Sokağın başında bulunan babasının evinin önünden geçerken pencere camının kırık olduğu dikkatini çekti. Beş yaşındaki minik elleri ile kırık camın penceresini açıp içeri girdi. Babasının tek gözlü fakir odası ona huzur vermişti. Eline süpürgeyi alıp yerdeki kilimi süpürdü, kirli bir tava gördü onu da kendince yıkamaya çalıştı. O bunları yaparken kapının önünde yüksek sesler duyulmaya başladı. Birden kapı açıldı ve iki polis " - Küçük kız çık dışarı" dedi.

Ne olduğunu anlamadan iş yerinden alınıp kapıya getirilmiş annesini de karşısında gördü. Olaylar seri bir şekilde gözünün önünde arka arkaya film şeridi gibi geçiyordu. Babasının annesine şiddetli bir tokat attığını çok net fark etti o yoğun kalabalığın içinde. Bütün mahalle toplanmış kapının önünde film izlercesine yıkılmış bir ailenin dramının seyrindeydiler. Küçük kızın babası annesini kızını evine sokup yatağının altındaki paralarını çalmakla suçluyordu. Ev sahibi polisi ve babanın iş yerini arayıp eve hırsızlık amacıyla camı kırıp eve girilmiş ifadesinde bulununca da anne çocuk geceyi karakolda geçirmek zorunda kalmış. Sabah olunca baş komiserin gelmesi, ifadelerinin alınması beklenilmişti . Küçük kız o gece karakolda yan odada hayatında hiç duymadığı acı dolu inleme seslerini - yalvarmaları -of yandım anam- seslerini duymuştu.

Sabah gelen komiser şanslarına baba adamdı ki anne ve kıza acıyıp sahip çıkmış, eşi ölmüş zengin fabrika sahibi arkadaşı ile evlenmelerini sağlamıştı. Hayatın iki yüzü var. Biraz gece biraz gündüz. Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer. 1975 yılının yoksul mahallesinden kaloriferli, hizmetçili, telefonlu bir villada oturmak, kapıda bekleyen şoförle istediğin yere gidip gelmek tam bir Türk filmlerinde olur ama gerçekte de olabiliyor. Güzel günler birbirini kovalarken kızın annesi kız kardeşini özlemiş eşinin izniyle ziyaretine gitmiş akşama eve geri dönme sözü ile. Akşam olunca Allah’ın hikmeti bir yağmur bastırmış ki bardaktan boşalırcasına gündüz geceye dönmüş. Küçük kız annesine yalvarmış - " Ne olur anne gitmeyelim burada kalalım, yeğenimi çok özledim ". Anne kızının dediğini yapmış yoğun yağmurdan dolayı PTT’ye gidip eşine telefon açıp haber verememiş

Ertesi gün henüz resmi nikahı olmak üzere olan eşinin yanına gitmiş de iş işten geçmiş. Kendisine verilen sözü tutulmadığı için kadını ve kızı valizleri ile birlikte geri göndermiş. Kelebeğin ömrü kısa olur. Saltanat bitmiş yokluk - fakirlik günleri geri gelmiş. Bazen kendimize göre çok basit önemsiz bir İstek, başkaları için hayati önem taşıyabilir.

Siz hiç farkında olmasanız da geleceğinizin yok oluşuna imza atabiliyorsunuz. Çok sevdiğiniz hiç ayrılmak istemediğiniz hayatınız elinizden bir anda alınabilir. Bir anlık düşüncesizlik, geleceği düşünememek, doğru karar verememek, sonunu görememek, hayatınızdan alınan büyük kayıplara yol açıyor.