SON DAKİKA
Hava Durumu

#kış

A Gazete - kış haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kış haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

(Özel) Akın akın Uludağ’a geliyorlar... Haber

(Özel) Akın akın Uludağ’a geliyorlar...

İşletmeciler Cuma günü başlayacak sömestr tatili öncesi otellerin dolacağını söyledi. Kar kalınlığının 45 santimetre olarak ölçüldüğü Uludağ’da hafta sonu 20 santimlik bir kar yağışı bekleniyor. Kış turizminin en önemli merkezlerinden Uludağ’da sezonun geç açılmasına rağmen 2 gündür devam eden kar yağışı sebebiyle pistlerdeki kar kalınlığı 45 santimetreye ulaştı. Kar yağışını fırsat bilen binlerce yerli ve yabancı turist Uludağ’a akın etti. Kayak takımlarını giyen tatilciler pistlere akın etti. Yağan karın tadını kayak ve snowboard yaparak çıkardı. Öte yandan, Uludağ’da yaşanan yoğunluk ve trafik sebebiyle jandarma ekipleri muhtemel bir kaza gerçekleşmemesi için yoğun güvenlik tedbirleri aldı. Ayrıca yabancı turistlerin Uludağ’a akın etmesiyle birlikte otellerin doluluk oranının yüzde 50’nin üzerine çıktı. Sömestr tatilini otellerin tamamen dolu olarak geçireceği tahmin ediliyor. Uludağ’da hava sıcaklığı en düşük sıfırın altında 1 derece olarak ölçülürken, en yüksek sıfırın altında 9 olarak ölçüldü. Öte yandan Uludağ’da kar yağışının önümüzdeki haftaya kadar etkili olması bekleniyor. Özellikle Cumartesi günü gerçekleşecek yağışın 20 santimetrenin üzerinde kar bırakacağı belirtildi. Almanya’dan tatil için Uludağ’a gelen Ebru Akkuş, “ Biz Almanya’da yaşıyoruz. İki gün önce Uludağ’a kar yağdığını duyunca, hemen biletimizi aldık ve tatil için Uludağ’a geldik. Daha önce de Uludağ’a geldik her sene gelmeye çalışıyoruz. Pistlerde yoğunluk var bende şimdi kayak yapmaya başlayacağım” dedi. Uludağ’da kayak öğretmeni ve işletmeci olan Selim Adıyaman, “ Uludağ’da çok güzel bir kar var. Yerli ve Avrupa’dan turistler Uludağ’a yoğun bir şekilde gelmeye başladı. Bu hafta itibari ile artık otellerde yer bulabilmek bile belki çok zor olacak, çünkü çok yoğun bir talep var. Şuanda otellerdeki doluluk oranı yüzde 50’ye ulaşmış durumda. Kayak öğrenmek veya kaymak için şuanda her şey tamam kar kalınlığı ve hava durumu iyi bütün tatilcileri bekliyoruz” dedi. Kaynak: İHA

Şifanın tarifi Haber

Şifanın tarifi

 Birçok vatandaşın şikayetçi olduğu öksürüğe karşı tavsiye ediliyor. Mevsimsel geçişlerle birlikte birçok vatandaş gribal enfeksiyon ve öksürüğe yakalanıyor. Bitmek bilmeyen rahatsızlıklar yaşam kalitesini düşürüyor. Bahse konu hastalıklara karşı sofralarda yer alan karaturp, içerisinde filtre edilen zencefil, zerdeçal ve bal karışımı ise geçmek bilmeyen öksürüklere şifa oluyor. Babaanne ilacı olarak tarif edilen bu karışım, çok kısa sürede hazırlanarak tüketilebiliyor. Sivas'ta Çarşıbaşı Mahallesi'nde perakende sebze halinde esnaflık yapan Ferhat Çobanoğlu, öksürüğü iyi gelen bu formülü yıllar önce babaannesinden öğrendiğini belirterek, karışımın soğuk algınlığı, öksürük ve boğaz ağrısına iyi geldiğini söyledi. "Doğal bir antibiyotik" Karışımın yapılışını anlatan Çobanoğlu, “Bu babaannemin bize yaptığı karaturp karışımı. Karaturpu oydum, içine biraz zencefil ve zerdeçal ekledim, üzerine de bal ekledim. Bu şifa kaynağıdır. Doğal bir antibiyotik. Bademcik şişliğini, öksürmeyi, yutkunma sorunu yaşayan insanlar bunu yapsınlar. Sürekli öksüren çocuklara özellikle bunu yapsınlar. Bu akşamdan yapılır, sabah kadar bardağın içerisine akar. Akan içilecek, bittikçe de takviye edilecek. Bu ilaç en az 50-60 senelik bir ilaç. Sivas gibi bir yerde -10, -15 gibi derecelerde çalışıyoruz ama hiç hastalanmıyorum. Sebebi de bu. Hafiften kırgınlık olduğu zaman bundan yapıyorum, sabah içiyorum ve hiçbir şeyim kalmıyor” dedi. Kaynak: İHA

İstanbul'da kış lastiği telaşı Haber

İstanbul'da kış lastiği telaşı

Alınan kararla sürücüler kış lastiği zorunluluğunun başlamasına günler kala lastikçilere akın etti. Türkiye genelinde 1 Aralık'ta başlayan kış lastiği uygulaması İstanbul Valiliği tarafından ticari araçlarda kış lastiği zorunluluğu kış lastiği kullanma zorunluluğun 25 Kasım tarihine çekildiğinin açıklanmasıyla lastikçilerde yoğunluk yaşandı.. 26 Kasım Pazar günü il genelinde kar yağışı beklenmesi nedeniyle alınan karar sonucunda sürücüler, zorunlu kış lastiği kullanımın başlamasına günler kala lastikçilere akın etti. “Bizde geldik lastiklerimizi değiştiriyoruz” Kış lastiği kullanımının erkene çekilmesiyle lastiğini değiştirmeye gelen Emin Yaslı, “Kar lastiği değişimini mevsim itibarıyla biraz erkene aldılar. Bizde geldik lastiklerimizi değiştiriyoruz. Hafta sonuna yoğun olur. Kar bekleniyormuş İstanbul’da bildiğim kadarıyla. Bundan ötürü lastiklerimizi bir an önce değiştirmek istiyoruz. Zaten randevu sistemiyle çalışılıyor biraz sıkıntılı çok bir sıra var. Değişmesini bekliyoruz” dedi. “Kar lastiği takıyoruz” Alınan karar nedeniyle yoğun bir şekilde kış lastiği taktığını ifade eden Emin Şahin, “Kar lastiği takıyoruz. Bu hafta baya bir yoğun. Hafta sonu da kar yağacak. Şimdiden kar lastiği takmaya başlayın. Hafta sonu kar olduğu için biraz daha yoğun. Erken taktırmak daha iyi. Yaklaşık günde 35 - 40 tane arabaya kar lastiği takıyoruz” şeklinde konuştu. “Erkene çekildiği için bir hafta öncesinden değiştirmek zorundayız” Kar lastiği taktırmaya gelen Ahmet Yılmaz, “Kış lastiği taktıracağım. Erkene çekildiği için bir hafta öncesinden değiştirmek zorundayız. Hiç tahmin etmiyorum İstanbul’a kar yağacağını ama mecburen kurallara uyacağız” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Boğaz ağrısına doğal çözüm Haber

Boğaz ağrısına doğal çözüm

Kış mevsiminde artış gösteren boğaz ağrısı hakkında konuşan Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Veysel Ciğerli, ağrıya karşı vücudu koruyan doğal çözümleri açıkladı. Boğaz ağrısının doğal yollar ile de tedavi edilebildiğini aktaran uzman isim boğaz ağrısına ve tahrişine iyi gelen yöntemleri sıraladı. Enfeksiyonların yol açtığı boğaz ağrısına zaman zaman ateş, öksürük, burun akıntısı, hapşırma, bulantı ve baş ağrısının da eşlik ettiğini dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Veysel Ciğerli, "Boğaz ağrısına, virüslerin varlığı, bakteriyel enfeksiyonlar ve diğer dış etkenler sebep olabilir. Viral enfeksiyonların sebep olduğu boğaz ağrısı, tıbbi tedavi uygulanmakla beraber, bazen de kendiliğinden düzelen bir durumdur. Bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklanan boğaz ağrısı ise antibiyotik ilaçlar veya besinler yardımıyla tedavi edilmektedir. Bunun haricinde yeteri kadar dinlenmek, uyumak, yüksek sesle konuşmamak da boğaz ağrısıyla başa çıkmanın yollarındandır" diye belirtti. Boğaz ağrısına ne iyi gelir Boğaz ağrısını hafifleten ve ağrıya iyi gelen besinler hakkında bilgi veren Ciğerli, "Sık sık su tüketimi boğazın kurumasını ve tahriş olmasını önlemektedir. Zencefili 1 tatlı kaşığı bal ile karıştırıp sabahları tüketebilir. Asetik asit içeriğinden dolayı sirke boğazdaki bakterileri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur. 1 çay bardağı ılık suya atılmış 2 çorba kaşığı sirke ile gargara yapmak yeterli olacaktır'' diye açıkladı. İyotsuz tuz ile yapılan gargaranın bakteriler ile savaşmada etkili olduğunun altını çizen Ciğerli, "1 fincan ılık suya 1 çay kaşığı iyotsuz tuz atılarak hazırlanabilir" dedi. İltihaplanmayı önlüyor Antienflamatuvar özelliğiyle ıhlamurun iltihaplanmayı önlediğini sözlerine ekleyen Ciğerli, ''Ihlamur iltihaplanmayı önler ve doğal antienflamatuvar özellik gösterir. Ihlamur çayı tüketimi de boğaz enfeksiyonlarıyla başa çıkmada etkili olacaktır. Soğan ve sarımsak da en güçlü doğal antibiyotik kaynaklarındandır. Bu besinlerin tüketimi hem viral hem de bakteriyel enfeksiyonlarla başa çıkmada son derece önemlidir" ifadelerine yer verdi. Kaynak: İHA

Soğuk havalarda derinize dikkat Haber

Soğuk havalarda derinize dikkat

Yaz aylarına göre kışın cildimizle ilgili daha çok sıkıntı yaşıyor ve tedavi için daha çok ürüne başvurulduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, kış aylarında soğuk hava ve rüzgârın derinin kuruluğunu artırması, güneş ışınlarının azalması sonucu artan melankolik ruh hâli ve buna bağlı stresi ortaya çıkarabileceğini belirterek şöyle konuştu; "Kışın genellikle, deri kuruluğu ve ciltte yaygın kaşıntı, yağlı egzama, sedef hastalığı, tahriş egzaması, kurdeşen ve pernio sorunlarıyla karşılaşılabilir. Sonbahar aylarında havaların soğumasıyla beraber daha çok orta yaş ve üzeri kişilerde kollarda, bacaklarda, karın çevresi ve sırt bölgesinde deri kuruluğunda artış ve geceleri artan şiddetli kaşıntı başlar. Deri kuruluğu giderilmediği sürece verilen kaşıntı kesici ilâçlar pek işe yaramaz. Deri kuruluğunu gidermenin tek yolu kuruyan bölgeleri kremlerle düzenli olarak nemlendirmektir. Sıcak suyla banyo yapılmamalı, cilt fazla keselenmemeli ve banyodan sonra bütün vücut mutlaka kremlerle nemlendirilmelidir. Saçlı deri, yüz, dış kulak yolu, kulak arkası gibi bölgeleri tutan, ilgili bölgelerde kızarıklık, kabuklanma, kaşıntı yapabilen bir egzama türüdür. Kış aylarında soğuk hava etkisi, güneş ışınlarının azalması ve artan stres ile beraber belirgin alevlenmeler görülebilir. Soğuk rüzgârdan korunmalı, dermatologlar tarafından önerilen fazla yağlı olmayan nemlendiriciler ve tedavi kremleri düzenli kullanılmalıdır." Sedef hastalığı ömür boyu devam eden süreğen bir deri hastalığı olduğunu belirten Bostancı, "Vücudumuzun herhangi bir bölgesinde veya çok yaygın şekilde kuraklık ve üzerinde kabuklanmalarla seyreder. Yaz aylarında yoğun güneş ışınlarının etkisiyle iyileşme eğiliminde olan hastalık kış aylarında azalan güneş ışınları, artan stres seviyesi, yine artan üst solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle alevlenmeler ve artışlar gösterebilir. Kış aylarında güneşli havalarda güneş ışınlarından mümkün olduğunca faydalanmak gerekir. Stres seviyesini azaltmak için açık güneşli havada yürüyüş, spor yapmak faydalı olacaktır. Hastalık belirtilerinin arttığı durumlarda bir dermatolog tarafından muayene edilmekte fayda vardır. Havaların soğumasıyla beraber hem soğuk rüzgârlı hava, hem soğuk sular elde tahriş egzamasını tetikleyebilir. Ellerde kuruluk, kaşıntı, kızarıklık, çatlama gibi belirtiler ortaya çıkar. Eller soğuk hava ve sudan korunmalı, soğuk suyla eller yıkanmamalı, bulaşık yıkarken pamuk astarlı eldiven takılarak deterjan ve soğuk sudan korunmalıdır. Su temasından sonra mutlaka ellere nemlendirici kremler uygulanmalıdır. Elleri yıkarken gliserinli sabunlar veya sabun içermeyen yıkama jelleri veya köpükler kullanılabilir" diye konuştu. Soğuğa bağlı kurdeşen özellikle soğuk su, soğuk hava, buz gibi maddelerle temas sonucu deride ortaya çıkan kaşıntılı kızarıklar ve kabarıklıklar ile seyrettiğini ifade eden Bostancı, "Tedavide soğuktan korunma ve bazı alerji ilaçları kullanılır. Kış aylarında soğuğa maruz kalma sonucu el, ayak, burun, kulak kepçesi gibi uç bölgelerde kaşıntılı, ağrılı kızarıklık kabarıklıklar görülür. Bilhassa kış boyunca devam eder. Kış aylarında soğuk havalarda eller, ayaklar, burun ve kulaklar soğuktan çok iyi korunmalıdır. Tedavi için mutlaka bir dermatologla temasa geçilmelidir" dedi. Kaynak: İHA

Kışın neler yemeliyiz? Haber

Kışın neler yemeliyiz?

Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan 'obezite' artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.