SON DAKİKA
Hava Durumu

#tarih

A Gazete - tarih haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tarih haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BUÜ ve Özbekistan Akademisi'nden işbirliği Haber

BUÜ ve Özbekistan Akademisi'nden işbirliği

Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. AzamatZiyo, beraberindeki heyetle birlikte BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz'ı ziyaret etti. Üniversite yöneticilerinin de hazır bulunduğu ziyarette 2023 yaz sezonunda BUÜ’nün ev sahipliğinde Enstitü akademisyenlerine verilen seminerlerin etkisi üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. BUÜ’nün düzenlediği seminerler için tüm yöneticilere ve emeği geçenlere teşekkür eden Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. AzamatZiyo; “2023 yaz döneminde Enstitümüzden gelen 15 akademisyene Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanlığı nezdinde iki gün boyunca seminerler verildi ve akademisyenlerimiz en iyi şekilde ağırlandı. Hocalarımızdan kıymetli geri dönüşler aldık. Üniversitenizin bizlere gösterdiği yakın ilgi nedeniyle şükranlarımızı sunuyoruz. Bu ziyaretimizde de ikili ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi adına özel bir protokole imza atacağız. Taraflara hayırlı olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ise 2022 yılında Özbekistan'a gerçekleştirdiği ziyarette son derece olumlu gözlemler elde ettiğini söyledi. Devlet ve millet genelinde bir kardeşlik duygusunun hali hazırda mevcut olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; “Bizler; tarih, kültür ve medeniyet ölçeğinde her zaman yakın ilişkiler içerisinde bulunmuş milletleriz. Özümüz bir, sözümüz bir diyebiliriz. Orta Asya’daki tüm Türk cumhuriyetleri ile kardeşlik bağımız devam ediyor. Özbekistan da bu anlamda bizler için son derece kıymetlidir. Üniversitelerimiz arasında da geçmiş yıllardan gelen bir dostluk ortamı bulunuyor. Bu dostluğu akademik ve bilimsel manada da pekiştirmek istiyoruz. İmzalayacağımız protokol de inşallah bu amaca hizmet edecektir. Hepimize hayırlı ve uğurlu olsun” açıklamasında bulundu. Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. AzamatZiyo ve beraberindeki heyet daha sonra BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanlığını ziyaret etti. Heyeti, Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Basri Öcalan ve akademisyenler ağırladı. Kaynak:İHA

Osmangazi, öğrencilere milli mücadeleyi anlattı Haber

Osmangazi, öğrencilere milli mücadeleyi anlattı

Osmangazi Belediyesi, ilçedeki liselerde düzenlediği programlarla öğrencilere tarih şuurunu ve milli değerleri anlatarak sevdiriyor. Yıl boyunca çok sayıda kültürel ve tarihi etkinlik düzenleyen Osmangazi Belediyesi bu etkinliklerden birini de Bursa Erkek Lisesi’nde düzenledi. Düzenlenen etkinlikte Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, öğrencilere Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde milli mücadele dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarını anlattı. Bursa Erkek Lisesi’nde düzenlenen programa; Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Binbaşı, Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, öğrenciler ve öğretmenler katıldı. Anlamlı programın sunumundan dolayı Karabağ’a teşekkür eden Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Binbaşı, “Türk Milleti olarak bizim en büyük kazanımımız egemenlik kayıtsız şartsız milletin ilkesinin teminatı Cumhuriyettir. Bu mirasımızı gelecek nesillere en iyi şekilde aktarmalıyız.” dedi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği panelde Mustafa Kemal Atatürk’ün harp ustası olduğunu belirten Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, milli mücadele döneminde yaşanan ibret verici olayları örneklerle anlattı. Arslan, “Mustafa Kemal Atatürk der ki, savaş sadece cephede kalırsa başarısızlık kaçınılmaz olur. Savaşı evinde oturan, tarlasını işleten, dükkanını çalıştıran, kadın, erkek, genç ve yaşlı herkesin hissetmesi lazım. Zafer ancak böyle gelir. Türk Milleti, kadın, erkek, genç ve yaşlısıyla hatta kimi yerde çocuklarıyla mücadele verir. Bir gazete kupüründen örnek vereyim Bursa’da Kuvacı İslam 12 yaşında Yunan işgali sırasında Hâkimiye-i Milliye Gazetesi’ne Şubat 1920 tarihinde haber oluyor. Kuvacı İslam Bursa işgal edilince arkadaşlarıyla birlikte dağa çıkarak dönemin Bursa’daki işgal kuvvetleri komutanına bir mektup yazıyorlar. Mektupta şu satırları yazıyorlar, ‘Şimdi biz gidiyoruz ama ordumuzla beraber geri döneceğiz’. Mustafa Kemal Atatürk de şöyle diyor; ‘Cumhuriyet demek sadece bir rejim değişikliği değildir. Cumhuriyet vatan, dalgalanan bayrak, bağımsızlık ve uğruna on binlerce verilmiş şehit demektir” ifadelerini kullandı. Programın sonunda Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Binbaşı, Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan’a sunumundan dolayı teşekkür ederek çiçek takdim etti.  Kaynak:Bülten

Başkan Aktaş 'zirve'ye katıldı Haber

Başkan Aktaş 'zirve'ye katıldı

UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı üyesi Kütahya'nın ev sahipliğinde 17 ülkeden temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ‘Yaratıcı Kültürel Endüstriler Zirvesi’ne katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’nın UNESCO yolculuğu ve tarihi mirasın ayağa kaldırılması yolunda yaptıkları çalışmaları anlattı. Zanaat ve Halk Sanatları alanında UNESCO Yaratıcı Şehri olarak tescillenen Kütahya’nın ev sahipliğinde düzenlenen ‘Yaratıcı Kültürel Endüstriler Zirvesi, panel ve çeşitli etkinliklerle sürüyor. Türkiye'nin yanı sıra Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Yunanistan, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Macaristan, Hırvatistan, Bosna Hersek, İspanya, Malezya, Suudi Arabistan ve Hindistan ile ABD'nin New Mexico eyaletinden temsilcilerin katıldığı zirvede, yaratıcı kültürel endüstriler hakkında akademik bildiriler sunulurken, kültürel işbirliklerin de güçlendirilmesi amaçlanıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da zirvenin ikinci gününde düzenlenen ‘Sektörde Köklü Miras Hafızamız’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Kütahya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Kara’nın oturum başkanlığını üstlendiği panelde, Kütahya Belediye Başkanı Prof. Dr. Alim Işık, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Esin Güral Argat, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, Yaratıcı Endüstriler Konseyi Derneği ve Dünya Tasarım Organizasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Ersayın, Pazarlama ve Markalaşma Uzmanı Prof. Dr. Massimo Alvito da konuşmacı olarak yer aldı. “Bursa’yı özetleyen iki özellik: Tarih ve tabiat” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Evliya Çelebi’nin şehri Kütahya’da olmakta büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Yüksek lisans eğitimini de Kütahya’da aldığını hatırlatarak bu şehre ayrı bir muhabbeti olduğunu belirten Başkan Aktaş, Türkiye’deki her bir şehrin ayrı ve özel güzelliklere sahip olduğunu, meselenin bunları öne çıkarmak olduğunu ifade etti. Artık ülkelerin değil şehirlerin yarıştığını kaydeden Başkan Aktaş, şehirlerin bu dinamizminin aslında ülkelerin gücü olarak ortaya çıktığını anlattı. Bursa’nın en şanslı şehirlerden bir tanesi olduğunu söyleyen Başkan Aktaş, Yaratıcı Şehirler Ağı ve kültürel endüstriyle alakalı neler yaptıklarını katılımcılarla paylaştı. Günümüzde birçok şeyin unutulmaya yüz tuttuğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Unutulmaya yüz tutan bir çok değerimiz var. Onları canlandırmak, yaşatmak ve ticari aktiviteye dönüştürmek adına yapılması gerekenler var. Sadece söylemde değil, eylemle de bu yönde harekete geçilmesi gerekir. Bu manada bu buluşmanın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Beş şehir’ adlı eserinde Bursa’mız için şu veciz ve nefis ifadeleri kullanıyor. ‘İlk kuruluş çağının havasını saklar, onun arasından bizimle konuşur, onun şiirini teneffüs eder. Bu devir haddi zatında bir mucize, bir kahramanlık ve ruhaniyet devri olduğu için, Bursa, Türk ruhunun en halis ölçülerine kendiliğinden sahiptir, denilebilir.’ Bizler de büyük edebiyatçımızın dediklerini yapmaya çalışıyoruz. Bursa’yı bu manada ayağa kaldırmaya, hizmetlerimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. Bursa’yı özetleyen iki özellik var. Tarih ve tabiat. 5 farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, özellikle erken dönem Osmanlı’nın izlerini bünyesinde taşıyan, kurucu başkent Bursa. Her sokağında, caddesinde bu özelliği görmek mümkün” dedi. “Zengin bir geleneğimiz var” Manifestolarının ‘geçmişi ihya, bugünü imar, yarını inşa’ olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, şehirleri, medeniyetlerin aynası olarak telakki etmek gerektiğini belirtti. Bursa’nın ne kadar değişirse değişsin ilk kuruluş devrinin rengini, kokusunu, havasını ve manzarasını sokaklarında hâlâ saklayan bir Türk şehri olduğunu ifade eden Başkan Aktaş, “Gizli hazineleri görünür kılmak, yıpranan yapıları tamir etmek, yıkılanları tekrar ayağa kaldırmak, geleneklerimize sahip çıkmak, adetlerimizi devam ettirmek bizim asli vazifemizdir. Bursa, bütün özelliklerinin yanı sıra bir UNESCO şehridir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk resmi başkentinde, Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Ayrıca İznik şuan aday listesinde. 2024 yılında Bakanlığımız tek aday olarak İznik’i gösterdi. Allah’ın izniyle bunun da geçeceğine inanıyoruz. İznik için ciddi bir mesai harcadık. UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı programında yer almanın, şehirlerin geleceğinin şekillendirilmesine olumlu katkıları bulunuyor. Ağdaki şehirler, tarihi ve kültürel geçmişleri ile çeşitli kültürel aktörlerini bir arada bulunduran, dinamik yapılarıyla yaratıcılığın yeni boyutlarını keşfeden ve üreten, kendi yeteneklerini yönlendirecekleri alanlara hâkim olan ve 21. yüzyılın mevcut sorunlarına kültürel potansiyelle cevap veren şehirlerdir. Peki, neden ‘zanaat ve halk sanatları?’ Bizim zanaat ve halk sanatları alanında zengin bir geleneğimiz var. Karagöz gölge oyunu, tahta kaşık yapımı, örme çorap yapımı, köfüncülük, saraçlık, bıçakçılık, çömlekçilik, çarıkçılık, kasnakçılık, hasırcılık, yorgancılık, iğne oyası, yatık/matara yapımı, kündekârî sanatı, süpürgecilik, fıçıcılık, alem sanatı, takunyacılık, dokumacılık Bursa’da yaşayan ve yaşatılmaya çalışılan en önemli zanaat ve halk sanatları örnekleridir. Ve tabii Bursa ipeği ile İznik çinisi” diye konuştu. Çini Mükemmeliyet Merkezi Desen, biçim, kompozisyon ve kullanılan teknik bakımından özellikle 15. ve 16. yüzyılların zirvesinde olan İznik çinisinin, hem yansıttığı kültürel birikim hem estetik kaygılar ile tarihin her döneminde el üstünde tutulan bir sanat olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Bu noktadan hareketle biz de 2021 yılında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na özellikle ipek, çini ve bıçakçılıkla dâhil olduk. Ayrıca 2022 yılında UNESCO Öğrenen Şehirler Ağı’na da dâhil olarak bir UNESCO şehri olma özelliğimizi taçlandırdık. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı süreci 29 Aralık 2020 tarihinde şehrin dinamiklerinin bir araya geldiği bir toplantıda Bursa’nın yaratıcı Şehirler Ağı’na zanaat ve halk sanatları başlığı ile başvurması kararıyla başladı. Bu süreçte; kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, STK’lar, akademisyenler, fahri konsoloslar, zanaatkârlar, sanatçılar, meclis üyeleri ve ilgili herkesin görüşlerini aldık. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı çalışmaları kapsamında hedeflerimiz arasında çini mükemmeliyet merkezi kurmak, geleneksel el sanatlarını vatandaşlar arasında yaygınlaştırarak farkındalık oluşturmak, yeni nesillerin katılımını teşvik etmek için Bursa ipek ve çini günleri düzenlemek var. Yeni nesil yazılım, uzay, havacılık konuşuyor. Yeni nesillerin bu konulara ilgisiz olduğunu düşünsek de tüm şehirlerin gücü olduğuna inanıyorum. Çok gelişmiş ülkelerin bu konulara ne kadar ilgi gösterdiklerini görüyoruz” dedi. 700 yıllık Bursa bıçakları Bugüne kadar çini, ipek ve bıçak alanında birçok çalışma gerçekleştirdiklerini anlatan Başkan Aktaş, Bursa'da turizmin teşvik edilmesi ve her yıl bir değerin daha fazla ön plana çıkartılması hedefiyle 2021 senesini ‘Hanlar Bölgesi ve İpek Yılı’ ilan ettiklerini söyledi. Çini, ipek ve bıçak başta olmak üzere şehrin kültürel ve turistik değerlerinin hediyelik eşya endüstrisine kazandırılmasını, şehri kurumsal manada temsil eden hediyelik eşyaların tasarlanmasını ve üretilmesini hedefleyen ‘Uluslararası Hediyelik Eşya Tasarım Yarışması’nı 2022 yılında düzenlediklerini anlatan Başkan Aktaş, “İpek, çini ve bıçak üretimi konusunda Türkiye, Avrupa ve Asya’nın birçok şehrinde festivallere katıldık ve çalıştaylar düzenledik. Haziran 2023’te Bursa Bıçak Festivali düzenledik. Bıçak ve demir işlemeciliğinin de başkenti olan Bursa’mızın 700 yıllık geçmişe sahip bıçaklarını gün yüzüne çıkarttık. ‘3. Uluslararası Kozadan Kumaşa İpek Festivali’ni 2022 Eylül ayında, ‘3. Uluslararası İpek İğne Oyası Festivali”ni 2023 Mayıs ayında Bursalılarla buluşturduk. Bizim Bursa Sanat ve Meslek Edindirme Kursları BUSMEK’imiz var. Aslında bir halk üniversitesi. Binlerce insan BUSMEK çatışı altında 26 ayrı kurs merkezinde farklı branşlarda eğitim görüyor. Özellikle bu zanaatları yaşattığımız bir organizasyondur” diye konuştu. Özgün tasarımlar yapmalıyız Panelin sonunda değerlendirmelerde de bulunan Başkan Aktaş, gençlerin el zanaatlarına tekrar yönelmesi için anne ve babalara büyük sorumluluk düştüğünü söyledi. Masa başı iş veya devlet kurumlarına girme düşüncesinden öncelikle ailelerin kurtulması gerektiğini anlatan Başkan Aktaş, “Yapılan çalışmaları da tasarım ve markalaşmayla desteklemeliyiz. Çalışmaları ekonomik bir değere dönüştüremezseniz hiçbir değeri yok. Birkaç sene devam eden bir hobiden öteye geçmez ve kaybolur gider. Meslekler o zaman gerçek manada kaybolur. Bizim ülke olarak ihracatımız 270 milyar dolar. Bizim nüfusa eşit olan Almanya’nın ihracatı 1.5 trilyon avro. Hacim olarak bizim 6-7 katımız ihracat yapmıyorlar. Veya bizim ihracatımızı arttırmak için miktarı 6-7 kat arttırmamız mı gerekiyor? Bana göre katma değeri arttırmalıyız. Özgün tasarımlar yapmalıyız. Bu geleneği güncelle destekleyerek bir yerlere taşımalıyız. Zirvenin hayırlı olmasını diliyorum. Ev sahipliği için Kütahya Valisi Musa Işın’a ve Kütahya Belediye Başkanı Alim Işık’a teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından Başkan Aktaş ve beraberindekiler ‘Hamza Üstünkaya’ya ait eserlerin yer aldığı sergiyi gezdi. Program, sektör temsilcileriyle B2B görüşmeleriyle devam etti. Kaynak: Bülten

Bu kafe 90'lara götürüyor Haber

Bu kafe 90'lara götürüyor

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde hizmet veren kafe, içerisinde bulunan antika eşyalardan oluşan dekorasyonu ile misafirlerini 90’lı yıllara gönderiyor. 90’lı yıllarda günlük yaşamda kullanılan eşyaları gören ziyaretçilerin hatıraları yeniden canlanıyor. Haftanın 3 günü açık hava sineması kurulan kafede misafirler Türk sinemasının nostaljik filmleri ile buluşuyor. SOBA BAŞINDA KESTANE KEYFİ Ayrıca kafe içerisinde bulunan kuzine soba ile ziyaretçiler soba başında patates ve kestane pişirerek geçmiş yılların hasretini gideriyor. Kafenin girişinde yer alan bakkal ile eski yıllarda çocukların gözdesi olan ürünler kafenin minik ziyaretçilerini bekliyor. Alınan ürünler veresiye defterine de yazdırılabilirken 90’lar da yaşanan samimiyet ve kültür misafirlerin hizmetine sunuluyor. Ziyaretçilerine 90’lı yıllardaki samimiyeti yaşatmak istediğini söyleyen kafenin işletmecisi Bayram Özdoğan “İnsanlar artık eskiye dönük yaşamayı çok seviyorlar. Bu nedenle biz bu kafeyi açtık. Amacımız 90’lı yılları buraya gelen misafirlerimize yaşatabilmek. O dönemlere ait eşyalar, bakkal ürünleri, gazozlarla 90’ları burada yaşatmaya gayret ediyoruz” dedi. AÇIK HAVA SİNEMASI Misafirlerine, haftanın 3 günü kurdukları açık hava sinemasıyla Türk sinemasının dönem filmleriyle buluşturduklarını belirten Özdoğan, “90’larda açık hava sinemaları olurdu, pazarlara gelip kurulurdu. Biz burada bunu da uyguluyoruz. Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 90’lar konsepti adı altında Türk sinemaları yayınlıyoruz, açık hava sineması kuruyoruz. Bu da buraya gelen misafirlerimizi oldukça mutlu ediyor. Onlar mutlu olunca bizler de mutlu oluyoruz. Zaten bizim kurulma amacımız samimiyet üzerineydi. Çünkü 90’larda samimiyet vardı. Bu samimiyeti burada misafirlerimize sunabiliyoruz, bunun da mutluluğunu ayrıca biz kendimiz de yaşıyoruz” ifadelerini kulandı. VERESİYE KÜLTÜRÜ Geçmiş yıllardaki samimiyeti ve kültürü misafirlerine yaşatmak için eski yıllarda kullanılan veresiye yazdırma kültürünü canlandırdıklarını ifade eden Özdoğan, “90’lardaki gibi şeker, çikolata çalmaya çalışan çocuklar var, ayrıca veresiye defterimiz de var. Bakkal defteri tutuyoruz. Bazen misafirlerimiz böyle bir şey var mı diye bizi denemek için yapıyorlar. 90’lar da ne varsa burada aynısını yaşabiliyorsunuz” şeklinde konuştu. 60 ÇEŞİT GAZOZ Kafede müşterilerin beğenisine sunulmak üzere yaklaşık 60 çeşit gazoz bulunduğunu belirten Özdoğan, “90’lara ait gazoz çeşitleri o dönemlerde 10 ila 15 taneydi. Yeni dönemde eskiye dönük bir hareket başladığı için şu an gazoz çeşitleri Türkiye genelinde 120’nin üzerinde. Ama biz konseptimizde 60’a yakın gazoz bulunduruyoruz” dedi. HEDİYE BİLE VERİYORLAR Kafeye gelen misafirlerin ortamı benimsediklerini ve kendi evlerindeki antika eşyaları da kafede sergilenmek üzere hediye ettiklerini söyleyen Özdoğan, “Bu zor ve vakit alan bir iş, bu işi yapmak için bunu sevmek ve emek vermek lazım. Hayal edemediğiniz şeyi uygulayamazsınız, bizde hayallerimizin peşinden koştuk gelip burayı hayata geçirdik. Evimizde topladığımız bazı antika eşyalarımız vardı, onları koyduk. Daha sonra misafirlerimiz hediyeler getirmeye başladılar. Ben kendi ürünlerimi kaldırıyorum, onların getirdiği ürünleri koyarak onları mutlu ediyorum. 90’ları yaşatabilmek için 90’ları biliyor olmak lazım. Ben 90’lar çocuğuyum ve 90’ları sonuna kadar yaşamış bir çocuğum, sokakta büyümüş bir çocuğum. Bizim evimizi alıp getirip buraya uyarlamaya çalıştık. Misafirlerimizin söylemi ile hareket ediyorum, gayet başarılı olduk. O dönemlerde ne varsa zaten burada bunu deneyimleyebiliyorsunuz” şeklinde konuştu. OLUMSUZ TEPKİ YOK 90’lar çocukluğunu yaşamış misafirlerin zaman zaman kafe içerisinde hatıraların canlandığını ve göz yaşlarına hakim olamadıklarını belirten Özdoğan, “Olumsuz hiçbir tepki yok hatta buradan ağlayarak giden misafirlerimiz var. O ağlama da sevinçten oluyor. Biz böyle bir yerde 90’ları yaşayabiliyoruz diyorlar. Burası bizim eviz gibi diyenler olduğu için buraya gelenler mutlu ayrılıyor. O dönemleri onlara yaşatmaya gayret ediyoruz” dedi. KAYNAK:İHA

Ev sahibi BUÜ Haber

Ev sahibi BUÜ

Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü, bu yıl 18-30 Eylül tarihleri arasında Türk Dünyası Genç Tarihçileri projesi çerçevesinde gerçekleştirdiği yaz okullarının ikincisini Türkiye’de düzenledi. Organizasyona ev sahipliği yapan Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), Özbek akademisyenler için dört ayrı seminer organize etti. BUÜ, Özbekistan’dan gelen akademisyenleri ağırladı. Yaz okulu programı çerçevesinde önce Pamukkale Üniversitesi’ne giden akademisyenler, ardından BUÜ’nün misafiri oldu. Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü başkanlığında yürütülen organizasyonda Özbek akademisyenlere farklı alanlarda dört seminer verildi. Programlara, Etkinlik Düzenleme Kurulu Başkanı ve Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Orta Çağ Tarihi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sherzodhon Mahmudov, Yakın Dönem Tarihi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Maşhurahon Darmonova ve Yeni Çağ Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Tolkin Ahmedov ile beraber aynı enstitüde görev yapan 15 araştırmacı katıldı. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, heyette yer alan araştırmacıları kabul etti. Üniversitede yürütülen çalışmalar ve hedefler hakkında açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, dost ve kardeş ülke Özbekistan’dan gelen akademisyenleri ağırlamanın kendileri için onur olduğunu söyledi. Heyet Sözcüsü Doç. Dr. Sherzodhon Mahmudov ise bu tür çalışmaların üniversiteler ve akademisyenler arasında önemli bir köprü olduğunu vurguladı. Araştırmacılarının seminerlerden çokça istifade ettiğini belirten Mahmudov, iki üniversite arasındaki akademik ve bilimsel işbirliğinin artırılması için girişimlerde bulunulacağını kaydeden Doç. Dr. Mahmudov, destek veren herkese teşekkür etti. Özbekistan’dan gelen araştırmacılara BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cafer Çiftçi “Tarih Teorileri ve Araştırma Yöntemleri”; Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tezcan “İslâm Öncesi Türk Tarihi”; Prof. Dr. Hasan Basri Öcalan “İslâm Tarihinde Araştırma ve Kaynak Yöntemleri”; Dr. Öğretim Üyesi Sezai Sevim “Osmanlı Devletinin Kuruluşu ve Bursa” konularında seminer verdi. Heyet daha sonra Dr. Öğretim Üyesi Sezai Sevim’in rehberliğinde Bursa’nın tarihi yerlerini gezdi. Grupta yer alan araştırmacılar, yapılan hizmetten ve verilen seminerlerden çok büyük memnuniyet duyduklarını, bunun benzerini Özbekistan’da yapmaktan ve Türkiye’den araştırmacıları ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacaklarını ifade etti. Kaynak: İHA

Kent belgeliğine kıymetli miras Haber

Kent belgeliğine kıymetli miras

Bursa’nın kültürel geleceğine önemli eserler sunan Büyükşehir Belediyesi, fotoğraflarla II. Abdülhamit Han dönemi hizmet kurumlarının anlatıldığı “Sultanın Mirası” adlı kitabı da kent belgeliğine kazandırdı. Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit Han’ın doğumunun 181. yılı vesilesiyle Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Abdülhamit Han Kültür ve Eğitim Derneği iş birliği hazırlanan ve fotoğraflarla II. Abdülhamit Han dönemi hizmet kurumlarının anlatıldığı “Sultanın Mirası” adlı kitabın tanıtım toplantısı Tayyare Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kitap tanıtımının yanında fotoğraf sergisi, panel ve Sultan 2. Abdülhamid Han Methiyeleri Konserini de bünyesinde barındıran etkinlikler yoğun katılımla gerçekleştirildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Arif Bayrak, etkinliğe katkılarından ötürü Abdülhamit Han Kültür ve Eğitim Derneği’ne teşekkür etti. Bayrak, “Abdülhamit Han ile ilgili gerçekleştirdiğimiz programa böyle güzel bir katılım olması bizleri de heyecanlandırıyor. Sultan Abdülhamit, İpekhanenin açılması, Karaman’da 936 dönümlük alanda Hamidiye Ziraat Mektebi’nin kurulması,  7 katlı Tophane Saat Kulesi’nin yapılması gibi pek çok eser ile Bursa’ya katkı sunmuştur. Mudanya-Bursa arasındaki tren hattının devreye sokulması da Bursa için çok önemli. Abdülhamit Han’ı eserleri üzerinden ele aldığımız programda emeğe geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Eserlerini anlatmak istedik Programa gösterilen ilgiden memnuniyetini dile getiren Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü Ramazan Minder de “'33 yıl boyunca Abdülhamit Han ne yapmıştı, neden bazı insanları bu kadar kızdırmıştı veya bugün kendisine karşı neden derin bir sempati var?' bu konuda yazılmış yüzlerce kitap, makale ve yapılmış paneller var. Biz, 33 yıl iktidarda kalmış olan Osmanlı Padişahı Abdülhamit Han’ı bıraktığı eserler üzerinden anlatmak istedik. Osmanlı’nın ilk milli kütüphanesi bugünkü Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 1884 yılında Sultan Abdülhamit Han tarafından kurulmuş. Arkeoloji müzeleri de Abdülhamit Han’ın desteğiyle kurulmuş bir müessesedir. Hepimizin bildiği Darülaceze şefkat kurumumuz var ve bu da Sultan Abdülhamit’in ortaya koymuş olduğu bir eserdir. Bursa’daki Abdülhamit Han’ın eserlerini de programa dahil ettik. Ve tüm bu birikimlerin neticesinde paneli ve sergiyi sizlerle buluşturmuş olduk. Abdülhamit Han, aynı zamanda eserlerin fotoğraflarını da bizlere bırakmıştır. Bir diğer merakı da fotoğraf olan Abdülhamit Han, Osmanlı döneminde ortaya koyulan yeni eserlerin, mekanların, devlet büyüklerinin fotoğraflarını çektirmiştir. Ve döneminde yaklaşık 40 bin fotoğraf çekilmiştir. Bu sergide ve kitapta Yıldız Albümleri Koleksiyonundan yararlandık” diye konuştu. Kitap tanıtımının ardından açılan fotoğraf sergisinin Küratörü Abdüsselam Ferşatoğlu ise “Fotoğraflar çok ciddiye alınmış halde çekilmişlerdir. Çünkü bu fotoğrafların tamamı padişaha sunulmak üzere özel fotoğrafçılar tarafından çekilmiştir. Sergide fotoğrafları seyrederken bunu fark edeceksiniz. Osmanlı döneminde hizmetler ve açılan kurumlar her zaman fotoğraflanarak kayıt altına alınmıştır. Hizmetleri bugünkü sergi için okul, hastane, sosyal yardım kurumları ve kültür kurumları ile sınırlandırdık” ifadelerini kullandı. Kaynak: Bülten

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.