Corona salgınına karşı hızla aşılar geliştirilmiş ve geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla uygulanmaya başlanmış, İngiltere ve İsrail aşılanma ile toplumsal bağışıklık seviyelerine ulaşma konusunda öncü ülkelerdi.
Özellikle İsrail gerek nüfusunun azlığından,gerek sağlık ve ilaç sektöründe dünyadaki egemen ülkelerden olmasından vatandaşlarının %60 üzerinde aşılamayı başarıp toplumsal bağışıklığı elde eden ilk ülkeydi.
Ancak hem İsrail,hem İngiltere'den gelen haberlere göre elde edilen toplumsal bağışıklığa rağmen peş peşe her geçen gün daha da sıkılaştılaştırılan kısıtlama haberleri geliyor.
Oysa ne diyordu bilim insanları?
Toplumsal bağışıklık elde edilince salgın kontrol altına alınacaktı.
Bunun doğru olmadığını o ülkelerde alınan kısıtlama kararlarıyla görüyoruz
Yazılarımızı okuyanlar hatırlayacaklardır:
Daha ilk çıktığında aşıların veya ilaçların bu salgını kontrol altına alınması için yeterli olmayacağını bir çok defa sebepleriyle beraber yazmıştık.
Antikor seviyelerinin çabuk düşmesinin ötesinde corona tipi virüslerin mutasyon özelliklerinin yüksek olduğunu,aşılar ile oluşan antikorlara karşı genetik yapısını değiştirerek bu tehtidinden kendilerini korumaya alacaklarını. Herkes aşılarla elde edilecek antikorlara odaklanmış durumda.
Oysa antikor ancak ilgili etkene karşı etkinliği olduğu sürece anlamlıdır.
Yani hastalığa sebep olan ajanı tanıyıp etkisiz hale getirebiliyorsa manalıdır.
Sizin bünyede istediğiniz kadar antikor oluşsun bu antikorların etkisi patojeni, yani hastalık yapan ajanı, tanıyabildiği kadardır.
Tanıyamadığı sürece bir anlamları yoktur, ki virüs genetik yapısını değiştirerek kendini antikorlara karşı görünmez hale getiriyor.
Doğadaki her canlı, ilk defa Darwin'in ortaya attığı "doğal seleksyon" kuramına göre oluşan olumsuz şartlara göre, kendini değişime uğaratıyor.
Hele ki bu corona tipi virüsler gibi zaten mutasyon yeteneği kendi özellikleri olan canlılarla mücadele etmek çok daha zor.
Bu yazılarımızdan 31.10.2020 tarihli olandan kısa özet hatırlatalım:
"Bu virüsün ortaya çıkmasıyla artık eski hayata dönüş olmayacağını ve yeni bir dönem açılacağını, artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını burada paylaştığımız yazılarımızda vurgulamıştık.
Her ne kadar hala insanların geneli bunu idrak etmekte güçlük çekse veya kabul etmek istemese de insanoğlunun evolüsyonunda bu virüs yeni bir çağın başlamasının önemli kilometre taşlarından biri olacaktır.
Bu sözler şu an için ütopik gelebilir ama yakın gelecekte neden bahsettiğimiz daha net anlaşılacaktır.
Öte yandan her gün medyada salgına sebep olan bu corona virüse karşı ilaç veya aşı üretilmesi ile haberler görüyoruz. Özellikle aşı konusunda dünyanın birçok yerinden birbirinden iddialı demeçler geliyor.
Aşı konusunda en başından beri bizim görüşümüz değişmemiştir.
Amacımız kimseyi hayal kırıklığına uğratmak değil ancak bu vürüse karşı etkili sonuç alınabilecek aşı üretilemeyecek. Bu virüse karşı oluşan antikor seviyeleri beklenenden hızlı, haftalar içinde dramatik şekilde düşüyor.
Ki antikor tam da aşılar ile elde edilmek istenen bağışıklıktır.
Bu bulgular ışığında ve asıl daha da önemli olan virüsün hızlı genetik değişikliğinden yani mutasyonundan dolayı piyasaya sürülen aşıların sürekli değişime uğrayan virüs karşısında etkili bir araç olamayacağıdır.
Bu durumda en etkili silah korunmaktır ve korunmanın ağır topu maskedir.
Bunun dışında bu beladan kurtulmanın tek yolu var.
O da virüsün kendiliğinden mutasyona uğrayıp zararsız hale gelmesi.
Bu da ancak İlahi irade ile olabilecek bir şeydir. Bu virüsün insanoğluna bela olmasının tesadüf olup olmadığının cevabını herkes kendi bulsun.
Kimileri buna Doğanın seleksyonu der, kimileri İlahi iradenin tecellisi , ki bize göre de, ama ne olursa olsun sorunun büyük olduğu ortada."
Aylar öncesi paylaştıkarımızı aynen yaşadığımız ortada.
Aşıları tabi ki isteyen yaptırsın, ki belli oranda faydaları da var.
Anlatmak istediğimiz, aşıyı yaptırıp her şeyi hallettik moduna girilmemesi gerektiğidir.
Başından beri asıl korunma yöntemi kişisel koruyucu tedbirleridir, gerisi hikaye olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürçay Cem
Delta mutasyonu ile gelen gerçek
Corona salgınına karşı hızla aşılar geliştirilmiş ve geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla uygulanmaya başlanmış, İngiltere ve İsrail aşılanma ile toplumsal bağışıklık seviyelerine ulaşma konusunda öncü ülkelerdi.
Özellikle İsrail gerek nüfusunun azlığından,gerek sağlık ve ilaç sektöründe dünyadaki egemen ülkelerden olmasından vatandaşlarının %60 üzerinde aşılamayı başarıp toplumsal bağışıklığı elde eden ilk ülkeydi.
Ancak hem İsrail,hem İngiltere'den gelen haberlere göre elde edilen toplumsal bağışıklığa rağmen peş peşe her geçen gün daha da sıkılaştılaştırılan kısıtlama haberleri geliyor.
Oysa ne diyordu bilim insanları?
Toplumsal bağışıklık elde edilince salgın kontrol altına alınacaktı.
Bunun doğru olmadığını o ülkelerde alınan kısıtlama kararlarıyla görüyoruz
Yazılarımızı okuyanlar hatırlayacaklardır:
Daha ilk çıktığında aşıların veya ilaçların bu salgını kontrol altına alınması için yeterli olmayacağını bir çok defa sebepleriyle beraber yazmıştık.
Antikor seviyelerinin çabuk düşmesinin ötesinde corona tipi virüslerin mutasyon özelliklerinin yüksek olduğunu,aşılar ile oluşan antikorlara karşı genetik yapısını değiştirerek bu tehtidinden kendilerini korumaya alacaklarını. Herkes aşılarla elde edilecek antikorlara odaklanmış durumda.
Oysa antikor ancak ilgili etkene karşı etkinliği olduğu sürece anlamlıdır.
Yani hastalığa sebep olan ajanı tanıyıp etkisiz hale getirebiliyorsa manalıdır.
Sizin bünyede istediğiniz kadar antikor oluşsun bu antikorların etkisi patojeni, yani hastalık yapan ajanı, tanıyabildiği kadardır.
Tanıyamadığı sürece bir anlamları yoktur, ki virüs genetik yapısını değiştirerek kendini antikorlara karşı görünmez hale getiriyor.
Doğadaki her canlı, ilk defa Darwin'in ortaya attığı "doğal seleksyon" kuramına göre oluşan olumsuz şartlara göre, kendini değişime uğaratıyor.
Hele ki bu corona tipi virüsler gibi zaten mutasyon yeteneği kendi özellikleri olan canlılarla mücadele etmek çok daha zor.
Bu yazılarımızdan 31.10.2020 tarihli olandan kısa özet hatırlatalım:
"Bu virüsün ortaya çıkmasıyla artık eski hayata dönüş olmayacağını ve yeni bir dönem açılacağını, artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını burada paylaştığımız yazılarımızda vurgulamıştık.
Her ne kadar hala insanların geneli bunu idrak etmekte güçlük çekse veya kabul etmek istemese de insanoğlunun evolüsyonunda bu virüs yeni bir çağın başlamasının önemli kilometre taşlarından biri olacaktır.
Bu sözler şu an için ütopik gelebilir ama yakın gelecekte neden bahsettiğimiz daha net anlaşılacaktır.
Öte yandan her gün medyada salgına sebep olan bu corona virüse karşı ilaç veya aşı üretilmesi ile haberler görüyoruz. Özellikle aşı konusunda dünyanın birçok yerinden birbirinden iddialı demeçler geliyor.
Aşı konusunda en başından beri bizim görüşümüz değişmemiştir.
Amacımız kimseyi hayal kırıklığına uğratmak değil ancak bu vürüse karşı etkili sonuç alınabilecek aşı üretilemeyecek. Bu virüse karşı oluşan antikor seviyeleri beklenenden hızlı, haftalar içinde dramatik şekilde düşüyor.
Ki antikor tam da aşılar ile elde edilmek istenen bağışıklıktır.
Bu bulgular ışığında ve asıl daha da önemli olan virüsün hızlı genetik değişikliğinden yani mutasyonundan dolayı piyasaya sürülen aşıların sürekli değişime uğrayan virüs karşısında etkili bir araç olamayacağıdır.
Bu durumda en etkili silah korunmaktır ve korunmanın ağır topu maskedir.
Bunun dışında bu beladan kurtulmanın tek yolu var.
O da virüsün kendiliğinden mutasyona uğrayıp zararsız hale gelmesi.
Bu da ancak İlahi irade ile olabilecek bir şeydir. Bu virüsün insanoğluna bela olmasının tesadüf olup olmadığının cevabını herkes kendi bulsun.
Kimileri buna Doğanın seleksyonu der, kimileri İlahi iradenin tecellisi , ki bize göre de, ama ne olursa olsun sorunun büyük olduğu ortada."
Aylar öncesi paylaştıkarımızı aynen yaşadığımız ortada.
Aşıları tabi ki isteyen yaptırsın, ki belli oranda faydaları da var.
Anlatmak istediğimiz, aşıyı yaptırıp her şeyi hallettik moduna girilmemesi gerektiğidir.
Başından beri asıl korunma yöntemi kişisel koruyucu tedbirleridir, gerisi hikaye olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.