SON DAKİKA
Hava Durumu

#yüzyıl

A Gazete - yüzyıl haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yüzyıl haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tarihi caminin kitabesi yok Haber

Tarihi caminin kitabesi yok

Bursa'da bulunan 600 yıllık tarihi Yıldırım Bayezid Camisi'nin kitabesi resmi kaynaklarda bulunamayınca o alan boş kaldı. Cami imamı Uğur Gedik'in kitabenin bulunup yerine asılması için başvurmadığı yer kalmadı. Gedik, "Bu camimizin yapıldığı tarihi ve kimin tarafından yapıldığı belli. Yıldırım Bayezid Han tarafından 1395, 1396 yılları arasında yaptırıldığı biliniyor. Nereye giderseniz gidin kitabelerin yazımı aynıdır" dedi. "Kitabe bulunsun, biz yapmaya razıyız" Kitabeyi yaptırmak için yetkililerden sadece bulmalarını isteyen cami imamı Uğur Gedik, "Resmi kaynaklarda biz bulamıyoruz. Resmi yerlere sordum, çıkmadı. Bir kaynak bulursak bir iş adamı sponsor olacak. Sponsoru bulmuşuz, camiyi kimin yaptırdığı belli. Yetkililerden rica ediyorum sizlerden para istemiyoruz, burada bunu yapacak bir ekip hazırda var. Sadece şunu bulalım ve kitabeyi yaptıralım" diye konuştu. "Kitabesiz cami kimliksiz insan gibidir" Cami imamı Uğur Gedik, "Yıldırım Bayezid Han burada yatıyor. Biz buraya iki tane levha yaptırdık. Vakıfların buraya koyduğu levhada 15. yüzyıl yazıyordu. Yüzyıllık hata vardı. Koskoca kurum böyle hata yapmamalı. Senin mimarın var, çalışanların var. Ben böyle bir hatayı kabul etmem. Siz bu işe önem vermiyorsunuz anlamına gelir. Gereken izinleri aldım, Bursa’nın en iyi bakır ustalarını bulup bakırdan tekrar yaptırdım. Padişahımızın tuğrasını bastırdık. Bursa’da tuğrası olan tek padişahtır. Ben aynısının Ulu Cami'ye de yapılmasını istiyorum. Yeşil'e, Hüdavendigar'a, Muradiye'ye yaptırsınlar zor bir iş değil" dedi. Bir konuya daha değinen Uğur Gedik, "Benim bir hassasiyetim daha var, medreseye herkes külliye diyor. Ama külliye cami, medrese, türbe gibi yerlerin bir arada olduğu yerdir. Yıldırım Bayezid Külliyesi UNESCO Dünya Mirası listesinde tescillidir. Bursa'da bulunan en orijinal yeri görmek isteyen vatandaşlarımız buraya gelebilirler" şeklinde konuştu. Kaynak: İHA

Osmanlı'dan günümüze kahvenin yolculuğu Haber

Osmanlı'dan günümüze kahvenin yolculuğu

Osmanlı'dan günümüze Türk kültüründe önemli bir yeri olan kahve, Osmanlı döneminde dini tarikatların uyanık kalmak ve daha fazla zikir çekmek için kullandığı bir içecekken yavaş yavaş Osmanlı halkında yayıldı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde yasaklanan kahve, yine halkın talepleri doğrultusunda yasaklanmanın kaldırılmasıyla tüketilmeye devam edildi. Özel Osmanlı Günlük Yaşam Müzesi içerisinde kahvenin bu yolculuğuna ve hikayesine önem verilerek Türk halkının vazgeçilmezi olan kahve hakkında bir çok eser bulunuyor. Bu konu hakkında Kartepe Belediyesi’ne bağlı çalışan Arkeolog Kübra Nur Çoban, “Osmanlı kültüründe Türk kahvesinin çok büyük bir önemi var. Türk kahvesi 16. Yüzyıldan itibaren kültürümüze giriyor ve çok seviliyor” dedi. “Kanuni Sultan Süleyman devrinde kahve bir süreliğine yasaklanıyor” Kahvenin kültürümüzdeki önemine vurgu yapan Kübra Nur Çoban, “Osmanlı kültüründe Türk kahvesinin çok büyük bir önemi var. Türk kahvesi 16. Yüzyıldan itibaren kültürümüze giriyor ve çok seviliyor. Türk kahvesi başlarda tarikatlarda uyanık kalmak ve daha çok zikir çekebilmek için tüketiliyordu. Daha sonrasında halk tarafından da Türk kahvesi çok seviliyor ve tüketilmeye devam ediyor. Kahvehanelerle birlikte de kahvenin halk arasında yayıldığını görebiliyoruz. İnsanları mutlu etmesi ve zinde tutmasıyla kafalarda soru işareti oluşuyor ve ilk kez Kanuni Sultan Süleyman devrinde kahve bir süreliğine yasaklanıyor. Daha sonrasında halkın yoğun ilgisi sebebiyle kahve halk tarafından yeniden tüketilmeye başlıyor. Dediğim gibi vazgeçilemeyecek bir içecek. Günümüzde çayı çok tüketiyoruz, çayın vazgeçilmez bir yeri var. Çayın tüketimi 20. yüzyılın başlarında oluyor. Geçmişte şuan olan çay tüketiminin yerini kahve alıyordu. Osmanlı döneminde kullanılan pek çok farklı eşya gibi fincanların da farklı özellikleri vardı. Halk tarafından kullanılan porselenler genellikle Kütahya’dandı. Saray ve çevresinde genellikle Çin’den gelen Fağfuri denen porselen kullanılıyordu. Halkta yine Kütahya çinisi dışında seramikten, camdan gibi servis edilebilecek farklı objelerde kullanılmaktaydı” ifadelerini kullandı. Kaynak:İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.