Şu sıralar futbolumuzun gerçeklerden firarında eski güzellikleri, gönüllerde bir efsaneyi göstermenin tam zamanı…
Beyazın henüz kirlenmediği, samimiyetin arkadaşlığın hakim olduğu,futbolun endüstri olmadığı ve bu yüzden en sevdiğimiz yıllardı, o yıllar…
Ve,Yıllar geçse de
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi penaltı atan oyuncusu olan Selçuk YULA…
Selçuk Yula bizim çocukluğumuza, gençliğimize, karşı penceredeki masum aşkımızla, aynı zamanda bir çok futbolseverin resimlerini biblo gibi vitrinde sakladığı, Fenerbahçe'nin efsane futbolcusuydu.
Hayatında hiç penaltı kaçırmayan Bay gol’ un sanki hiç önemli bir iş değilmişcesine attığı şık penaltıları,
Kalecinin kafasından geçenleri okuyup topa dokunuşlarını, zamanın durduğu anları
Slow motion seyrederdik…
Topun kaleye usulca girişini, kalecinin ters köşeye gidişini…
Hatta “bir gün bir penaltı atacağım, top çizgiyi geçecek, ama ağlara değmeyecek” diye iddiası bile vardı.
Futbol zekası en üst seviyede olan futbolculardan biriydi, Selçuk Yula.
Deyim yerindeyse telefon kulübesinde bile çalım atarak adam geçme özelliğine sahip bir oyuncuydu.
Top ayağındayken onu izlemek büyük keyifti. Taraftarın hep bir ağızdan Selçuk Yula tezahüratları ile coştuğu yılları unutmak mümkün mü?
Selçuk Yula, o yıllarda kendi klasmanının en hızlısı, top ayağına adeta yapışık koşabilen, aklın almadığı çalımlarla rakibe zor anlar yaşatan, penaltı atışlarında inanılmaz bir teknik sahibi, direk kaleye gidebilen, özelliklerine ender rastlanan bir oyuncuydu.
Onun uzun saçlarının savrularak, o yıllarda Galatasaray'la oynanan maçta, peşine taktığı iki Galatasaray'lı savunma oyuncusunu geçip, kaleciyi de çalımlayıp attığı golden sonra koşarak geldiği kale arkasındaki taraftarlarla paylaştığı sevinci, soğuktan donmuş masum çocuk yüzümüzü ısıtan gülümseyişi hala aklımızda!
Trabzonspor' la İstanbul'da oynanan 4-2 Fenerbahçe'nin kazandığı başka bir maçta,
O yıllarda Trabzonspor'un kalesini koruyan Şenol Güneş'e Arif Kocabıyık ile birlikte çimleri yoldurmuş, Güneş’i perdelemişti!
Futbolculuk kariyerine Şekerspor'da başlayan Selçuk Yula, Fenerbahçe'ye transfer olduğu sene golcülüğü ve zarif penaltı atışlarıyla 1981-1982 sezonunda kaydettiği 16 golle ve yine 1982-1983 sezonunda da attığı 19 golle gol kralı olmuştu.
O yıllarda bir çok Fenerbahçeli'nin Fenerbahçe sevdasına kök salmasına neden olan Selçuk Yula'nın, Cemil Turan'dan sonra gelmiş en iyi forvet oyuncusu olmasının bir sebebi de gerçek Fenerbahçeli kimliğindendi.
1985 yılında oynanan unutulmaz Bordeaux maçı…
Fenerbahçe'nin o zamanki Giresse'li Tigana'lı güçlü Bordeaux' yu Fransa'da 2-3 lük sonuçla yendiği maçta yine en büyük pay sahibiydi Bay Gol …
Bu maçtan sonra Bordeaux kahramanı olarak tarihte yerini almıştı. Yürek her zaman Selçuk Yula'nın gizli kaptanıydı.
Milli takımızın da önemli santrforlarından olan Yula, hızı ve tekniğiyle komple bir futbolcuydu.
Penaltı atışlarında kalecileri ters köşeye yatırma uzmanıydı.
Futbol hayatındaki şanssızlığı Milli Takım kampında Galatasaray'lı kazma lakaplı İsmail'in ayağını kırmasıyla başlamıştı. Bu durum tüm futbolseverleri üzüntüye boğmuştu.
Hepimizin hayatında koparılmış sayfalar yok mudur ki?
Bu yüzden istemeye istemeye Galatasaray'a gitmek zorunda bırakılmıştı,Selçuk.
Fenerbahçe ruhuyla Galatasaray'da fazla kalamamıştı zaten.
Selçuk Yula, Fenerbahçe'lilerin günümüzde hala tiryakisidir.
Benim için de Bay Gol gerek futboluyla, gerekse beyefendi kişiliğiyle yıllar geçse de unutulmaz, efsane bir futbolcuydu.
Randevuya geç kalan bütün sevdalar biter…
Bugün güleryüzlü sabahlara uyanma, bütün renkleri toplayıp eskimeyen o yılların kollarına girme zamanı.
Selçuk Yula’nın hayata veda edişinin 10. yıl dönümü randevusu…
Yüreklerin kor hali, hayatın daralan çemberinde,
Bir sevda öyküsü Selçuk Yula’ya
Saygı ve sevgiyle…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hakan Cerrahoğlu
Bir sevda öyküsü, Selçuk Yula…
Şu sıralar futbolumuzun gerçeklerden firarında eski güzellikleri, gönüllerde bir efsaneyi göstermenin tam zamanı…
Beyazın henüz kirlenmediği, samimiyetin arkadaşlığın hakim olduğu,futbolun endüstri olmadığı ve bu yüzden en sevdiğimiz yıllardı, o yıllar…
Ve, Yıllar geçse de
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi penaltı atan oyuncusu olan Selçuk YULA…
Selçuk Yula bizim çocukluğumuza, gençliğimize, karşı penceredeki masum aşkımızla, aynı zamanda bir çok futbolseverin resimlerini biblo gibi vitrinde sakladığı, Fenerbahçe'nin efsane futbolcusuydu.
Hayatında hiç penaltı kaçırmayan Bay gol’ un sanki hiç önemli bir iş değilmişcesine attığı şık penaltıları,
Kalecinin kafasından geçenleri okuyup topa dokunuşlarını, zamanın durduğu anları
Slow motion seyrederdik…
Topun kaleye usulca girişini, kalecinin ters köşeye gidişini…
Hatta “bir gün bir penaltı atacağım, top çizgiyi geçecek, ama ağlara değmeyecek” diye iddiası bile vardı.
Futbol zekası en üst seviyede olan futbolculardan biriydi, Selçuk Yula.
Deyim yerindeyse telefon kulübesinde bile çalım atarak adam geçme özelliğine sahip bir oyuncuydu.
Top ayağındayken onu izlemek büyük keyifti. Taraftarın hep bir ağızdan Selçuk Yula tezahüratları ile coştuğu yılları unutmak mümkün mü?
Selçuk Yula, o yıllarda kendi klasmanının en hızlısı, top ayağına adeta yapışık koşabilen, aklın almadığı çalımlarla rakibe zor anlar yaşatan, penaltı atışlarında inanılmaz bir teknik sahibi, direk kaleye gidebilen, özelliklerine ender rastlanan bir oyuncuydu.
Onun uzun saçlarının savrularak, o yıllarda Galatasaray'la oynanan maçta, peşine taktığı iki Galatasaray'lı savunma oyuncusunu geçip, kaleciyi de çalımlayıp attığı golden sonra koşarak geldiği kale arkasındaki taraftarlarla paylaştığı sevinci, soğuktan donmuş masum çocuk yüzümüzü ısıtan gülümseyişi hala aklımızda!
Trabzonspor' la İstanbul'da oynanan 4-2 Fenerbahçe'nin kazandığı başka bir maçta,
O yıllarda Trabzonspor'un kalesini koruyan Şenol Güneş'e Arif Kocabıyık ile birlikte çimleri yoldurmuş, Güneş’i perdelemişti!
Futbolculuk kariyerine Şekerspor'da başlayan Selçuk Yula, Fenerbahçe'ye transfer olduğu sene golcülüğü ve zarif penaltı atışlarıyla 1981-1982 sezonunda kaydettiği 16 golle ve yine 1982-1983 sezonunda da attığı 19 golle gol kralı olmuştu.
O yıllarda bir çok Fenerbahçeli'nin Fenerbahçe sevdasına kök salmasına neden olan Selçuk Yula'nın, Cemil Turan'dan sonra gelmiş en iyi forvet oyuncusu olmasının bir sebebi de gerçek Fenerbahçeli kimliğindendi.
1985 yılında oynanan unutulmaz Bordeaux maçı…
Fenerbahçe'nin o zamanki Giresse'li Tigana'lı güçlü Bordeaux' yu Fransa'da 2-3 lük sonuçla yendiği maçta yine en büyük pay sahibiydi Bay Gol …
Bu maçtan sonra Bordeaux kahramanı olarak tarihte yerini almıştı. Yürek her zaman Selçuk Yula'nın gizli kaptanıydı.
Milli takımızın da önemli santrforlarından olan Yula, hızı ve tekniğiyle komple bir futbolcuydu.
Penaltı atışlarında kalecileri ters köşeye yatırma uzmanıydı.
Futbol hayatındaki şanssızlığı Milli Takım kampında Galatasaray'lı kazma lakaplı İsmail'in ayağını kırmasıyla başlamıştı. Bu durum tüm futbolseverleri üzüntüye boğmuştu.
Hepimizin hayatında koparılmış sayfalar yok mudur ki?
Selçuk'un Fenerbahçe'den koparılışı, doğrunun haksızlığa uğramasıydı.
Gerçeğin mayasını gözlerin görmesi gerekirdi.
Bu yüzden istemeye istemeye Galatasaray'a gitmek zorunda bırakılmıştı,Selçuk.
Fenerbahçe ruhuyla Galatasaray'da fazla kalamamıştı zaten.
Selçuk Yula, Fenerbahçe'lilerin günümüzde hala tiryakisidir.
Benim için de Bay Gol gerek futboluyla, gerekse beyefendi kişiliğiyle yıllar geçse de unutulmaz, efsane bir futbolcuydu.
Randevuya geç kalan bütün sevdalar biter…
Bugün güleryüzlü sabahlara uyanma, bütün renkleri toplayıp eskimeyen o yılların kollarına girme zamanı.
Selçuk Yula’nın hayata veda edişinin 10. yıl dönümü randevusu…
Yüreklerin kor hali, hayatın daralan çemberinde,
Bir sevda öyküsü Selçuk Yula’ya
Saygı ve sevgiyle…