İnsanlar bir şeye inanmadığı sürece eksik doğrular gerçek sayılmaz…

Fatih Terim, bitik Netflix’de sözde belgesel çekmiş!

Anlatım yöntemlerinde araştırma hipotezleri oluşturulmayan, gerçeğe tanıklık eden tarafsız önemli isimlere gerek duyulmayan,

tamamen Terim’in kendisini övdüğü şaka gibi bir film olmuş!

Gerçek belgesel türlerinden, yalınlıktan uzak bulanık bir kurgu.

Sözde belgeselde;

Başarısızlıklar nerede? tanıklar nerede? Dönemin oyuncuları, günümüzde firariler, Hakan Şükür - Arif Erdem nerede? hiç gösterilmemiş!

Terim bu  kadar başarılıysa eğer;

Neden Avrupa’da kalamamış, neden Fiorentina’dan ayrılmış, neden Milan’dan kovulmuş hiç anlatılmamış!

Sportif başarısızlıkları, krizler göz ardı, edilmiş. Milli takımın başında olduğu

O yıllarda aldığı kötü sonuçlar masanın altına süpürülmüş, gerçekler animasyonlarla geçiştirilmiş! 

Kibiri ve egosuyla aslında kendini yalnızlaştırmıştır, Fatih Terim.

Bu filmde kendini övme cazibesine kaptırmış, olayları malzeme yapmış!

Pazarcı bağırır, kuyumcu bağırmaz, eskici seslenir, antikacı seslenmez. Sadece olayları abartan, kendi reklamını yapar! 

Böyle Belgesel olmaz…

Terim, bu belgesel sandığı kurguda ne yazık ki, yine klavyesinin “CAPSLOCK” tuşunu açık unutmuş! 

Kendisini olduğundan öte, büyük göstermek istemiş…

“Talih kaybedilinceye kadar bilinmez” der, 

Cervantes…

Terim’i belgesel çekecek kadar parlatan futbol bilgisi, başarısı, donanımı değil! Talihidir.

Talih verdiğini Terim’den geri almıştır. Onun şansı hatalarını, yanlışlarını örtmüştür.

Şansını kaybeden Fatih Terim, Futbol gündeminden kopmamak için, kendi dileğine göre film çekmiştir. Hepsi budur.