SON DAKİKA
Hava Durumu

#tuz

A Gazete - tuz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tuz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yerin bin 300 metre altından çıkarılıyor Haber

Yerin bin 300 metre altından çıkarılıyor

Kırıkkale'nin Delice ilçesindeki Kılıçözü Dağı eteklerinden yerin bin 300 metre altından çıkan doğal kaynak suyundan elde edilen tuz, mineral zenginliğiyle öne çıkıyor. Toprak minerallerini toplayıp sera tipi havuzlarda güneş ışınlarıyla buharlaştırılmasıyla ortaya çıkan tuz, hijyenik şartlarda herhangi bir kimyasal işleme maruz kalmadan doğal yollarla üretiliyor. Coğrafi işaretli tuz, başta ABD, Almanya, İsviçre, İngiltere, Avustralya, Belçika, Kore ve Yeni Zelanda gibi ülkelere de ihracatı yapılıyor. Tuzun katı hali ve sıvısı yurt içi ve yurt dışında da talep görüyor. Magnezyum ve potasyum içeren Delice tuzunu, kramp ve eklem ağrılarına faydalı gelmesinden dolayı sporcularda tercih ediyor. Mayi Tuz Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Gözüyukarı, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, yerin bin 300 metre altından çıkan suyun topraktaki tüm mineralleri içerisine alarak yeryüzüne çıktığını ve sodyum oranının da düşük olduğunu söyledi. Kış mevsiminde de eksi 10 derecede çıkan doğal kaynak suyunun 21 derece ısıda olduğunu ifade eden Gözüyukarı, "Termal su olup, kış mevsiminde eksi 10 derecede bile 21 derece olarak yer yüzüne çıkıyor. Bin 300 metre kadar yerin altından kaynayan su, kaya tuzlarını eritiyor çeşitli madenlerden geçiyor, topraktaki tüm mineralleri içerisine alarak yer yüzüne çıkıyor. Altın, gümüş, stronsiyum gibi toprakta ne varsa içine aldıkça sodyum oranı düşmektedir" dedi. Tuzun kramp ve eklem ağrılarına iyi geldiğini anlatan Gözüyukarı, "Dünya'daki ve Türkiye'deki diğer tuzların sodyum oranı 40'tan başlayıp 35-38 aralığındayken bu tuzdaki sodyum oranı 31'e kadar düşmektedir. Tuzun içerisinde magnezyum ve potasyum oldukça yüksek. O yüzden de bu tuzu kullananlarda tansiyon gibi rahatsızlık olmamaktadır. Yine bu tuzu kullananlarda kramp ve eklem ağrıları hiç görülmemektedir. Varsa da çok kısa zamanda kayboluyor. İçerisindeki magnezyum ve potasyumun yüksek olmasından kaynaklanıyor" diye konuştu. Gözüyukarı, 11 ülkeye tuz ihracatı yaptıklarını belirterek, başta Almanya, İngiltere, Hollanda ve Amerika'nın birçok yerinde de tuzun satıldığını sözlerine ekledi. Kaynak:İHA

Tablet tuz kullanılmaya başlandı Haber

Tablet tuz kullanılmaya başlandı

Sivas kent merkezine uzaklığı 14 kilometre olan Bingöl köyünde üretilen kaynak tuzu bir çok faydasıyla dikkat çekiyor. İçerisinde; kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi 84 minareli bulunduran bu tuz doğallığı ve sağlıklı oluşuyla dikkat çekiyor. Yıllardır yemeklere lezzet veren kaynak tuzu günümüzde arıtma cihazlarında kullanılmaya başlandı. Zamanla arıtma cihazlarında bulunan reçine haznesinde oluşan kireç tabakası, tablet haline dönüştürülen tuz sayesinde çözülüyor. Reçine kireçten kurtulurken suyun yumuşaklığı korunmuş oluyor. “Tablet tuz, su arıtma cihazlarında kullanılıyor” İşletme sahibi Fikri Çiçek, tablet tuzun su arıtma cihazlarında kullanıldığını ifade ederek, “Biz burada yemeklik tuz üretiyoruz. Daha sonraları bu ürünümüz nasıl çeşitlendiririz diyerek araştırırken tablet tuz yapmaya karar verdik. Tablet tuzu kullanımında Türkiye'de Ankara ve İstanbul civarlarında yoğunluğu var. Türkiye olarak ne diyoruz. 'dışa tâbi olmayacağız diyoruz. Kendimiz üreteceğiz kendimiz yapacağız. Gerekirse ihracatımızı da çoğaltacağız'. Dışa tâbi olmayayım dedim makinemi aldım her türlü tuzumu burada kendim yapayım diyerek bu yola çıktım. Tablet makinemizi getirdik. Çeşidimize çeşit kattık. Bu tablet tuz, su arıtma cihazlarında kullanılıyor. Büyük otellerde yüzme havuzlarında kullanılıyor. Arıtma cihazlarının olduğu bölgelerde suyu yumuşatmada kullanılır. Şuan sularımız fazla iyi değil. Bunun için her site, lokantalar ve büyük işletmeler artıma cihazları koyuyor. Arıtma cihazlarını da koyduğu zaman mecbur bu tablet tuza ihtiyaçları var” dedi. “84 minareli barından bir tuz” Çiçek, Sivas tuzunun içerisinde 84 farklı mineral olduğunu söyleyerek, “Sivas tuzumuzun içinde yapay madde yok ve minareli çok zengin olduğu bir tuz. Bizim bu tuzlarımızın içerisinde doğal iyot var. İyot bildiğimiz üzere sonradan tuzların içine katılan bir madde. Biz bu tuzumuzun tahlilini yaptırdık sadece doğal iyot var. Bunun yanı sıra; potasyum, kalsiyum, magnezyum yoğun bir şekilde var. 84 minareli barından bir tuz bu. İnsana zararlı bir madde yoktur. Büyük işletmelerin yoğun bir şekilde arıtma cihazlarına döndüğünü biliyoruz. Yüzme havuzlarında büyük otellerde devlet kurumlarında şuan da her birimde artıma cihazları var. Bunlarda da mecbur tuz kullanmak zorundalar. Bu tuz artıma cihazlarında reçineler var. Bu reçineler zamanla kireç bağlıyor. Kireç bağladıktan sonra bu kireci bu tuz suyu yumuşatıp reçineleri temizliyor” diye konuştu. Kaynak:İHA

Ayakkabınızın için biraz tuz dökün ve mucizeye tanık olun! Haber

Ayakkabınızın için biraz tuz dökün ve mucizeye tanık olun!

Günün çoğunda ayakkabı ile dolaşıp zaman geçiririz. Hele sıcak günlerde ayakkabıların içinde terleme olur ve içi leş gibi kokar. Bu durumdan kurtulmak için çoğu kişi ayakkabılarını yıkayıp havalandırıyor. Ancak bu yıkama işlemi ayakkabılara oldukça zarar verir. Sizde ayakkabılarınıza zarar vermeden bu kötü kokulardan kurtulmak istiyorsanız bu yöntemi deneyin. Ayakkabınızın için biraz tuz dökün ve mucizeye tanık olun! Etkisini anında gösteriyor. Kimse bilmiyor hemen deneyin. İşte ayakkabı kokularını anında gideren o basit yöntem... KÖTÜ KOKULARDAN ANINDA KURTULUN Ayakkabılardaki kötü koku, nemin ve bakterilerin bir araya gelmesi sonucu oluşur. Mısır nişastası ve tuz yöntemi, ayakkabılardaki bu kötü kokuyu önlemek için etkili bir doğal çözümdür. Bu yöntemi uygulamanın faydaları şunlardır: Nem emicidir: Mısır nişastası ve tuz, ayakkabıların içindeki nemi emer. Bu sayede ayakkabılarınız daha kuru kalır ve kötü kokunun oluşması önlenir. Bakterileri öldürür: Tuz ve mısır nişastası, ayakkabılardaki bakterileri öldürerek kötü koku oluşumunu engeller. Doğal ve ucuz bir yöntemdir: Mısır nişastası ve tuz, doğal ve ucuz malzemelerdir. Bu nedenle, ayakkabılardaki kötü kokuyu önlemek için kullanabileceğiniz en ekonomik yöntemlerden biridir. KİMSE BİLMİYOR! BİRAZ TUZ ATIN VE MUCİZEYE TANIK OLUN Mısır nişastası ve tuz yöntemi uygulamak için şu adımları izleyebilirsiniz: Ayakkabılarınızın içini iyice temizleyin. Gerekiyorsa, ayakkabılarınızı bir bez veya sabunlu su ile temizleyebilirsiniz. Mısır nişastasını ayakkabının içine dökün. Ayakkabının içindeki tüm alanları kaplaması için, ayakkabıyı sallayarak nişastayı eşit şekilde dağıtın. Ayakkabının içine bir çorba kaşığı tuz dökün. Tuzu, mısır nişastası ile birlikte dağıtmak için tekrar ayakkabıyı sallayın. Ayakkabıların içindeki tuz ve nişasta karışımını bir gece boyunca bekletin. Ertesi gün ayakkabıları ters çevirin ve içindeki nişasta ve tuzu çıkarın. Ayakkabıları hava alabilen bir yerde birkaç saat bekletin. Bu yöntemi düzenli olarak uygularsanız, ayakkabılarınızın içindeki nem ve bakterileri azaltarak kötü kokunun önüne geçebilirsiniz.

Tuzdan uzak durun! Haber

Tuzdan uzak durun!

Tuzun tanımını yapan Prof. Dr. Uyar, “Tuz, sodyum (Na) ve klorür (Cl)’den oluşan ve dünyada yaygın olarak bulunan bir maddedir. Tuzun yüzde 40’ı sodyum, yüzde 60’ı klorür iyonlarından oluşur. 2.5 gram tuzda 1 gram sodyum bulunur” diye konuştu. "Birçok besinde doğal olarak bulunuyor" Tuzun hangi besinlerde bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Uyar, “Besinlerin çoğunda doğal olarak bulunan sodyum, tuzla işlenmiş besinlerde, kabartma tozunda, karbonatta, maden sularında ve birçok ilacın bileşiminde de bulunur. Lezzet verici özelliği nedeniyle besin hazırlamada kullanılan tuz, besinlerin dayanıklılığının artırılması ve saklanmasında da kullanılmaktadır. Örneğin; zeytin, peynir, sucuk, pastırma gibi besinlerin üretiminde, turşu ve konserve yapımında, besinlerin salamura edilmesinde vazgeçilmezdir. Tuz, antiseptik olması ve nem çekici özelliğinden dolayı besinlerde bozulmaya neden olan bakterilerin üremesine engel olmaktadır” şeklinde konuştu. Yaklaşık 5 bin yıl önce Çinlilerin besinlerin tuzda bozulmadan saklanabildiğini keşfetmeleriyle tuzun ekonomik açıdan çok önemli hale geldiğini, Roma imparatorluğunda bir dönem askerlerin maaşlarının bile tuzla ödendiğini hatırlatan Prof. Dr. Uyar, “Dondurucu ve buzdolaplarının keşfiyle tuzun kullanımı sanayide besin işlenmesine kaymış; evlerde daha çok lezzet amaçlı kullanılır olmuştur” dedi. "Tuz hayatın vazgeçilmezidir" Tuzun insanlar için öneminden bahseden Prof. Dr. Uyar, “Tuz vücuda alındığında çözünerek sodyum ve klorür iyonlarına ayrılır. Sodyum, kasların kasılmasında, kan hacminin ayarlanmasında, kan basıncının ayarlanmasında, sinirsel iletilerin düzgün çalışmasında, vücudun asitliğinin düzenlenmesinde rol oynar. Hayat için vazgeçilmezdir. Ancak fazlası da birçok hastalığı beraberinde getirir” ifadelerini kullandı. "Farklı hastalıklara neden olabilir" Günlük önerilen tuz alımının 5 gram (1 silme tatlı kaşığı) ile sınırlandırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Uyar, şu bilgileri paylaştı: “Bunun üzerinde her artış, kan basıncında yükselmeye yol açar. Kan basıncında aşırı yükseklik (hipertansiyon) ise felçlerin yüzde 62’sinin, kalp damar hastalıklarının ise yüzde 49’unun oluşumundan sorumludur. Ne yazık ki ülkemizde en sık ölüm nedeni, dolaşım sistemi hastalıklarıdır. Hipertansiyon da bunların ana nedenidir. Tuz alımı kısıtlanırsa dünyada 2.5 milyon kişinin ölümünün engellenebileceği hesaplanmaktadır. Kan basıncını artırmak dışında mide kanseri riskini artırmak, böbrek taşı gelişimini kolaylaştırmak, kemik erimesine yol açmak, kalp kasında kalınlaşmaya yol açmak, böbrek yetmezliğine yol açmak gibi kan basıncından bağımsız zararlı etkileri de gösterilmiştir.” "Ekmek ve kahvaltılıklar en çok tuzun alındığı besinler" Tüketilen tuz miktarının değerlerine değinen Prof. Dr. Uyar, “Ülkemizde yapılan SALTURK araştırmasında günlük tuz tüketiminin 15-16 gram/gün gibi çok yüksek değerlerde olduğu görülmüştür. Tuz kaynakları olarak da en çok ekmek (yüzde 31.9) ve yemeğe katılan tuz (yüzde 55,5) olduğu saptanmıştır. Besin türlerine göre ise kahvaltılıklar en çok tuzun alındığı besinlerdir. Gıda sanayisinde tuz, tatlandırıcı, koruyucu, su tutucu, susamayı artırıcı (daha çok sıvı gıda tüketimi) olarak kullanılmaktadır. Piyasada farklı tuz çeşitleri satılmaktadır. Bunlarının yüzde 98’inin sodyum ve klorürden oluşan bildiğimiz tuz olduğu unutulmamalıdır. Sonuçta hepsi tuzdur. Etkileri de aynıdır” açıklamasında bulundu. "Sofradan tuzluğu kaldırın" Günlük tuz tüketimini azaltarak yaşadığımız sağlık sorunlarını azaltabileceğimize dikkat çeken Prof. Dr. Uyar, “Daha sağlıklı bir hayat sürebilmek için yaşamsal önemi tartışılmaz tuzdan vazgeçmek mümkün değildir. Ancak günlük alımını azaltarak fazlasının getireceği ölümcül sağlık sorunlarından korunmak da mümkündür. İşe sofraya getirilen tuzluğu kaldırmak ve tadına bakmadan yemeğe tuz eklemek huyundan vazgeçmekle başlanabilir” diyerek sözlerini noktaladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.