Mutlaka sizlerde de yaşanıyor diye düşünüyorum. Ne zaman Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir konu veya hatıra anlatılsa bütün kalbimle,ruhumla, bedenimle, duygulanarak dinlemekteyim. Her defasında sanki bu dahiyi, lideri, ilk defa görmüş, yeni tanımış gibi severek, bıkmadan, yılmadan, usanmadan ve hayranlıkla izliyorum. Nerede bir resmini görsem, saygı duruşuna geçer gibi dikkat kesiyorum. Sadece kendisine odaklanıyorum. Her gün, her an görsem, aynı duyguyu yaşamaktayım.
Kendisini bu denli sevdiren, saydıran , unutturmayan bir insan; dünyaya gelen son peygamber efendimiz Muhammed Mustafa, bir de kurtarıcımız ve liderimiz bize koskoca bir vatan hediye bırakan Mustafa Kemal Atatürk'ümüzdür.
Allahın sevdiği iki insan da insanları köle tacirlerine karşı korumak, aydınlatmak, doğruyu göstermek için gönderilmişlerdir.

Yaşadığı günden günümüze kadar geçen sürede değişen çok şeyler var ama, değişmeyen tek gerçek halen ona duyduğumuz özlem, ihtiyaç. Yeri doldurulamayan tek liderimiz. Gözlerimiz gelecekmiş gibi yolunu gözlenmekte. Yokluğunu halen kabullenemedik. Kaç nesil değişime uğrasak da duyguyularımız, hislerimiz hep aynı. Düşüncelerimiz sevgimiz nesilden nesile aynı doğrultuda devam etmekte.

Atatürk'ü tanıyan, öğrenen ve fikirlerini anlayan her nesil kendisine farklı bir bağla bağlanmaktadır.

Cemaat üyesi olan birine "Her şeyi Allah yolunda olmak için ibadet ediyorsunuz. Allah yolunda olan insanlar kin nefret duygusu aşılamaz. Her şeye sevgi ve merhametle bakar. Anlamadığım din eğitimi almak için cemaate gireni Ata düşmanı yapıp çıkarıyorlar. Yıllar önce ölmüş bir adama karşı bu düşmanlıkları, korkuları, nefretleri niye?" sorusunu sordum cevap ver(e)medi. Cevabı ikimiz de biliyorduk. İnsanları din adı altında yönetmek, sömürmek, beyinlerini köleleştirmek, kendi işlerinde istedikleri gibi kullanmak varken, kendi özgür iradesiyle kendinin efendisi olanı,modern çağdaş laik düşüncelere sahip özgürlükçü İnsanları yönetmek imkansız.
Köle tacirlerinin en nefret ettikleri, en çok korktukları konu, kölelerinin elinden alınmasıdır.

Peygamberimiz de bu uğurda büyük savaşlar vermiştir. Bunu durdurmak için tarih öncesinde yaşanılanlar gibi dini kullanarak yanlışı doğru olarak gösterme çabalarındalar.

Bunun bilincinde olan Türk halkı asırlardır yönetmeye alışık oldukları için köleliğe, yönetilmeye karşı durarak, Cumhuriyetinin peşinden özgürlüğe ve demokrasiye koşmaktadır .Dün de, bu gün de, yarın da doğru seçiminin arkasında durmaktan yorulmayacaktır.

Ne mutlu Türk'üm diyene....

Saygılar