‘Berlin Panteri’ Turgay Şeren

Ulaş Girgin

1932 yılında Ankara Keçiören’de Mustafa Kemal Atatürk’ün kalem müdürü Sabit Şeren’in oğlu olarak dünyaya gelen Turgay Şeren Galatasaray Lisesi yıllarında futbol ile tanıştı ve başarılı kariyeri boyunca Galatasaray forması giydi.

Futbola santrafor mevkisinde başlayan Şener, henüz 15 yaşındayken çıktığı ilk milli maçında kaleyi korudu ve performansı sonrasında futbol kariyerine file bekçisi olarak devam etti. İlk zamanlarda lakabı ‘Geçilmez kale’ olan Şener, artık Galatasaray kalesinin de daimi koruyucusu olmuştu. Efsane kaleci Galatasaray forması ile 369 lig, 18 Avrupa maçı ve 18’de kupa maçı olmak üzere toplamda 405 müsabakada kaleyi korudu. Şeren kariyeri boyunca toplamda 8 adet ulusal kupa kaldırdı. Ayrıca Turgay Şeren Fenerbahçe’ye karşı 55 maçta görev alarak derbi tarihinde en çok maça çıkan Galatasaray oyuncusu oldu.

Güney Amerika’da bir Türk

Turgay Şeren’in kariyerinde ilginç bir olay da mevcut. Efsane kalecin 1959 yılında bir Arjantin takımıyla anlaştı. Fakat Galatasaray’ın istediği yüksek bonservis ücreti nedeniyle transfer gerçekleşemedi. Buna rağmen Şeren anlaşma resmiyete binmeden Arjantin ekibi ile üç hazırlık maçına çıktı ve Güney Amerika’da forma giyen ilk Türk futbolcu oldu.  

Transferin gerçekleşmemesi ile 18 yıllık futbol hayatının tamamında Galatasaray forması terletmiş olan Şeren, 2 Temmuz 1967’de lig takımlarının tümünün oyuncularından oluşan karma bir takım ile Galatasaray arasında oynanan özel maç ile aktif futbol kariyerine veda etti.  

Neden Berlin Panteri?

Usta kaleci, 17 Haziran 1951 yılında forma giydiği bir milli maçta performansını üst seviyeye çıkardı ve günümüzde de anıldığı ‘Berlin Panteri’ lakabının sahibi oldu. Türk Milli Takımı’nın dönemin favori ekiplerinden olan Batı Almanya’yı 2-1 mağlup ettiği maçta Avrupa’nın gözde oyuncularına karşı yaptığı kurtarışlar ile göz dolduran Şener’in performansı, Almanların o gün maçta oynayan efsane forveti Fritz Walter tarafından şu sözlerle anlatıldı, “Ben bu kalecinin Berlin’de bizim karşımızda yaptıklarını hayatım boyunca ve ondan sonra hiçbir kalecide görmedim”. 17 Haziran günü ortaya koyduğu efsanevi performansın ardından usta kalecinin adı herkes tarafından ‘Berlin Panteri’ olarak anılmaya başlandı.