demeyi deneyebilir. Kendimize ve çevremize bir girişimde bulunarak, kötü nefsimize engel olmayı bilmeliyiz. Çevremizle iletişim halinde olup, kimlerin ne olduğunu, ne yaptığını gözlemleyebiliriz. Elimizden gelebilecek yardımı esirgememeliyiz
Saygılar