SON DAKİKA
Hava Durumu

#röportaj

A Gazete - röportaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, röportaj haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürhan Akdoğan: İddiamız kimlikli siyaset ve güçlü örgüt Haber

Gürhan Akdoğan: İddiamız kimlikli siyaset ve güçlü örgüt

Duygu Doğan Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığı pazar günü yapılacak kongreye hazırlanıyor. Mevcut başkan Turgut Özkan, geçmiş dönem başkanlarından Gürhan Akdoğan ve geçmiş dönem Yıldırım İlçe Başkanı Nihat Yeşiltaş'ın yarıştığı il başkanlığı yarışında adaylar son hazırlıklarını yapıyor. agazete.com.tr Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Duygu Doğan bugün adaylığını resmi olarak açıklayacak olan Gürhan Akdoğan ile röportaj gerçekleştirdi. Gürhan Akdoğan'ın parti içerisindeki hedefleri, geçmiş dönemine yönelik özeleştirileri, gençlere verdiği mesajlar ve kongre sürecine dair özel açıklamaları sizlerle... Siyasi ve profesyonel hayatınızla ilgili uzun bir özgeçmişiniz olduğunu biliyoruz. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Uzun yıllar yaşamımın tamamı Bursa'da geçti. Özellikle 1980 öncesi 78 kuşağı devrimci hareketinin içinde, öğrenci hareketlerinin ardından meslek odaları, sivil toplum örgütleri, KALDER, Bursaspor gibi 30'un üstünde çeşitli sivil toplum örgütlerinde, Atatürk Düşünce Derneği gibi alanlarda yoğun faaliyetlerim oldu. Özellikle meslek odalarında çok ciddi mücadeleler verdik. Bu mücadeleler sürdürülebilir bir çevrenin yaratılması, kentsel suçlara karşı hukuk davalarının açılması, hukukun işletilmesi yönündeydi. Yüzün üstünde çeşitli konularda davalar açtık. Aktif yaşamda devam eden o sürecin son bir kısmında Cumhuriyet Halk Partisi'nin il başkanlığının yanında büyükşehir belediye başkan adaylığı ve sonrasında 2015 seçimleri milletvekili aday adaylığı gibi süreçlerin sonunda bugün geldiğimiz noktada Cumhuriyet Halk Partisi'nin Bursa İl Başkanlığı'nda adaylığı gerçekleşti. Ama özellikle şunu da söylemek isterim. otuz beş yılı aşkın süredir bir profesyonel iş yaşamım oldu. Makine Mühendisleri Odası üyesiyim. Ve bu süreçte de ulusal sanayinin Türkiye'de gelişmesine önemli katkılar koymaya çalıştım. Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl kongresine çok az bir zaman kaldı, siz de güçlü adaylardan birisiniz. Kongre sürecini nasıl görüyorsunuz? Yani süreç aslında toplumdan bağımsız gitmiyor. çok karmaşık bu karmaşıklıktan karmaşık insan ilişkileri Türk toplumunun o feodal yapısının bizim parti seçimlerine de yansıdığını görüyorum. Dolayısıyla o feodal yapı içinde doğru çözümler üretmek oldukça zor oluyor. Ama demokratik bir süreç. Sonuçta adaylar birbirine nezaketle davranan herkes hedeflerinin olduğu daha iyi bir Cumhuriyet Halk Partisi istiyor. Daha iyi bir çalışma ortamı istiyor Dolayısıyla bu süreç Türkiye'deki olumsuz durumdan çok bağımsız değil maalesef. Yani çok daha farklı olabilmeli. Benim demokrasi anlayışım çok daha farklı. Türkiye'dekinden çok daha farklı. Demokrasi kültürümüz oluşmamış. Kutuplaştıran insanları, bir yerleri bloke eden ve ondan sonra onların yetkinliklerinden, yeteneklerinden faydalanmayan liyakat esasının değil de kazanma esasının öne çıktığı bir süreç yaşanıyor. Sizi diğer adaylardan ya da geçmiş yönetimlerden ayıran şey sizce ne? Yaşama muhalif bir yapım var. Daha iyi bir yaşam beklediğim için, daha iyi bir dünya beklediğim, daha iyi bir çevre beklediğim, daha iyi bir ülke beklediğim için bu muhalif tavrımı sürdürüyorum. Ben bir aktivistim, aynı zamanda bir savaşçıyım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin çok daha etkin, önemli rol üstlenen, bu olumsuz süreci ortadan kaldırmaya yönelik önderlik edebileceği güçlü bir örgüte ihtiyacı var. Diğer adaylardan beni ayıran en önemli fark eylemlerim ve söylemlerimin aynı olması. Kent üzerinde ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel yapısı üzerinde çok ciddi bir birikimim var. 35 yıldır sanayide 40 yıldır sivil toplum örgütlerinde, siyasi partimizde yürüttüğüm çalışmaları daha öte götürecek bir deneyim elde ettim. Bu deneyimi genç arkadaşlarımla paylaşarak onlara aktarmak istiyorum. Bildiklerimi düşündüklerimi mezara götürmek istemem. Gençlerin ahlaki ve etik değerlerle beraber partide kalıcı olmalarını istiyorum. Diğerlerinden farklıyım demiyorum ama bu özelliklerimle Cumhuriyet Halk Partisi'nin daha nitelikli, daha etkin, daha zorlu zorlayan iktidarı hedefleyen hatta o iktidarı hedeflerken de kazanmayı sağlayan bir CHP yaratabilirim diye düşünüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'ne yöneltilen en büyük eleştirilerden biri tabana, halka inilmemesi diğeri ise mezhepçilik tartışması. Buna ilişkin il bazında insanları ve partiyi bütünleştirici olarak neler yapmayı hedefliyorsunuz? İnsanlara nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz? Buna iki başlıkla bakmak lazım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin programında (ki bu program 1923 koşullarına göre yazılmış bir program) partinin ilkeleri ortadadır. Bu ilkelerin temel değerlerinden bir tanesi cumhuriyetçiliktir, demokrasidir. Cumhuriyetin en temel niteliklerinden bir tanesi de laikliktir. Etnik kimliklerin ve kimliklerin siyasette ön plana çıkmasını reddeden bir anlayışa sahibiz. Herkes kendi etnik kimliğiyle, kendi oluşumu ile gurur duyacaktır, hatta onu yaşayacaktır, onun dilini konuşacaktır, onun gelenek ve göreneklerine göre hareket edecektir, o kültürün yansıması olarak folklorünü yapacaktır, müziğini dinleyecektir. Evrensel bir insan hakkıdır. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan en önemli kavram da Atatürk'ün tanımındaki Türkiye milliyetçiliğidir. Türkiye milliyetçiliğidir. Türk milliyetçiliği bu tanımda ırkçı bir kavram değildir. Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir diyor. Yani bir bütünüz biz. Mozaik bile değiliz, iç içeyiz. Bu alanlarda bu farklılıkları öne çıkartmak yerine birlikteliği sağlamak gerek. Bunun dışında bir yaklaşıma hepimizin gözü kör olmalı. Herkesin kendi kimliğinin gururu olarak taşıyacağını bileceğiz ama biz biriz, beraberiz diyeceğiz. Sevgisiz hiçbir şey olmaz. Şairin de dediği gibi dünyayı güzellik kurtaracaktır. İnsan seveceğiz ki başarı olsun, dostluk olsun, yan yana mücadele olsun. 1923 koşullarını, 1919 koşullarını düşünürseniz herkes ortak bir noktaya odaklanmıştı. Antiemperyalist bir savaş verdik. O savaştan başarılı çıkmamızın, yoksul bir ülkenin darmaduman edilmiş bir imparatorluğun küllerden bir cumhuriyetin doğmasının nedeni birlikte mücadele etmekten geçti. Bu birlikteliği sağlamak zorundayız. Bursa'da da bu çok zor değil. Hemen herkesi kucaklayan, kaybedeniyle, kazanıyla beraber ve dahası bu birlikteliği sağlayacak en önemli şey eylemselliktir. Eylemin olduğu yerde, projenin olduğu yerde, üretimin olduğu yerde dedikodu olmaz, ayrıştırma olmaz. Yani eylemlilik ve üretim esastır. Bir üretim varsa insanlar farklı şeylere zaten vakit bulamaz, topluma da katkı koyarsınız. Bunlar zor değil, projelerle de ortaya konulabilir. Ancak eylemlerin de çeşitleri var. Ben hep ifade ediyorum,sokağa çıkmak çok güzel. Onları da takdirle karşılıyorum ama dükkan gezmek veya broşür bırakmak bir eylemlilik değil. Topluma bir şeyler verebildiğimiz, sonuç alabildiğiniz daha agresif, daha devrimci yaklaşımlar eylemlilik içerir. Bu eylemler anlamlıdır ve toplumda karşılık bulur. Belki geçmişte afiş-bayrak asmak, büroşür dağıtmak, pazar gezmek doğru yöntemlerdi, bunlar çok doğal. Ama fabrikaların önüne gidebiliyor musunuz? Orada işçileri örgütleyebiliyor musunuz? Onlarla vakit harcayıp dinleyebiliyor musunuz? Bu kent emek kenti. Bu kentte emekçiler yoğun. Onlarla ilişki kurabiliyor musunuz? Sanayiciyle yan yana oturup onların dertlerini dinleyip, onları siyasallaştırabiliyor musunuz? Meslek odalarına gidip odaların belirlediği bilimsel temelli yaklaşımları, ürettikleri çözümleri öğrenebiliyor musunuz? Asıl eylem budur. Geçmiş döneminize yönelik bir öz eleştiriniz var mı? Yapmasaydım ya da farklı şekilde yapacağım dedikleriniz oluyor mu? Tabii ki var, ben de hataları olan biriyim. Benim de eksikliklerim vardır. Bunlar temel, maddi veya ilkesel hatalar değildir. Hele etik ve ahlaki hatalar asla değildir. Çalışmamın getirdiği hatalar vardır. Örneğin beş seçim geçirdim. Partiyi çok daha genişletebilirdim. Etkin bir üye tabanı yaratabilir daha fazla üye yapabilirdim. Bu bana göre bir eksiklik. Elimden geldiğince üyelerle, tabanla ilişki kurmaya çalıştım ama buralarda eksiğim olmuş olabilir. Çünkü o dönemlerde profesyonel iş hayatım vardı zaman sıkıntısı da oluyordu. Telefonlarıma cevap veremiyordum, üyeler üzülüyordu. Açamadığım zamanlarda başka ortamlarda oluyordum. Bunlar eksikliklerim ama ben bu eksikliklerimi görüyorum. Bugün bunları yapmayacağım. Daha fazla üye kaydedeceğim, daha fazla üyeyle ilişki kuracağım, daha fazla tabanda üyeyle ilişki kuracağım. Telefonlarımı çok daha fazla açacağım. Çünkü geçmişteki gibi bir profesyonel yaşamım yok. Çok daha fazla üyeyle birlikte olacağım. Dolayısıyla bir tavan, taban arasındaki ilişkiyi daha sağlıklı kılacağım. Bunun ötesinde geçtişte ideolojiye sahip çıktım ama bugün daha fazla sahip çıkılması gereken bir dönemden geçiyoruz. Bunları bir eksiklik olarak görüyorum, düzeltmeye çalışacağım. Eklemek istedikleriniz neler? Güçlü bir örgüt ve güçlü bir Bursa yaratacağız. Ama bunu ancak birlikte olursak yaratabiliriz. Birlikte hareket edeceğim, ettiğim genç arkadaşlarıma bütün bilgi birikimimi, bütün deneyimimi aktararak o koltuktan güç alan değil, koltuğa güç veren bir anlayışla bu işi yapacağım. İddiamız; Türkiye'nin kimliksizleşmiş siyasetinde çok daha kimlikli siyasetle, “Biz devrimciyiz, biz devletçiyiz, biz cumhuriyetçiyiz, biz Atatürk düşmanlarının, yobazların, kent suçu işleyenlerin rantiyelerin karşısındayız, biz buyuz”diyeceğimiz sesi çıkan, güçlü örgüt yaratmak. Biz ideallerimizin ve değerlerimizin adayıyız. Genç arkadaşlarla, yetkinliği, niteliği olan iyi bir kadroyla bunu yapacağımıza inanıyorum. Geçmişteki yönetimlerde de genç arkadaşlarla beraber olduk. İçlerinden bir çok iyi yerlerde, başarılı alanlarda görev yapan arkadaşlarımız var. Onlarla gurur duyuyorum. Birkaç dönem daha aday olma gibi bir niyetim yok. Bir dönem sonunda bırakmayı düşünüyorum. Bakarım ki daha vermek istediklerimle ilgili bir şeyler daha var maksimum iki dönem kalırım ama kesinlikle sonrası olmayacak. Gençler içlerinden kendileri liderlerini çıkartacak. O liderler beraberliğine yol yürüyecekler. Ben onların emrinde çalışacağım, onlara destek vereceğim.

Fibella Home ‘Bursa’dan tüm dünyaya’ Haber

Fibella Home ‘Bursa’dan tüm dünyaya’

ÖZKAN YILDIRIM/ ÖZEL RÖPORTAJ Öncelikle Fikret Bey bizleri, ekibimizi iş yerinizde ağırlamış olmanızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum. Fibella Home Collection Bursa'da sektörünün öncü kuruluşlarından. Sizi kısaca tanıyarak isterseniz röportajımıza başlayalım. Gümüşhane-Torul doğumluyum. 90'lı yıllarda Bursa'ya geldim. Uludağ Üniversitesinde Kamu yönetimi bölümü okudum. Okulu bitirdikten sonra, doğduğumuz yer değil de doymaya çalıştığımız yerde kalma gayretiyle Bursa'da kaldım. Allah Resulünün de ticarete endeksli toplum arasında net bir söylemi var ‘rızkın 10’da 9’u ticarettedir, ticaret yapın, cesur olun’ diye Biz de bunu ölçü alarak ticarete başladık. 1998'den beri Bursa'da ticaretle uğraşıyorum, içerisinde bulunmuş olduğum sektörde 20 yılı doldurdum bu sektörde ev tekstilinde Bursa'ya değer katmaya çalışıyoruz. Bursa'da hizmet etmeye çalışıyoruz. Fikret Bey Fibella Home Collection olarak ne gibi üretimler, satışlar yapıyorsunuz? ‘GELİNİN DUVAĞI NEYSE EVİNDE DUVAĞI PERDEDİR’ Birincisi evlerinizin vazgeçilmez unsuru olan evlerimize huzur katan perde yani bir gelinin duvarı neyse, evinde duvağı perdedir. Perde konusunda hizmet ediyoruz. Diğeri evlerimizin ihtiyaçları olan ev tekstilleri. Yorgandır, yastıktır, uyku setidir, nevresimdir, battaniyedir. Bir evin neye ihtiyacı varsa kurulmasında hepsini karşılıyoruz. Bunların %50'sini kendimiz imal ediyoruz imal ettiğimiz için de gönül rahatlığıyla müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz. Kaç noktada hizmet vermektesiniz. ‘DÖRT NOKTADA HİZMET VERİYORUZ’ Şu anda 4 şubede hizmet veriyoruz, burası merkez pozisyonunda. Aynı zamanda depo olarak da kullanıyoruz. Perakende ürünlerimizi günlük ve anlık temin etme anlamında merkez görevini görüyor. Diğer yerlerimiz dakikalar içerisinde hizmet verebiliyoruz. 2017'den sonra ticarette bir değişime gittik. 2017 sonrası yapılanmamızı ve yurt dışındaki çalışma şeklini değiştirdiğimizden dolayı biraz daha sakinleştik. Şu an ticari kurallarımıza uyulduğu zaman Anadolu'ya ve dünyanın her yerine Kapalıçarşı'da buradan rahat bir hizmet şansı buluyoruz. Buradan Amerika'ya bile perakende perde yapabiliyoruz. İletişim o kadar genişledi ki, sanalla ölçü alıp gönderebiliyorsunuz. Ayrıca toptan kısmımız da var. Almanya'ya Afrika'ya herhangi bir yere ürün yapıp gönderebiliyoruz. Yurt dışından ölçüleri canlı olarak bağlanarak canlı olarak orada evdeki ölçüleri alıyorlar, aldırıyoruz ürünü de ürünün arkasında durmak çok daha önemli. Ürünü göndermek sorun değil. ‘ÇEYİZ ADINA HER ŞEY’ Daha sonrasında hizmeti tamamlayabilmek, ürünün arkasında durabilmek. İcabın kuralları içerisinde 6 tane madde vardır bir ürünü yapacaksanız o bölgeye göre bir vitrin vizyon oluşturmamız lazım. Ayrıca ürün kalitesini iyi tutmanız bunun yanı sıra sunum ekibini iyi yetiştirmeniz lazım. Sunum ekibinden sonra karşılama ve dizayn önem arz ediyor. Bunların hepsini iyi yaptıktan ve ürünü de sattıktan sonra asıl o saatten sonra sizin firma olma özelliğiniz ortaya çıkıyor, ürünün arkasında durabilirseniz. Buradan yine canlı bir şekilde seçtiriyoruz ve gönderiyoruz. Avrupa'da, Amerika'da bu işler çok pahalı olduğu için insanlarımıza bu şekilde de hizmet verebiliyoruz. Bunları rahat karşıladığınız anda dünyanın her yerine bunu ulaştırabiliyorsunuz. Bu da hemen oluşmuyor, 20 yılı aşkın süredir bunları aynı şekilde işliyoruz ,bu şekilde sonuç alma şansınız olabiliyor. Siyaset içerisinde de yer almıştınız, seçimlere de az bir süre kaldı, bu konuyla ilgili bizlere neler söylersiniz? Siyaset bugün politik bir arenaya dönüştü, politik kavram içerisinde değerlendiriliyor. Bu anlamda da kazanmanın her türlü meşru olduğu bir alana çekilmeye çalışılıyor. Siyaset kazanmak üzerine her yolun meşru olduğu bir anlayış olduğu müddetçe de ani bir baskınla rakip alanı daraltma anlamın da bir alana doğru sıyrıldığını düşünüyorum. Erken seçim değil ama seçim güncellemesi anlamında 14 Mayıs olacak gibi. ‘AYNI NOKTADAYIM’ Siyasette ideallerimden hiçbir zaman vazgeçmedim, ideal yapımın oluşmasında 80'li ve 90'lı yıllar üniversite yıllarım etkin olmuştur, o günlerde ne düşünüyorsam bugün de aynı şeyi düşünüyorum. O gün ne ifade etmişsem bugün de aynı şeyi ifade ediyorum. Bir insanın ideallerinden vazgeçmesi mümkün değildir. İdeallerimiz bir kurum herhangi bir simgenin altında ifade etmek ve o simgeye mahsus görünmenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum, zaman bize bu düşünceyi öğretti, ben ülkücü harekette doğdum ülkücü harekette devam ediyorum ama son hadiselerde bu söylediğimizin bir anlamı kaldı mı diye sorarsanız, yine içinde bulunduğum ideolojik yapının köylü doğup köylü öldüğüne de inanıyorum. Ama kişilik yapımıza bakınca karakter yapısına insanın düşündükleri ile ağzından çıkan kelimeler zamanla düşüncelerini oluşturuyor, düşünceler birkaç evreden sonra karakterine yansır bizim bu karakterimizden vazgeçmemiz mümkün değildir. Onun için insanların idealleri de karakterlerine dünya görüşüne dünya davranışına yansır, bundan da vazgeçmemiz mümkün değil, aynı durduğumuz yerdeyiz. Fikret Bey ‘siyaset anlamında gelebilecek tekliflere açık mısınız?’ diye bir soru gelmiş. Siyasetin deformasyona uğradığı bir şekilde toplumu temsil kabiliyetini kaybettiği noktada söylediğimizin kendimizi esir alamayacağı bir siyasal yapılanmalarda bulunmayı tercih etmiyorum. Onun için gelecek tekliflere şimdiden kapalıyız, geçmiş dönemlerde geldi şimdi de gelirse seçim yasasının değişmediği insanın dilinden çıktığı sözün kendini esir almadığı bir siyasal atmosferde bulunmak istemiyoruz. Diğer bir meraklı okuyucumuz Mustafa Bey sormuş, ‘Fikret Bey devlet adına çalışarak, halkına ülkesine hizmet etmek istemez miydi?’ Bu konuda bazen net sorular geliyor. Devletle ilgili bir şeye talip olduğunuz andan itibaren madde ile işiniz olmayacak, gönül dünyası ile işiniz olmayacak, koltukla işiniz olmayacak, nefis ile işiniz olmayacak. Devlette işgal ettiğiniz bir koltuğu sonlandırdığınız ana kadar devletin size kazandırdığı bir gelir endeksinin üzerinde fazla gelir elde etmişseniz 85 milyonun hukukuna, hakkına tecavüz etmişsinizdir. Bu hak ve hukukun hesabını vermekle mükellef bir alanda yetiştiğimiz anlayıştan dolayı bu manada bir bütünsellik içerisinde olan bir anlayışla bulunsam da devlete talip olma konusunda sonuna kadar mücadele ederiz, ama böyle bir alanı şu an görmemiz mümkün olmadığı için burada hizmet edip o ideallerimizin getirdiği sorumluluğu yerine getirememek mahcubiyetinden dolayı talip olmayı egale ediyoruz. Peki Fibella Home’nin geleceği anlamında çocuklarınız bu sektöre sıcak bakıyor mu acaba? ‘ÖRF VE ADETE GÖRE OLUŞMUŞTUR’ Çocuklarımız akademik anlamda memlekete hizmet etme anlamında ciddi bir portföye sahip olurlarsa devam etmelerini isterim yoksa bizim işimizin devamını okuldan fırsat bulduklarınca hafta sonu ahlaklı ilkeli ölçülü bir şekilde bizim işimizi yapıp buradan da hayatlarını kazanabilirler. Ama memlekete daha güzel hizmet etme şanslarını bulurlarsa siyasal anlamda söyleyemiyorum, ülkeye katma değer katma anlamında memlekette bir alan bulurlarsa ona eyvallah. Rızık Allah'tandır. Biz geleneksel müslüman olduğumuz için örf adet hukuku şer'i hukukun üzerinde seyretmesinden dolayı bakış açısında örf adete göre oluşmuştur. 20 küsur yıldan beri aynı marka altında bugünlere geldiniz peki Fibella Home’nin gelecek hedeflerinde neler var? ‘İLKELİ BİR ŞEKİLDE YOL ALMAK ÇOK ÖNEMLİ’ Öncelikle hedefimiz ilkeli olmak, ayakta kalmak en önemli unsurlardan birkaç tanesi. İlkeli olarak ayakta kalabilmek bu dönem yapılabilecek en büyük mücadeledir. Esnaf toplumun temel taşıdır. Eskiden bir mahalleye kız istemeye gittikleri zaman esnafa sorarlardı bakkala, manava, terziye çünkü güvenilir, muteber insanlardı. Şimdi biz bunu yıkmadan ölçülerimizi kaybetmeden helali harama karıştırmadan ayakta kalmak sonra da yavaş yavaş dünyada iyi kötü var olan vizyonumuzu sağlamlaştırmak. Şu anda bizim yurt dışından gelen müşterimize her türlü hizmet etme şansımız var çünkü fason üretimi yaptırıyoruz bu işi en iyi kim yapıyorsa gidip ona yaptırıyoruz burada mağazalarımızdan seçilen bir ürünümüzden toplu talep geldiği an hemen ihracatçı olabiliyoruz bizim bu anlamda alt yapımız var tabii burada kurallarımıza uyan sermaye gücü olan firmalarla çalışma gayreti içerisindeyiz. Bu anlamda da firmamızı götürebildiğimiz yere götürme gayretindeyiz. Rahmetli Muhsin Başkan'la da tanışıklığınız var diye biliyorum. Rahmetli ile nasıl tanıştınız, bize bu konularla ilgili neler söylersiniz? ‘RAHMETLİ MUHSİN BAŞKANIN HAYATIMDAKİ YERİ BAMBAŞKA’ Lise yıllarımıza dayanıyor, bize ülkücü camia ile tanışmamıza vesile oldu. Sonra Muhsin Başkan cezaevinden çıktıktan sonra biz üniversitede okuyorduk üniversitede rahmetli başkanla beraber ülkü ocaklarından ayrıldık, oradan ayrıldıktan sonra Bursa'da üniversite yapılanmasını kurduk, üniversite yapılanması ile başlayan birlikteliğimiz. Muhsin Başkan bizim için bir ağabeydi bizim altyapımız ve karakterimizin oluşmasında önemli bir etkendi rahmetli Başkan. Kalbi ile dili arasında mesafesi çok az olan bir insandı sözü kendini bağlıyordu. Onun için Muhsin Başkan bizim için kıymetliydi. Bu anlamda da sözü kendini bağlayan insanlarla yol yürümek bize şeref verdi. Rahmetli Başkan rahmetli olduğu zamana kadar onunla yol yürümekten gurur duyduk. Üniversite başkanlığı, ocak başkanlığı, bölge başkanlığı, genel merkezde ocak genel sekreterliği ve genel başkan yardımcılığı yaptım sonra rahmetlinin vefatında da disiplin kurulu üyesiydim genel merkezde rahmetlinin verdiği her görevi yaptım. 2 dönemde Nilüfer belediye başkan adaylığı görevinde bulundum. Bunlar oya mukabil yapılan işler değildi. Biz toplumun doğrularını söylemekle mükelleftik başkan siyaseti böyle ifade ederlerdi bizim gibi partiler doğru bildiğini söylemekle anlam ifade eder derdi. Onun için toplumun bize yüklediği görev buydu. Onu ifade etmeye çalıştık. Allah rahmet eylesin. ‘ONDAN ÇOK AĞABEYLİK GÖRDÜK’ Biz ondan çok ağabeylik gördük bugünkü yapımızın oluşmasında çok büyük emeği var. Hakikaten siyaseti ölçülü ve ahlaklı yapan bir insandı onun diliyle de siyaset inandığın değerleri hakim kılma mücadelesi adına yapılan bir sanattı, yoksa politik eylemler adına ya da çıkarlar adına nefis adına yapılan bir iş değildir diyordu. Bu anlamda Bizim de anlayışımız bu. Düzen bizim ölçülerimize ayak uydurduğu zaman bir anlam ifade eden o düzeni de biz kuramadığımız müddetçe Türk milleti kendi düzenini kuramadığı müddetçe de muktedir olamaz bu coğrafyada huzur bulamaz. Ne zaman ki Türk milleti kendi evlatlarıyla beraber bu memleketi yönetmeye bu coğrafyayı yönetmeye aday olursa ve bunda da muktedir olursa başarılı olur dünyaya anca öyle adalet gelir dünyanın adaleti Türk'ün adaletine bağlıdır. Fikret Bey, son olarak buradan insanlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz, neler söylemek istersiniz? ‘HERKESE SELAMLARIMI İLETMEK İSTERİM’ Fibella Home olarak halkımızın yanındayız, en iyi kalitedeki ürünleri en uygun koşullarda halkımıza sunmak gerçekten bizler için çok önemli. Son olarak başta Bursa'da yaşayan insanlarımız olmak üzere yurt genelinde yaşayan milyonlarca Türk insanına Bursa'dan Kapalıçarşı’dan sevgilerimi, selamlarımı göndermek istiyorum, esenlikler diliyorum.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.