SON DAKİKA
Hava Durumu

#kira

A Gazete - kira haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kira haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kiracısını soymuştu! Tutuklandı... Haber

Kiracısını soymuştu! Tutuklandı...

Bursa'da kısa süre önce kiraya çıkan bir kadın, ev sahibi tarafından dolandırıldı. Durumu anlayan kiracı eve taktığı güvenlik kamerası sayesinde şüphelinin ev sahibi olduğunu gördü. Polis ekiplerince gözaltına alınan zanlının, kiracısının 400 bin lira değerinde ziynet ve dövizini çaldığı tespit edildi. Merkez Osmangazi ilçesi Bağlarbaşı Mahallesi 2. Kızıl Sokak üzerinde kısa süre önce ev tutan Ecem Gökçe S., (33) ev sahibi Ayşegül K. (42) ile komşuluk ilişkilerine başladı. Bir süre sonra odasındaki ziynet eşya ve döviz koyduğu kutunun açıldığını ve değerli eşyalarının azaldığını fark eden Ecem Gökçe S., bunun üzerine evine güvenlik kamerası taktırdı. Komşuluk ilişkileri devam eden Ecem Gökçe, ev sahibi Ayşegül K.’yi çaya davet etti. Kirayı ödemek için cebinden dolar çıkaran Gökçe, ev sahibine parayı verirken, ikili sohbet sonrası dağıldı. Eğlenmek için dışarı çıkan Gökçe, evine kurduğu kamera ve alarm sisteminden dolayı cep telefonuna gelen bildirim sonrası kamera kayıtlarını izledi. Ev sahibinin değerli eşyaların olduğu kutudaki paralarını aldığı gören kiracı, gözlerine inanamadı. Gökçe'nin durumu polis ekiplerine bildirmesi üzerine harekete geçen Bursa Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği, incelediği güvenlik kameralarının ardından ev sahibine operasyon düzenledi. Ev sahibini takip eden ekipler para ve altınlara ulaşırken, Ayşegül K. ise gözaltına alındı. Şüpheli Ayşegül K. emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı. Kaynak: İHA

Ev arkadaşları ciddi sorunlar yaratabilir Haber

Ev arkadaşları ciddi sorunlar yaratabilir

Öğrenci kenti olarak anılan Eskişehir’i kazanan üniversite öğrencileri eğitim-öğretim döneminin başlaması ile kente gelmeye başladı. Üç üniversitenin yer aldığı Eskişehir’de kesin olmayan rakamlarla birlikte 160 bin öğrenci eğitim görecek. Öğrencilerin bir kısmı yurt ve apartlarda kalırken bir kısmı da ev tutuyor. Fakat artan kira maliyetlerinden ötürü, öğrenciler en az iki kişi olarak bir evde yaşıyor. Böylelikle kira masrafı bölünüyor. Fakat kira kontratına yazılmayan ve evde yaşayan kişi veya kişiler, evi tutanın başına dert açabiliyor. Herhangi bir olumsuzluk durumunda sorumluluğun kontratta ismi yazan kişide oluyor. Yabancılarla eve çıkmak bu tür olumsuzluklara davetiye çıkarıyor. “Biz kendilerine tavsiye etmeyiz” Eskişehir’e gelen öğrencilerle ilgili Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik, "Biliyorsunuz, Eskişehir’imiz üniversite kenti. Şu anda şehrimizde 3 tane üniversite var. 160 bin civarında da öğrencimiz var. Bütçesi uygun olanlarda birkaç arkadaş bir araya gelerek kendilerine özel evler tutmuş oldular. Bu öncelikle yasal değil. Biz kendilerine tavsiye etmeyiz. Kira konutları, kontratları borçlar kanuna göre yapılır ve tutan ve veren ve tarihlerin yazıldığı bir kontra attır. Sözleşme maddeleri gereğince bu sakıncalıdır. Kira kontratında ismi yazan kişileri bağlar, ikinci kişi ya da üçüncü kişileri bağlamaz. Öğrenci arkadaşlarımızın bunu neden tercih ediyorlar derseniz tabii bu kira fiyatlarının yüksek olmasından dolayı. Bütçelerini daha rahatlatabilmek bakımından yanlarına arkadaş aldıklarını biz de duyuyoruz” dedi. “Muhatap kişi haline getirmeleri gerekir” Kontratta adı yazmayan fakat evde yaşayan kişilerin çıkarabileceği muhtemel sorunlar hakkında da konuşan başkan Çelik söyle konuştu; “Otobüs duraklarına, direklere kağıt yapıştırdıkları bize de gelen haberler arasında. Bunu biz kendilerine tavsiye etmiyoruz, işte yararlı bir şey değil. Yarın evde yaşanacak bir olay olsa Allah korusun bir yangın, bir intihar konusu, herhangi bir şey olsa orada kontratta ismi yazan kişiyi bağlar. Üçüncü şahısları bağlamaz ve onlara sıkıntı oluşturur. Ev sahibinin de bağlamaz çünkü ev sahibi verdiği kişiyi karşılıklı borçlar kanuna göre kontrat yapmıştır. Bu çok önemlidir. Bundan dolayı öğrenci arkadaşlarımıza böyle şeylere girmelerine gidecekleri ise de kontrata alacakları kişinin tekrar onun da ismini ilave ederekten muhatap kişi haline getirmeleri gerekir diye düşünüyorum. Yaşadıkları evi mutlaka ve mutlaka tanıdıkları bildikleri insanlarla yaşamaları gerekir. Kontratı yaptıkları kişilerle beraber yaşamaları gerekir. Tanımadıkları bir insan almak tabii onun huyunu, ahlakını bilmeyen herhangi bir şey kullandığını düşünelim. Herhangi bir suça eğilimli olduğunu düşünebiliriz. Kaçak aranan birisi olduğunu düşünebiliriz. Bundan dolayı da tanımadıkları kimseyle ev arkadaşları yapmasınlar. Bunu tavsiye etmiyoruz. Daha önceden ufak tefek olaylar duyduk işte. Öğrencilerin kendi arasında kavga etmesi, anlaşamadıkları gibi öyle bazı olaylar bize. Ufak tefek de olsa yansıma oluyor. Ben buradan sizin vasıtanızla değerli öğrencilere başarılar diliyorum. Tanımadıkları kişileri de kesinlikle ve kesinlikle ev arkadaşlığı yapmasınlar.” Kaynak:İHA

Arabuluculuk zorunluluğu yoğunluğu azalttı Haber

Arabuluculuk zorunluluğu yoğunluğu azalttı

Kira uyuşmazlıklarında 1 Eylül itibariyle yeni döneme geçildi. Ev sahibi-kiracı uyuşmazlıkları mahkemeden önce arabuluculuk faaliyetiyle giderilmeye başlandı. Arabuluculuk sisteminin kira davalarına sayısal olarak etkisi 6 haftada net olarak görüldü. 1 Eylül öncesinde Türkiye’de bir ayda ortalama 20 bin kira davası görülüyordu, bu rakam 3 bine düştü. Kira anlaşmazlıklarında arabuluculuk başarısı ise yüzde 60 seviyesine ulaştı. "Kira davaları yüzde 90 azaldı" Türkiye’de kira uyuşmazlıklarının arabuluculuk ile kolaylıkla ve hızlı bir şekilde çözüldüğünü vurgulayan Avukat Arabulucu Umut Metin, “1 Eylül 2023 tarihinden önce Türkiye’de bir ayda ortalama 20 bin kira davası görülüyordu. Arabuluculuk yürürlüğe girdikten sonra geçen 6 haftada açılan dava sayısı sadece 3 bin 15 oldu. Ayda hemen hemen 2 bin dava görülür duruma gelindi. Kira davalarında yüzde 90 oranında bir azalma yaşandı” dedi. Türkiye’de kira davalarının en fazla görüldüğü iki adliye olan İstanbul Çağlayan Adliyesi ve Ankara Adliyesi’ndeki azalışına dikkat çeken Metin, “6 hafta içerisinde Ankara Adliyesi’nde Ekim ayında açılan kira davası sayısı yaklaşık 250, Çağlayan Adliyesi’nde 400 civarında. Türkiye’nin en önemli iki adliyesine bakıldığında dava sayılarında çok büyük oranda bir azalma gözlemliyoruz” diye konuştu. "Anlaşma sayıları artıyor" Arabuluculukta şu ana kadar yaklaşık 7 bin anlaşmayla sonuçlandığını belirten Metin, “Arabuluculukta anlaşma oranları yüzde 60 seviyesine yaklaştı. Bu oran Eylül ayının ortalarında yüzde 49’lar seviyesindeydi. Toplum anlaşmak istiyor. Onları barıştıracak, anlaşma sağlatacak kurumu arıyorlardı ve buldular. Arabuluculuk topluma çok fayda sağladı. "Arabuluculuk etkisiyle ev sahibi kiracı kavgaları azaldı" Kiracı-ev sahibi uyuşmazlıklarında arabuluculuk faaliyetinin 4 haftada tamamlandığını anlatan Metin, devam eden görüşmeler olduğunu ve ay sonuna kadar anlaşma oranlarının daha da artmasını beklediğini söyledi. Metin, “Şu an yaptığımız görüşmelerde yakın dönemde anlaşma sağlayacağız. Bu da anlaşma sayımızın her geçen gün katlanarak artıyor. Artık kiracı ve ev sahibi arasında şiddete dönüşen kavgaların sorunların azaldığını gözlemliyoruz. Bu durum sayılarla da anlaşılmış durumda” diye konuştu. "Arabuluculuğun toplumsal etkisini yakın dönemde daha fazla hissedeceğiz" Yüksek anlaşma oranından dolayı adliyelerdeki dava yükünün azaldığını anlatan Metin, hakimlerin ve avukatların adaletin daha iyi sağlanması daha etkin çalışır vaziyete geldiğinin altını çizdi. Metin, “Yıl sonunda arabuluculuğun toplumsal faydasını göreceğiz. Bugüne kadar 7 bin anlaşma yapıldığını hesaba katarsak; iki taraf var ve 14 bin kişinin anlaştığını düşünebilir. Onların ailelerini de katarsak çarpan etkisiyle yaklaşık 100 bin kişinin arabuluculuk sayesinde kira sorunlarını geride bıraktığını anlamış oluruz. Arabuluculuğun toplumsal olarak birbirini anlayan bir hâl oluşturduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. Kaynak:İHA

Fahiş fiyata ağır yaptırımlar yolda Haber

Fahiş fiyata ağır yaptırımlar yolda

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleler’de düzenlenen 26. Geleneksel Tüketici Ödülleri törenine katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Kabine toplantılarının ilk gündem maddesini her zaman deprem bölgesinde yürütülen inşa ve ihya faaliyetlerinin oluşturduğunu aktararak, “Orta Vadeli Program’da (OVP) olduğu gibi ekonomiyle ilgili hazırladığımız yol haritalarında da önceliği daima bölgenin ayağa kaldırılmasına veriyoruz. Meclisi’mize sunduğumuz ek bütçede bölgeye 762 milyar lira ayırmıştık. 2024 yılında deprem bölgesi için 1 trilyon lira için kaynak tahsis edeceğiz. Önümüzdeki üç yıl boyunca depremzede şehirlerimizin ihyası için toplam 3 trilyon lira tutarında bir kaynak kullanacağız. Deprem konutlarımızın inşası hızla sürüyor. Depremde yıkılan iş yerlerimizi ve ticarethanelerimizi yeniden yapıyoruz. Konutlar haricinde deprem bölgesinde ticari alan vasfına sahip 170 bin bağımsız bölüm inşa edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da depremzedelerimizi sırf siyasi tercihlerinden dolayı onlara hakaret eden insanların insafına bırakmayacağız. Devlet ve millet dayanışması ile inşallah bu zor günlerin üstesinden alnımızın akıyla hep beraber geleceğiz” diye konuştu. AÇGÖZLÜLERLE KARŞILAŞTIK Erdoğan, korona virüs salgını ile küresel ekonominin alışık olmadığı bir girdaba sürüklendiğini ifade ederek, “Hemen her alanda üretim aksadı. Tedarik zincirlerinde kırılmalar oldu. Küresel ticaret aylar boyunca durma noktasına geldi. Türkiye, salgın krizini istihdam, ticaret, üretim, turizm dahil tüm boyutları ile en başarılı şekilde yöneten ülkelerden biri olmuştur. Bu kritik süreçte muhalefetin tüm baskısına rağmen ekonomide vahim sonuçları olabilecek fevri adımlardan uzak durduk. Geniş bir yelpazede verdiğimiz destek ve teşviklerle çarkların kesintisiz dönmesini sağladık. Aynı tavrı, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik krizde de gösterdik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmeye dayalı bir ekonomi modeli uyguladık. Elbette tüm dünyada son 60-70 yılın en yüksek rakamlarına ulaşan enflasyon oranları bizleri de olumsuz etkiledi. Halen de etkiliyor. Avrupa’dan Amerika’sına kadar herkes, istihdam kaybına yol açmadan enflasyonu dizginlemeye yönelik politikalar uyguluyor. Biz bu muhataralı süreci son dönemde biraz daha ağır yaşadık. Küresel sıkıntılara tamamen tamahkarlıktan ve fırsatçılıktan kaynaklı fiyatlama davranışları eklenince bizim yükümüz daha da arttı. Ortada ekonomik hiçbir gerekçeyle açıklanamayacak afaki rakamlar gördük. Farklı bahanelerin arkasına gizlenerek vatandaşın malına, rızkına, lokmasına kast eden açgözlülerle karşılaştık” dedi. NEFES ALDIRMAYACAĞIZ “Adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek fırsatçılık peşinde koşanlara kesinlikle nefes aldırmayacağız” Erdoğan, seçimlerden sonra yeni kabinenin en öncelikli konularından birinin belirli sektörlerde oluşan balonu söndürmek olduğunu kaydederek, “Attığımız kararlı adımlarla otomobil fiyatlarından başlayarak birçok alanda ciddi mesafe aldık. Alınan tedbirler, kesilen cezalar ve diğer engellemeler sayesinde otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı. Daha bir ay öncesine kadar güya araç kıtlığından dolayı fiyatlar sürekli artarken, bugün artık indirimleri, hatta kampanyaları konuşuyoruz. Benzer bir tablonun konut ve kira fiyatlarında yaşanacağına inanıyoruz. Konut ve kira sektöründe piyasanın dengesini bozan, fahiş fiyat artışlarına yol açan kişi ve kurumlara yönelik ağır yaptırımlar uygulayacağız. Adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek fırsatçılık peşinde koşanlara kesinlikle nefes aldırmayacağız. Aynı şekilde çimento ve hazır beton sektöründeki dengesiz fiyat artışlarını da yakın takibimize aldık. Devletimiz, Asrın Felaketi’nin yaralarını sarmaya, bir an önce vatandaşlarını güvenli yuvalarına kavuşturmaya çalışırken birilerinin aşırı kar hırsıyla farklı işlere tevessül etmesine asla tahammülümüz yoktur. Denetimler sonucunda şayet burada da bir sorun, sıkıntı, fırsatçılık tespit edersek gereği neyse onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Milletimizi haksız fiyat artışlarından, stokçuluktan, güvensiz ürünlerden ve aldatıcı ticari uygulamalardan korumaya kararlılıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. TÜKETİCİ HAKKI KUL HAKKIDIR Türkiye Yüzyılı hedeflerine ilerlerken bilinçli tüketicilerin sağlıklı bir ekonominin temeli olduğu düsturu ile hareket ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, “Ticaret Bakanlığımızın görevleri arasında tüketicilerimizin ekonomik çıkarları ile sağlık ve güvenliklerinin korunması da vardır. Esasen batılı ülkeler tüketici haklarının önemini 1960’lı yıllarda kavrayıp evrensel tüketici haklarını ilan etse de bizim kültürümüzde Ahilik Teşkilatı aracılığı ile yüzyıllar önce tüketicilerin hakları korunmaktaydı. Ahilik sisteminde Tüketiciyi aldatan, yanıltan ve onların haklarını gözetmeyenler papucunun dama atılması suretiyle yaptırıma tabi tutulur ve Ahilik Teşkilatı’ndan dışlanırdı. Çünkü bizim nazarımızda tüketici hakkı aynı zamanda bir kul hakkı ve en temel insan hakkıdır. Bizi aldatan bizden değildir. Bu hadis-i şerif ile esnaf, tüccar ve üreticinin uyması gereken ilkeler yüzyıllar önce belirlenmiştir. Tüketicinin korunması ile ilgili tüm taraflara önemli görevler düşüyor. Esnafımızın müşteri memnuniyetini ön planda tutması, rekabet ortamını koruması, tüketiciye kaliteli mal ve hizmet sunması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. GİT NEREYE ŞİKAYET EDERSEN ET! Tüketicilerin bilinçli alışveriş yapmasının, haklarını bilmesinin, gerektiğinde ise söz konusu haklarını kullanmasının önem arz ettiğini söyleyen Erdoğan, “Satın aldığı mal ve hizmetle ilgili tüketiciye ‘git nereye şikayet edersen et’ diyen bir anlayışın ticari hayatta kalıcı olması mümkün değildir. Bir dönem yaygın olan, ‘satılan mal geri alınmaz’ tabelalarının birçok yerde kaldırıldığını, kanunda tanınan hakların tüketicilere verildiğini görüyoruz. Müşterisinin hakkını gözeten tüm işletmelerimize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Tüketici hakkının bir kul hakkı olduğu düsturundan hareketle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde Zabıta Tüketici Hakları Amirliği’ni ilk defa biz kurduk ve çok güzel çalışmalar yaptık. İstanbul’da başlayan bu uygulama bugün birçok belediyemizde Zabıta Tüketici Hakları Birim Amirliği kurulmasına vesile oldu. Bu tavrımızı, hükumete geldiğimizde de devam ettirdik” dedi.   TEKELLEŞMEYE GÖZ YUMULMAYACAK Erdoğan, 85 milyon vatandaşı sağlıksız ve güvensiz ürünlerden, satıcı ve sağlayıcıların haksız uygulamalarından, aldatıcı vaat ve reklamlarından korumak maksadıyla birçok adım attıklarının altını çizerek, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u güncel bir bakış açısıyla 2014 yılında tümüyle yenileyerek geliştirdik. Vatandaşlarımızdan gelen şikayetler ve talepler doğrultusunda bu hukuki çerçeveyi idari düzenlemeler ile sürekli güçlendiriyoruz. Bu süreçte teftiş ve kontrol faaliyetlerimizi de artırarak sürdürüyoruz. Bu denetimler içinde yıllık hacmi 800 milyar liraya ulaşan ve genel ticarete oranı yüzde 17,7’ye yükselen elektronik ticaret alanında faaliyet gösteren firmalar da yer alıyor. Burada ne serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz verecek ne de piyasada tekelleşmelerin ortaya çıkmasına göz yumacağız. Özellikle sayı itibarıyla ticaret hayatımızın çoğunluğunu temsil eden esnaf, tüccar, KOBİ’lerimizi agresif ticaret hamleleri karşısında koruyacağız. Reklam Kurulumuz vasıtasıyla ticari reklam ve haksız ticari uygulamaları denetliyor, gerekli idari yaptırımları uyguluyoruz. Türkiye genelinde 211 noktada bulunan tüketici hakem heyetlerimiz ile vatandaşlarımızın yaşadığı tüketici sorunlarının çözümü noktasında önemli roller üstleniyor. Sadece 2022 yılında 600 bin tüketicimizin satıcılarla yaşadığı sorunlar, tüketici hakem heyetleri vasıtasıyla kolayca çözüme bağlandı. Böylece yargımızın iş yükü de hafifletilmiş oldu” diye konuştu. YERLİ ÜRETİMİN ÖNEMİ ANLAŞILDI Erdoğan, yerli üretimin korunmasının ve israfın önlenmesinin üzerinde durulması gereken bir başka konu olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de üretilen malların ve hizmetlerin kullanımı ülke ekonomisine ciddi katkı sağlarken istihdamımızı artırıyor, en can sıkıcı meselemiz olan dışa bağımlılığı azaltıyor. Yerli üretimin önemi, hamdolsun milletimiz tarafından günden güne çok daha iyi anlaşılıyor. Yurt içinde üretilen ürünleri tercih ettiğini belirten tüketicilerin oranı bir yıl içinde yaklaşık 7 puan artarak yüzde 69,2’ye yükseldi. Temennimiz, milletimizin yurt içi üretime yönelik teveccühünün daha iyi bir noktaya gelmesidir. Hükumetimizin israfın önlenmesine, sıfır artık politikasına ve yurt içi üretimin teşvik edilmesine yönelik hamlelerine hem özel sektörün hem de vatandaşlarımızın dahil olmasını bekliyoruz. Türkiye olarak üretmekten, ihraç etmekten, katma değeri yüksek ürünlerle ticaretimizi güçlendirmekten başka bir çıkış yolumuz görünmüyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde ihracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine, ekonomik büyüklüğümüzü 1,3 trilyon dolara, fert başına milli geliri 15 bin dolara çıkarmayı istiyorsak, 85 milyon hep birlikte daha çok çalışacak, daha çok tasarruf edecek, özellikle israfı asgari seviyeye düşüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.” Törende Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Erdoğan’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini icra ettiği dönemde Zabıta Tüketici Hakları Amirliği’ni kurduğu dönemin nostaljik tablosunu hediye etti. KAYNAK:İHA

Kiracılar eve giremesin diye kapılarına yapıştırıcı sürdü Haber

Kiracılar eve giremesin diye kapılarına yapıştırıcı sürdü

Çekmeköy'de yaşanan olayda iddiaya göre, ev sahibi, kiralarını ödemedikleri gerekçesiyle kiracıları ile anlaşmazlık yaşadı. Ev sahibi, kiracılarının eve girememesi için kapıların kilitlerine yapışkan madde sürdü. Yaşanan anlaşmazlık sonrası binada yaşayan ev sahibi kiracıların bulunduğu dairelere ait sayaçları söktü, kiracılarına küfürler yağdırdı. Daha sonra kapıların deliğinde anahtar kırıp üstüne yapıştırıcı sürdü. Kiracılar ise günlerdir evlerine giremediklerini belirtti. Ev sahibinden şikayetçi oldu Yaşanan olayların ardından ev sahibinden şikayetçi olan kiracılar o anları cep telefonu kamerasına kaydetti. Ev sahibinin kapı kilidine sürdüğü yapıştırıcı yüzünden günlerdir evlerine giremediklerini belirten kiracılar akrabalarında kaldıklarını belirterek mağdur olduklarını ifade etti. Giysilerini bile değiştiremediklerini ve duş alamadıklarını belirten kiracılar ev sahibinden şikayetçi oldu. "Eve giremeyelim diye yapıyor" Ev sahibi ile anlaşmazlık yaşayan kiracı Selma Koç, "Ev sahibimiz yüksek kira istediği için biz de kabul etmedik. Elektrik, su ve doğalgaz saatlerimizi söküyor. Bizi kameralardan takip ediyor, evden gittiğimiz zaman anahtar ucunu kırıyor içine de yapıştırıcı sürüyor. Eve giremeyelim diye yapıyor bunu. Bunu defalarca yaptı ve biz çilingir çağırarak açtırdık. Burası benim evim ve ben burada yaşamak zorundayım. 40'tan fazla saatimizi söktü. Her seferinde biz karakola gidip ifade verdik. Binada bulunan diğer dairelerde bunu yapıyor" dedi. "Çantamda Karga burun taşıyorum" Günlerdir evlerine giremeyen kiracı Pınar Erdoğan, "Yaklaşık iki aydır bu baskı devam ediyor. Kiramızı 6 bin 500 liradan 14 bin lira yaptığını söyledi. Ben de ödeyemeyeceğimi söyledim. Devletin vermiş olduğu yüzde 25 kuralını hatırlattım. Daha sonrasında biz savcılığa gittik. Ev sahibi sahte kontrat düzenleyip elektrik ve suyumu kapattırdı. 2-3 gündür evime geldiğimde kapımın kilidinde yapışkan olduğunu gördüm. İkinci kez kapımı açtırıyorum. Ben şu anda dışarıda bir başkasının montu ile duruyorum. Benim evim var içeride eşyalarım var fakat evime girip eşyalarımı alamıyorum. Bir kadın olarak ben çantamda Karga burun taşıyorum, çünkü evime giremiyorum. Yağmur yağıyor montumu almak istiyorum, en temel ihtiyacım olan duş almak istiyorum. Gidip bir başkasının yanında kalmak istemiyorum. Şu anda arkadaşımın evinde kalıyorum ve onun kıyafetlerini giyiyorum" dedi. Kaynak: İHA

Zam isyanını pankartla duyurdu Haber

Zam isyanını pankartla duyurdu

Ankara’nın Altındağ ilçesi Yalınç Sokak’ta çerçevecilik yapan Cengiz Örsel, iş yeri sahibinin 5 bin 200 lira olan kirasını 25 bin liraya çıkarmasına isyan etti. 20 yıldır söz konusu dükkanda kiracı olan Örsel, bu yılın başında 3 bin 200 lira olarak ödediği kirasını yüzde 62’lik zam yaparak 5 bin 200 lira olarak ödemeye başladı. Daha sonra dükkana gelen ihtarname ile iş yeri sahibi Selahattin Erdem’in kendisinden yüzde 500 zam ile 25 bin lira kira bedeli istediğini öğrendi. Bunun üzerine Örsel, dükkanın camına, “kira bedeli 3 bin 200 lira olan bu iş yerinde net 25 bin lira kira istenmektedir” yazılı bir pankart asarak bu duruma tepki gösterdi. Örsel, astığı pankarttan dolayı dükkanın önünde geçenlerin kendisini tebrik ettiğini belirterek, civar esnaftan kimsenin 25 bin lira gibi bir kira ödemediğini savundu. İş yeri sahibi Selahattin Erdem ise 175 metrekarelik zemin kat dükkana 5 bin 200 lira kira verdiği için Örsel’in vicdanının rahat olup olmadığını sorarak duruma tepki gösterdi. Erdem, yıllardır devletin verdiği rayiç bedelin altında kira aldığını ifade ederek, Örsel’in kendisini komşularına rezil ettiğini söyledi. Erdem, söz konusu olayı mahkemeye intikal ettirdiğini söyleyerek, mahkemeden çıkacak karara razı olduğunu kaydetti. “Yıl sonuna kadar 25 bin lira kira yatırmamı istiyor” Çerçeveci Cengiz Örsel, söz konusu dükkanda 20 yıldır kiracı olduğunu belirterek, “Bu senenin başlangıcından itibaren 3 bin 200 lira kira ödüyordum. Kira artışı başladı. Devletin belirlediği oran olarak yüzde 62 artış yaparak 5 bin 200 lira yaptım. Ama dükkan sahibi bunu kabul etmedi. 25 bin lira kira istiyor. Yıl sonuna kadar 25 bin lira kira yatırmamı istiyor. Yıl sonunda da tahliye etmeyi ve beni mahkemeye vermeyi düşünüyor” değerlendirmesini yaptı. “Bu kira artışını, buralarda kira artışlarının güya 30 bin lira olduğu gerekçesiyle istiyor” İş yeri sahibi Selahattin Erdem’in 25 bin lira kira istediğini, gönderdiği ihtarnameden öğrendiğini söyleyen Örsel, “Bu kira artışını, buralarda kira artışlarının güya 30 bin lira olduğu gerekçesiyle istiyor. Burada kimse 30 bin lira ödemiyor. Genelde buralarda zemin katlar 5 bin lira kira ödüyor. İhtarnamede yazdığı gibi kimse 30 bin lira kira ödemiyor burada” dedi. “Ankara esnafını temsilen tepki hakkımı kullandım” İş yeri sahibinin kirayı 25 bin liraya yükseltme isteğinin ardından afişle tepki gösterdiğini dile getiren Örsel, “Ankara esnafını temsilen tepki hakkımı kullandım. İnşallah olumlu sonuçlanır. Gelen tepkiler de gayet güzel oldu. Beddua edenler oluyor ama bu onların sorunu. Bana gayet güzel” diye konuştu. “Telefonlarıma da bakmadı” İş yeri sahibi ile iletişime geçemediğini savunan Örsel, “Kira artışı sürecinde iki kere dükkan sahibini aradım bana dönmedi. Telefonlarıma da bakmadı” ifadelerini kullandı. “Siteler’de herkes 3 bin lira, 5 bin lira, 10 bin lira kafasına göre kira artışı istiyor” Zanaatkarlığı 2 yıl içinde bırakacağını aktaran Örsel, “Ama nihayetinde Ankara’da Cengiz gidecek ama başkaları gelecek. Cengizler, Ahmetler bitmeyecek. Kira olaylarının neticesi nereye varacak? Siteler’de herkes 3 bin lira, 5 bin lira, 10 bin lira kafasına göre kira artışı istiyor. Bunun neticesi ne olacak? Buna devletimizin bir el atması ya da ekip kurması gerekiyor. Destek bekleniyor. İnşallah bu benim yaptığım hareketle bir şeyler olur” diye konuştu. “Böyle bir para veriyorsunuz vicdanınız rahat mı?” İş yeri sahibi Selahattin Erdem ise dükkanın zemin katta ve 170 metrekare büyüklüğünde olduğu bilgisini vererek, “3 bin 200 liraya oturuyordu 5 bin 200 lira yaptı. Ona keşke şunu sorsaydınız: Böyle bir para veriyorsunuz vicdanınız rahat mı? Bu adamı böyle küçük düşürüyorsunuz içiniz rahat mı? Bunu buraya yazdın ama vicdanın rahat mı bunu böyle yaparken diye sorar mısınız ona” dedi “Beni komşulara karşı rezil ediyor” Erdem, durumu adalete intikal ettirdiğini belirterek, “Adaletin kestiği parmak acımaz. Benim istediğim şeyi verecek diye bir şey yok. Adaleti var, usulü var. Mahkeme var orada. Mahkeme beni kayıracak değil ki. Mahkemeye verdim. Beni komşulara karşı rezil ediyor. Avukata verdim, mahkemeye gideceğiz. Mahkeme ne derse ben ona razıyım. Adaletin kestiği parmak acımaz” diye konuştu. “Onu çok kolladım, kirayı hiç artırmadığım yıllar oldu” “Kimin ne kadara oturduğu beni ilgilendirmez” diyen Erdem, “Mahkemeye gideceğiz karar belli olacak. Devletin verdiği rayiç bedelden hep eksik aldım. O çalışıyor, üretiyor ben de hep biraz daha az alayım dedim. Onu çok kolladım, kirayı hiç artırmadığım yıllar oldu. İsterse her tarafa yazsın. Bu iş mahkemelik iş. Adalet ne derse o olur” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.