Ünlü masal Rapunzel’in milattan sonra 3. yüzyılda yaşayan birinden ilham aldığını biliyor muydunuz?
Haber Giriş Tarihi: 10.07.2023 14:15
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2023 15:52
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
ASLI YEŞİLYURT
Tarihin en ünlü masallarından olan Rapunzel, bir Alman halk masalı olarak 17. yüzyılda Grimm Kardeşler tarafından kaydedilerek yazıya geçirildi ve popüler kültür için ilham kaynağı haline geldi.
Rapunzel, masum bir kızın kötü kalpli bir cadı tarafından bir ormandaki kuleye kapatılmasını ve orada ömür boyu süren bir yalnızlıkla baş başa bırakılmasını konu alıyor. Masalın en ünlü unsuru ise Rapuzel’in metrelerce uzunluktaki sarı saçları. Bu saçlar onun kurtuluşuna açılan bir kapı aslında.
Peki bir halk masalı olan Rapunzel’in ortaya çıkmasına neden olan tarihsel olaylar neler? Rapunzel’in kökleri geçmişte nereye dayanıyor ve masal nasıl ortaya çıktı?
İLK KEZ 1812'DE KİTAPTA YER ALDI
Rapunzel masalı ilk kez 1812 yılında Grimm kardeşlerin derlemesiyle ‘Çocuk ve Yuva Masalları’ kitabında kayda geçti.
Bu kitapta yer alan masalların çoğu nesilden nesle sözlü olarak aktarılan köklü geçmişe sahip masallardı. Rapunzel’in ise kitaptaki diğer masallara göre daha kasvetli bir havası vardı.
Grimm kardeşlerin masala aktardıkları orijinal hikaye yoksul bir çift ve bir cadı ile başlıyor. Rapunzel dünyaya gelmeden annesi, cadı tarafından bir bitkiye takıntılı hale geldi. Bitkinin adı ise Rapunzel’di.
Rapunzel’in babası ise, eşinin bu saplantılı halinden dolayı cadının bahçesinden bu bitkileri çalmaya mecbur kaldı. Ancak kısa bir süre sonra yakalandı. Cadı bu çiftin canını sadece doğacak çocuğu kendisine vermeleri halinde bağışlayacağını söyler. Bu anlaşma sonrasında doğan çocuk, cadıya teslim edilir ve ıssız ormandaki kuleye hapsedilir. Bebeğe cadı tarafından Rapunzel ismi verilir.
MASAL BİR AŞK HİKAYESİNE DÖNÜŞÜYOR
Rapunzel’in kaldığı kulenin yakınlarında gezintiye çıkan bir prens, şarkı söyleyen Rapunzel’i duyar. Rapunzel’in destansı saçlarından kuleye tırmanır ve prens ile Rapunzel birbirlerine aşık olur. Rapunzel bu aşk uğruna saçlarından olacaktır. Kötü kalpli cadı Rapunzel’in saçlarını keser ve kuleden kovar. Böylelikle Rapunzel’in esareti sona erer. Ancak sona eren esaret, tamamen yabancı bir ormana açılır. Rapunzel tamamen yabancı olduğu bir doğada tek başınadır. Prens ise Rapunzel’i kurtarmak için geri döndüğünde ıssız kuleyle karşılaşır. Rapunzel’i kaybettiğini düşünen prens kuleden atlar ve kör olur.
Prens, yıllarca gözleri kör bir halde Rapunzel için gözyaşı dökerek ormanda yaşar. Ormanda dolanıp duran Prens, Rapunzel’in yaşadığı çöle varır. Rapunzel ile buluşan Prens’in gözleri mucize eseri görmeye başlar. Beraber Prens’in ülkesine giderek ömür boyu mutlu yaşar.
Rapunzel masalı, 1698 yılında Fransız yazar Charlotte Rose de Caumont de la Force tarafından yazılan ‘Persinette’ hikayesine ciddi benzerlikleri içerisinde bulunduruyor.
Persinette de Rapunzel gibi yoksul bir çift, prens, cadı ve uzun saçlı bir kızı içeriyor. Ancak masalın gerçek ilham kaynağı da bu masal değil.
GERÇEK İLHAM KAYNAĞI
Rapunzel ve Persinette’nin milattan sonra 3. yüzyılda Doğu Avrupa’da yaşayan ‘Aziz Barbara’ olduğu düşünülüyor.
Dioscorus isimli zengin bir adamın kızı olan Barbara, 3. Yüzyılda Heliopolis’te veya İzmit’te doğduğu düşünülen ve babası tarafından yüksek bir kuleye hapsedilen birisidir. Babası Barbara’yı evlenerek kendisinden ayrılmaması için kuleye kapatır. Böylelikle Barbara’nın güzelliğini erkeklerin görmesini engeller. Ancak buna rağmen birçok prens Barbara’yı ziyarete gelerek onunla evlenmek ister. Barbara ise kendini tamamen Tanrı’ya adar.
Barbara, yeni bir din olan Hristiyanlığı duyar ve babasından gizli vaftiz oldu. Babası geldiğinde bu yeni inancını ona anlatan Barbara, babasını çok kızdırır ve kızını başını kendi elleriyle keser. Babası ise bu olaydan sonra eve dönerken başına yıldırım düşmesi sonucu ölür. Bu hikaye nedeniyle şehit olarak anılarak Azize Barbara ismini alır ve yıldırım, şimşek ve tüm patlayıcılara karşı çağırılacak bir koruyucu aziz olarak dua istenir.
Ölümünden 100 yıl sonra İzmit’te bir kiliseye ismi verildi ve ‘denizcilerin meleği’ olarak ilan edildi. Azize Barbara’nın mezarı açılarak kemikleri önce İstanbul’da birkaç yerde tutuldu, sonra ise Ayasofya’ya götürüldü, Latin işgali sonrasında ise Vatikan’a taşındı.
Azize Barbara’nın denizcilerin azizesi olarak anılması nedeniyle kemiklerinin keşfe çıkan denizcilere verildiği ve kemiklerin ulaştığı şehirlere ise ‘Santa Barbara’ adı verildiği düşünülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gerçek Rapunzel'in kökleri İzmit'e dayanıyor
Ünlü masal Rapunzel’in milattan sonra 3. yüzyılda yaşayan birinden ilham aldığını biliyor muydunuz?
ASLI YEŞİLYURT
Tarihin en ünlü masallarından olan Rapunzel, bir Alman halk masalı olarak 17. yüzyılda Grimm Kardeşler tarafından kaydedilerek yazıya geçirildi ve popüler kültür için ilham kaynağı haline geldi.
Rapunzel, masum bir kızın kötü kalpli bir cadı tarafından bir ormandaki kuleye kapatılmasını ve orada ömür boyu süren bir yalnızlıkla baş başa bırakılmasını konu alıyor. Masalın en ünlü unsuru ise Rapuzel’in metrelerce uzunluktaki sarı saçları. Bu saçlar onun kurtuluşuna açılan bir kapı aslında.
Peki bir halk masalı olan Rapunzel’in ortaya çıkmasına neden olan tarihsel olaylar neler? Rapunzel’in kökleri geçmişte nereye dayanıyor ve masal nasıl ortaya çıktı?
İLK KEZ 1812'DE KİTAPTA YER ALDI
Rapunzel masalı ilk kez 1812 yılında Grimm kardeşlerin derlemesiyle ‘Çocuk ve Yuva Masalları’ kitabında kayda geçti.
Bu kitapta yer alan masalların çoğu nesilden nesle sözlü olarak aktarılan köklü geçmişe sahip masallardı. Rapunzel’in ise kitaptaki diğer masallara göre daha kasvetli bir havası vardı.
Grimm kardeşlerin masala aktardıkları orijinal hikaye yoksul bir çift ve bir cadı ile başlıyor. Rapunzel dünyaya gelmeden annesi, cadı tarafından bir bitkiye takıntılı hale geldi. Bitkinin adı ise Rapunzel’di.
Rapunzel’in babası ise, eşinin bu saplantılı halinden dolayı cadının bahçesinden bu bitkileri çalmaya mecbur kaldı. Ancak kısa bir süre sonra yakalandı. Cadı bu çiftin canını sadece doğacak çocuğu kendisine vermeleri halinde bağışlayacağını söyler. Bu anlaşma sonrasında doğan çocuk, cadıya teslim edilir ve ıssız ormandaki kuleye hapsedilir. Bebeğe cadı tarafından Rapunzel ismi verilir.
MASAL BİR AŞK HİKAYESİNE DÖNÜŞÜYOR
Rapunzel’in kaldığı kulenin yakınlarında gezintiye çıkan bir prens, şarkı söyleyen Rapunzel’i duyar. Rapunzel’in destansı saçlarından kuleye tırmanır ve prens ile Rapunzel birbirlerine aşık olur. Rapunzel bu aşk uğruna saçlarından olacaktır. Kötü kalpli cadı Rapunzel’in saçlarını keser ve kuleden kovar. Böylelikle Rapunzel’in esareti sona erer. Ancak sona eren esaret, tamamen yabancı bir ormana açılır. Rapunzel tamamen yabancı olduğu bir doğada tek başınadır. Prens ise Rapunzel’i kurtarmak için geri döndüğünde ıssız kuleyle karşılaşır. Rapunzel’i kaybettiğini düşünen prens kuleden atlar ve kör olur.
Prens, yıllarca gözleri kör bir halde Rapunzel için gözyaşı dökerek ormanda yaşar. Ormanda dolanıp duran Prens, Rapunzel’in yaşadığı çöle varır. Rapunzel ile buluşan Prens’in gözleri mucize eseri görmeye başlar. Beraber Prens’in ülkesine giderek ömür boyu mutlu yaşar.
MASAL ‘PERSINETTE’ HİKAYESİNE BENZERLİK GÖSTERİYOR
Rapunzel masalı, 1698 yılında Fransız yazar Charlotte Rose de Caumont de la Force tarafından yazılan ‘Persinette’ hikayesine ciddi benzerlikleri içerisinde bulunduruyor.
Persinette de Rapunzel gibi yoksul bir çift, prens, cadı ve uzun saçlı bir kızı içeriyor. Ancak masalın gerçek ilham kaynağı da bu masal değil.
GERÇEK İLHAM KAYNAĞI
Rapunzel ve Persinette’nin milattan sonra 3. yüzyılda Doğu Avrupa’da yaşayan ‘Aziz Barbara’ olduğu düşünülüyor.
Dioscorus isimli zengin bir adamın kızı olan Barbara, 3. Yüzyılda Heliopolis’te veya İzmit’te doğduğu düşünülen ve babası tarafından yüksek bir kuleye hapsedilen birisidir. Babası Barbara’yı evlenerek kendisinden ayrılmaması için kuleye kapatır. Böylelikle Barbara’nın güzelliğini erkeklerin görmesini engeller. Ancak buna rağmen birçok prens Barbara’yı ziyarete gelerek onunla evlenmek ister. Barbara ise kendini tamamen Tanrı’ya adar.
Barbara, yeni bir din olan Hristiyanlığı duyar ve babasından gizli vaftiz oldu. Babası geldiğinde bu yeni inancını ona anlatan Barbara, babasını çok kızdırır ve kızını başını kendi elleriyle keser. Babası ise bu olaydan sonra eve dönerken başına yıldırım düşmesi sonucu ölür. Bu hikaye nedeniyle şehit olarak anılarak Azize Barbara ismini alır ve yıldırım, şimşek ve tüm patlayıcılara karşı çağırılacak bir koruyucu aziz olarak dua istenir.
Ölümünden 100 yıl sonra İzmit’te bir kiliseye ismi verildi ve ‘denizcilerin meleği’ olarak ilan edildi. Azize Barbara’nın mezarı açılarak kemikleri önce İstanbul’da birkaç yerde tutuldu, sonra ise Ayasofya’ya götürüldü, Latin işgali sonrasında ise Vatikan’a taşındı.
Azize Barbara’nın denizcilerin azizesi olarak anılması nedeniyle kemiklerinin keşfe çıkan denizcilere verildiği ve kemiklerin ulaştığı şehirlere ise ‘Santa Barbara’ adı verildiği düşünülüyor.
En Çok Okunan Haberler