SON DAKİKA
Hava Durumu

#yaşam

A Gazete - yaşam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yaşam haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Başkan Taban projeleri anlattı Haber

Başkan Taban projeleri anlattı

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Gazeteci Pınar Yeniyiğit ve Gazeteci Mehmet Çetinkaya moderatörlüğünde tüm İnegöl basınının ortak canlı yayınında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Devam eden projelere ilişkin bilgiler paylaşan Başkan Taban, özellikle iki projenin kendilerini çok heyecanlandırdığını kaydederek yıl sonuna kadar Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı ile Merkez Park projelerinin tamamlanacağını duyurdu. “YÜZDE 70 KAYIP KAÇAK VARDI” Canlı yayında kendisine yöneltilen sorular üzerine alt yapıya ilişkin bilgiler veren Başkan Taban, “Alt yapının 50-60 yıl ömrü var. Bunu yapıyorsunuz ve geçen zaman içerisinde yıprandığını, deforme olduğunu görüyorsunuz. Şehrimizde de Büyükşehir Belediye Başkanımızın ve teknik arkadaşlarımızın aktarımıyla altyapının yenilenmesi gerektiği ifade edildi. Kaynaktan 100 birim suyu verdiğimizde, aboneye yüzde 30 ulaşıyordu. Yani yüzde 70 gibi bir kayıp kaçak vardı. Su israf oluyordu. Böyle bir ortamda ne kaynak yeter ne de verimlilik olur. Dolayısıyla alt yapının yapılması gerekliliğini görerek bu adımları attık. Alinur Aktaş Başkanımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte şu ana kadar içme suyu hatlarımızda 278 km hattımızı oluşturduk. Alanyurt bölgemizde de çalışmalar devam ediyor. Gözükmeyen ancak çok maliyetli yatırımlar bunlar. Şu ana kadar 1 katrilyonluk harcama yapıldı, ilave 1 katrilyonluk harcama da devam ediyor” dedi. MERKEZE 390 ARAÇLIK OTOPARK İnegöl’ün merkezinde yükselen Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı ile Merkez Park projelerine ilişkin de son durum hakkında bilgiler veren Taban, “Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı ile Merkez Park projesi bizleri heyecanlandıran iki projemiz. Merkez Park alanında biz özellikle üzerinde yapının olmadığı, eksi katında 200 araçlık otopark alanları bulunan, üzerinde de rekreasyon çalışmalarının yer aldığı, insanların üzerine oturup dinlenebileceği, nefes alabileceği, sosyalleşebileceği alanlar oluşturmak istedik. Sedir Kafe ve Kaymakamlık Lojmanının bulunduğu alanı da yeniden çalışarak şu anda tamamlamak üzereyiz. Hem Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı hem de Merkez Park projelerimizin her ikisini de bu yıl içerisinde açıyoruz. Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı dediğimiz, içerisinde etkinlik alanları ve toplantı salonlarının, Gastro İnegöl Mutfağının, kafeterya ve restoran yapılarının olduğu, altında yaklaşık 190 araçlık otoparkın bulunduğu, üzerinden hizmet binalarımızın yer aldığı, gençlerimize yönelik güzel bir Nöbetçi Kitaphanenin olduğu projeyi tamamlamaya çalışıyoruz. Kasım ayı içerisinde çalışma arkadaşlarımızın yavaş yavaş o binaya geçmesini sağlamak istiyoruz” diye konuştu. 3. ETAP TOKİ YIL SONU TESLİM Şehirde artan hızlı nüfusa oranla konut ihtiyacına yönelik devam eden projelerin sorulması üzerine 3. Ve 4. Etap TOKİ konutlarına ilişkin bilgiler veren Başkan Taban, “Şehrimizde hızlı artan nüfus konut ihtiyacını da doğuruyor. Şu an şehrimizde 805 konutluk TOKİ projesi teslim aşamasında. Yıl sonuna kadar teslim edilecek şekilde sürece girdiğimizi ifade edebilirim. Tabi bu yeterli mi değil. Yine 480 konutluk 4. Etap TOKİ konut projesiyle ilgili de bir görüşmemiz oldu. Talebimizi yineledik. O bölgede bir de okul ihtiyacımız var” açıklamalarında bulundu. KUZEYDE YENİ YAŞAM ALANI; MİLLET BAHÇESİ Başkan Taban, Bursa’nın en büyük Millet Bahçesinin son durumuna ilişkin de son detayları da paylaştı. Yeni bir yaşam alanı kurgulandığını ifade eden Taban, “Burası 451 dönüm bir alan üzerinde projelendirildi. Burada yeni bir yaşam alanı kurguladık. Şehrin güneyinde Hikmet Şahin Kültür Parkımız var. Kuzey nüfusunu da düşündüğümüzde burada yeni bir alan oluşturmamız gerektiğini gördük. Seyir terasıyla, gözlem kulesiyle, kafe restoranlarıyla, fotoğraf çekilme alanlarıyla özel bir alana dönüşmesi noktasında çalışmalarımız sürüyor. Harika yürüyüş yolları, spor alanları, bisiklet yollarıyla burada yer alacak. Bu çalışmada biz şu an yolları açma noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Araç yolları tamamlandı, şimdi sıra yürüyüş yollarına geldi. Ardından altyapı ve yol kaplama, aydınlatma, kafeterya restoran çalışmalarıyla finale erişecek” şeklinde konuştu. “İHALEYİ YIL SONUNA YETİŞTİRMEK İSTİYORUZ” İnegöl’ün uzun süredir beklediği stadyum müjdesiyle ilgili gelen soruyu da yanıtlayan Alper Taban, “Stadyumla ilgili süreç başladı. Bu süreçte çok eski bir yapı olan stadyumumuzla ilgili şehrimizde bir beklenti oluşmuştu. 10 bin kişilik bir şehir stadyumu yapılacak. Mesudiye Mahallemizde bulunan spor alanları içerisinde kurgulandı proje. Zemin etüdü ve proje çalışmaları sürüyor. Bu yıl içerisinde ihalesini yapmak istiyoruz. Yetişirse Aralık ayında… Sayın Bakanımız bizlere müjdeyi verdi. Bu süreçte bizlere Milletvekilimiz, Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala, Sayın Bakanımız Mustafa Varank, Milletvekillerimiz Ayhan Salman ve Ahmet Kılıç, İl Başkanımız, İlçe Başkanımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş hepsi destek verdi. Her birine teşekkür ediyorum. Bursa’mızın hangi bölgesinde ne ihtiyaç varsa, herkes arı gibi çalışıyor. Bakanlıklara gidilip alınıp geliniyor” dedi. DESTEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM Açıklamalarında İnegöl’ün gelişimi adına yürütülen çalışmalara destek verenlere teşekkür eden Başkan Taban, “Yapılan bu çalışmaların hepsi uyum, ahenk, bir ve beraber olmakla gerçekleşiyor. Bu noktada Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala ve Bakanımız Mustafa Varank olmak üzere; AK Parti İl Başkanımız Davut Gürkan’a, bölge Milletvekilimiz Ayhan Salman ve diğer tüm milletvekillerimize, Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’a, AK Parti İlçe Başkanımız Mustafa Durmuş’a, AK Parti Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve Meclis Üyelerimize, teşkilatlarımızın her kademesinde hizmet eden, belediye organizasyonu içerisinde departmanlarda çalışan arkadaşlarıma, bize inanıp güvenen, dua eden oy verenlere, vermese de bizi anlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerinde bulundu. Kaynak: Bülten

Diyet uzmanlarından uyarı Haber

Diyet uzmanlarından uyarı

Diyetisyen Berna Ertuğ, beslenme alışkanlıklarının temelinin çocuklukta atıldığını belirterek, "Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır" dedi. Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Berna Ertuğ, çocukluk çağı beslenmesi hakkında önemli bilgiler verdi. Çocuklukta sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi, ileriki yaşlarda sağlık sorunları ile karşılaşma risklerini azalttığının altını çizen Ertuğ, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının temelinin çocukluk çağında atıldığını ve obezite gibi önemli hastalıkların önüne geçmenin bu sayede mümkün olunduğunu belirtti. "Tek tip beslenme engellenmeli" Çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması konusunda anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğini işaret eden Ertuğ, " Beslenme her yaşta önemli olmakla birlikte, büyüme çağında daha da önem kazanır. Beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılır. Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır. Çocukların tek tip beslenmesi engellenmelidir. Öğün içerisinde tabaklarındaki besin çeşitliliği mutlaka artırılmalıdır. Fast food gibi daha hızlı ve daha kolay erişilebilir yiyecekler yerine, sebze ve meyve gibi posa içeriğinden zengin yiyecekler tüketmeleri sağlanmalıdır. Posasız besinlerden en çok tercih edilen rafine edilmiş tahıl gruplarına giren beyaz ekmek, pirinç ve makarna miktarlarının fazla tüketilmesi önlenmelidir. Pişirme yöntemlerine de özen gösterilmeli, kızartmadan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır" dedi. "Yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın ve yiyin" Sevmediği bir besini yemesi için çocuğa ısrar edilmemesi gerektiğine değinen Ertuğ, " Birkaç gün sonra tekrar o besini sunarak çocuğun sevmesi sağlanabilir. Çocuğun tüketmesi istenen besinler anne babalar tarafından da çocukla birlikte yenmelidir. Onunla beraber düzenli öğün saatleri belirleyip yemek hazırlarken onlardan yardım almak; masada birlikte yeme alışkanlığı edinmek ve bu öğünlere vakit ayırmak doğru beslenme alışkanlıkları kazanılmasında fayda sağlar. Çocuklara mutlaka su içme ve yavaş yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Büyük porsiyonlar azaltılmalı, çocuk ideal porsiyonlara alıştırılmalıdır. Fast food, çikolata ve bisküvi gibi alışkanlıklar asla yasaklanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki yasaklı besinler her zaman çocuğa daha cazip gelecektir. Belirli ölçülerde ara ara tüketilmelerine izin verilmelidir. Burada bir diğer önemli nokta çocukların fast food ve çikolata gibi besinlerle ödüllendirilmemesi gerektiğidir. Ödül olarak meyve tercih edilmelidir. Çocukların özellikle beslenme çantalarına önem verilmelidir. Ara öğün olarak meyve, süt ya da peynirli sandviçler hazırlayarak daha sağlıklı öğün tüketimi sağlanabilir" ifadelerini kullandı. "Fiziksel aktivitelerini artırın" Ertuğ, çocukların fiziksel aktivitelerinin artırılması gerektiğini belirterek, "Okuldaki spor aktiviteleri desteklenebileceği gibi anne babalarıyla beraber hafif ve orta tempolu egzersizler yapmaları sağlanabilir. Eğer çocuğun kilo problemi varsa asla diyete sokulmamalıdır. Bu konuda mutlaka yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandıracak bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınmalıdır" dedi. "Öneriler" Diyetisyen Ertuğ, çocuklarda sağlıklı beslenme programının uygulanması için şu önerilerde bulundu: "Tüm aile için uygun olan düzenli yemek ve atıştırma saatleri belirleyin. Yemek zamanlarını paylaşın ve çocuklarınızla yemek yiyin. Yemek saatlerinde tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli yiyecekler sunun. Yiyecekleri kolayca yönetebilecekleri şekilde sunun. Örneğin, küçük çocuklarda boğulmayı önlemek için yiyecekleri parçalara ayırın veya ezin. Tatlıyı rüşvet olarak kullanmaktan kaçının. Meyve tabağı veya yoğurt/meyveli yoğurt gibi sağlıklı tatlı seçenekleri sunun. Çocuğunuza yiyeceği kadar yemek porsiyonları oluşturun. Fazla besin koyup, tüketemediğinde tabağını bitirmeden kalkamazsın gibi cezalandırıcı cümleler kurmak ileri yaşlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme isteğini tetikler. Farklı yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini birlikte öğrenin. Yeni yiyecekler ve tarifler deneyin. Evde tuttuğunuz abur cubur miktarını sınırlayın. Atıştırmalıklar için elinizin altında bir kase meyve bulundurun. Çocuklarınıza sağlıklı ev yapımı yemekler yerken ailece yemek yemenin önemini vurgulayın." Kaynak: İHA

Yargıtay'dan gündelikçi kadınlar kararı! Haber

Yargıtay'dan gündelikçi kadınlar kararı!

Çalışan kadınların imdadına yetişen yardımcıların sigortalı olabilmelerine yönelik Yargıtay'dan önemli bir karar çıktı. Yüksek Mahkeme; evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı gibi işler de çalışan kadınların sigortalı sayılabilmeleri için belirli ücret ve sürekli çalışma şartı gerektiğine hükmetti. Tam 28 sene boyunca, gündelik işleri yapmak için gittiği evde, hasta yaşlı kadına da bakan B.Z., bir gün dahi SSK piriminin yatırılmadığını görünce hayatının şokunu yaşadı. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan gündelikçi kadın; tam 28 sene boyunca davalının ev ve eczane temizliği ile annesinin bakım hizmetlisi olarak gece geç saatlere kadar çalışmasına rağmen çalışmasının Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SGK) bildirilmediğini belirterek hizmet tespiti talep etti. Davalı iş kadını ise taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının yeşil kart hamili olduğunu, annesinin evinde bir süreliğine misafir olarak kaldığını öne sürdü. İş Mahkemesi, davanın reddine hükmetti. Kararı davacı kadın avukatı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, itirazı geri çevirdi. Davacı B.Z., bu kez kararı temyiz edince devreye Yargıtay 10. Hukuk Dairesi girdi. Kararda; ev hizmetlerinde meşgul olanların ücretle ve sürekli olarak çalışmaları halinde sigortalı sayılabileceği belirtildi. Kararda; "Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa, bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir. Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için yapılan işin evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında ev yaşamının gündelik, olağan ihtiyaçlarını karşılayan işlerdir. Öğretide ev hizmetleri, evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir" denildi. İş Mahkemesi'nin yeterince araştırma yapmadığının vurgulandığı Yargıtay 10. Hukuk Dairesi akrarında, davacı kadının sürekli çalışıp çalışmadığının tanık ifadeleriyle ortaya çıkarılması gerektiğine dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Ev hizmetleri 506 sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece ücretle ve sürekli olarak çalışanlar sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır. Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır. Eldeki davada, tüm dosya kapsamına göre davacının davalıya ait ev ve eczanede temizlik işine gittiği anlaşılmakta olup bozma öncesi dinlenen tanıklar tekrar dinlenmelidir. Ayrıca eve ve eczaneye komşu işyeri ve apartmanlarda uzun yıllar oturan ya da yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar (diğer evlerde çalışanlar, komşu market ve bakkal işleten ve çalışanları, sitede güvenlik görevlisi olarak görev yapmış kişiler), tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı. Kargo teslimlerinin hangi saatte yapıldığı araştırılmalı, bu şekilde çalışmanın kısmi veya tam zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği yöntemince araştırılmalı. Toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra çalışmanın kısmi süreli çalışma olduğunun anlaşılması halinde; gerektiğinde uzman bilirkişi görüşü de alınmak suretiyle, hükme konu dönem içinde bir günde kaç saat çalışmış olabileceği, haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenmeli ve yedi buçuk saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususu tespit edilerek açık ve anlaşılır, infazı da mümkün bir biçimde hizmet tespitine karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." Kaynak: İHA

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü? Haber

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü?

Ulaş Girgin Bilindiği üzere sağlıklı bir yaşam, zinde kalmak ve iyi bir görünüm yakalamak amacıyla birçok insan sporu hayatlarının parçası haline getiriyor. İnsan vücudunun sarfettiği eforu karşılamak için enerjiye, enerji için de de elbette besinlere ihtiyaç duyuluyor. Vegan beslenme ile spor ilişkisinde en çok karşılaşılan soru hayvansal gıdalardan alınamayan proteinin sporcu beslenmesinde nasıl sağlanacağı. Bu konu bazında çok bilinen bir yanlış kırmızı ve beyaz etteki protein oranının diğer besinlerden daha fazla olduğu ve sporcu beslenmesinde kesinlikle ihtiyaç duyulduğu. Elbette kötü planlanmış bir vegan beslenme yetersiz enerji alımına sebep olabilir fakat iyi bir planlama ile vücudun ihtiyacı olan yağ, karbonhidrat ve protein sağlanacaktır. Örnek olarak kuru baklagiller protein içeriği bakımından et grubundaki besinlere eş değerdir. 100 gram kırmızı et ortalama 22 gram protein içerirken kuru baklagillerin 100 gramında ortalama 20 gram protein bulunmaktadır. Ayrıca baklagil proteini sürekli tüketimde daha ekonomik bir tercih olacaktır. Vegan sporcular nasıl beslenmeli? Öncelikle protein baz alınırsa vegan beslenmeye uygun yüksek protein içerikli olan birçok besin bulunmaktadır. Besinler 100 gram üzerinden ölçüldüğünde seitan isimli buğday gluteninde 75 gram, soya fasulyesinde 36 gram, kuru fasulyede 21 gram, kuruyemişlerde 20 gram, nohutta 19 gram, tam buğday ekmeğinde 13 gram, bulgurda 12 gram, mercimekte 25 gram, tofuda 8 gram ve bezelyede 5 gram protein bulunmaktadır. Demir ihtiyacı için ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve mercimek, bezelye, kuru meyveler tercih edilmeli. Demir emiliminin artması için ise yemekten hemen önce ve sonra çay veya kahve tüketilmemelidir.  Kalsiyum kemik sağlığı ve kas kasılmaları için oldukça önemlidir. Yetersiz kalsiyum antrenman performansı düşürüp kas gelişimine zarar verebilir. Vegan beslenme anlayışında yeterli kalsiyumu almak için brokoli, ıspanak, turunçgiller ve kuru yemişler tercih edilebilir. B-12 problemi B-12 eksikliğinde ise vegan beslenme anlayışı biraz problem olabilir. Diğer eksiklikler doğal besinler aracılığı ile karşılanırken B-12 eksikliği bu doğal imkanlar ile karşılanamamaktadır. B-12 ihtiyacı için kullanılabilecek en iyi kaynaklar supplementler veya B-12 içeriği artırılmış vegan besinler olacaktır. Ayrıca tüm bu yazılanlara dikkat ederken spor yanında doğru kaloriyi almak ve doğru bir diyet uygulamak için mutlaka bir beslenme uzmanına başvurmak gerekmektedir.

Endüstriyel hayvancılığın doğaya etkisi Haber

Endüstriyel hayvancılığın doğaya etkisi

Ulaş Girgin Öncelikle endüstriyel hayvancılığın sebep olduğu ormansızlaştırma her gün birçok doğal habitatın ve canlı türünün kaybına yol açarken, bu denli yoğun üretimin karşılığında ise inanılmaz derecede büyük bir israf ve sera gazı emisyonu ortaya çıkıyor. Sera etkisini yükseltiyor Endüstriyel üretimin ilk aşamasında hayvanların yeterince beslenmesi ve kilo almaları gerekiyor. Araştırmalara göre dünyadaki sera gazı emisyonlarının en az yüzde 15’i hayvan yetiştiriciliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Hayvanların yedikleri besinleri sindirme süreci atmosfere metan gazı salınımı gerçekleştirirken hayvanların yiyeceği besinlerin üretimi için de gübre üretimi yapılıyor. Bu eylem de atmosfere CO2 yayıyor. Sera gazı emisyonunda artış oldukça sera etkisi yükseliyor. Bu da iklim değişikliğinin hızlanmasına yol açıyor. 500 gram et için 7 bin litre su Endüstriyel et üretiminin iklim değişikliğini hızlandıran tek etkisi yetiştiricilik döneminde oluşmuyor. Besin haline getirilmiş olan ürünlerin ulaşım ve dağıtım aşamaları fosil yakıt tüketimini artırarak iklim değişikliğini hızlandırıyor. Ayrıca et üretiminin su tüketimiyle de büyük ilişkisi mevcut. 500 gram inek eti üretimi için 7 bin litre su tüketmek gerekiyor. Kontrollü üretim açlığı bitirebilir Diğer yandan dünyadaki tarım alanlarının yüzde 83’ünün hayvancılık için kullanılıyor oluşu, dünyadaki açlığa katkı sağlıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre hayvancılık için kullanılan tarım alanlarında yetişen besinler yerine direkt olarak insan beslenmesine uygun ürünler yetiştirilse 4 milyar insanın daha gıda ihtiyacı karşılanabiliyor. 4 milyar insan dünyanın toplam nüfusunun yarısına denk geliyor.

Yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilir mimari Haber

Yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilir mimari

Ulaş Girgin Gün geçtikçe sayıları artan düzensiz ve yoğun yapılaşmaya sahip kentler, çevre ve insan sağlığı üzerinde büyük tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdidin en büyük sebebi ise yapıların doğal habitat ile uyumsuz şekilde konumlandırılmış olmasıdır. Sürdürülebilir mimari nedir? Sürdürülebilir yaşam alanları temelinde enerji kaynaklarını minimum seviyede kullanan, doğa ile uyum sağlayan ve aynı zamanda insan sağlığına da zarar vermeyecek yapılar oluşturmak üzerinedir. Bu mimari biçiminin tercih edilmesi ile hem doğal kaynakların tükenmesini engellenebilir hem de insan sağlığı korunarak yaşanabilir. Günümüzdeki doğal kaynak tüketimindeki etkinin yüzde 50’sini inşaat sektörü oluşturmaktadır. Örnek olarak ekonomik veya farklı birçok sebep ile kırsal bölgelerden kentlere olan göçün artışı, konut talebini de artırmakta, bunun sonucunda ise düzensiz yerleşim kaçınılmaz hale gelmektedir. Fakat aslında problem olan göç değil kontrol ve planlama eksikliğidir. Sürdürülebilir konutlarda otonom ve yenilenebilir kaynaklar enerji tüketiminde başrol konumundadır. Örnek olarak ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi binanın yapıldığı bölgeye göre, rüzgar türbini veya güneş paneli gibi sürdürülebilir teknolojiler ile karşılanmaktadır. Sürdürülebilir mimarinin amacı kent yaşamından veya kentleşmeden uzaklaşmak değil, teknolojinin yardımı ile kent yaşantısına sürdürülebilirliği adapte etmektir. Aynı zamanda bina yapımında da bulunulan konuma göre elverişli malzeme kullanmak, çevreyle uyumlu bir alternatif oluşturarak doğal olana müdahale etmeyen bir yaşam imkanı sunacaktır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.