Çözüm elbette Var.
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın defaten yaptığı konuşmalarda hassasiyetle üzerlerinde durdukları, çocuklarımızın ve gençlerimizin kültürel sanatsal faaliyetler vasıtasıyla “Milli duygu ve davranışların” kazandırılmasına, medeniyet bakiyesi üzerinden Türk/Türkiye Yüzyılı hedeflerine hızla koşan gençlerimiz ve çocuklarımızın gelişimine yönelik cümleleri baz alındığında ;

Örgün ve yaygın eğitim kuruluşlarında, halk oyunları-halk müziği-halk kültürü ürünleri ile ilgili faaliyetlerin planlaması ve uygulanması, bireyin eğitiminde ilk dört yıllık eğitimde oyun, bilgi, spor, kültür ve sanat kavramları üzerine kurgulanmış bir temel eğitim sistemi politikası doğrultusunda mutlaka yer almalı öğrenci, öğretmen ve idare teşvik edilmelidir.

Dün Neydi?

Milli Eğitim Bakanlığı yakın zaman kadar yürüttüğü,devlet disiplini ve ilkelerini esas kabul etmiş, deneyimli çok kıymetli özel bir kadroya sahiptir.

1977 yılından bu güne, özel eğitim/öğretim metotları, üniversitelerin halkbilimi, müzik, figür, kostüm vb. alan ve bölümlerinin önemli akademisyenleri, Kültür Bakanlığı kaynak kişi ve sanatçılarıyla, Milli Eğitim Bakanlığının uhdesinde oluşturulmuş birim ve kadrolarıyla 1054 “jüri üyesi” yetiştirilmiş olup, kalite ve eğitim düzeyi itibariyle Türk Halk Oyunları camiasının en iyileri olup, bu sayının % 73 Millî Eğitim Bakanlığı mensubudur.

Millî Eğitim Bakanlığı yakın geçmişinde, halk oyunlarının derlenmesi, araştırılması ve arşivlenme çalışmaları ile bu bilgilerin ışığında eğitim ve öğrenim gören öğrencilere nakledilmesi, örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki eğitim faaliyetlerinin sonucunda oluşan ekipler vasıtasıyla yarışmalar, özel gün ve haftalarda gösteriler başarılı bir şekilde yürütülmüştür.

Bugün Ne Oldu ?

Hiçbir ülkede; halk oyunları konusunda değerlendirme yapan kişiye “ hakem ” , halk oyunu öğreten eğiticiye de “Antrenör ” kavramları kullanılmamaktadır.

Dünya literatüründe “Halk Oyunları”, Kültür ve Sanat dalı olarak adlandırılmaktadır. Sanat sözlüğünde, halk oyunları ve dansları alanında değerlendirme yapan kişilere “Jüri Üyesi ”, halk oyunları öğretenlere de “Eğitici”, sahne düzenlemesi ve figür aktivasyonunu sağlayan kişiye “Koreograf”, eşlik edenlere Müzisyen-Sanatçı-Orkestra ifadeleri kullanılmaktadır.

Dünyada ilk kez bizim ülkemizde halk oyunları, bir “spor” dalı olarak görülerek federasyonu kurulmuş ve bunun ikinci bir örneği (pozitif manada) dünyada bulunmamaktadır.

Sonuç !

Türk/Türkiye Yüzyılı hedeflerine kenetlenmiş devlet mekanizmalarının, öncelikle reanimasyona tabi tutulması, özellikle halk kültürümüzün gelecek nesillere aktarılması noktasında hem yasal mevzuat anlamında hem icra yetkisi ve uygulanması anlamında devlet politikalarının gözden geçirilerek “Kültür”ün ve “Eğitim”in bir dalı olan bu faaliyetlerin ivedilikle ait olduğu kurumsal desteğe ve hak atiği noktaya ulaşması için çalışmaların hızlandırılması gerektiği görüşündeyim.

Sanırım bu düşünce sayıları on milyonları bulan halkoyunları, halk müziği kısacası kalbinde kültürel bir kaygı taşıyan tüm gönüldaşlarımın ortak dileğidir.