Koskoca bir asır yani bir yüzyıl devirdik ama geri kafaları ileriye götüremedik.
Nasıl bir zihniyet yaşanılmış ki, nasıl içler acısının yası tutulmuş ki geçmişi geçmişte bırakamadık. Bu günler de halen geçmişi sorguluyor, geçmişin tartışmalarının devamını yaşıyoruz.
Cumhuriyet kurulmadan önce o günkü şartlar altında dahi bu kadar hak hukuk tartışmaları yapılmamıştır.
Tarih tekerrürden ibarettir denir de bu çağ da bu yapılanlar ne özgürlüğe sığar, ne insanlığa. Düne kadar gündemimiz yokluk, pahalılık, ekonomik borçlar, iç dış sıkıntılar derken ne ara buralara vardık anlayana aşk olsun. Adeta daldan dala atlarcasına çok farklı gündemler geçiriyoruz. Günün anlam ve önemini taşıyan konuların başında; Adalet, Yargı, hak - hukuk, Adil yargılanma, alınan kararların sorgulanması derken geldik PKK’ nın barış görüşmelerine. Hızımıza yetişen ülkelere maşallah olsun.
24 Temmuz 1923 yılını araştırıyorum. Lozan Barış Antlaşması; Türkiye’yi tüm dünya ya kabul ettiren bir Antlaşma.
Türkiye Cumhuriyetinin tapusunun alındığı gün, seçme - seçilme hakkı, meslek edinme, kadınların eşit eğitim hakkı, medeni nikah, boşanma, velayet ve miras hakkı, O günkü imkanlarda ne kadar büyük geniş kapsamlı, akla hayale gelemeyecek kararlar aldırılmış ve uygulamaya konulmuştur.
Düşününce akıl ve mantık zor alıyor o günkü imkanlarda bu kadar geniş kapsamlı uygulamalar nasıl gerçekleşti. Çoğunluğunu
Okur yazar olmayan, o günlere kadar gelenek görenek kuralları içinde yaşamış halkın aldığı ve uyguladığı yeni kurallar mucize yaratmış. Aileden gelen bütün kuralları geride bırakmışlar, koskocaman bir yeniliğe modernleşmeye yelken açmışlar. Çağdaş, uygar medeni devletlerin seviyesine çıkmışlar.
O günlerde bu günleri karşılaştırsak, kendimizi şu an o yıllarda görebiliriz. Bu günlerde yapılanların o günlerde yapılması daha uygun kalırdı.
Maalesef Türkiye’nin hak ettiği yerde olmadığını hissediyorum. Türk halkının en başta seçme seçilme hakkına sahip olduğu temellerinin sarsıldığını düşünmeye başladım. Halen bir asır geçmesine rağmen birilerinin bize geçmiş şanlı Tarihimizden kalma nefret duyguları var ki, bizlerin ileri - uygar - özgür bir Türkiye oluşumuzu çekemeyen, kuyumuzu kazanlar ve bunu görünmeden gizliden yapanlar var.
Ülke içinde refah ve huzurun bozulması, ekonominin dibe vurması, Türkiye’nin batışını görmek istemeleri acaba kimlerin işine yarıyor önce bunun farkına varalım.
Birlik beraberlik olma zamanında olduğumuzu unutmayalım. Bu topraklar Atalarımızın kanı ile sulanarak bizlere sonsuza kadar var olması istenilerek emanet bırakıldı. Hepimiz bu toprakların evlatlarıyız. Kimseyle anlaşamayız.
Önceliğimiz bu ilkemiz olsun !...
Saygılar
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Makbule Mazı
Geriye dönüş yolculuğu
Koskoca bir asır yani bir yüzyıl devirdik ama geri kafaları ileriye götüremedik.
Nasıl bir zihniyet yaşanılmış ki, nasıl içler acısının yası tutulmuş ki geçmişi geçmişte bırakamadık. Bu günler de halen geçmişi sorguluyor, geçmişin tartışmalarının devamını yaşıyoruz.
Cumhuriyet kurulmadan önce o günkü şartlar altında dahi bu kadar hak hukuk tartışmaları yapılmamıştır.
Tarih tekerrürden ibarettir denir de bu çağ da bu yapılanlar ne özgürlüğe sığar, ne insanlığa. Düne kadar gündemimiz yokluk, pahalılık, ekonomik borçlar, iç dış sıkıntılar derken ne ara buralara vardık anlayana aşk olsun. Adeta daldan dala atlarcasına çok farklı gündemler geçiriyoruz. Günün anlam ve önemini taşıyan konuların başında; Adalet, Yargı, hak - hukuk, Adil yargılanma, alınan kararların sorgulanması derken geldik PKK’ nın barış görüşmelerine. Hızımıza yetişen ülkelere maşallah olsun.
24 Temmuz 1923 yılını araştırıyorum. Lozan Barış Antlaşması; Türkiye’yi tüm dünya ya kabul ettiren bir Antlaşma.
Türkiye Cumhuriyetinin tapusunun alındığı gün, seçme - seçilme hakkı, meslek edinme, kadınların eşit eğitim hakkı, medeni nikah, boşanma, velayet ve miras hakkı, O günkü imkanlarda ne kadar büyük geniş kapsamlı, akla hayale gelemeyecek kararlar aldırılmış ve uygulamaya konulmuştur.
Düşününce akıl ve mantık zor alıyor o günkü imkanlarda bu kadar geniş kapsamlı uygulamalar nasıl gerçekleşti. Çoğunluğunu
Okur yazar olmayan, o günlere kadar gelenek görenek kuralları içinde yaşamış halkın aldığı ve uyguladığı yeni kurallar mucize yaratmış. Aileden gelen bütün kuralları geride bırakmışlar, koskocaman bir yeniliğe modernleşmeye yelken açmışlar. Çağdaş, uygar medeni devletlerin seviyesine çıkmışlar.
O günlerde bu günleri karşılaştırsak, kendimizi şu an o yıllarda görebiliriz. Bu günlerde yapılanların o günlerde yapılması daha uygun kalırdı.
Maalesef Türkiye’nin hak ettiği yerde olmadığını hissediyorum. Türk halkının en başta seçme seçilme hakkına sahip olduğu temellerinin sarsıldığını düşünmeye başladım. Halen bir asır geçmesine rağmen birilerinin bize geçmiş şanlı Tarihimizden kalma nefret duyguları var ki, bizlerin ileri - uygar - özgür bir Türkiye oluşumuzu çekemeyen, kuyumuzu kazanlar ve bunu görünmeden gizliden yapanlar var.
Ülke içinde refah ve huzurun bozulması, ekonominin dibe vurması, Türkiye’nin batışını görmek istemeleri acaba kimlerin işine yarıyor önce bunun farkına varalım.
Birlik beraberlik olma zamanında olduğumuzu unutmayalım. Bu topraklar Atalarımızın kanı ile sulanarak bizlere sonsuza kadar var olması istenilerek emanet bırakıldı. Hepimiz bu toprakların evlatlarıyız. Kimseyle anlaşamayız.
Önceliğimiz bu ilkemiz olsun !...
Saygılar