SON DAKİKA
Hava Durumu

Bugün günlerden cuma

Bu sayfa Bursa İl Müftülüğü tarafından hazırlanmıştır

Haber Giriş Tarihi: 17.02.2023 10:39
Haber Güncellenme Tarihi: 17.02.2023 10:44
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Bugün günlerden cuma
  • NAMAZ MÜ’MİNİN MİRACI

namaz1Faruk Güneş (Bursa İl Müftü Yardımcısı)
Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, ona akıl nimeti vererek onu bütün yaratıklardan üstün kılmıştır. Peki, insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi nedir?

Bu soruya cevap ararken şu ayet-i kerimeyi hatırlamakta fayda var: “Cinleri ve insanları yalnızca (beni tanımaları ve) Bana kulluk etmeleri için yarattım.” (Zariyat, 56). O halde kâinatın yaratıcısını tanımak ve O’na iman edip ibadet etmek yaratılışımızın yegâne gayesidir. Bu amaca mebni olarak ise kulluğun en büyük nişanesi, ibadetin en büyük şubesi, imandan sonraki en büyük hakikat namazdır.

Müminin büyük bir onurla ve şerefle sadece yaratıcısının manevi huzurunda eğilmesi ve Rabbiyle buluşması kulluğunun en bariz göstergelerindendir. Mümin, “Beni anmak için namaz kıl.” (Ta-Ha, 20/14.) emrine itirazsız itaat ederse Rabbiyle beraber olmanın ve yüce davete icabet etmenin manevi hazzını yaşar. Bu ise kul için bir imtiyaz ve çok özel bir ayrıcalık olacaktır.

Namaz vuslattır. Varlar varı ile buluşmaktır. O buluşmanın insanın ruhunu okşayan, onu feraha kavuşturan çok özel bir yönü vardır. Hz. Peygamber (sav) de dünya meşgaleleriyle yorulduğu ve sıkıldığı zamanlarda bu deruni hislere ermek için: "Ey Bilal, kalk da bizi ferahlandır/ferahlat!" (Ebû Dâvûd, Edep, 78) Yani haydi, ezan oku da namaz kılalım, buyururlardı. Namaza çağrı olan ezanda “hayye ale’l-felâh” “haydi felaha, haydi kurtuluşa” denmesi de bu hakikate işarettir.

Namaz, kudreti her şeyi kuşatan Cenab-ı Hakk’a yönelik mümindeki derin duyguyu ifade eden ve canlı tutan eşsiz bir ibadettir. Bu canlılığı korumak için beş vakte riayet etmeli, namazı “ikame” etmeli, dünyalık namına ne varsa geride bırakarak gönlünü yalnızca Rabbine vermeli, bu huzura çıkabilmenin ne kadar büyük bir bahtiyarlık olduğunu hatırlamalı, okunan ayet ve dualarla tefekkür haline ermelidir.

Namaz bir şuur ve arınma halidir. Namaz, “İnsanı günahlardan temizleyen bir ibadettir.” (Buhari, Mevâkît, 6.) “Mümini ahlaksızlıktan ve kötülüklerden koruyan bir kalkandır.” (Ankebût, 29/45.) Hz. Peygamber, günde kılınan beş vakit namazın maddi ve manevi önemini, bir nehirde her gün beş kez yıkanan birinin durumuna benzeterek şöyle anlatır: “Ne dersiniz, birinizin evinin önünden bir nehir aksa ve her gün o nehirde beş kez yıkansa, bu durum o kişide kir namına bir şey bırakır mı?” diye sordu. Oradakiler; ‘Hayır, o kişide kir namına bir şey bırakmaz.” dediler. Bunun üzerine Allah’ın Elçisi (s.a.s.), “İşte günde kılınan beş vakit namaz da böyledir. Allah onunla hataları siler.” (Buhârî, Mevâkît, 6)

Velhasıl namaz camide huzur bulmaktır, namaz huzurda huşu ile durmaktır, namaz divan-i ilahide tevhidin sırrına varmaktır. Kul bu manevi haz ve lezzetlerle yükselir, arınır. Mümini manen Cenab-ı Hakk’a yaklaştıran ve Allah katındaki derecesini yükselten kutlu ibadet namaz, bu yönüyle müminin miracıdır.
 

  • İslam güzel ahlaktır


islam-1

Sibel BUDAK (Kur’an Kursu Öğreticisi)
Aynı mekan ve aynı zamanın içinden geçen insanların hayata kattıkları renk ve anlam birbirinden farklıdır. Her insanın hayatı, ölümü ve sonrası kendi renginde olur. Peki boyandığımız renk, içine katıldığımız anlam, hayatta oluşumuzun kıymeti en çok ne ile ölçülür, en çok ne ile alakalıdır?

İslam, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen son ilahi dindir. Ve biz bu dini en doğru bir şekilde Allah’ın kitabından ve Rasulünün (s.a.s) sünnetinden öğrenebiliriz. Fahri kainat Efendimiz İslâmı en özlü bir şekilde “İslam güzel ahlaktır(Gazali,İhya 3/50)” buyurarak tarif etmiştir.

İnsanı yaratıp bu dünyaya gönderen Rabbimiz insana bahşettiği hayatı en güzel nasıl yaşayabileceğini, onu nasıl en kıymetli hale getirebileceğini ve onu ebedi bir saadetin sermayesi haline nasıl getirebileceğini de öğretmiş ve insanı bu fıtrat üzere yaratmıştır. Hayatımızı en anlamlı hale getirecek olan şüphesiz kâmil bir imandır. Bu kâmil imanı elde etmemiz için yine bizi ve yaratılışımızı en iyi bilen Allah Teala’nın emir buyurduğu kulluk vazifeleri en önde gelen vesiledir. Bu vazifeleri yapmanın sayısız hikmetleri vardır. Bu hikmetlerin içinde en kıymetlisi olarak şunu söyleyebiliriz. Bu vazifeler insanı yüce bir ahlaka ilhak eder ki Peygamber Efendimiz s.a.s’de “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim (Muvatta,Hüsnü’l hulk,8, Ahmed bin Hanbel,2/381)“ buyuruyor. Ve Allah Teâlâ Peygamber Efendimiz s.a.s için “Ve şüphesiz Sen yüce bir ahlak üzeresin”(Kalem suresi 68/4) buyurmaktadır.

İnsanın, hayatın içinde güzel bir şekilde var olması, en güzel renge boyanıp, geçtiği yerlere ve zamana güzel bir renk katıp güzel izler bırakması en çokta kâmil bir imanın ve onun ayinesi mesabesindeki güzel ahlakla mümkün olur. Ve kâmil bir imanın ayinesi olan güzel ahlak kişiyi Allah’a ve Peygamberimiz s.a.s’e yaklaştıran çok kıymetli bir vesiledir. Ve bununla alakalı fahri kainat Efendimiz (s.a.s) buyuruyorlar ki “İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet günü bana en yakın olanlarınız ahlakça en güzel olanlarınızdır.(Tirmizi,Birr 77)
 

  • Doğal afet: Deprem

deprem-5

Esma UZUN (DİB-Kur’an Kursu Öğreticisi)
Tarih boyunca insanlar bulundukları coğrafyanın özelliklerine göre deprem, sel, çığ, heyelan, biyolojik atıklar, salgın hastalıklar ve kazalar gibi birçok doğal afetlerle iç içe yaşamışlardır. Nerede ve nasıl olacağının bilinmiyor olması toplum sağlığını, insan psikolojisini etkilemektedir. Vaktinin bilinmediği afetlerden biri de depremdir. Deprem, yer içindeki fay kırıkları üzerinde biriken enerjinin âniden boşalması sonucu meydana gelen yer değiştirme hareketinin yol açtığı hareket olarak tanımlanabilir.

Dünya tıpkı diğer canlılar gibi yaşamakta ve hareket etmektedir. Evrendeki düzen ve doğa kanunları insanın yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. İnsanoğlu bu kurallar doğrultusunda hareket etmeli ve ona göre hayatını düzenlemelidir. Bu durumun neticesi olarak vicdani, ahlaki, sosyal, dini sorumluluklar devreye girmektedir. İnsanoğlu gücü ölçüsünde birtakım şeyleri kontrol edebilir ve sorumluluklarını yerine getirebilir. Bir musibet ona uğradığında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdikten sonra tevekkül etmelidir. Nitekim Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et.” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.

Yüce Allah insanları; belli zamanlarda meydana gelen korku, açlık, mal ve can kaybı ile elindeki ürün ve malların zayi olması gibi çeşitli musibet ve zorluklarla imtihan ettiğini bildirmiştir (Bakara 2/156). Kur’an-ı Kerim’de musibetlere sabredenlerin özellikleri, Allah’a dönüşü ve O’na teslimiyeti kabul edenlerin durumuna işaret edilmektedir: “O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman; biz Allah’ın kullarıyız ve biz ona döneceğiz derler.” (Bakara 2/157)

Musibet anında yapılması gerekli davranış biçimlerinden en önemlisi ise imtihan sürecinde olan kardeşlerimize gerek maddi gerek manevi anlamda destek olabilmektir. Allah Rasulü (s.a.v): “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.” buyurmuştur. Dinimizde infak etme, pek çok ayette vurgulanmıştır. Bakara Suresi 261.ayette Allah (c..c) şöyle buyurmaktadır: “Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.”

Kainattaki her oluşum ve değişim şüphesiz tüm canlılar içindir. Deprem, Allah’ın yeryüzündeki kanunlarından yalnızca biridir. Gücümüz ölçüsünde sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz takdirde doğa olaylarının zararlarını asgari düzeye indirmiş oluruz. Başa gelen musibete tevekkül ile sabır ve sebatla karşılık vermek gerekir. İmtihan halinde olan kişilere yardım etmek tüm insanların görevidir. “İyilik olarak yaptığın az şeyi küçümseme. Çünkü iyiliğin azı da çoktur.” (Farabî)
 

  • Bugün Miraç Kandili


mirac

Hazreti Peygamberin Allah'ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Kandili, bugün idrak edilecek. Miraç Kandili, 23 Ocak'ta başlayan "üç aylar"ın ilki olan Recep ayının 27'nci gecesine denk geliyor. İslam inancına göre, Hazreti Muhammed, 27 Recep 621 hicri tarihinde gece Allah'ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselam'ın rehberliğinde Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi. "İsra ve Miraç mucizesi" ismiyle anılan bu olay, Kur'an-ı Kerim'de İsra ve Necm surelerinde ifade ediliyor. "İsra olayı", Hazreti Muhammed'in bir gece Mekke'den Kudüs'e, "Miraç olayı" ise gökler ötesine yaptığı yolculuğa deniliyor. Allah, Hazreti Muhammed'e ahlak ve fazilet düsturlarını bildirdi.
EZİYETE KARŞI TESELLİ
İslam kaynaklarına göre, Mekke'den Medine'ye hicretten bir sene önce yaşanan "İsra ve Miraç" olayı Allah'ın, Hazreti Muhammed'in Mekke'de gördüğü eziyetlere karşı bir tesellisi olarak kabul ediliyor. Miraç gecesinde beş vakit namaz farz kılındı, Allah'a şirk koşmayanların bağışlanacağı müjdesi verildi ve "Amenerrasulü" diye başlayan Bakara Suresi'nin son iki ayeti vahyolundu. Ayrıca bu gece Allah, Hazreti Muhammed'e İsra Suresi'nde de yer alan insanın yaşama hakkını, şeref ve haysiyetini korumayı, toplumun huzur ve güvenini sağlamayı amaçlayan ahlak ve fazilet düsturlarını bildirdi. Müslümanlara Miraç Kandili'nde, namaz borcu olanların kılabildiklerince namaz kılması, namaz borcu olmayanların ise nafile namaz kılması, Kur'an-ı Kerim okuması, istiğfar ve dua etmesi tavsiye ediliyor.

  • Depremzedeye Diyanet morali

erbas

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, geçen hafta Cuma günü düzenlenen yardım kampanyasından toplanan 310 milyon liralık yardımı AFAD’a aktardıklarını belirterek, “Türkiye Tek Yürek” kampanyasına da 3 maaşını bağışladığını açıkladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye, KKTC ve Azerbaycan’dan ulusal ve uluslararası 213 televizyon ve 562 radyonun katılımıyla yapılan “Türkiye Tek Yürek Kampanyası Ortak Yayını”na telefonla bağlandı. Başsağlığı temennisini ileten Başkan Erbaş, “Cenab-ı Hak milletimizi bu tür afetlerin tekrarından muhafaza eylesin. Güçlü bir millet ve güçlü bir devletiz. Bu kardeşlik ruhuyla da inşallah yaralarımızı saracağız” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.