Neyi konuşuyoruz?

İktidarın en başarılı olduğu alan sorulacak olsa ekseri çoğunluğun “Suni gündem yaratmak!” diyeceğini duyar gibiyim. 

Bu gün neler konuşuluyor, dün ne konuşuluyordu? Geçen hafta, geçen ay, fazla geriye gitmeyelim son üç dört aydan beri en çok meşgul olduğumuz konu ne?

Dünya özgürlük endeksinde neredeyiz? Dünya mutluluk endeksinde neredeyiz? Demokrasi ve insan hakları konusunda neredeyiz? Teknolojik gelişimler, dijitalleşme, insan hakları, adalet, eğitim, yatırımlar, uluslararası ilişkiler çok konuşulan konular arasında yer almış mıdır? 

Gelecekle ilgili planlar konuşulmuş mudur? Çocukların eğitim alacağı okullar, gidilecek tatiller, kayıt olunacak spor salonları, kişisel gelişim kursları, hafta sonu gidilecek eğlence yerleri konuşulmuş mudur? Saydıklarımızın, hatta daha fazlasının da konuşulduğu aileler var elbette. Ancak kahir ekseriyetinin bırakın konuşmayı, akıllarından bile geçmiyor. 

İnsanların saatlerce ucuz ekmek kuyruğunda beklediği, Pazar atıklarında sebze meyve seçmek zorunda kaldığı, okumak yerine ailelerini geçindirmek için iş aramak zorunda kalan çocukların olduğu toplumlarda teknolojik gelişimlerden bahsedilebilir mi? 

Peki, şu anda neyi konuşuyoruz?

Şimdi açlığı, artan pahalılığı, derinleşen krizi, derinleşen yoksulluğu konuşuyoruz. 

Temel gıda fiyatlarındaki aşrı yükseliş gıdaya erişimi zorlaştırıyor. Bu da geliri olmayanları ve düşük gelir gurubundakileri daha fazla etkiliyor. Yönetilen yoksulluğu, açlık sınırının altında gelirle yaşamak zorunda bırakılan milyonları konuşuyoruz.

İnsan hayatının devamı ihtiyaçlarının giderilmesine bağlıdır. Nefes almak, su içmek, beslenmek, boşaltım ve uyku insanın en temel ihtiyaçlardır. Varlığımızı sürdürmemiz bu ihtiyaçlarımızın karşılanmasına bağlıdır. Ne demişler? “Aç ayı oynamaz! Açlık sofuluğu bozar!” 

“Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi” teorisine göre de “İhtiyaçlar Piramit’inin” en altında fiziksel ihtiyaçların karşılanması yer almaktadır. Maslow’a göre, bütün ihtiyaçlar içerisinde en önemli olan ihtiyaç fizyolojik ihtiyaçlardır. Fizyolojik ihtiyacını gidermemiş bir kişi hayatını devam ettiremeyeceği için diğer ihtiyaçların bir önemi yoktur. Aç ve susuz olan bir kişi, öncelikle bu ihtiyacını giderecek ve daha sonra diğer ihtiyaçlarına odaklanabilecektir.

Nefes alma, su, yemek, boşaltım, uyku,  barınma ve korunmadan önde gelmektedir. Bundan dolayıdır ki insanların en çok ilgilendiği, en çok meşgul olduğu konuştuğu hayat pahalılığı. Ne var ki iktidar bunun konuşulmasını, tartışılmasını istemiyor. Yanlışlarının hatalarının geniş kitleler tarafından duyulmasını, görülmesini istemiyor. Kendilerine karşı tavır alınmasını istemedikleri için kimsenin uyanmasını fark etmesini de istemiyorlar. 

 

Her geçen gün dış borçlar, işsizlik, fiyatlar biraz daha artarken, üretim durmuşken problemi çözmekle yükümlü olan iktidar üzerine düşeni yapmak yerine, hiçbir etkisi ve yetkisi olmayanları suçlamayı seçiyor. Her platformda, problemlere yoğunlaşmak yerine konuşanlara saldırarak yeni başarı algıları oluşturmaya çalışıyor.

 

“Doları düşürme illüzyonunu, çölde serap görüp suya atlayan insanın kuma çarpması gibi.” Dolar geriledi. Dolarla yükselen fiyatlar geriledi mi? Akaryakıt fiyatları düştü mü? Çarşıda pazarda fiyatlar geriledi mi? İşsizlik azaldı mı? Kredi kartları, faturalar daha mı rahat ödeniyor? Ekmek fiyatları düştü mü, kuyruklar bitti mi?

 

Görünen o ki iktidarın anlattıklarıyla çarşı pazardaki yaşananlar birbiriyle örtüşmüyor.  Derinleşen yoksulluğun örtülemeyecek boyuta ulaşması sinirleri daha da geriyor, endişeyi artırıyor. Endişe bir enerji sızıntısıdır ve bütün enerjiyi bitirir!