Büşra EKİM

B.E : Hocam, katıldığım bir söyleşinizde; “Bir insan hem avukat hem doktor olabilir mi?” diye sormuştunuz. Bu bağlamda bir PDR’ci olarak tarihe ilginiz nasıl başladı? Ve de Çanakkale’nin sizin için ayrıca özel olma sebeplerini merak ediyorum.

Lise yıllarında tarih dersi hocamızın özellikle Çanakkale Zaferlerine çok önem vermesi ve etkileyici bir şekilde işlemesi beni çok etkilemişti. Sonrası üniversite yıllarımda ise branşım olmasa da ilgi alanıma girdiğinden seçmeli ders olarak tarih dersini almıştım.     

B.E: Çanakkale Muharebesinden bahsedebilmemiz için 1. Dünya Savaşı’nı anlamamız gerek. Neydi bu savaşa zemin hazırlayan koşullar? Yani savaş öncesinde Osmanlı ve dünyanın genel durumu…

H.G :  Saraybosna’daki bir tören sırasında Avusturya-Macaristan veliaht Prensin İngiliz yanlısı Sırplı Muhalifler tarafından öldürülmesi oluşan gerilimi tetikleyen bir kıvılcımdır. Özetle 1. Dünya Savaşı eski sömürgeciler ile yeni sömürge imparatorlukları kurmak isteyenler arasında dünyanın yeniden paylaşılma savaşıdır.

CAN ALICI BÖLGE

Enver Paşa'ya göre biz de Almanların yanında savaşa girerek 1911 Trablusgarb ve 1912 Balkan Savaşlarında kaybettiğimiz toprakları geri alabilecektik. Osmanlı Devleti Bir savaşa girecek olursa savaşın en can alıcı yeri Marmara Bölgesi ve Boğazlar olacaktır.

Osmanlı, muhtemel bir İngiliz-Rus saldırısına karşı Almanya ile olan bağlarını güçlendirdi ve gizli bir işbirliği anlaşması imzaladı.     

Ardından Akdeniz’de bazı düşman limanlarını bombalayan Goben ve Breslau adlı Alman gemileri Çanakkale’ye sığındılar.  İstanbul’a gelen gemilerde isim ve mürettebat değişikliği yapıldıktan sonra “Yavuz ve Midilli”  adlı bu gemiler Karadeniz’e açılarak Ruslara ait Odessa ve Sivastopol Limanlarını bombaladılar. Rusya derhal Osmanlıya savaş ilan etti. Osmanlı devleti kendini savaşın ortasında buldu.  Alman gemilerinin ardından İngiliz ve Fransız donanması da Çanakkale Boğazını geçmeye çalışınca da “Çanakkale Savaşları” başlamıştır.

KAZANSA DA KAYBEDECEK OSMANLI, KAYBETSE DE

1.Dünya Savaşı boyunca yaklaşık 2.850.000 kişi silah altına alınır. Türk nüfusunun yaklaşık %22 si cepheden cepheye koşturacak ve 4 yılda 1 milyonu aşan şehit, kayıp ve esir düşenlerden olacaktı.

Osmanlının 26 milyonluk nüfusuna karşılık Sömürge İmparatorluğu kurmuş İngiltere yaklaşık 500 milyonluk nüfusu yönetmektedir. Çünkü Büyük Britanya İmparatorluğu Dünyanın bir bölü dört coğrafyasına hükmetmektedir. İşin en konuşulmayan yönü de savaşın en temel nedeni Osmanlı topraklarının bölüşülmesi olduğuna göre savaş kazanılsa da kaybedilse de Osmanlı için sonuç değişmeyecekti.

Bakan Işıkhan, yeni asgari ücreti açıkladı Bakan Işıkhan, yeni asgari ücreti açıkladı

B.E: Savaş öncesinde iştirakçi devletlerin ve Osmanlı’nın, askerimizin ve ANZAK askerilerinin teknik ve psikolojik durumu ile savaş sonrasını kıyaslarsak… Neler değişmiştir?

H.G: Birinci Dünya Savaşı'nda, İngilizlere destek vermek amacıyla oluşturulan birliklere Anzak (Anzac) adı verilmiştir. Anzaklar ataları İngiliz olduğu için manen onlara bağlılar. Çanakkale öncesi “İngiltere’nin size ihtiyacı var” denilerek motive edilirler. 1923 yılında Anzaklar yeni kurulan T.C hükümetinden Çanakkale'de can vermiş Anzak askerlerinin cenazelerini talep etmişlerdir. Atatürk ise onların bu taleplerine karşılık kendilerinden süre ister ve onları ikna eder. Anzak askerleri için yapılan anıt mezarların o bölgenin tanzimi 10 yıl sonra bitimiyle, Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektup bugün Çanakkale’de anıtlaşmıştır.

B.E: Peki hocam, en basit haliyle bu savaşta kim kime karşı, ne için savaştı?

H.G:  Çok ilginçtir ki aynı zamanda Halife olan Osmanlı padişahı yüzlerce yıl Osmanlı toprakları içinde yaşamış Müslümanları sömürgecilere karşı savaşmak üzere “Cihadı Mukaddes” ilan eder. Ancak hiçbir Müslüman ülkenin asker göndermesini bir tarafa bırakın, Çanakkale'de karşımızda sömürgecilerin safında Türk askerine karşı savaşan Müslüman askerler vardır. Çanakkale zaferi son 200 yıldır hep yenilen, cephe kaybeden ve kendine olan güvenini kaybetmiş bir ulusun tekrar dirilişinin destanıdır. Çanakkale, Kuvayı Milliye ruhunun oluşmasına en büyük katkıyı sağlayan zaferimizdir. Çanakkale zaferi ile Türk askeri artık  “Mehmetçik” olarak anılmaya başlanır.

VE MUSTAFA KEMAL GERÇEĞİ

B.E : Çanakkale ve Mustafa Kemal demek istiyorum. Mustafa Kemal’in Çanakkale’de var olduğu an tam olarak nedir mesela? Ve o andan sonra savaşın gidişatına etkisi?

H.G :  Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşlarında aktif rol oynadığı yer 25 Nisan 1915'dir. Kendisi 19 Tümen Komutanı olarak 7 gün önce geldiği Biga’dadır. Ve savaşın başında, sorumlu komutan Alman Von Sanders'tir. Mustafa Kemal yedekte olmasına rağmen bağlı bulunduğu komutanına rağmen inisiyatif alarak 25 Nisan sabahı emrindeki kuvvetle birlikte düşmanın esas kuvvetiyle çıkarma yapacağından kesin emin olduğu Arıburnu’na doğru hareket eder ki onun bu tahminine Alman komutan ihtimal vermez. Kendisi daha kuzeyde Saroz’da konumlanır.

Savaş planları konusunda Türk kurmay subayları ile konuşmayan, bölgeyi tanımayan Alman komutanın aldığı isabetsiz kararlardan rahatsız olan Türk Komutanlar durumu Enver Paşa'ya bildirseler de o emir komutaya itaat edilmesi yönünde karar verir.

Aslında 25 Nisan sabahı yedekte beklemesi gereken bir komutanın kendi başına kimseye sormadan inisiyatif almasının cezası kurşuna dizilmedir.

Ancak onun bu davranışı aynı zamanda savaşın kaderini değiştirdiğinden Alman komutanın da durumunu kurtarır; herhangi bir ceza almaz.  Onun basiretli ve isabetli savaş taktikleri karşısında Anafartalar'da Albaylığa yükseltilen rütbesi sonrasında tüm Çanakkale muharebesinin emir komutasını devir alır.

B.E: 18 Mart 1915 günü bir zafer kazandık evet ama bunun sonrası da var. 18 Mart, Çanakkale Muharebelerini ve genel olarak savaşın gidişatını nasıl değiştirdi?

Dünyanın en büyük donanması; 12 İngiliz gemisi, 4 Fransız zırhlısı, refakatçı gemiler, 1 uçak gemisi ve 7 nakliye gemisinden oluşmaktaydı. Düşman gemileri ortalığı ateş topuna çevirmişler, kan kusturuyorlardı. Ancak süreç güçlü olanların istediği gibi gitmedi. Haklı olanlar, savunmada olanlar onlara çok büyük zayiat verdirmişlerdi! Çanakkale’yi geçilmez kılmışlardı.

İstanbul’a telgrafın çekilmesiyle halk sokağa döküldü İnsanların yürüyüşü değişmiş, gazete okuyanların etrafını insanlar sarmış heyecanla dinliyorlardı!

Süleymaniye Camisinin iki minaresi arasına kandillerle “Çanakkale Geçilmez” yazıldı.

B.E: Savaş öncesi ve sonrasında Türk Milletinin ruh hali de sonraki süreci etkiledi kuşkusuz.

H.G: Düşünsenize son 200 yıldır yenilen ve “hasta adam” olarak nitelenen sömürgeleşmiş bir ülke, son 200 yıldır hiç yenilmeyen dünyanın en güçlü devletini mağlup ediyordu. 

     Kendine güvenini kaybetmiş bir kadınıyla erkeğiyle yaşlısı çocuğuyla direnen bu milletin savaş sonrası kendine güveni gelmiş canlanmıştır. Bunun için Çanakkale zaferi dirilişin destanıdır.

B.E : Pekala, her şey Çanakkale’de bitti mi? Bir paylaşım savaşı dediniz. Bu paylaşım hayali bitti mi düşmanın?

H.G: 1. Dünya Savaşı'nda başta Çanakkale olmak üzere birçok cephede kazanmış da olsak yenilgiden kurtulamadık. Ve Sonrası Mondros Mütarekesi ile paylaşılan, işgal edilen Osmanlı toprakları!

    ABD'li siyasiler “Mustafa Kemal Atatürk bize en az 100 yıl kaybettirdi” derken 2023 hedefinin ne olabileceği netleşir. 

Tekrar Çanakkale’ye dönecek olursam saldırgan işgalci güçleri çekilme anlarında tamamen imha edebilecek iken elinden kaçıranlar milli mücadelede denize döktüler, Lozan’da istediklerini aldılar, kanla çizdikleri sınırların sonsuza kadar tapusunu aldılar ve Düyunu Umumiye’ de konulmuş ipotekleri kaldırdılar. Çanakkale zaferi ile iradesinin farkına varan Türk Milleti yeniden doğuşun dirilişin imzasını atmıştır.

B.E : Bizim meşhur Çanakkale türkümüz daha doğrusu ağıdımız var... Çanakkale içinde aynalı çarşı... Nedir hocam bu sözlerdeki derin anlam...

H.G: Birinci Dünya savaşı süresince, Türk ordusunun kaybettiği her dört askerden birinin şehit olduğu Çanakkale muharebelerinin her anı unutulmaz dersler içerir.

“Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Of gençliğim eyvah”  sözleri ile devam eden

     Çanakkale türküsü, yok edilmek istenen bir Milletin diriliş destanının türküsüdür.

     Çanakkale açıklarında demirlemiş ve o zaman için dünyanın en güçlü donanmalarından atılan, devasa top mermilerinin çarptığı yerde kaldırdığı tonlarca toprağın altında kalarak, ölmeden mezara gömülen Mehmetçiğin türküsü bize o günlerin vahşetini anlatır.

     Bir de işin teknik yönünden bahsedecek olursak o devasa mermilerin havalandırdığı tonlarca toprak altında kalan Mehmetçik için mezar olması yanında Türk tabyalarını tamamen  imha edememesinin en temel nedeni; gemilerden Türk mevzilerine yönelmiş top mermilerinin yatık mermi yollu olmasıydı.

    Yatık giden mermiler tabyaları koruyan toprak yığınlarına saplanarak tonlarca toprağı havalandırırken  tabya içlerinde mevzilenmiş Türk toplarını tam olarak imha edememişlerdir.

B.E : Kapanışı Mustafa Kemal'in; "Elime geçen her iki kuruştan birini kitaba vermeseydim, bugün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım..." sözüyle yapmak istiyorum. Atatürk, Çanakkale'de de tüm hayatında olduğu gibi okumaya devam etti. Neler gördünüz Biga Atatürk Evi'nde...

H.G: Bu röportajımıza beynimizin yapısı ile başlamıştık, yine beynin yapısından da bahsederek devam edebiliriz. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu alırken en gelişmiş akıl çapına sahip insan beyninin en çok okuyan, düşünen ve en çok zor sorunların çözümüne odaklanan olduğundan bahsetmek gerek.

     Beynimizde tıpkı adalelerimiz gibi ne kadar zorlarsak o kadar gelişir.

    Genel olarak kanıtlanmış bir olgu vardır ki; insan beyni sağ kısmı sanat, hayal, sezgi ile ilgili iken, beynin sol kısmı ise hesap, mantık, matematik, analitik düşünme ve muhakeme etme işlemini gerçekleştirir.

      Ve bir insan beyninin hem sağ hem sol kısmını geliştirmesi sayesinde zihinsel verimi en az on misli arttığı tespit edilmiştir.

Sizin de dediğiniz gibi Mustafa Kemal'in; "Elime geçen her iki kuruştan birini kitaba vermeseydim, bugün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım..." sözü bu durumu ortaya koyar.

Onun okumuş olduğu dört bin civarı kitabın yanında, savaş yıllarında yazdığı geometri kitabı, savaş sonrasında sanatı yücelten sözleri ve güzel sanatlarla ilgili faaliyetleri Atatürk’ün her zaman ilgilendiği ve teşvik ettiği konular olmuştur.

...

Yıllarca Çanakkale konulu tiyatro faaliyetlerinde bulundum. Seyircilerimize, ailelerimize, arkadaşlarımıza; "Çanakkale'yi referans gösterip, geleceğe daha sağlam yürüyelim..." demeye çalıştık. Bugün ise Çanakkale'yi, bambaşka boyutlarıyla Hakkı Hocamdan dinlemek bana çok şey kattı.

...

Kutsal hatıralarına saygı ve minnetle...