SON DAKİKA
Hava Durumu

#TMMOB

A Gazete - TMMOB haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TMMOB haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BUÜ ve MMO'dan işbirliği Haber

BUÜ ve MMO'dan işbirliği

Önceki yıl başarıyla yürütülen ve bu dönem için de yeniden imzalanan protokol kapsamında BUÜ Makine Mühendisliği Bölümü 2. Sınıf öğrencileri yaz dönemi stajları içerisinde TMMOB Makina Mühendisleri Odası Kaynak Eğitim ve Muayene Merkezi’nde kaynak, tahribatlı ve tahribatsız muayene konularında, Makina Mühendisleri Odası’nda ise hidrolik ve pnömatik konularında teorik ve uygulamalı çalışmalar yapabilecek. Öğrencilerin mühendislik temel uygulamaları içinde yer alan kaynak, hidrolik, pnömatik konularında, teorinin yanı sıra uygulamaları bizzat yaparak bilgi ve deneyimlerini arttırmayı amaçlayan protokol BUÜ Rektörü Prof.Dr. Ferudun Yılmaz ve Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel tarafından imzalandı. İmza töreninde konuşan BUÜ Rektörü Prof.Dr. Ferudun Yılmaz, Üniversite-Sanayi işbirliği kültürünün daha da geliştirilmesi adına ciddi bir mesai harcadıklarını vurguladı. Nitelikli eğitim-öğretim faaliyetleri konusunda da son yıllarda kapsamlı bir çalışma yürüttüklerinin altını çizen Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; “Üniversitelerin eğitim öğretim, bilimsel araştırmaların ve teknoloji geliştirmenin yanında topluma hizmet anlamında da görev üstlenmek durumundadır. Bu kapsamda yerel yönetimler, STK’lar ve toplumun çeşitli katmanlarından gelen taleplerin karşılanması ve karşılıklı işbirliği noktasında kazan-kazan anlayışıyla birbirimize destek olmayı amaçlıyoruz. İmzaladığımız bu protokol sayesinde öğrencilerimizin uygulama anlamında kazandıkları imkân ve ihtimalleri değerli buluyoruz. Bu işbirliği sayesinde öğrencilerimiz, fakültemiz, üniversitemiz ve mezuniyet sonrasında da sektörün kazanımları olacaktır. Desteklerinden dolayı TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi yönetimine teşekkür ediyor, protokolün hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi. Önceki yıl gerçekleştirilen protokolün devamı niteliğinde bir işbirliği sözleşmesi hazırladıklarını aktaran Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Akdoğan ise; “Odamızın kaynak atölyelerinde öğrencilerimizin 15 günlük staj yapması, aynı zamanda atölyelerimizde 3 haftalık eğitim ve staj hizmeti verilmesi konusunda işbirliği yapacağız. Makine Mühendisleri Odası’nın nitelikli bir atölyesi var. Biz de kendi atölyelerimizi geliştirdik. 2. Sınıf öğrencilerimiz bu protokol sayesinde üretim ve kaynak alanlarında kendilerini geliştirme imkânı bulacak. Önceki yıl gerçekleştirdiğimiz işbirliği sayesinde güzel geri dönüşler aldık. Bu yılda devam niteliğinde bir protokol imzalıyoruz. Üniversitemize, Odamıza ve öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel ise bu imkanı yeniden sağladıkları için Üniversite yöneticilerine teşekkür etti. Sektörde eli kirli mühendislerin öncelik taşıdığını vurgulayan Ahmet İhsan Taşkınsel; “Bu anlamda biz de öğrenci kardeşlerimizin elini kirleteceğiz. Onlara mesleğin detaylarını öğreteceğiz. Biraz bilekleri kırılacak ve sektörün en azından sanayiye yönelik kısmını çok daha yakından görebilecekler. Mesleğin içerisinde olan birisi olarak uygulama ve stajın önemini biliyorum. Temel amacımız mesleki gelişim ve alınan teorik bilgilerin uygulamaya dökülmesine katkı sağlamaktır. Bu anlamda Bursa Uludağ Üniversitesi ile işbirliğini önemsiyoruz. Taraflara hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Törende BUÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Adem Akdoğan, Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ali Rıza Yıldız, akademisyenler ve şube yöneticileri de hazır bulundu. KAYNAK:İHA

Büyükşehir, TMMOB'yi proje alanında ağırladı Haber

Büyükşehir, TMMOB'yi proje alanında ağırladı

Ulaşımdan altyapıya kadar her alanda Bursa’yı geleceğe taşıyacak projeleri hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa'nın depreme karşı daha güvenli kent haline gelmesi için kentsel dönüşüm projelerine hız verdi. Zaman içerisinde yıpranan yapıları iyileştirerek depreme dayanıklı konutlar ile Bursalılara güvenli yaşam alanları oluşturmayı amaçlayan Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Caddesi ile Yiğitler, Esenevler ve 75. Yıl Mahalleleri kentsel dönüşüm projelerinde önemli bir mesafe alırken, toplamda 7 kentsel dönüşüm projesi üzerinde yoğun mesai harcıyor. Geçtiğimiz haftalarda devam eden dönüşüm projelerini basın gezisi ile kamuoyuna duyuran Büyükşehir Belediyesi, şimdi de akademik odalar, iş dünyası, Büyükşehir Meclisi imar komisyonu üyeleri ve akademisyenlere dönüşüm projelerini yerinde tanıttı. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ev sahipliğindeki teknik geziye, Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Mimar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu, Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Küçükkayalar, BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu, Büyükşehir Belediye Meclisi imar komisyonu üyeleri ve akademisyenler katıldı. [video id="4740" color="bg-warning"][/video] Toplam 153 bin 500 metrekare alanlı Gaziakdemir – Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi alanında başlayan teknik gezi kapsamında, Sıcaksu, İstanbul Caddesi, Yiğitler-Esenevler-75. Yıl, Arabayatağı – Ulus ve Karapınar ile Hanlar Bölgesi Kentsel Dönüşüm projeleri yerinde incelendi. Başkan Aktaş, tüm projeler hakkında detaylı sunum yaparken, akademisyenlerden gelen soruları da tek tek yanıtladı. Bursa’nın depreme karşı dirençli bir kent haline gelmesi noktasında kentsel dönüşümün şart olduğu konusunda hem fikir olan akademik odaların temsilcileri ve akademisyenler, yapılan teknik gezisinin çok yararlı olduğunu belirtti. İğne ile kuyu kazıyoruz Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, teknik gezinin çok verimli geçtiğini belirterek, “Başta Bursa’mızın sembol projelerinden olan Hanlar Bölgesi dönüşümü olmak üzere tüm proje alanlarımızı gezdik. Bu gezinin ardından da değerlendirme yapacağız. Akademik odalarımızın kentsel dönüşümle alakalı kanaatlerinin olumlu olması bizi teşvik ediyor, heyecanlandırıyor. Kentsel dönüşüm Bursa'nın olmazsa olmazıdır. Bu manada tüm vatandaşlarımızı daha duyarlı, daha özenli olmaya davet ediyorum. Hanlar Bölgesi için de çok heyecanlıyız. Tabir yerinde ise burada adeta iğneyle kuyu kazıyoruz. Hanlardaki kaçak alanında düzeltilmesi, çerçevelerin düzeltilmesi, alanın düzenlenmesi, otopark oluşturması gibi konularda yoğun emek harcıyoruz. Devam eden tüm dönüşüm projelerinin Bursa’mıza hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Dönüşümü çok önemsiyoruz Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu, kağıt üzerinde gördükleri projeleri yerinde görmenin çok verimli olduğunu söyledi. Kentsel dönüşüm bağlamında çalışmaların başlamasını çok önemsediklerini kaydeden Rodoplu, “Başlanmış iş bitmiş iştir diyoruz. Sadece konuşmanın bu kente fayda getirmeyeceği ortada. Depremselliği çok net bir kentte yaşıyoruz. En önemli kısmı bu işin şeffaf götürülmesi. Şeffaflık adına olumlu görüşlerimiz var. Umarım bu çalışmalar daha da kapsayıcı, daha da çok akılcı, doğru yere gidecektir. Bir yerden başlanmayı öncelikle olumlu buluyorum. Özellikle ulaşım noktasında da kentsel dönüşüm çalışmalarının desteklenmesini bugün itibariyle yerinde de gördük. Bence en önemli taraflardan bir tanesi de buydu. Başarılar diliyoruz Büyükşehir’e. Umarım hep birlikte, daha da iyi çalışmalar içinde olacağız” dedi. İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Küçükkayalar da yapılan çalışmaların Bursa’ya ve Bursalılara mutluluk getirmesini diledi. Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün de kentsel dönüşümlerle insanların daha sağlıklı binalarda yaşamalarına imkan sağlandığını hatırlatarak, bu çalışmalardan dolayı Büyükşehir Belediyesi’ni takdir etti. Bursa Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Bayhan ise Büyükşehir Belediyesi önderliğinde yapılan kentsel dönüşüm projelerinin kayda değer güzel projeler olduğunu belirterek, bu projelerin etap etap artmasıyla daha güvenli yapıların ortaya çıkacağını vurguladı. BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu da, “Deprem sonrası önlemlerden daha çok, deprem öncesi yapmamız gerekenlere odaklanmamız lazım. Vatandaşlarımıza da burada sorumluluklar düşüyor. Onların da bazı fedakarlıklarda bulunması gerekiyor.  Büyükşehir Belediyesine yapmış olduğu çalışmalardan dolayı teşekkür ederiz” dedi. Kaynak: Büyükşehir Bülten

'6 Şubat depremleri gündemden çıktı' Haber

'6 Şubat depremleri gündemden çıktı'

Ülke tarihinin en yıkıcı depremlerinden olan 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl, 6 Şubat Depremlerinin üzerindense 6 ay geçerken 1999 Marmara Depremi’nin 24’üncü yıl dönümünde açıklama yapan İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu, 17 Ağustos’tan 6 Şubat’a nelerin değişip değişmediğini değerlendirdi. Söz konusu depremlerin, ülke coğrafyasının gördüğü en büyük depremlerden olduğuna hiç kuşku olmadığını açıklayan Şube Yönetim Kurulu şu açıklamayı yaptı: “Ortaya çıkan can ve mal kayıplarının nedeni olarak depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, şimdiye kadar çoktan alınması gereken önlemleri almayan, bilime ve mühendisliğe kulaklarını tıkayan anlayışın sığındığı bahaneden öte bir anlam ifade etmemektedir. Marmara Depremi, ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olma özelliği taşımaktadır. Depremlere karşı hazırlığın toplumsal bir farkındalıkla, mevzuattan uygulamaya kadar her kademede yeniden yapılanma ve dönüşüm ile mümkün olabileceği tüm kamuoyunca ortak bir fikre dönüşmüştür. İnşaatlarda kullanılan malzemelerin kalitelerinin artırılmasına yönelik adımlar, yenilenen deprem yönetmelikleri ve haritaları, yeni bir yapı denetim mevzuatının varlığı toplumda 2001 sonrası yapılan yapıların daha güvenli olduğuna dair bir kanaat oluşturmuş olsa da durumun sanıldığı gibi olmadığı, 20 yıllık zaman diliminde hiçbir konuda yeterli hazırlığın yapılmadığı 6 Şubat 2023 Depremleriyle ortaya çıkmıştır. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve 20 Şubat Hatay Depremi’nin yaratmış olduğu yıkım ne yazık ki 17 Ağustos Marmara Depremi’nin birkaç katı büyüklüğündedir. Depremden etkilenen 11 il ve çevresinde, resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetti, 36 bin civarında bina depremler esnasında yıkıldı, 311 bin bina ise kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar bu depremlerin ekonomik maliyetinin 120-130 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etmektedir.” 6 ŞUBAT DEPREMİ ÜLKE GÜNDEMİNDEN ÇIKTI 6 Şubat Depremlerinin hemen ardından haftalar boyunca tüm basın-yayın kuruluşlarında yapı üretimi ve denetimindeki sorunlar enine boyuna tartışıldığını ve İMO’nun konuyla ilgili yapılması gerekenleri, yıkımın nedenlerini tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu dile getiren açıklamada gelinen süreç şöyle aktarıldı: “Ne var ki Depremin üzerinden henüz 6 ay geçmesine rağmen konu kamuoyunun, yetkili kurum ve kuruluşların ve yöneticilerin gündeminden çıkmış, verilen sözler çoktan unutulmuş görünmektedir. Depremin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bölgede yıkımı bekleyen ağır hasarlı yapılar tehlike yaratmaya devam etmekte, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zarar vermekte, imar planlarının oluşturulması süreçleri aksamakta, barınma ve su gibi en temel gereksinimler bile karşılanamamaktadır. Deprem bölgesinde bazı geçici barınma alanlarının altyapı çalışmalarının tamamlanamadığı ve dolayısıyla pek çok konteynerin depolarda bekletildiği, binlerce yurttaşımızın hala çadırlarda yaşamak zorunda kaldığı, konteyner kentlerde belediye hizmetlerinde ciddi eksikliklerin yaşandığı ve ulaşım sorununun bu kentler için temel bir mesele haline geldiği gözlenmektedir.” DEPREMLERDEN KORUNMANIN YOLU RİSKLERİ AZALTMAKTAN GEÇMEKTEDİR Var olan yapı stokunun büyük çoğunluğunun, deprem yönetmelikleri dikkate alınarak yapılmadığının vurgulandığı açıklamada çözüm yolları şöyle dile getirildi: “Yapılar ya mühendislik hizmeti olmadan üretilmiştir ya da yeterli düzeyde mühendislik hizmeti almamıştır. TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır. Bugün riskli yapı miktarımız istatistiksel yöntemlerle tahmin edilmektedir. Oysa, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına göre 2017 yılına kadar ülkemizdeki yapı stokunun envanterinin çıkartılıp bunlara müdahale edilmesi gerekmekteydi. Ne yazık ki 2023 Türkiye’sinde yapı envanterin nasıl çıkarılacağının yöntemi bile belirlenmiş durumda değildir. Yine TBMM’nin Kahramanmaraş merkezli Depremlere ilişkin çıkarmış olduğu Mayıs 2023 tarihli raporundan anlaşıldığı üzere son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapıya “Kentsel Dönüşüm” adı altında müdahale edilerek yenilenmesi sağlanmıştır. Yani 2012 yılından bu yana riskli olduğu düşünülen yapı miktarının sadece %3-4 civarındaki kısmı yenilenebilmiştir. Deprem risklerinin azaltılması kentsel yoğunluğun azaltılmasıyla doğru orantılıdır. Rant odaklı kentsel dönüşüm projeleri riskleri azaltmadığı gibi artırmaktadır. Kaldı ki gerçekten acil olarak dönüştürülmesi gereken binalar/bölgeler rant getirisi olmadığı takdirde kaderine terkedilmektedir. Rantsal getiriden faydalanmak için son dönemlerde yapılmış ve yapısal risk taşımayan bazı binaların da kentsel dönüşümden faydalanarak yıkılıp yeniden yapıldığı bilinen bir gerçektir. Riskler sadece bunlarla sınırlı değildir. Deniz kıyıları, dolgu alanları, dere yatakları ve çevresi ciddi bir riskle karşı karşıyadır. Okullar, hastaneler, itfaiye binaları ve diğer kamu binalarının deprem güvenlikleri belirsizdir. Ulaştırma yapıları, su yapıları, altyapı şebekeleri, su arıtma tesisleri, doğalgaz, enerji ve haberleşme ağları risk altındadır. Tarihi ve kültürel yapılar büyük bir risk altındadır. Kentlerimizdeki benzin istasyonları, yanıcı, zehirleyici ve kirletici maddelerin işlendiği, depolandığı ve dağıtıldığı yerlerde ciddi bir risk vardır. Bu tür aktiviteler çoğu kez iskân alanlarıyla iç içedir. YENİ RİSKLİ YAPI OLUŞMAMASI İÇİN YAPI DENETİM SİSTEMİNİN DEĞİŞMESİ GEREKİR 6 Şubat depremleri açık bir şekilde göstermiştir ki yapı denetim hizmeti en temelde bir kamu görevi olarak ele alınmalı, serbest piyasa koşullarına terk edilmemelidir. Teknik kadrolar nitelikleri ve yapabilirlikleri sorgulanmaksızın yapı denetimi sisteminde görev üstlenebilmektedir. Oysa, denetim hizmetlerini yapanlar, yapılan işin önemi gereği bilgi, deneyim ve uzmanlık sahibi olmak durumundadır. Ancak sistem bu tür elemanların görev yapabilmesine olanak sağlamamaktadır. Bununla birlikte yapı denetim kuruluşlarında çalışan mühendisler bir maliyet kalemi olarak görülmekte, nitelikli işgücünden kaçınılmakta, hatta hizmet almadan teknik elemanların imzalarını kullanma yoluna gidilmektedir. Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve etik değerlere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni model hayata geçirilmelidir. Proje denetimi ve yapı denetimi birbirinden ayrılmalı, proje denetimi doğrudan kamu eliyle yapılmalı, Yapı Denetim Kuruluşları doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalı ve onun denetiminde çalışmalıdır. YAPILARIN İNŞA AŞAMASINDAKİ MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ HAYATİ ÖNEMDEDİR Deprem ve diğer afetlerin yapılarda yaratmış olduğu hasarların çok büyük bir kısmının imalat kusurlarından kaynaklandığı bilinmesine rağmen inşa sürecinin temel aktörü olan şantiye şefliğine gerekli önem verilmemektedir. Uygulamada şantiye şefliği hizmeti sadece resmi prosedürleri tamamlamak amacıyla kağıt üzerinde kalmaktadır. Dolayısıyla Şantiye Şefliği formalite olmaktan çıkarılmalı, her şantiyede tam zamanlı olmak üzere bilgili ve işin gerektirdiği deneyime sahip mühendisler vasıtasıyla yapılması sağlanmalıdır. YETKİN MÜHENDİSLİK ŞARTTIR Bugün ne yazık ki, ülkemizde bir işi yapabilme yeterliliğine haiz olmanın ölçütü, diploma sahibi olmaktan geçmektedir. Diploma, mühendis ya da mimarın o konuda eğitim almış kişi olduğunu göstermenin yanı sıra o alandaki işi yetkinlikle yapabilmenin de göstergesi sayılmaktadır.  Oysa diplomanın belgelediği eğitim her koşulda çok önemli ve gerekli ise de bir işi gerektiği gibi yapabilmenin ölçütü olarak alınamaz. Bunun, öğretici, geliştirici, olgunlaştırıcı ve nitelikli bir uygulama deneyimi ile tamamlanması, bir başka deyişle, mühendisin düzeyli bir uygulamanın içinde pişmesi gerekmektedir. İnşaat mühendisliği çok geniş bir mühendislik dalı olma niteliğinin yanı sıra uygulaması ile de tecrübenin büyük öneme sahip olduğu bir meslek alanıdır. Dört yıllık bir mühendislik lisans eğitimini tamamlamak, mühendislik yetki ve sorumluluklarını kullanmak için yeterli değildir. Bu sebeple, inşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve yatırımların ekonomik sınırlar içerisinde kalması amacıyla “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçebilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla 1938 yılından bugüne değiştirilmemiş olan 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Kanunu değiştirilmeli Meslek Odalarının kendi meslektaşlarını yetkinliklerine göre belgelendirme ve yetkilendirme hakkı getirilmelidir. Çünkü tüm dünyada olduğu gibi meslek içi eğitim, mesleki bilgiyi-deneyimi ölçme ve değerlendirme, mesleki faaliyetlerin ve meslek etiğinin takibi gibi süreçler ancak Meslek Kuruluşları aracılığı ile yapılabilir ve sürekliliği sağlanabilir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, gerek kamu kurumlarının, gerekse kamusal alanların ihtiyaç duyduğu nitelikli mühendislik hizmetlerini tanımlarken Meslek Odalarının belgelendirme sistemlerini baz almalıdır. İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Afetlerle ilgili Kanunlar, İhale Kanunu gibi yapılaşmayı belirleyen pek çok kanun ve bağlı yönetmelik, şartname ve tebliğlerinde tarif edilmeye çalışılan mühendislik hizmetleri Meslek Odalarının vereceği belgeler ile tanımlanmalıdır. ÖNCELİK, SAĞLAM, KARARLI VE İSTİKRARLI BİR SİYASİ İRADE İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu, çözüm önerilerini ve çıkan sonucu şöyle sıraladı: 1- Özellikle son 20 yıl içerisinde başta depremler olmak üzere tüm afetlere yönelik politikaların ve atılması gereken adımların tüm boyutlarıyla neler olması gerektiği konularında, başta kamu kurumları ve karar organları olmak üzere hemen her kurum tarafından raporlar, planlar hazırlanmış ve kararlar üretilmiştir. Ancak son depremler sonuçları itibarıyla göstermektedir ki, alınan kararlar ve yapılan çalışmalar büyük oranda palyatif kalmış durumdadır. Dolayısıyla öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlarını gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.   2- Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır. 3- Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları zorunlu hale gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılmaktadır. Sermaye gruplarının, “güçlü” kesimlerin inşaatlarına göz yumup tam tersine özel düzenlemelerle hukukileştirmeye çalışılmak toplumun geneline emsal teşkil etmektedir. İmarda kural kuraldır. Merkezi ya da yerel siyasi/iktisadi aktörlerin çıkarlarına göre delinmemelidir. 4- İmar planları doğayı ve toplumsal yaşamı etkileyen, şekillendiren bütüncül planlardır. Afet risk haritaları, mikro bölgeleme çalışmaları, büyüme projeksiyonları, ulaşım ve altyapı planları gibi alt çalışmalar, bilimsel ve teknik içerikli, çok yönlü, çok bileşenli çalışmalardır. Bu kriterlere göre hazırlanmayan veya özel uygulamalarla sürekli delinen/değiştirilen planlar, sağlıklı yapılaşmanın önceli olan sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilemektedir. İmar planlarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi nitelikli katılımcılıkla mümkündür. -          İster yeni alanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ister mevcut planlar üzerindeki tadilatlar olsun her türlü imar çalışması şeffaf, katılımcı ve tekniğine uygun olmak zorundadır. -          Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu, zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir. İstisnai durumlarda kural ve kriterler titizlikle belirlenmeli ve denetlenmelidir. -          Özellikle çok katlı konut yapılarında yapısal düzensizlik yaratan uygulamalara son verilmelidir. 5- Sağlıklı yapılaşma, nitelikli bilimsel/teknik kurallar, nitelikli eğitim, nitelikli mesleki hizmetler, nitelikli müteahhitlik ve nitelikli kamusal denetim ile mümkündür. Kaynak: Bülten

Gemlik depremi konuştu Haber

Gemlik depremi konuştu

Gemlik Belediyesi öncülüğünde  TMMOB ve İstanbul Planlama Ajansı tarafından Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde düzenlenen Marmara Depremine Gemlik’ten Bakış ve Afet Zararlarını azaltma çalıştayının son gününde konusunda uzman teknik isimler depreme dayanıklı bir kent için önerilerini sunarken, afet lojistiği uzmanı Prof. Dr. Bahar Yetiş Kara tarafından afet sonrasında yapılacaklara dair detaylı bir sunum yapıldı. Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan’da katılan herkese teşekkür ederken, kapanış konuşmasında bilimin önemini vurguladı. Çalıştaya, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Belediye Başkan Yardımcısı Zeynep Akış Serintürk, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda vatandaşın yanı sıra masa koordinatörleri olarak; Şehir Plancıları Odası Başkanı Murat Dikme, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ülkü Küçükkayalar, Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, Yapı Denetim Birlik Başkanı Esra İnhanlı, Prof. Dr. Ramazan Livaoğlu, Doç. Dr. Eyüphan Aydın ve İnşaat Yüksek Mühendisi Şentürk Aydın katılarak yol haritası oluşturulmasında katkı sundu. Çalıştayın son gününün açılışı Prof. Dr. Bahar Yetiş Kara’nın Afet Lojistiği söyleşisiyle başladı. Afet anına hazırlıklı olmanın önemini vurgulayan Kara, koordinasyonun önemine değindi ve afet müdahalesinde belediyelerin önemini vurguladı. Başkan Sertaslan, “Bu bir son değil, başlangıç” Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan çalıştaya emek veren tüm katılımcılara teşekkür ederken, Bursa’nın Türkiye’nin zor bölgelerinden biri olduğunu, Gemlik’in ise hepsinden daha zor bir bölge olduğunu ifade ederken, zorluklarla karşı kararlılıkla mücadele mesajı verdi. Kısa bir süre içerisinde bu çalıştayın değerlendirmesini yapacaklarını ve bu çalıştayın başlangıç olduğunu belirtti. TMMOB’ye bağlı kurumlarla çalışmaya devam edeceklerini ve uzun soluklu işlerin olduğunun altını çizen Başkan Sertaslan, “Hemen uygulamaya sokabileceğimiz tavsiyeler olduğunu gördük. Büyük bir memnuniyetle değerlendirmesini yapacağız. Belediye Meclisimizden alabileceğimiz bir karar varsa meclisimiz aracılığıyla, idare olarak doğrudan alabileceğimiz bir karar varsa idaremiz aracılığıyla bu kararları alacağız. Bir sonraki adımın ne olacağı konusunda mutlaka tavsiyelerinizi bekliyorum. Bundan sonrada birlikte çalışabilmek ve afetler konusunda tavsiyelerinizi alarak pek çok ilçe ve ile örnek olacak atımları atacağız. Aldığımız kararların bir kez daha yararlı işler ve buna bağlı olarak yararlı sonuçlar çıkardığına dair inancımla hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum” dedi. Çalıştay, masa koordinatörlerine plaket verilmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. Kaynak: Bülten

Soma faciasını unutmadılar Haber

Soma faciasını unutmadılar

TMMOB Bursa İKK adına İl Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek’in okuduğu basın açıklaması şöyle: "Ülkemizin en büyük felaketlerinden birisi olarak tarihe geçen Soma Maden Faciası’nın 9. yılında, kaybettiğimiz 301 madencimizi saygıyla anıyoruz. ACI ŞEKİLDE DENEYİMLEDİK 9 yıl önce yaşanan felaket, sömürü hırsının ve neoliberal politikaların maden işletmelerini getirdiği durumu gözler önüne sermiştir. Yıllar boyunca uygulanan özelleştirmelerle kamu madenciliğinin yok edilmesinin, işçilerin sendikasızlaştırılmasının ve köleci çalışma sisteminin dayatılmasının madenleri işçiler için ne kadar güvensiz yerler haline getirdiğini gördük. Uzun bir geçmişe dayanan madencilik bilgi ve birikimini yok sayılarak teknik bilgi ve alt yapı olarak yetersiz, deneyimsiz şirketlerin kar hırsıyla işlettikleri madenlerin taşıdıkları tehlikeleri acı biçimde deneyimledik. 301 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Facia sonrasındaki dava süreci de, ülkemizdeki adalet sisteminin içinde bulunduğu durumu ortaya koymuştur. 301 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce ailenin yıkıldığı facianın davası 3 yıl sürmüş, yargılama sonucunda ise şirket sahibi beraat etmiştir. 6 ila 22 yıl arasında değişen miktarlarda ceza alan 14 kişiden pek çoğu tahliye olurken, geri kalanları da yasalaştırılan infaz indiriminden faydalandırmıştır. ASLA UNUTMAYACAĞIZ Aradan geçen 9 yılda, faciada kaybettiğimiz 301 madencinin acısı üzerine, adaletsizliğin yarattığı haksızlık duygusu da eklenmiştir. Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, yargı ne karar verirse versin, bizler, 301 madencinin ölümünü, siyasi iktidarın ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, madenci şirketin açgözlü sahiplerini ve faciaya sebep olan kişileri asla unutmayacağız. İnsanca yaşayabileceğimiz bir ülke ve insani koşullarda çalışabileceğimiz iş koşulları için mücadele etmeye devam edeceğiz.” TMOBB BASIN BÜLTENİ

Mimarlar Odası bir ilke imza attı Haber

Mimarlar Odası bir ilke imza attı

Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyeleri eşliğinde gerçekleştirilen atölye çalışmasında çocuklara slayt gösterileri ile mevcut oyun alanlarının tasarım aşaması anlatıldı ve fikirleri soruldu. Daha sonra çocuklar hayallerindeki oyun alanlarını resme dökerek, maketlerini yaptı. Renkli anlara sahne olan atölye çalışması sonunda ortaya çıkan çocukların birbirinden değerli fikir ve çalışmaları TMMOB Mimarlar Odası Fuaye alanında sergilenecek.       Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları ile çocukların hayallerindeki oyun alanını tasarlayarak, kentsel tasarım ve fikir süreçlerine dahil edileceğini söyledi.  Mimarlığın çocuklarla etkileşiminin tüm şubelerince ön plana alınan konulardan biri olduğunun altını çizen Şirin Rodoplu Şimşek, “Bu anlamda önemli bir çalışmaya imza attığımıza inanıyoruz. Atölyemizden çıkan sonuçları sergilemeyi planlıyoruz. Bizler, toplumu, şehirlerimizi dizayn etmenin çocuklarımızdan başladığına inanıyor ve bu bilinçle çalışma ve projelerimizi geliştiriyoruz” dedi.  Bursa Uludağ Üniversitesi Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Polat ise amaçlarının çocukların tasarım sürecine, kentsel kararlara en küçük yaştan itibaren katılımlarımı sağlamak, bu yönde bir farkındalık geliştirmek olduğunun altını çizdi. Prof.Dr. Sibel Polat, “Kentlerin planlanması, kente dair mekanların, ortak akılla, ortak fikirle geliştirilmesi meselesi günümüzde artık ele alınması gereken temel bir konu. Katılım mekanizmalarının gelişimi de tabi ki eğitimle mümkün oluyor. Bu eğitimi küçük yaşlardan itibaren sağlamak çok önemli. Biz bu yolla çocuklarımızın kendi ortamlarını nasıl tasarlayabileceklerine dair kararları verebilecekleri çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Çocuklarımızın kente dair aidiyetlerini, kentsel konularda farkındalıklarını, bu konudaki bilinç ve sorumluluklarını, yaşadıkları kentlere sahip çıkmalarını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.     Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ece Şahin ise  çocuk ve mimarlık çalışmalarının çocukların her alanda gelişimlerine önemli katkıları olduğunu belirterek, “Bilişsel, eleştirel düşünmeyi, yaratıcılığı, soru sormayı ve cevapları farklı yollarla keşfetmeyi sağlayan ve destekleyen bir yanı var. Çocuklar kendi fikirlerini hayata geçirmeye çalışırken bir yandan da birbirleri ile iletişim ve etkileşim içerisinde bulunabiliyor aynı zamanda fiziksel olarak da daha aktif ve mutlu oldukları saatler geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bu etkinlikler çocukları yalnızca mimar olmaya değil, daha sosyal, daha sağlıklı, daha aktif bireyler olmaya hazırlıyor. Bu etkinlikler çocuklarımıza hayatları boyunca aslında ihtiyaç duyacakları beceriler kazanmasını sağlıyor” şeklinde konuştu.  Mimar, İç Mimar Ayşe Burcu Zülfikar’da Amerika, İngiltere, Finlandiya, Mısır gibi ülkelerde çocuk ve mimari temalı çalışmaların çok önemsendiğini anlatarak, “Bizler de bu çalışmaların ülkemizde yaygınlaşmasını istiyoruz ve bu anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şimdiki çocuklarımız geleceğin karar vericileri. Bu bilinçle çalışmalarımızı yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.  Kaynak:İHA

Mimar Sinan saygı ile anıldı Haber

Mimar Sinan saygı ile anıldı

Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından ‘Mimar Sinan’ı Anma ve Mimarlar Günü’ nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, “Mimar Sinan’ı kültürümüze ve uygarlık tarihine yapmış olduğu katkıları nedeniyle saygıyla anarken; mimarlık ve sanatın kültürel ve tarihi zenginliklerin beşiği olan ülkemizde insanlığı  ortak mirası olan kültür varlıklarının tüm mimari, sanatsal ve simgesel değerleriyle korunması gerektiğinideğerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz” dendi. TOPLUMSAL KÜLTÜR ÖĞESİ Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından yapılan açıkla şu şekilde;“Mimarlığı, çağdaş dünya tarafından da “üstün evrensel değer” olarak tanınan, eşsiz yapıtlarıyla dünya mimarlığına esin kaynağı olan büyük usta Mimar Sinan’ı ölümünün 435.yılında saygıyla anıyoruz. Mimar Sinan’ın; Anadolu’nun yanı sıra, Balkanlar’dan Yakın Doğu’ya geniş bir coğrafyada verdiği özgün eserlerle olgunlaştırdığı, toplumsal bir kültür öğesi olan yapı sanatı ve fikirleri; ülkemizde mimarlık kültürünün temel taşlarını oluşturmuştur. Sinan’ın eserleri; “insanın yaratıcı dehasının başyapıtları” ve “insanlık tarihinde dikkat çekici bir aşamanın seçkin örnekleri” olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. ZENGİNLİKLERİN BEŞİĞİ Tarih boyunca uygarlıkların kesiştiği bir coğrafyada yer alan, eşsiz mimarlık ve sanat eserlerine sahip, doğal ve kültürel zenginliklerin beşiği olan ülkemizde; Mimar Sinan’ın eserleri, mimarlık mirası ve bellek değerleri, Cumhuriyet devrimi ve değerli kazanımları, uygarlık birikimlerimizle birlikte bilgisizce ve sistemli olarak hızla yok edilmektedir. KENTSEL DÖNÜŞÜM Kültürel varlıkların tespiti, korunması ve gelecek nesillere aktarılması için alınan önlemler ve yürütülen çalışmalar terk edilmekte; riskli alan, acele kamulaştırma kararları ve kentsel dönüşüm proje ve uygulamaları yoluyla koruma süreçleri devre dışı bırakılmaktadır. HUKUKİ VE TARİHİ SORUMLULUK Evrensel düzeyde kültür mirası değeri taşıyan bu eserlerin bütünlüğünün korunarak sahip olduğu estetik ve sanatsal özelliklerinin yaşatılması, özgün nitelikleriyle gelecek nesillere aktarılması için; mimarlık, koruma, arkeoloji, tarih ve mühendislik gibi mesleki uzmanlık gerektiren pek çok alanda çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir. Anayasada, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile Venedik Tüzüğü gibi ülkemizin kabul ettiği uluslararası sözleşmelerde belirtildiği üzere Devlet; kültürel varlıkların gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemleri almakla, anıtların gereğince korunmaları ve bakımları için tüm bilimsel gelişmelerden,  birikimlerden ve tekniklerden yararlanmakla yükümlüdür. Merkezi ve yerel yönetimler bu yükümlülükler çerçevesinde aldıkları tüm kararlarda hukuki ve tarihi sorumluluklar taşımaktadırlar. KÜLTÜR VARLIKLARI KORUNMALI Bu bağlamda Mimarlar Odası Bursa Şubesi olarak, Mimar Sinan’ı kültürümüze ve uygarlık tarihine yapmış olduğu katkıları nedeniyle saygıyla anarken; mimarlık ve sanatın kültürel ve tarihi zenginliklerin beşiği olan ülkemizde insanlığın ortak mirası olan kültür varlıklarının tüm mimari, sanatsal ve simgesel değerleriyle korunması gerektiğini değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz. TMOOB BASIN BÜLTENİ

Bursa'nın yapı röntgeni çekiliyor Haber

Bursa'nın yapı röntgeni çekiliyor

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 şehirde büyük yıkımlara yol açan depremlerin ardından yapılacak bilimsel çalışmaların ve alınacak tedbirlerin önemi bir kez daha ortaya çıkarken, Bursa Büyükşehir Belediyesi vatandaşların içini rahatlatacak önemli çalışmaya öncülük etti. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi, Yıldırım Belediyesi, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Jeoloji Mühendisleri Odası arasında ‘vatandaşların talebi doğrultusunda’ Bursa’daki binaların risk değerlendirmesini yapmak üzere işbirliği protokolü imzalandı. Protokole; Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Saim Kılavuz, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof Naci Çağlar, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ülkü Küçükkayalar ve Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu imza attı. “Deprem gerçeğini unutmamalıyız” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, toplumsal hafızada derin izler bırakan birçok olay bulunduğunu, pandemi sürecinin hala unutulamadığını söyledi. Tarih boyunca karşı kalınan gerçeklerden birisinin de deprem olduğunu anlatan Başkan Alinur Aktaş, Gaziantep ve Hatay bölgelerinde yaşadığı bazı hadiselerin kendisinde de derin yaralar bıraktığını ifade etti. Depremin dünyanın doğal olaylarından biri olduğunun altını çizen Başkan Alinur Aktaş, “Milyonlarca yıldır süregelen bir hadise. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. Bu konuda önemli sınavlar verdik, veriyoruz. Bursa olarak yakın zamanda bildiğimiz en büyük deprem, 99 depremidir. Deprem gerçeğiyle yaşamayı, bunun uzun soluklu bir süreç olduğunu unutmamalıyız. Devletimiz tüm kurumlarıyla birlikte deprem sonrasında o bölgelerde gerekli önlemleri alıyor. İhtiyaç duyulan her türlü personel, araç-gereç ve teçhizat, kısa sürede deprem bölgesine ulaştırılıyor. AFAD, Kızılay, Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere, ülkemizin her yanından kurum ve kuruluşlarımızın yanında fedakar vatandaşlarımız da ‘arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere’ yiyecek, giyecek ve kalacak yer noktasında seferber oluyor” dedi. "Bursa fay üzerinde yer alıyor” Deprem öncesi ve sonrasında yapılacaklarla ilgili ülke olarak ciddi bir bilgi birikiminin oluştuğunu söyleyen Başkan Aktaş, hedefin hasarı en az boyutla atlatmak olduğunu belirtti. Bursa için ‘hormonlu büyüme’ terimini kullandığını belirten Başkan Aktaş, “1980’lerden sonra oluşan hormonlu büyümeyi yıkarak, şehri güzelleştireceğimizi söylüyoruz. Ama bu gerçeğin birçok şehrimiz için geçerli olduğunu, Kahramanmaraş merkezli depremlerde gördük. İlk andan itibaren; Bursa olarak deprem bölgesinin yanında olduk, olmaya da devam ediyoruz. Emeği geçen tüm belediyelere teşekkür ediyorum. Şehirlerimiz cazibe merkezi olmaya başladı ancak çarpık yapılaşmış, köhneleşmiş, afetlere ve kentsel risklere duyarlı, altyapısı yetersiz ve niteliksiz, afet riski taşıyan yapılardan oluşan, depreme karşı dayanıklı olmayan yapı stoku ortaya çıktı. Düzensiz yapılaşmanın sonuçları ortada. Deprem uzmanları, ‘yaşadığımız son tecrübelerin ışığında’ Kuzey Anadolu Fayı’na (KAF) dikkat çekiyor. Bursa da bu fay üzerinde yer alıyor” diye konuştu. “Kar etme hastalığımızdan acilen vazgeçmeliyiz" Marmara’da muhtemel deprem tehdidi altındaki tek şehrin İstanbul olmadığının altını çizen Başkan Aktaş, Türkiye’nin ağır sanayisinin kurulu olduğu Bursa’nın da olası bir deprem riski altında bulunduğunu dile getirdi. Tarihi kayıtlara göre Bursa’da 1855 yılında ‘küçük kıyamet olarak anılan’ bir depremden bahsedildiğini hatırlatan Başkan Aktaş, “7,5 büyüklüğündeki bu deprem, insanların hayatlarını kaybetmesine, binlerce ev ve işyerinin harabeye dönmesine, tarihi anıtlar ve camilerin yıkılmasına sebep olmuştur. Bursa’da 1939 yılı yerleşim alanı 838 hektar iken, 2016 yılında bu rakam 16.397 hektara çıkmıştır. 50 yılda yaptığımız hataları 50 günde temizleyemeyiz. Farklı tarihlerde odalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız fikirlerini beyan ettiler. Hepimizin üzerine düşen önemli sorumluluklar var. Artık kentsel dönüşümde kar etme hastalığımızdan acilen vazgeçmeliyiz. Kentsel dönüşüm rant elde etme aracı değildir. Kentsel dönüşüm, eskiyen binalarımızı yenilemek için yöntemdir. Devletin ve belediyelerin üzerine düşen sorumluluklar olduğu gibi mülk sahibinin de üzerine düşen sorumluluklar var. 50 yıllık binaya karşılık sıfır binayı aynı metrekarede, hatta üstüne biraz para alma mantığıyla yaparak, 50 sene daha geçse bir arpa boyu yol alamayız. Bu gerçeği herkes görmek zorunda” şeklinde konuştu. "Kimsenin şehrin geleceğine dinamit koyma hakkı yoktur"  Belediye başkanlığının üzerinde bir emanet olduğunu, bu emaneti taşıdığı sürece bu tür olaylara vesile olmak istemediğini belirten Başkan Aktaş, “Bir binanın yüksekliği, o binanın depremde ilk yıkılacak bina olduğunu göstermez. Bunu son depremde de gördük. Önemli olan zeminimizi tanımak. Önemli olan bu zemin üzerine yaptığımız binalar. Zeminimizi Bursa olarak tanıyor ve biliyoruz. Bu konuda Türkiye’deki ilk üç belediyeden birisiyiz. Devam eden çalışmalarımız da var. Mevcut bina stokumuzu da tanımamız gerekiyor. Aslında herkes binasının ne olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyor. Bu fotoğrafı herkese göstereceğiz. Bugün şehrimizin geleceğinin şekillendirilmesi için karar alma günüdür. Bursa hepimizin. Bu kararı tüm bileşenlerle alacağız. İlçe belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, akademik odalarımız ve üniversitelerimizle birlikte daha güvenli yaşam sağlamanın yol haritasını ortaya koyacağız. Bugüne kadar oluşan tüm emek ve bilgi birikimimizi bu amaç doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz. Bunun için atacağımız adımlardan biri, mevcut yapı stoku içerisindeki sağlıksız yapılaşmalara yeni ilaveler olmasını engellemek olmalıdır. Kaçak yapı yaparak, şehrin geleceğine kötülük yapıyorsunuz. Kimsenin şehrin geleceğine dinamit koyma hakkı yoktur. Kaçak yapılar noktasında yeni ilaveler olmasını kesinlikle engellemeliyiz” ifadelerini kullandı. "Daha radikal kararlar alacağız" Bir taraftan ‘sağlıksız yapıları kentsel dönüşüm yoluyla yenilemek için’ tüm enerjilerini, maddi imkânlarını, personeli kullanmakta iken diğer taraftan kaçak yapılaşma olduğu sürece yapılan iyileştirmelerin anlamının kalmayacağını anlatan Başkan Aktaş, şunları söyledi; “Geçtiğimiz 5 yıllık süreçte hem Valiliğimiz hem de ilçe belediyelerimiz ile birlikte kaçak yapı ile mücadele konusunda çok karar aldık ve bunları uyguladık. Bundan sonraki süreçte kaçak yapı denetimlerini daha yaygın hale getireceğiz ve kaçak yapılaşmaya hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz. Bir toplumu öldürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu konuda öncelikli odağımız Bursa Ovası’dır. Verimli tarım toprağı olan ve zemin açısından da tehlikeli bölge olan Bursa Ovası’nın korunması konusunda, bundan sonra çok daha radikal kararlar alacağız. Ovada yeni yapılaşmaların türemesine tahammülümüz yok. Kentimizin deprem risklerinin tespiti için yürüttüğümüz çalışmalara ‘hız kesmeden’ devam edeceğiz. Bugüne kadar bu konuda elde ettiğimiz yapı envanteri olsun, tehlike haritaları olsun birçok bilimsel veriyi de kullanarak, JICA ile ortaklaşa olarak daha önce başlattığımız risk haritalarının oluşturulması projemizi önümüzdeki süreçte hayata geçireceğiz. JICA ile yürüttüğümüz proje, bize deprem anlamında en riskli bölgelerin görüntüsünü ortaya koyacak. Bu analizlerin sonuçları gözetilerek, bugüne kadar belirlediğimiz kentsel dönüşüm alanlarına ilave olarak öncelikle ele alınması gerekli sahalarda dönüşüm uygulamalarının sayısını artıracağız. Yapacağımız kentsel dönüşüm uygulamalarında bütüncül olma ilkesini gözeteceğiz. İmar planlarımızı bu anlayışla revize edeceğiz”. "Vatandaştan herhangi bir ücret alınmayacaktır" İmar planlarının revizyonuna yönelik Bursa’nın zemin durumunun çok daha net biçimde ortaya konması için mikro bölgeleme yöntemi ile jeolojik etütlerin yenilenmesi sürecini başlattıklarını açıklayan Başkan Aktaş, şu ifadeleri kullandı; “Bu kapsamda Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım ilçelerimizin plana esas jeolojik etütlerini elde etmiş olacağız. Ayrıca ‘bir deprem esnasında acil müdahale için’ ulaşım altyapısının sağlıklı biçimde çalışmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz bir kere daha gördük. Bu kapsamda sorumluluk sahamız içerisinde yer alan köprülü kavşak ve üst geçit gibi sanat yapılarının risk tespitlerini ‘teknolojik imkânlardan da faydalanarak’ insandan bağımsız bir denetleme sistemi ile sürekli kontrol edeceğiz. Çok önemli bir çalışmayı duyurmak üzere bir araya geldik. Herkeste kentsel dönüşüm beklentisi var. Buna ne para, ne güç, ne de teknik yetmez. ‘Belediye kentsel dönüşüm yapsın’ mantığını da doğru bulmuyorum. O bölgede veya sitede oturanlar bunun kararını verecekler. Bizler de kendi içimizde ekstra nasıl imkanlar verebiliriz, bunu sorguluyoruz. Kısa süre içerisinde bu konuda bazı paylaşımlarımız da olacak. Beşyol’da, Yiğitler’de, 75. Yıl’da devam edenler var. Karapınar, Değirmenönü’ne giriyoruz. Ulus, Arabayatağı’na giriyoruz. Yıkımlara başladık. Kentsel dönüşüm yapacağız. Her vatandaşın bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Siyaset yapmadan, insanlara bu süreci doğru şekilde anlatmalıyız. Halkımıza ‘mevcut yapılarının risk durumu hakkında’ bilgi sahibi olabilmelerinin önünü açıyoruz. Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım belediyeleri, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Jeoloji Mühendisleri Odası ile birlikte ‘vatandaşlarımızın talebi doğrultusunda’ ilimizdeki binaların risk değerlendirmesini yapmak üzere işbirliği protokolü yapıyoruz. Protokol kapsamında teknik ekiplerimiz yerinde binaların durumunu raporlayacak ve talep sahiplerine bildirecek. Bunun için de vatandaştan herhangi bir ücret alınmayacaktır. Başta Bursa Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla bunun maliyetini karşılayacağız. İmzaladığımız protokolün Bursa’mız adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” Toplantıda teknik detayları açıklayan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Ulaş Akhan da çalışmanın 17 ilçeyi kapsayacağını açıkladı. Önümüzdeki haftadan itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesinden online başvuruları almış olacaklarını söyleyen Akhan, “Hızlı tarama ile ‘bunun detaylarıyla alakalı’ üniversiteler ve ilçe belediyeleri, akademik odalarla beraber yasa çerçevesinde formları hazırlayıp mart ayının ilk haftasında sahaya ineceğiz. Elimizde yapı stoku envanteri var. İlçe belediyelerinin kaçak bina tespitleri var. Alt katında ticarethane olan ve statiğe uygunsuz müdahalelerle ilgili ilçe belediyelerinin envanteri var. 4-5 farklı yöntemle yapı stokumuzun kalitesini test etmiş olacağız. Hızlı tarama ile vatandaşımızın kendi yaşadığı binadaki tereddütlerle ilgili çalışma yapacağız. Belediye olarak JICA ile yapacağımız çalışmayla ise altyapı, elektrik ve doğalgaz santralleriyle ilgili detaylara ulaşacağız. Bursa'da 650 bin yapı stoku var. Protokolle 1 yıllık süreçte yüzde 25’lik görev alanını gözden geçirmiş olacağız. Mikro yöntemle zemin etüdü ihalesini yaptık 3 merkez ilçede start veriyoruz. Bursa'daki yapı stokunun yüzde 30'u 2004 yılı öncesine ait. Deprem yönetmeliği 1998'de çıktı. 2001 yılında yapı denetim zorunluluğu getirildi. 2004'te ise hazır beton zorunluluğundan dolayı biz, 2004 sonrasını hedefliyoruz" açıklamasında bulundu. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Saim Kılavuz da mülk sahiplerinin bireysel olarak bir tercih ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Bilgilerin davranışa dönüşmesi için kararlı tavır ortaya konulması gerektiğini dile getiren Kılavuz, bilimin ön gördüğü şekilde, zaaf göstermeden, kararlılıkla çalışmaların yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Naci Çağlar ise deprem bölgesinde yıkılan ve ağır hasar gören binaların benzerlerinin Türkiye’nin her bölgesinde bulunduğunu hatırlatarak, benzer hataların tespit edilerek kısa sürede giderilmesi gerektiğini kaydetti.

Nilüfer Belediyesi ve meslek odaları bina tespiti yapacak Haber

Nilüfer Belediyesi ve meslek odaları bina tespiti yapacak

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta art arda yaşanan deprem felaketinin ardından herkes yaşadığı binanın depreme dayanıklı olup olmadığı kaygısını yaşarken, Nilüfer Belediyesi bu kaygılara cevap verecek bir adım attı. Nilüfer Belediyesi, Nilüfer bölgesindeki ticari işletmeler içinde yer alan taşıyıcı sistem elemanlarının kontrolü amacıyla TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ile iş birliği protokolü imzaladı. Protokolü, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar ile TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek imzaladı. Protokol törenine her iki odanın yönetim kurulu üyeleri ile Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcıları Osman Ayradilli, Remzi Çınar ile Nilüfer Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Ayşegül Erkol da katıldı. Protokol çerçevesinde Nilüfer’de 70 metrekarenin üzerindeki 3400 ticari işletmenin içinde yer alan taşıyıcı sistem elemanlarının yerinde olup olmadığı ve varsa taşıyıcı sistem tahribatlarının gözlemsel tespiti yapılacak. Çalışmada ilk olarak Bursa Uludağ Üniversitesi’nden hocaların da yer alacağı bir komisyon kurulacak ve sahada çalışacak ekiplere eğitim verilecek. En az bir mimar ve bir mühendisin yer alacağı saha ekipleri, denetimde elde ettikleri verileri bu komisyona aktaracak. Komisyon da, bu bilgileri raporlayarak Nilüfer Belediyesi ile paylaşacak. Nilüfer Belediyesi de, taşıyıcı sisteminde sorun olan mülklere tebligat yapacak. Çalışmanın ilk olarak ticari işletmelerin yoğun olduğu Beşevler ve İhsaniye Mahallesi’nde başlayacağını belirten Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, bu çalışmanın ilk aşama olduğunu ve devamının geleceğini belirterek, “Bütün Nilüfer’de yapılacak bu çalışmanın ikinci etabında alanını daha da genişleteceğiz. Diğer bütün alanlarla ilgili yapılacak çalışmalar da içine girecek. Nilüfer’in bütün envanterini daha detaylı şekilde çıkaracağız. Her mahalleye girilerek, gözlemsel olarak bakılacak. Bina kaç yılında yapıldı? Binaların proje dışında eklentisi var mı? Binaların sorgulanması lazım” dedi. Başkan Erdem, bu süreçte meslek odalarına çok görev düştüğünü de sözlerine ekledi. Oda Başkanları Ülkü Mercan Küçükkayalar ile Şirin Rodoplu Şimşek de, odalar olarak her türlü çalışmaya hazır olduklarını belirterek, bu yaşananları unutturmamak için çaba göstereceklerini belirttiler.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.