SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tedavi

A Gazete - Tedavi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tedavi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Can dostların dostu İnegöl Haber

Can dostların dostu İnegöl

Başkan Taban, can dostlarına en iyi hizmeti sunmuş olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek; “Can dostlarımız İnegöl Belediyesi ile güvende” dedi. Şehirde yaşayan her canlıya hizmet düsturuyla çalışmalarını sürdüren İnegöl Belediyesi, özellikle sokak hayvanları için tüm imkanları seferber ediyor. 2019 yılında hizmete açılan, hayvan hastanesine sahip ve sunduğu imkanlarla can dostları için konforlu bir yaşam alanı olan İnegöl Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Bakım ve Tedavi Merkezi, bu anlamda bölgenin en kapsamlı merkezlerinden biri. İçerisindeki özellik ve donanımıyla sadece İnegöl değil çevre il ve ilçelerden de can dostlarına şifa dağıtan merkezin 2023 yılı çalışmalarına ilişkin açıklama yapan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, her geçen gün kendini yenileyen ve gelişen bir yapıyla can dostlarına hizmet sunduklarını söyledi. 5 BİN 409 CAN DOSTU SAĞLIĞINA KAVUŞTU Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne bağlı Sahipsiz Hayvanlar Bakım ve Tedavi Merkezinin 2023 yılı çalışmalarını anlatan Başkan Taban, “Yıl içerisinde toplam 5 bin 409 sokak hayvanına merkezimizde tedavi yapıldı ve sağlıklarına kavuşturuldu. Hayvan hastanemizde 32 hayvanın ameliyatı yapıldı. Burada bölgenin en kapsamlı hayvan hastanelerinden biri olduğumuzu ifade edebilirim. Tamamen teknolojik ve gelişmiş imkanlarla can dostlarına sağlık hizmeti sunuyoruz. Her canlı bizim için özel. Bu düşünceyle alanında uzman ekibimiz sokakta yaşayan can dostlarımızın her an yanındalar ve olmaya devam edecekler. Yaralı ve hasta olanı alıp iyileştiriyoruz, sağlığına kavuşan can dostlarımıza oluşturduğumuz beslenme noktalarıyla yaşam imkanı sunuyoruz” dedi. KISIRLAŞTIRMA ÇALIŞMALARIYLA POPÜLASYON AZALTILIYOR Kısırlaştırma çalışmalarıyla sokak hayvanı popülasyonunu azaltacak adımların da atıldığını ifade eden Başkan Taban, “Doğanın bir dengesi, bir ekosistem var. Sokak canlılarını bu sistem içerisinde görmezden gelemeyiz. Yaratılmış her canlının bir amacı, görevi var. Ancak aynı zamanda sokak hayvanı popülasyonunu dengeleyici adımlar da atmak durumundayız. Bu kapsamda tedavilerin yanı sıra 2023 yılında ekiplerimiz 1602 köpek ve 42 kediye kısırlaştırma operasyonu yaptı. Bu rakamla da Bursa genelinde en iyi kısırlaştırma oranlarından birine sahip olduğumuzu ifade edebilirim. Kısırlaştırma operasyonları sokaktaki hayvan popülasyonunu doğrudan etkileyen bir unsur. Can dostlarımızı yok sayamayız ancak doğru yöntemlerle sokaktaki hayvan popülasyonunun azalmasını sağlayabiliriz. Çalışmalarımız bu yönde devam ediyor” diye konuştu. 355 KEDİ VE KÖPEK YENİ YUVASINA KAVUŞTU İnegöl Belediyesi’nin sokak hayvanlarıyla ilgili önemli misyonlarından biri de can dostlarını sahiplendirmek olduğunu kaydeden Başkan Taban, şöyle devam etti: “Veteriner İşleri Müdürlüğümüz sokak hayvanlarını sahiplenici bir rol de üstleniyor. Örneğin; Boğazköy, Kurşunlu, Yeniceköy ve Tahtaköprü bölgelerinde Doğal Yaşam Alanları oluşturuldu. Buralarda sokak canlıları ve yaban hayvanları kışın soğuktan barınırken, aynı zamanda hayvan severler için de beslenme yapılabilecek alanlar oluşmuş oldu. Barınağımızı da ilçe halkımızın ziyaretine açarak burada vatandaşlarımızla can dostlarımızı buluşturuyoruz. Özellikle okullarımızdan, öğrencilerimizden yıl boyunca yüzlerce ziyaretçiyi ağırladık. Hayvan sahiplenme çalışmaları da kıymetli bir adım bizim için. Bu işlemleri kolaylaştırmak adına e-devlet üzerinden Hayvan Sahiplenme işlemini geçtiğimiz yıl aktif hale getirmiştik. Bugün e- devlette İnegöl Belediyesi’nin hizmetleri arasında hayvan sahiplendirmeye girdiğinizde barınağımızdaki tüm can dostlarının fotoğraf ve bilgilerini görebiliyorsunuz. Buradan direk sahiplenme işlemi de yapılabiliyor. 2023 yılında da can dostlarımızı sahiplendirme noktasında yoğun mesai harcadık. 73 kedi ve 282 köpek sahiplendirildi. Toplamda 355 can dostumuz yeni yuvasına kavuşmuş oldu.” Başkan Taban, yıl içerisinde çeşitli etkinlik ve organizasyonlar ile hayvan sahiplenen hayvanseverlere yönelik 3 ton mama desteği verildiğini de açıkladı. Kaynak: Belediye Bülteni

Kızıl akbaba doğaya salındı Haber

Kızıl akbaba doğaya salındı

Kızıl Akbaba Uludağ Bakacak'tan ekipler tarafından doğaya bırakıldı. Doğada türüne nadir rastlanan Bursa'da ise uzun süredir kaydı bulunmayan Kızıl Akbaba, göç yolculuğu sırasında yorgun düşüp Mustafakemalpaşa ilçesindeki bir tarlaya zorunlu iniş yaptı. Bitkin düşen akbabayı farkeden çiftçiler yaralı sandıkları hayvanı DKMP Bursa Şube Müdürlüğüne bağlı Celal Acar Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezine götürdü. Veteriner hekimlerce muayenesi yapılan Kızıl Akbaba'nın hafif enfeksiyonu olduğu, uzun süredir beslenemediği ve genel güç kaybı yaşadığı tespit edildi. 3 hafta süren yoğun tedavinin ardından eski sağlığını ve gücünü geri kazanan yaklaşık 7.5 kiloya ulaşan Kızıl Akbaba DKMP Bursa Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Uludağ Çobankaya Bakacak Mevkiindeki seyir terası yanında bulunan boş alandan yeniden doğaya salındı. Büyük bir kafes içerisinde bir pikap ile Bakacak'a getirilen Kızıl Akbaba kamyonetten alınıp ekipler tarafından kafe ile patika yollardan taşınıp serbest bırakılacağı alana konuldu. Büyük bir heyecanla kafesin ön kapağının açılmasıyla birlikte önce kafasını dışarıya çıkaran Kızıl Akbaba daha sonra kendisi de dışarıya çıtı. Bir süre etrafı izleyen Kızıl Akbaba yaklaşık 3 metreye yakın kanatlarını çırpıp bir anda havalandı. Çevredekilerin telaşla görüntü almaya çalıştığı anlarda Uludağ'ın zirvesinden aşağı süzülen dev kuş saniyeler içerisinde gözden kayboldu. Kızıl Akbaba'nın Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezinin açıldığı 2011 yılından bu güne tedaviye gelen ilk Kızıl Akbaba olma özelliğini taşıdığını belirten Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürü Ali Bozkurt, "3 haftadır merkezimizde tedavisi süren Kızıl Akbaba doğaya salınabilecek duruma gelmiştir. Genel sağlık durumu düzelmiş ve şu an 7.5 kg ağırlığa ulaşmıştır. Çoğu insan ülkemizde Akbabaların yaşadığından habersizdir. Ama ülkemizde Kara, Kızıl, Sakallı ve Küçük Akbaba olmak üzere dört tür gözlemlenmektedir. Kızıl Akbaba ya da bilimsel adıyla Gyps fulvus ülkemizde görülen bu dört akbaba türünden birisidir. E-Bird kayıtlarına göre Bursa’da ilk kaydı Uludağ Milli Park sahamızda 7 Eylül 1975’de kaydedilmiştir. Oldukça iri bir akbaba türü olan Kızıl Akbabalar kayalık ve dağlık arazide yaşar, kaya yarlarındaki çıkıntılarda koloniler halinde yuva yaparlar. Sürü halinde yaşasalar da aslında tek eşlidirler ve genellikle ömür boyu aynı eşle hayatlarını sürdürürler" dedi. Bozkurt kış şartlarının ağır geçeceği yerlerde besin bulmakta sıkıntı yaşayan türler için de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Bursa ve Bölge Müdürlüğüne bağlı diğer illerde yemleme çalışmalarının aralıksız yapılacağını, yemleme çalışmaları için kurum olarak gerekli tedbirlerin alındığını besin stoğunun yapıldığını söyledi. Kaynak: İHA

Ağız ve diş sağlığının önemi Haber

Ağız ve diş sağlığının önemi

Ağız ve diş sağlığına gereken özenin gösterilmediği durumlarda diş çürükleri ve diş kayıpları kaçınılmaz olduğu hatırlatılan açıklamada, “Toplumda diş çürüğünün sık görülmesi ve genel sağlığa etkilerinden dolayı ağız ve diş sağlığı problemlerinin açığa çıkmadan önce koruyucu önlemlerle engellenmesi gerekmektedir. Sağlık “fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam iyilik hali” olarak tanımlanmakta, sağlıklı olma durumu ise ancak vücuttaki tüm organ ve dokuların sağlıklı olması ile mümkün olmaktadır. Ağız ve diş sağlığı da genel sağlığın, dolayısıyla yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin vazgeçilmez bir unsurudur.” denildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün diş ve diş eti rahatsızlıklarını yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeni ile insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından biri olarak tanımlandığı belirtilerek, şöyle devam edildi, “ Ağız diş sağlığının korunması ve geliştirilmesi sürecinde çocuklarımızın eğitimi ve diş fırçalama alışkanlığı kazanmaları son derece önemlidir. Anne ve babalar kendi dişlerini fırçalarken çocuklarına da örnek olacaklardır. Evde anne ve babanın rol model olması, okulda öğretmenin diş fırçalamayı ya da doğru beslenmeyi özendirmesi çocukların ağız ve diş sağlığı açısından doğru tutum ve davranış edinmelerine yardımcı olacaktır. Günde en az 2 kez ve 2 dakika dişlerimizi fırçalamalıyız. En az 3 ayda bir diş fırçamızı yenilemeliyiz. 6 ayda bir diş hekimi kontrollerimizi aksatmamalıyız. Doğru ve düzenli ağız bakımını alışkanlık haline getirmeliyiz. Beslenmemizi düzenlerken çürük oluşturmayan besinleri seçmeliyiz. Ne yediğimiz kadar ne zaman yediğimizin de önemli olduğunu unutmamalıyız. Sert, kabuklu gıdaları dişlerimizle kırmamalıyız. Diş hekimimizin önerdiği koruyucu flor uygulamalarını ihmal etmemeliyiz.” Erzurum Sağlık Müdürlüğü’nün bu kapsamda tüm ilçelerde İlçe Kaymakamları, İlçe Milli Eğitim Müdür ve Müdür Yardımcıları ile diğer kurum yöneticilerimizin de katılımlarıyla okullarda eğitim etkinlikleri düzenlendiği vurgulanarak şöyle denildi “Etkinliklerde doğru diş fırçalama teknikleri çeşitli broşürlerle ve diş maketleri üzerinde gösterilerek öğrencilere ve öğretmenlere eğitim verilmiştir. Toplumda ağız ve diş sağlığı bilincinin oluşması ve ağız ve diş sağlığının korunması için özveriyle çalışan tüm diş hekimlerimizin Diş Hekimleri Gününü, tüm vatandaşlarımızın ve ağız-diş sağlığı hizmetlerinde çalışan tüm sağlık çalışanlarımızın Ağız ve Diş Sağlığı Haftasını kutluyoruz.” Kaynak: İHA

Kadınlar dikkat! Her 8 kadından biri... Haber

Kadınlar dikkat! Her 8 kadından biri...

‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ etkinliklerinde organize edilen bilgilendirme seminerinde Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin meme kanserinin kadın sağlığına olan risklerine vurgu yapıldı. Hastanenin toplantı ve seminer salonunda organize edilen seminere, Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Betül Kabalar, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, hastane çalışanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bilgilendirme seminerinin açılışında konuşan Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, “Meme kanserini tedavi edebiliyoruz. Meme kanseri önlenebilir bir kanser. Erken fark ettiğimiz zaman, erken tanı koyduğumuz zaman geri dönüşümü çok kolay olan bir hastalık. Bu hastalığa sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşıyoruz. Bu nedenle olabildiğince fazla kadına, insana ulaşmaya çalışıyoruz. Her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı çok önemlidir. Korkulacak bir şey yok kontrollerimizi aksatmayalım” dedi. Etkinlikte yaptığı sunumda, meme kanserinin her 8 kadından birinde görülebilen hastalık olduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, erken tanı konulmadığında hastalığın ölümle sonuçlanabildiğine işaret etti. Her kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Servet Yetgin, "Kadın olmak meme kanserine yakalanmak için yeterli bir kıstas çünkü kadınlık hormonu dediğimiz östrojen hormonu, meme kanserini tetikleyen etkenlerden biri. Diğeri ise yaş faktörü. 35 yaş üstündeki kadınların düzenli olarak taramadan geçmesi çok önemlidir. Erken teşhis edildiğinde yüksek oranda başarıyla tedavi edilebilmektedir. Burada kadınlar kendi kendilerine meme muayenesini mutlaka öğrenmelidir. Memelerinde herhangi bir değişiklik fark ederlerse vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalıdır. 40 yaş üstünde olmak, diğer memede meme kanseri hikayesi, ailede meme kanseri hikayesi, erken yaşta adet olmak ya da geç yaşta menopoza girmek, hiç doğum yapmamak veya ilk doğumunu ileri yaşlarda yaşamak, uzun süre doğum kontrol hapı kullanmak, aşırı kilolu olmak meme kanseri riski oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. Etkinlik sonunda organizasyona katılan kadınlara pembe kurdeleler takıldı. kaynak:İHA

8 yaşındaki kız 6 yıldır evden çıkmadı Haber

8 yaşındaki kız 6 yıldır evden çıkmadı

Gaziantep'te cilt kanseri hastalığıyla mücadele eden 8 yaşındaki Cemile Bozkurt, gün ışığı ve güneşin hastalığını daha da tetiklemesi nedeniyle 6 yıldır gün yüzü göremiyor. Yıllardır evden çıkamayan, vaktinin çoğunu karanlık odada geçiren ve okula da gidemeyen küçük Cemile ile anne-babası, hastalığa çare bulunmasını istiyor. Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde yaşayan Serdal-Zehra Bozkurt çiftinin 8 yaşındaki kızları Cemile Bozkurt, 6 yıldır cilt kanseri hastalığıyla mücadele ediyor. İlk belirtileri 2 yaşında başlayan ve bir yıl önce yapılan son tetkiklerde cilt kanseri teşhisi konulan Cemil Bozkurt, hastalığı nedeniyle 6 yıldır neredeyse hiç gün yüzü göremiyor. Evden çıkamıyor, okula gidemiyor, gününü karanlık odada geçiriyor Hastalığının gün ışığı ve güneşte daha da artarak vücudunu yaralar kaplaması nedeniyle yıllardır evden çıkamayan, okula gidemeyen ve gündüzleri vaktini karanlık odada geçiren küçük Cemile tedavi olmak istiyor. Kızlarının gözlerinin önünde eriyip gittiğini belirten anne Zehra ve baba Serdal Bozkurt ise ülke genelinde ilgili doktorlara seslenerek kızlarının hastalığına çare bulunmasına istiyor. "Kızım gün ışığından etkilenmesin diye evdeki bir odamızı karanlık oda yaptık" Kızının 2 yaşından beri bu hastalığın pençesinde olduğunu ifade eden ve yıllardır tedavisinin bulunamadığını vurgulayan baba Serdal Bozkurt, “Kızıma hastalığı yüzünden bırak güneşi, gün ışığı dahil yasak. Kızım gün ışığından etkilenmesin diye evdeki bir odamızı karanlık oda yaptık. Gündüz dışarı çıkamıyor, gece bazen dışarı çıkarıyorum ve biraz gezdirmeye çalışıyorum ama artık havalar da soğuk. Biz, kızıma bir tedavi istiyoruz. Bu hastalıktan anlayan bir insan istiyoruz. Başka bir şey değil. Kızımın iyi olmasını istiyorum. Günden güne eriyip gidiyor” dedi. "Çocuğum her gün canlı canlı gözümüzün önünde eriyip gidiyor" Kızının gözlerinin önünde eriyip gittiğini ve söyleyen ve çare bulamadıkların ifade eden anne Zehra Bozkurt, "Çocuğum her gün canlı canlı gözümüzün önünde eriyip gidiyor. Hastalığı adım adım vücudunu tüketiyor. Yetkililerden kızıma bir çare, bir derman bulmasını istiyoruz. Kızımın hastalığına çare bulup yanıma getirin demeleri bile yeter bize. Artık yaraları vücudunu yemeye başladı. Burun kalmadı, göz kalmadı. Yani şu derdimize bir çare istiyoruz. Başka bir şey istediğimiz yok" ifadelerini kullandı. "Ben neden okula gidemiyorum, güneş neden bana düşman oldu, burnumu istiyorum" Kızının diğer kardeşleri gibi okula gitmek istediğini ve vücudundaki yaralar nedeniyle çok acı çektiğini de ifade eden anne Zehra Bozkurt, "Yani kızım sürekli bana 'Okula gitmek istiyorum, burnumu istiyorum. Ablalarım okula gidiyor, ben de gitmek istiyorum. Niye güneş bana böyle düşman oldu? Neden lambalar kapalı? Niye telefona bakamıyorum? Niye televizyona bakamıyorum? Ben de çocuğum anne' diyor. Yani yapacak bir şey yoktur. Allah'tan tek dileğimiz bir şifa, bir derman. Başka bir şey yok yani. Kızımın derdine çare olacak bir insan varsa çıksın elini ayağını öpeceğim" şeklinde konuştu. "Canım iyileşmek istiyor" Hastalığı nedeniyle yıllardır dışarı çıkamadığını ve iyileşmek istediğin söyleyen 8 yaşındaki Cemile Bozkurt ise, “Sekiz yaşındayım. Okula gidemiyorum. Sürekli evdeyim. Tek başıma canım sıkılıyor. Herkes okula gidiyor, ben evde kalıyorum. Canım iyileşmek istiyor. İyileşip okula gitmek istiyorum. Ben de dışarıda, güneşli havalarda oynamak istiyorum herkes gibi. O yüzden beni iyileştirecek doktor istiyorum. Sonrasında iyileşip okula gitmek istiyorum ve ben de doktor olup bütün böyle hastaları iyileştirmek istiyorum” ifadelerine yer verdi. Kaynak: İHA

Diş teli tedavisinde temizliğe dikkat Haber

Diş teli tedavisinde temizliğe dikkat

Dişlerinin görüntüsünden ve yapısından rahatsız olan kişilere uygulanan diş teli tedavisinde hijyen en önemli unsur olarak öne çıkıyor. Diş doktoru Samira Murad, diş teli temizliğinin, ortodontik süreçte kişilerin ağız hijyenini sağlayabilmeleri için önemli bir konu olduğunu belirterek, "Diş tellerinin temiz tutulması ve ağız hijyeninin sağlanması, braketlerin etrafında oluşabilecek lekelenmelerin, diş çürüklerinin, iltihaplanmanın ve farklı komplikasyonların ortaya çıkmasını engeller. Bu nedenle dişlerde çürüklerin ya da herhangi bir rahatsızlığın oluşmaması için diş teli temizliğinin günlük olarak doğru bir şekilde yapılması gerekir" dedi. Diş teli tedavisinin uzun ir süreç olduğunun altını çizen Murad, "Kemik yapısı gelişimini tamamlamış olan her yaştan bireye rahatlıkla uygulanabilir. Ortodontik tedavi öncesinde bir hazırlık süreci vardır. Hazırlık süreci tamamlandıktan sonra dişlerin üzerine özel yapıştırıcı kullanarak braketler yerleştirilir. Yerleştirilen braketlerin arasından tel gergin bir şekilde geçirilir. Telin gerginliği sonucunda dişlere istenilen yönde hareket etme imkanı tanınır. Doğuştan var olan çene rahatsızlıkları, çarpık diş, diş şekillerinin bozuk olması ve dişler arasındaki boşluklar bu tedavi yöntemi ile giderilebilir" dedi. Ağız ve diş sağlığına gereken önemin verilmemesi halinde dişlerde bakteri oluşumunun artacağını belirten Murad, "Bu bakteriler braketlere yerleşerek diş taşı oluşumuna yol açabilir. Diş taşlarının oluşması sonucunda diş ve diş eti rahatsızlıkları meydana gelebilir. Diş telleri takılmasının ardından ağız ve diş temizliğini sağlayabilmek önemlidir. Dişlerin yüzeyine yapıştırılan braketlerin ve tellerin aralarında gıda artıklarının birikmesi çürük oluşumunu tetikleyebileceği için diş tellerinin düzenli olarak temizlenmesi önemlidir" dedi. Tedavi görenlerin diş tellerine zarar vermemek için kesinlikle yumuşak uçlu, düz diş fırçası kullanması gerektiğini kaydeden Murad, "Şarjlı diş fırçaları da orta hızda kullanıldığında diş telleri için güvenlidir. Günde en az 2-3 kez diş fırçalanmalıdır. Diş aralarına ulaşmak için de diş arası (ara yüz) fırçaları kullanılabilir. Braket takılı dişlerin temizliği normal diş temizliğinden daha uzun sürer. Braketlere zarar vermemek için çok dikkat etmek gerekir" dedi. Murad, diş tellerinin bakımı için yenilen yiyeceklere de özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, "Diş tellerinin ve dişlerin lekelenebileceği yiyeceklerden uzak durmalıyız. Sert kabuklu yiyecekler ve diş tellerine yapışacak karamelli veya şekerli yapışkan yiyeceklerden de uzak durmak gerekir" dedi. Kaynak:İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.