Eda ÖZATA Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Emzirme: Süt Vermenin Çok Ötesi’ konulu panel Doç. Dr. Güliz Onat’ın katılımı ile Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirildi. Panele birçok anne, anne adayları ve Ebelik Bölümü öğrencileri katılım gösterdi. Emzirmeyi annenin bebeğiyle arasındaki aşk olarak değerlendiren ve bundan dolayı annelere aşkla besleyin önerisi ile konuşmasına başlayan Doç. Dr. Güliz Onat, “Emzirme aslında bir sanattır. Ben yaklaşık 7 senedir emzirme danışmanlığı yapıyorum. Son 3 senedir de Uluslararası ünvanlı olarak Türkiye’de bu işi tek yapan hemşireyim. Yeni doğan için en ideal besin sadece anne sütüdür. Çünkü bebekler yeni doğduğunda hiçbir şeyi sindiremiyor. Genelde su verme eğiliminde olan anneler de var. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: ilk 6 ay sadece anne sütü verin. Anne sütünün yüzde 87,5’u sudur. Emzirme, gerçekten kuşaktan kuşağa aktarılan çok önemli bir olgudur. Emzirme oranı en yüksek olan yer geleneksel toplumlarda. Batı şu anda biz ve bizim gibi toplumlara hayranlıkla bakıyor. Çünkü onlar obezite ile mücadele ediyorlar. Amerika’da biliyorsunuz mama ile beslenen bir kuşak var ve artık her 3 kişiden birisi obez” ifadelerini kullandı. EKONOMİK OLARAK ÖNEMLİ Emzirme’ninekonomik anlamda da önemli bir etken olduğunu dile getiren Onat,“Emzirmek her şeyden önce bedavadır. Anne sütüyle beslenmeyen çocukların çok sık hasta olduğunu düşünecek olursak hastane, ilaç hepsi birer masraftır” diye konuştu. Öte yandan anne sütü ile beslenen çocukların IQ’sunun ciddi anlamda yüksek olduğunun da altını çizen Güliz Onat,“Bebeği doğar doğmaz anne karnına koyduğunuzda, onların içgüdüsel olarak memeden salgılanan o özel koku sayesinde hiçbir yardım olmadan tek başlarına memeyi bulabildiklerini görüyoruz. Bu da literatüre memeye emekleme olarak geçti. O yüzden doğumdan sonra bebeğin ellerini kurulattırmayın. Oradaki tat alma duyusuyla koku duyusu birleşip memeyi bulması kolaylaşıyor. Bebeğin memeyi bulması yaklaşık 70-90 dakika sürüyor. Ama hiçbir müdahale olmadan buluyor. Emebilme yeteneğine sahip olarak doğuyorlar. Önce bunu bilmeniz önemlidir” şeklinde konuştu. Tensel temas Güliz Onat, gebelik döneminde meme ucunun renginin koyulaştığını ve bunun bilimsel bir açıklaması olduğunu söyledi.“Yeni doğanlara bir test yapıyorlar ve bu çalışmalar bebeğin siyahla beyazı ayırdığını ortaya koydu” diyen Onat konuşmasına şöyle devam etti: “İki tane ped koyuyorlar pedlerin ortasına bebeği koyuyorlar ve pedin birine siyah nokta koyuyorlar. Bebek pedin üzerindeki karartıya yöneliyor. O yüzden gebelikte meme ucunun koyulaştığı söyleniyor. Her şey birbiriyle tıpkı puzzle gibi örtüşüyor. Hani emzirme süt vermenin çok ötesi diyoruz ya aslında emzirirken bir tensel temas yapıyoruz. Bu çok önemlidir.” EMZİRME EKİP İŞİDİR Emzirme kararının genellikle hamilelik döneminde alındığını ve emziren annelerin etraflarına da bunu tavsiye etmeleri gerektiğini vurgulayan Onat, “Genelde anneler emzirme kararını hamileliğin 2. yarısından sonra alıyorlar. Çünkü etrafında emziren insanlar görüyorlar ve rol model alıyorlar. Bu yüzden geleneksel toplumlarda emzirme oranları daha fazladır. Ben bir emzirme toplumu olmalıyız diye düşünüyorum. Aslında kadınlar birbirlerinin ebedi kız kardeşleridir. Birbirimize destek vermek zorundayız ki sağlıklı nesiller yetiştirelim. Emzirme aslında bir ekip işidir. Emziren annelerde akran desteği çok ciddi olumlu katkılar yapıyor. Bunun dışında iş çevresi çok önemlidir. Mesai arkadaşlarının birbirini desteklemesi, emzirmeye özel mahrem alanlarının olması, emziren anneye çeşitli molalar verilmesi gibi faktörler çok önemlidir. En önemli nokta ise kadının eşidir. Eğer bir baba, anneyi emzirme konusunda destekliyorsa anne çok uzun süreli emzirebiliyor. Dolayısıyla babaları bu işin içine hamilelikte katmak gerekiyor. Babadan sonra aile büyükleri geliyor” diye konuştu.