Haşmet DEMİRBİL

Son yıllarda Osmanlı-Selçuklu Alparslan ve İstanbul’un Fethi Fatih Sultan Mehmet konuları dizilerde ve filmlerde bolca işlenirken okçuluk da popüler bir şekilde insanımızın ilgisini çekmeye başladı. Bu konuda Kaz dağları-Biga ve Adana’da uluslararası okçuluk turnuvaları günlerini fotoğraf sanatçısı olarak takip ederken tanıştığım dost öğretim üyesi Osman Göze ile sohbet etme isteğime mani olamadım ve sizlerle paylaşmak istedim.

Bu arada hatırlatmak isterim, Balıkesir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz örnek çalışmalarının yanı sıra yakında Atlı Okçu Alpaslan heykelini de Balıkesir'de halkın izlenimine Türkiye’nin tek Okçuluk müzesini açarak sunacak.

Osman Göze ile sohbeti kendi konuşmalarından sizlere yazmayı uygun gördüm…

1972 Konya- Karaman doğumluyum. İlk-orta ve lise tahsilimi Karamanda yaptım. İlahiyat ön lisans ve Kamu yönetimi lisans Mezunuyum. Necmettin Erbakan Üniversitesi MYO sekreterliği görevini ifa etmekteyim. Aynızamanda Tarih Sanatları eğitmenliği ile öğrencilerimizi eğittiğim bir atölyem bulunmakta ve bu atölyenin eğitim ve gelişmesinden sorumluyum.

‘HÜSNÜ HAT’LA BAŞLAYAN İLGİ

Sanat çocukluk yıllarımda ruhuma işlemişti. İlk olarak HÜSNÜ HAT sanatı dikkatimi çekti. Bu isteğimden babam beni Hattat Mehmet efendinin yanına çırak verdi. Ustam ayrıca iyi bir Saat tamir ustasıydı.7 yıl yanında kaldım ilk eserim Fatiha süresini yazmakla başladı… Bu sanat dalında başarılı olunca süsleme sanatımız olan TEZHİP ve EBRU yapımını da öğrenip bir bütünü tamamladım.

Lise yıllarında Türk sanat müziğine olan tutkum sonucu Ney beni büyülemişti ve onu imal etmeye ve seslendirmeye başlamıştım. Bu konuda 15 yıl özel başarılı çalışmalarım sonucu Kültür Bakanlığı Ney Yapım Sanatçı unvanım ve belgesini Allah’ın izniyle aldım.

ÜSTÜN BAŞARILAR DİKKATİMİ ÇEKTİ

Eski Osmanlı sanat dallarını incelerken ve özellikle Neyzen-Hattatların yaşam öykülerinde bunların OK ve YAY ustalıklarındaki üstün başarılı yaşamı dikkatimi çekti. Bu  sanat dalının inceliklerini inceleyip 3 yıl sadece OK yapımı ile uğraştım. Ok ahşabın uçunda sivri bir demir ve arkasında tüğ olmasından daha çok harika bir aerodinamik mükemmel bir silah olduğunu öğrendim. Türklerin 5000 yıl bu konunun yaşamlarını olmazsa olmaz bir parçası olması OK ve YAY ustalıkları ile Kıtaları bayrağımız altına alırken incelikleri dikkatimi çekti. 7 yıl yaya okçuluktan sonra Atlı okçuluk başarıları ve Anadolu kapılarını açan Malazgirt savaşı ve Alpaslan 200.000 kişilik Bizans ordusunu 40.000 Türk savaşçısıyla üstün liderlik yanı sıra bir okçunun üzerinde yüz civarında ok taşıması önemli rol oynamıştır.

(Ok ve Yay Türklerin bir canlıya benzeterek imal edip sahip çıkmaları çok önemlidir. Okların gövdelerinde Allah ve Habibim yazılı oklar ile düşmanı her zaman kaçar gibi yaparak Hilal şekline gelen görüntüde atlarından geriye dönerek, öne, arkaya, sağa, sola, ok atarken, düşman yayına bir ok kaymadan ON OK atışı ile, Ok yağmuruna tutarken gök yüzünü bulut gibi kaplardı okları ve hedef şaşmazdı...)

ZİHGİRDEN TİRKEŞE

Ok konusu tek başına değil bazı yandaşları vardır. Oklarımızı TİRKEŞ dediğimiz Ok çantasında. YAYLARI –sadak dediğimiz deri çantada-Oku ileri ve seri atabilmek için BİLEK SİPERLİĞİ YAY,kirişi çekebilmek  için ZİHĞİR okçu yüzüğü, At üzerinde Kılıç –Kalkan hatta mızrak ile bir bütünlük sağlanır.

Tabii bu arada kıyafet secimi de önemlidir. Hafif kıyafetler kumaş, keçeden yapılmış, şalvar, gömlek, kuşak, sarık, kaftan gibi önemli bölümlerdir. Ağır kıyafetler deri veya demirden yapılmış bütün veya iplik şeklinde metal giysilerden oluşur…

İyi bir savaşçı bu ihtiyaçları kendisi gerçekleştirmiştir tarihimizde, Tabii özel ustalarımız ve atölyelerde vardır. Sanatçı ruhu nedeniyle bende bütün ihtiyaçlarımı tarihi kıyafetleri örnek alarak kendim gerçekleştirerek kullanıyorum. Bu uğraşlar usta eğitmen olmama neden oldu. Bu arada ürünlerimde Kirişci Baba mahlasını kullanıyorum ve Pirimiz Yunus Emre’dir…

SON NEFESİME KADAR

Kirişci Baba, Pirimiz Yunus Emre hazretlerinin bütün mal varlığını devrettiği Vakfın ismidir. Okçuluk benim hayatımda son nefesime kadar diğer sanat dallarıyla bir bütün olarak asla terk etmeyeceğim… Bu konuda bir hadis hep kulaklarımda çınlıyor. Peygamber efendimiz (sav.) buyurdular ki “”Bir kimse Ok atmayı öğrenip ustalaşşa sonrada bunu bırakıp terk etse bizden değildir”

Türk okçuluğunun gururu sayılan MİNİ BİR ÖYKÜ VE ŞİİRİ açıklamadan yazımı tamamlamak istemiyorum.

Kaynak.Türk Okçuluğu hİkayeleri –Muhiddin Uyanık )

Alp Arslan Han Oğlu Selçuklu Hakanı MELİKŞAH bir gün av sırasında aniden atının dizginlerine sarılan Cezire yöresi Arap, Sultanımız ahvalimiz çok kötüdür. Arap kökenli ve Rum-Erminlerden oluşan bir kabile bizlerin erzaklarımızı ve yaşantımızı zapt ediyorlar, Medet ya sultanım deyince, Sultan duydukları karşısında üzülmüş ve aynı zamanda öfkesi kabarmıştı, çünkü halkı nerede olursa olsun yaşamlarından, huzurundan sorumluydu… Çizmesinden bir OK çıkararak Şaşkın şaşkın bakan Arap’a vererek

”Biz Türklerde ok çok manidardır, bizi bilen bunun anlamını da bilir. şimdi bu oku al ve obana git. sözlerimi anlat ve sonra sizleri rahatsız eden insanlara veriniz. Bu ok, sizin artık benim himayemde olduğunuzu, Türk sultanı Melikşah’ın koruduğunu ve kolladığını ifade etmek için kafidir” der.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u feth ettiğinde, aya irini(ayasofya) kilise içinden putları çıkartarak, yanındaki colezyum,a  bıraktırdı. İslam karşıtı putların karşısında,

--ya hak diyerek

okunu havaya uçurdu…

Bu nida artık kemankeşlerin okunu atarken dillerinden düşmeyen bir niyet kelimesi olarak mutlaka uygulanır hale gelmiştir

Bigalı Toz Koparan İskenden, Yavuz Sultan Selim Han’ın önünde-

--Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı, bu yüksek tepeye dikti bu taşı, O gazi hünkarın mutlu gününde vezir, molla, ağa, bey, takım takım, güneşli bir nisan günü ok attı---

Kimi yayı öptü, kimi fırlattı.

En er kemankeşe yetti üç adım.

En son Bektaş ağa çöktü diz üstü

Titrek elleriyle gererken yayı----Her yandan merak sardı alayı.

Ok uçtu hedefin kalbine düştü

Hünkar dedi, ”Koca pek yaman saldın.”.

Eğerci bellisin benim katımda,

Bir sır olsa gerek, Rüzgar içinde bu ilk atımda.

Bu sihirli oku nereden aldın

İhtiyar elini bağrına soktu.

Dedi İstanbul muhasarası

Başlarken aldığım gaza yarası

İçinde çektiğim bu  altın oktur.

Yiğit kendini övende

oklar menzili dövende

Benzersiz Kelebekler’e ziyaretçi akını Benzersiz Kelebekler’e ziyaretçi akını

kılıç kalkana değende

kalkan gümbür gümbürlenir

mert dayanır, namert kaçar

meydan gümbür gümbürlenir

şahyar şahı divan açar

divan-gümbür gümbürlenir

Düşman geldi,tabur tabur dizildi

Anlımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icad oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kınında paslanmalıdır.

Köroğlu düşer mi yine şanından.

Ayırır yiğidi er meydanından.

Ok gıcırtısından Kalkan sesinden.

Dağlar sada verip seslenmelidir

ASKERİ BAŞARILARIN EN BÜYÜK ETKENİ

Osmanlı ordusunun 12-15 yüzyılları arasındaki askeri başarısının altında ordunun yapılanması önemli rol oynamıştır. Piyade oluşturan yeniçeriler Yay,Sadak,Tirkeş,ve Oklar dışında bir kılıç ve yatagant aşıyorlardı. miğfer, kalkan ve zırh gibi savunma araçlarını pek kullanmıyorlardı.

Atlı okçu önemli bir güçtü. Mızrağının yanı sıra topuz ve kılıç kullanarak yakın mesafede harikalara imza atıyorlardı. Osmanlı ordusunun savaş becerilerine bir tek Macarlar rakip oluyordu bu nedenle Türk ordusundaki yeniçerilerin sayısını paralı Macar askerleri çoğaltarak başarı dengesi sağlanmıştır.

Türk yeniçeri ordusunda Ok ve YAY YANI SIRA UZUN MENZİLLİ TÜFEK YAVAŞ YAVAŞ KULLANIMA GEÇMİŞ, 2.Viyana kuşatmasında önemli rol oynamış bugün KALSRUHE ve VİYANA müzelerinin koleksiyonunda Türk yay ve tüfekleri bunun kanıtıdır.

Türklerin İslamiyeti kabul etmesi sonucu savaşcı Ortaasyag öçebeleri, İslam'ın felsefi yorumları ile bütünleşip OSMANLI devleti gerçekleşip, Haçlı savaşları tarihte yerlerini almıştır. Şehitliğin Allah cc. katında makbul bir mertebe sayılması ve şehit olanın mutlaka cennete gideceği inancının ön plana çıkarılması sonucu Haçlı savaşlarında önemli rol oynamıştır. (Bu teşvik Kuran-ı Kerim'de yazılıdır)

Peygamber efendimiz Hz.Muhammet (SAV) OKÇULUK HAKKINDA 40 KADAR HADİS-İ ŞERİF'te rivayet olunmuştur.

“O düşmanları karşı gücünüz yetti kadar kuvvet ( ok atmak) ve cihat için bağlanıp beslenen Atlar hazırlayınız (Enfal süresi 60. Ayet)

-Hiçbir kimse ok ve yaydan üstün bir silah kullanamadı.

-Ok atın ve ata binin,ama ok atmak Ata binmekten daha iyidir.

-Ok atmayı öğrenin çünkü iki hedef arasında Cennet Bahçelerine benzer bir bahçe bulunmaktadır,

-Oku attığın zaman onu sen atmadın ancak Allah attı….(Bu nedenle Gaza niyetine YA HAKK nidasıyla ok atılır. Kemankeş bu nedenle ok atmadan kabzeyi öper. ( Enfal süresi 17.ayet)

-Kim Alahu Teala yolunda ok atarsa, oku isabet ettirsin veya etmesin, O kişiye İsmail Peygamber evlatlarından bir köle bağışlamasının sevabı verilir

-Bir ok vasıtasıyla üç kişi cennete girer, oku yapan, oku atan v e oku yapan kişinin eline veren,

-Ok HEDEFLERİ ARASINDA YÜRÜYEN HERKES, ATTIĞI ADIMLAR KADAR HANESİNE SEVAP YAZILIR

-Hedefe talim için ok atmak, Allah yolunda yapılan savaşta ok atmak gibi kutsaldır.