Son yedi maçtır yenilgi yüzü görmeyen iki takımın mücadelesinde Bursaspor kendi evinde yine bir İstanbul takımına yenildi. Le Guen’in maç sonu değerlendirmesinde, Bursaspor’un şampiyon adayı olmadığını ifade etmesi aslında her şeyi özetliyordu! Sonuçta yine bir eşik atlama, bir kırılma maçını daha kazanamadık. Gerçeklerle baş başa kaldık…
Bursaspor’un bu sene en büyük silahı, oyun disiplini, saha içinde iyi organize olmak. Bunu ligde mükemmel uyguluyor ve uygulamaya devam edecek gibi. İlk yarıdaki taktik savaşını ve fiziki mücadeleyi izledik. Taraftarın örnek tribün çalışması da çok keyifliydi.
Bursaspor’un takım savunması yine beşliydi. Kembo biraz daha sola yakınlaştı. Takım 5-4-1 gibi oynadı. Stancu ilerde tek başınaydı. Kembo’nun ileri ikilide oynamaması hem Fenerbahçe’nin savunmasını rahatlattı hem de bizim hücumda etkimizi zayıflattı. Buna ilaveten orta sahadaki oyuncularımızın kazandıkları topları isabetli paslarla hücuma aktaramaması, çok pas hataları yapması, şimdiye kadar tıkır tıkır işleyen, az pozisyona girip çok gol atan bir takımın oyun düzeni bozuldu.
Hakkı beraberlik olan maçın kırılma anı, ikinci devre Bursaspor’un Jourquera’yıdeğiştirip Faty’yi oyuna almasıydı. Kötü oynasa da savunma önünde çok çabuk ve ikili sıkıştırmalarda başarılı olan boydan fakir, pas yüzdesi az Badu’yu, Jourquera’nın görevine verilmesi orta sahadaki disiplinli ritmimizi bozdu. Çok iyi top kullanabilen Fenerbahçe'nin bireysel yetenekleri rahatladı. Ceza sahamızda Saldado gibi oyuncuları topla buluşturursanız cezayı keserler. O da ustaca bir hareketle gol pozisyonu olmayan maçta bir penaltı yaptırdı ve kaybettik.
Badu’nun bize atılan serbest vuruşlarda baraj arkasında rakip topa vurduğu anda yere yatarak yerden gelebilecek topları önlemek için yapılan hamlesi ilginçti. Ligimizde sanırım ilk kez uygulandı. Brezilya’da uygulanmıştı diye hatırlıyorum. Guliano'nun barajın altından topu geçirme ihtimalini değerlendiren Badu kendini yere attı ve belkide mutlak 1 golü engelledi.
Bursaspor’a güvenim devam ediyor. Neden mi? Bakınız, Kembo sakatlandı,son dakikalar bir eksik oynadık ama takımımız oyun disiplininden hiç kopmadı. Bursaspor’un ligde diğertakımlardan farkı ve silahı bu... Müthiş takım savunması ve oyun disiplini.
Bursaspor, seyirci ve taraftarına “Kadro kalitemi yükseltmeden bu ligde benden zirve mücadelesi beklemeyin” diyor. Son on dakikaya kadar korner dahi kazanamayan bir Bursaspor vardı sahada. İsabetli şut sayımız sadece iki ve onlar da Kembo’dan. Demek ki oyunu ileriye taşıyacak oyuncu eksikliğimiz var.
Kısaca başarı isteniyorsa bu takıma kaliteli transferler şart.
Devre arasında ne yapıp edip, yeterli sayıda bireysel kalitesi yüksek oyuncular takıma katılmalı ki bu oyun disipliniyle bacak bacak üstüne atıp maçları izleyelim!
Bu kadronun gücü bu kadar.
Yine de alkışlamak gerekir
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Yazır
Disiplin yetmedi
Son yedi maçtır yenilgi yüzü görmeyen iki takımın mücadelesinde Bursaspor kendi evinde yine bir İstanbul takımına yenildi. Le Guen’in maç sonu değerlendirmesinde, Bursaspor’un şampiyon adayı olmadığını ifade etmesi aslında her şeyi özetliyordu! Sonuçta yine bir eşik atlama, bir kırılma maçını daha kazanamadık. Gerçeklerle baş başa kaldık…
Bursaspor’un bu sene en büyük silahı, oyun disiplini, saha içinde iyi organize olmak. Bunu ligde mükemmel uyguluyor ve uygulamaya devam edecek gibi. İlk yarıdaki taktik savaşını ve fiziki mücadeleyi izledik. Taraftarın örnek tribün çalışması da çok keyifliydi.
Bursaspor’un takım savunması yine beşliydi. Kembo biraz daha sola yakınlaştı. Takım 5-4-1 gibi oynadı. Stancu ilerde tek başınaydı. Kembo’nun ileri ikilide oynamaması hem Fenerbahçe’nin savunmasını rahatlattı hem de bizim hücumda etkimizi zayıflattı. Buna ilaveten orta sahadaki oyuncularımızın kazandıkları topları isabetli paslarla hücuma aktaramaması, çok pas hataları yapması, şimdiye kadar tıkır tıkır işleyen, az pozisyona girip çok gol atan bir takımın oyun düzeni bozuldu.
Hakkı beraberlik olan maçın kırılma anı, ikinci devre Bursaspor’un Jourquera’yıdeğiştirip Faty’yi oyuna almasıydı. Kötü oynasa da savunma önünde çok çabuk ve ikili sıkıştırmalarda başarılı olan boydan fakir, pas yüzdesi az Badu’yu, Jourquera’nın görevine verilmesi orta sahadaki disiplinli ritmimizi bozdu. Çok iyi top kullanabilen Fenerbahçe'nin bireysel yetenekleri rahatladı. Ceza sahamızda Saldado gibi oyuncuları topla buluşturursanız cezayı keserler. O da ustaca bir hareketle gol pozisyonu olmayan maçta bir penaltı yaptırdı ve kaybettik.
Badu’nun bize atılan serbest vuruşlarda baraj arkasında rakip topa vurduğu anda yere yatarak yerden gelebilecek topları önlemek için yapılan hamlesi ilginçti. Ligimizde sanırım ilk kez uygulandı. Brezilya’da uygulanmıştı diye hatırlıyorum. Guliano'nun barajın altından topu geçirme ihtimalini değerlendiren Badu kendini yere attı ve belkide mutlak 1 golü engelledi.
Bursaspor’a güvenim devam ediyor. Neden mi? Bakınız, Kembo sakatlandı,son dakikalar bir eksik oynadık ama takımımız oyun disiplininden hiç kopmadı. Bursaspor’un ligde diğertakımlardan farkı ve silahı bu... Müthiş takım savunması ve oyun disiplini.
Bursaspor, seyirci ve taraftarına “Kadro kalitemi yükseltmeden bu ligde benden zirve mücadelesi beklemeyin” diyor. Son on dakikaya kadar korner dahi kazanamayan bir Bursaspor vardı sahada. İsabetli şut sayımız sadece iki ve onlar da Kembo’dan. Demek ki oyunu ileriye taşıyacak oyuncu eksikliğimiz var.
Kısaca başarı isteniyorsa bu takıma kaliteli transferler şart.
Devre arasında ne yapıp edip, yeterli sayıda bireysel kalitesi yüksek oyuncular takıma katılmalı ki bu oyun disipliniyle bacak bacak üstüne atıp maçları izleyelim!
Bu kadronun gücü bu kadar.
Yine de alkışlamak gerekir