Saygı parada saklı

İstanbul’un Şişhane semtinde sarı madam ismini taşıyan bir kahve vardı. Kahvenin müşterileri orada oyunlar oynar, Aileleri ile gelenlerde çay içer, simit yerdi. Haliç manzarasının karşısında çok güzel derin sohbetler edilirdi. Eskiden kahvenin anlamı sadece oyun oynanan yerdir Burası ise tam anlamıyla sosyal bir ortamdı. Gelenler sürekli her gün orada olanlardı. Günlük dertleşmek için buluştukları mekandı. Bir gün orta yaşlı İsa abi çok dertli ve hüzünlü geldi. Bizler yan masada arkadaşlarla oturmuş çay içiyorduk. Anlattıklarını sanki bize anlatıyor gibi dinliyorduk. Zavallı iyilik yapayım derken kötülük bulmuş. Zamansız mirasını vermenin acısını çekiyormuş. İki kızına, iki damadına dört dairesini, bankadaki paralarını, karısından kalan mücevherleri, altınları pay etmiş, her şeylerini vermiş. Karşılığında da kızlarının yanında kalmak istemiş. Yalnız yaşamayı sevmediği için bir yıl birinde, bir yıl birinde kalacağına anlaşmış, o zaman kabul edilmiş, her şey istediği gibi yolunda gitmiş. Zaman içinde sıkıntılar, mazeretler gösterilerek bir ay, bir hafta kabul ederken şimdi iki kızı da; evlerindeki düzenleri bozulduğu için babalarını ara sıra bir gecelik kabul eder olmuşlar. Adam pişmanlıktan bitmiş tükenmiş. Arkadaşlarına akıl danışmaya, moral bulmaya gelmiş. İshak Efendi diye güngörmüş eski İstanbul efendisi akıllı, zeki, kurnaz bir arkadaşı cebinden bir anahtar çıkartıp İsa beye verdi. Bu bir Banka kasası anahtarı ve üstünde "OB" harfleri yani Osmanlı Bankasına ait bir kasa anahtarını İsa beye verirken şu tavsiye de bulundu. - "Bu anahtarı hangi kızının evinde kalmak istiyorsan o evde kaybetmiş gibi yapacaksın, sonra anahtarım kayboldu diye ortalığı ayağa kaldır ve sonunda bul. Anahtarın ne olduğunu sorduklarında: kasa anahtarı olduğunu, paraların, tahvillerin hepsi o kasada saklı olduğunu, "kimin evinde ölürsem, anahtar ve kalan servetim onun olacak" diye anlatırsın dedi. İsa bey arkadaşının her dediğini aynen uygulamış. Sonunda küçük kızının evinde krallar gibi yaşayarak ölmüş. Öldükten sonra kızı ve damadı anahtarı alıp bankaya gitmişler. Bankada onlara; " Ne böyle bir kasa numarası, nede böyle bir anahtar var" demiş. İsa bey evde ölmeden önce bir mektup bırakmış ailesine; "Sizi ancak böyle kandırabilirdim!. Başka çarem yoktu. İbranice bir de söz yazmış: "Yes mamod, yes kavod " Yani : "paran varsa, itibarın da vardır. Saygılar…