'Sanatı, "Belli bir medeniyetin anlayış inanış ve beğeni ölçülerine uygun olarak ifade edilmiş/ortaya çıkarılmış/icra/inşa edilmiş anlatımdır.” diye tanımlayabilir miyiz acaba' diye sormuştuk geçtiğimiz yazımızda.
Sanatı; belli bir uygarlığın, belli bir inancın ya da belli bir kültürün anlayışı şeklinde de söyleyebilir miyiz ?
Her toplum kendi kültür ve inanç hayatıyla bağlantılı sanatını ortaya koyabilir. Bu da toplumun kendi sanat anlayışını ifade eder demiştik.
Saray ve kilise uhdesinde elitist,ideolojik,teolojik biçimlendirilmiş, yaşatılmış, geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmış olması hasebiyle ASİL sınıfın soluduğu anladığı SANAT olarak da görebiliriz dediğimiz “Batı Sanatı”, kendi kültürünü ve toplumsal değerlerini sinema,müzik resim, mimari vb. tüm sanat dallarında ortaya koyuyorsa, hatta “evrensellik” söylemiyle tüm dünya toplumlarının sosyo kültürel/ekonomik hayatının en mahrem noktalarına kadar girip rol model olabiliyorsa,
Özellikle globalleşen dünyada teknolojinin inanılmaz hızı, iletişim ve bir tuş yakınlığı eksende, binlerce yılllık tarihî ve coğrafî derinliği ve zenginliği ile “Türk İslam Medeniyet Anlayışı” çerçevesinde sanatıyla uğraş içinde olanlar mutlaka desteklenmeli..” diyerek de fikrimizi ortaya koymuştuk.
Kendi kültürünü ve toplumsal değerlerini sinema,müzik,resim,tiyatro, mimari vb. tüm sanat dallarında bize ait değer ve kavramlarla kompoze edilmiş, toplumun soluduğu, yaşadığı, yaşattığı “ASIL SANAT”ortaya konmalı geliştirmeli diye düşünüyorum.
Geleneksel olanı, yine toplumun kültürel değerleri ile yetişmiş,yoğrulmuş sanatçılar ile hem yerelde,hem ulusalda ve uluslararsı arenada dünyaya sunumu sağlamalıdır.
Türk halk kültürü çok zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlik köklerini, tarihin derinliklerinden almaktadır.
Türkler,Sibirya’dan Balkanlara,Yemenden Hindistan’a,Çin’e kadar çok geniş coğrafyaya yayılmış bu coğrafyalarda devletler kurmuş, bir çok uygarlığa etki etmiş, çeşitli uygarlıklardan aldığı kültür öğelerini de “Türk Kültürü”yle yoğurmuştur.
Bu hareketlilik“Türk Kültürü”nü büyüyen ve gelişen Çınar Ağacı misali sürekli ve dinamik kılmıştır .İçinde yaşadığımız tarihi dönemde bu dinamikler dünyada hareketlenmiş, çınar ağacı hem köklerinden hem dallarından filizler vermeye başlamıştır.
Halk kültürü ürünleri arasında somut olmayan kültürel tarihi miras eserleri ; kulaktan kulağa, dededen toruna, ustadan çırağa, nesilden nesile söylenceler yoluyla aktarılan medeniyet meyvelerinin bütünüdür.
Türküler,ninniler,maniler,geleneksel seyirlik oyunları, ortaoyunları, gölge oyunları vb. gibi halk kültürü ürünleri,kayıt altına alınması,yaşatılıp korunması gereken önemli sözlü kültürel miras eserlerindendir.
Sevginiz sevgimiz daim olsun, yüzünüzden gülümseme eksik olmasın
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdinç Ertüzün
Medeniyet inşası üzerine
'Sanatı, "Belli bir medeniyetin anlayış inanış ve beğeni ölçülerine uygun olarak ifade edilmiş/ortaya çıkarılmış/icra/inşa edilmiş anlatımdır.” diye tanımlayabilir miyiz acaba' diye sormuştuk geçtiğimiz yazımızda.
Sanatı; belli bir uygarlığın, belli bir inancın ya da belli bir kültürün anlayışı şeklinde de söyleyebilir miyiz ?
Her toplum kendi kültür ve inanç hayatıyla bağlantılı sanatını ortaya koyabilir. Bu da toplumun kendi sanat anlayışını ifade eder demiştik.
Saray ve kilise uhdesinde elitist,ideolojik,teolojik biçimlendirilmiş, yaşatılmış, geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmış olması hasebiyle ASİL sınıfın soluduğu anladığı SANAT olarak da görebiliriz dediğimiz “Batı Sanatı”, kendi kültürünü ve toplumsal değerlerini sinema,müzik resim, mimari vb. tüm sanat dallarında ortaya koyuyorsa, hatta “evrensellik” söylemiyle tüm dünya toplumlarının sosyo kültürel/ekonomik hayatının en mahrem noktalarına kadar girip rol model olabiliyorsa,
Özellikle globalleşen dünyada teknolojinin inanılmaz hızı, iletişim ve bir tuş yakınlığı eksende, binlerce yılllık tarihî ve coğrafî derinliği ve zenginliği ile “Türk İslam Medeniyet Anlayışı” çerçevesinde sanatıyla uğraş içinde olanlar mutlaka desteklenmeli..” diyerek de fikrimizi ortaya koymuştuk.
Kendi kültürünü ve toplumsal değerlerini sinema,müzik,resim,tiyatro, mimari vb. tüm sanat dallarında bize ait değer ve kavramlarla kompoze edilmiş, toplumun soluduğu, yaşadığı, yaşattığı “ASIL SANAT”ortaya konmalı geliştirmeli diye düşünüyorum.
Geleneksel olanı, yine toplumun kültürel değerleri ile yetişmiş,yoğrulmuş sanatçılar ile hem yerelde,hem ulusalda ve uluslararsı arenada dünyaya sunumu sağlamalıdır.
Türk halk kültürü çok zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlik köklerini, tarihin derinliklerinden almaktadır.
Türkler,Sibirya’dan Balkanlara,Yemenden Hindistan’a,Çin’e kadar çok geniş coğrafyaya yayılmış bu coğrafyalarda devletler kurmuş, bir çok uygarlığa etki etmiş, çeşitli uygarlıklardan aldığı kültür öğelerini de “Türk Kültürü”yle yoğurmuştur.
Bu hareketlilik“Türk Kültürü”nü büyüyen ve gelişen Çınar Ağacı misali sürekli ve dinamik kılmıştır .İçinde yaşadığımız tarihi dönemde bu dinamikler dünyada hareketlenmiş, çınar ağacı hem köklerinden hem dallarından filizler vermeye başlamıştır.
Halk kültürü ürünleri arasında somut olmayan kültürel tarihi miras eserleri ; kulaktan kulağa, dededen toruna, ustadan çırağa, nesilden nesile söylenceler yoluyla aktarılan medeniyet meyvelerinin bütünüdür.
Türküler,ninniler,maniler,geleneksel seyirlik oyunları, ortaoyunları, gölge oyunları vb. gibi halk kültürü ürünleri,kayıt altına alınması,yaşatılıp korunması gereken önemli sözlü kültürel miras eserlerindendir.
Sevginiz sevgimiz daim olsun, yüzünüzden gülümseme eksik olmasın