SON DAKİKA
Hava Durumu

#karar

A Gazete - karar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, karar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yargıtay'dan emsal 'boşanma' kararı Haber

Yargıtay'dan emsal 'boşanma' kararı

Kocası tarafından hakarete uğrayıp tehdit edildiğini iddia eden davacı kadın ile karısının kendisinin izni olmadan ortak edinilmiş malları abisine verip elden çıkardığını iddia eden karşı davacı kocanın çekişmeli boşanmasında son kararı veren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, "Kadın eşin ziynetlerinin bir kısmını abisine borç olarak vermesi boşanma davasında kadına kusur olarak yüklenemez" dedi. İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, Bitlis’te eşiyle geçinemeyen kadın, avukatı aracılığıyla boşanma davası açtı. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babasının hasta, ölüm döşeğinde olması ve vefatı nedeniyle müvekkil İstanbul'dan Bitlis'e babasını ziyarete geldiğini, bunun üzerine davalı eşin, müvekkiline sürekli tehdit, hakaret ve ağza alınmayacak küfürlü mesajlar gönderdiğini, müvekkilinin can güvenliğinden korktuğu için daha da İstanbul'a dönemediğini belirtmiş olup tüm bu nedenlerle müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etti. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı eşini çok sevdiğini, eşinden kesinlikle ayrılmak istemediğini, müvekkilinin yuvasının yıkılmaması ve çocukların birbirinden ayrı yaşayan anne veya babanın yanında büyümemesi için elinden gelen bütün çabayı ve fedakârlığı gösterdiğini, müvekkilinin eşine sadakatle bağlı olduğunu, çocuklarının ve eşinin mutluluğu müvekkili için her şeyden daha önemli olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etti. İlk Derece Mahkemesi boşanma davasını reddetti İlk Derece Mahkemesi, davalı erkeğin, kadının babasının cenazesinde sorun çıkartarak hakaret ve tehdit eylemlerini gerçekleştirdiği, davacı kadının da evlilik birliğinin yükümlülüklerine aykırı davranarak taraflarca kazanılmış menkul mal ve paranın ortak karar alınmaksızın elden çıkartılmasında daha ağır kusur olarak değerlendirerek kadının davasının reddine karar verdi. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı kadın vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulundu. "Kadın eşin ziynetlerinin bir kısmını abisine borç olarak vermesi kadına kusur olarak yüklenemez" Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Kararda şu ifadeler yer aldı: "Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı erkeğin evliliğin fiilen devam ettiği sürece eşine hakaret ettiği, sinkaflı küfürler kullandığı, kadının ziynetlerinin bir kısmını borç olarak abisine vermesinin kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Geçimsizlikte davalı erkek tamamen kusurlu olup olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir." Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bu emsal kararı ile kadın eşin ziynetlerinin bir kısmını borç olarak abisine vermesinin boşanma sebebi olamayacağına karar vermiş oldu. Kaynak: İHA

Yargıtay'dan önemli karar Haber

Yargıtay'dan önemli karar

İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, Ankara'da görülen ve eşlerin karşılıklı birbirlerinden 100'er bin lira maddi ve manevi tazminat talep ettiği boşanma dava dosyasında ilk derece mahkemesi erkeğin; eşine karşı evliliğin başlangıcından beri sevgisiz ve ilgisiz olması, evin ihtiyaçlarını karşılamaması, davacıyı parasız bırakması, bu şekilde ekonomik şiddet uygulaması, eşine hakaret etmesi, onu aşağılaması, anne babası ile kişisel ilişki kurmasını engellemesi, eşi ile birlikte vakit geçirmekten kaçınması şeklinde eylemler sergilemesi sebebiyle erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusursuz olduğu, erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166'ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 250 TL tedbir nafakası ile boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 350 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kararın kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte 10 bin TL maddî ve 15 bin TL manevî tazminata hükmetti. Erkek eşin avukatı aracılığıyla yaptığı itiraz sonrası istinafa giden dosya mahkeme tarafından bozuldu. İstinaf mahkemesi her iki davanın reddine kadının tüm, erkeğin sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verdi. Kararın ardından davacı karşı davalı vekili, kadının reddedilen davası ve fer'îleri yönünden temyiz isteminde bulundu. Karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesine gönderildi. Bozma ilâmına uyan Bölge Adliye Mahkemesi, eşlerin boşanmasına karar vererek kadının kusurunun bulunmadığı, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, "erkeğin, kadının ailesiyle görüşmesini kısıtlamasının" kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 30 bin TL maddî tazminat ile 30 bin TL manevî tazminata karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek temyiz isteminde bulundu. Dosyanın temyiz incelemesi tekrar yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, temyiz incelemesi neticesinde, "Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; davalı-karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat fazladır. 4721 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50'nci ve 51'inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174'üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir şeklinde karar vererek erkek eşin, kadın eşin ailesiyle görüşmesini kısıtlamasının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini kabul etmiş ancak erkek eş aleyhine hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğu kanaati ile dosyayı tekrar Bölge Adliye Mahkemesi'ne göndermiştir" dedi. Kaynak: İHA

Yargıtay'dan kesin karar Haber

Yargıtay'dan kesin karar

Bursa'da bir fabrikanın CNC tezgahında çalışan 3 kafadar, iddiaya göre tezgahı çalışır vaziyette bırakıp tamirhane bölümünde bir saat uyudu. Durumun yönetime bildirilmesiyle iş güvenliği kurallarını hiçe saymakla suçlanan 3 personel, tazminatsız kapı önüne konuldu. Bursa 7. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan 3 işçi,iş yoğunluğundan yakındılar. Aynı anda birden fazla makineye baktıkları olduğunu ve bazen yemeğe giderken ve çay molalarında hatta gece işten çıkarken talimat üzerine makineyi çalışır vaziyette bıraktıklarını dile getirdiler. İşyerinde çalıştıkları sürede daha önce haklarında tutanak tutulmamış olması ve disiplin cezasına konu herhangi bir eyleminin bulunmaması dikkate alındığında; eylemin haklı fesih boyutuna ulaşmadığın i davacı tanıklarının işçilerin aynı anda birden fazla makineye baktıkları olduğunu ve bazen yemeğe giderken ve çay molalarında hatta gece işten çıkarken talimat üzerine makineyi çalışır vaziyette bıraktıklarını, davalı tanıklarının ise işçilerin iki makineye baktıklarının olduğunu beyan ettikleri, davacının davalı işyerinde çalıştığı sürede daha önce hakkında tutanak tutulmamış olması ve disiplin cezasına konu herhangi bir eyleminin bulunmaması dikkate alındığında; eylemin haklı fesih boyutuna ulaşmadığını öne sürdüler. Mahkeme; davacıların tazminat ve işe iade taleplerini reddetti. Davacı avukatlarının istinaf talepleri üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nin 3., 9. ve 12. Hukuk Daireleri farklı kararlar verince avukatların temyiz müracaatı üzerine devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Kararda; 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hâlinin, işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterildiği hatırlatıldı. İş güvenliği hükümlerinin, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallar olduğu vurgulandı. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal haklı nedenle fesih hakkı ortaya çıkacağı dile getirildi. Yargıtay kararında; işçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmeyeceği kaydedildi. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Gece çalışan işçinin salt uyuması, iş güvenliğini tehlikeye düşürmediği sürece ve daha önceden bu konuda işi aksattığı gerekçesiyle herhangi bir uyarı da yapılmamışsa haklı fesih nedeni olmaz. Bu durumda işçinin bu davranışı nedeniyle uyarılmadan ve bu uyuma eyleminin işyerinde ne tür olumsuzluklara yol açtığı kanıtlanmadan feshin haklı nedene dayandığı kabul edilemez. Görüldüğü üzere feshin haklı nedene dayalı olup olmadığı yapılan işin niteliğine, eylemin tek ya da birden fazla kez gerçekleşmiş olmasına, iş güvenliğinin tehlikeye düşüp düşmediğine bir diğer anlatımla somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Davalı tanıklarının makinelerin çok pahalı olması nedeniyle tezgah başında durup çalışılması gerektiğini, aksi hâlde hemen durup müdahale edilemeyeceğini ve ciddi maddi zarara yol açılabileceğini, makinenin başında durulması gereken ya da iki makinede aynı anda çalışılmasının mümkün olan işlere CNC takım liderinin karar verdiğini beyan ettikleri görülmektedir. İşçilerin yeterli eğitim, bilgi ve deneyime sahip olmalarına rağmen çalışma saatleri içerisinde kontrol ve gözetimleri altında bulunan tezgahları çalışır vaziyette bırakarak kimseye haber vermeden bir saati aşkın süre ile takımhanede dinlenmeleri ya da uyumalarının iş kazalarına, makine ve malzeme hasarlarına yol açabileceği hususu, yaptıkları işin niteliği ile birlikte değerlendirildiğinde iş güvenliğini tehlikeye düşürür niteliktedir. İş sözleşmesinin feshinden önce işçinin bu konuda uyarılmasına veya işçiye bu konuda hatırlatmada bulunulmasına gerek bulunmadığı gibi belli bir zararın oluşması da gerekmez. Belirtilen sebeplerle uyuşmazlığın iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemelerince kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi 3 ve 9. Hukuk Dairelerinin kararları doğrultusunda giderilmesine karar vermek gerekmiştir." Kaynak: İHA

Benzin döktü, evden çıkmadı Haber

Benzin döktü, evden çıkmadı

Olay, saat 11.00 sırasında Muratpaşa ilçesi Güvenlik Mahallesi, 270 Sokak üzerindeki 5 katlı bir apartmanın giriş kat dairesinde meydana geldi. 40 yaşındaki kebap ustası İsmail Başboğa, 5 yıldır kirada yaşadığı daire ile ilgili bir süre önce ev sahibi ile tahliye noktasında sorun yaşamaya başladı. Sabah saatlerinde icra memurlarını ve polisi karşısında gören Başboğa, girdiği bunalım sonucu eline aldığı benzin bidonuyla sokağa çıktı. Kendini yakacağını söyleyen Başboğa’yı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarla adrese itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kısa sürede adrese gelen polis, şahsı ikna etmeye çalıştı. Yaklaşık yarım saatlik çalışmanın ardından vatandaşların da araya girmesiyle şahıs eyleminden vazgeçti. Ekip arabasına bindirilen şahıs, önemli eşyalarını almak için evine girmek istedi. Polis kontrolünde evine giren Başboğa, kıyafetlerini ve eşyalarını karton kutuya yerleştirdi. Evden çıkışında kadın icra memuruna sesini yükselten Başboğa, ardından "Çok özür dilerim" diyerek affını istedi. Bir hayli sinirli olduğu gözlemlenen Başboğa, “4 yıldır kirasını ödüyorum, kirasını ödediğim halde bankadan parasını çekmiyor. 4 sene sonra evin kapısına geldi. Bütün hesaplarına bloke koydurmuş. Bu adam bana para yatırmadı diyerek beni bu duruma düşürdü” diye tepki gösterdi. Eşyaları kolilenerek dışarı çıkarılan Başboğa, ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Olayla ilgili inceleme devam ediyor. Kaynak: İHA

İşte emekli ikramiyesinin detayları! Haber

İşte emekli ikramiyesinin detayları!

TBMM Genel Kurulunda, çalışmayan emeklilere bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ödenmesini öngören düzenleme yasalaştı. Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel çıkarılan yasadan hangi emeklilerin ne şekilde yararlanacağını ise Sosyal Güvenlik Başuzmanı İsa Karakaş, İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. “Birden fazla ikramiye hakkı kazanan emeklilere sadece bir ikramiye verilecek” Karakaş, 16 milyon emeklinin tamamının yasadan yararlanamayacağını belirterek, “Öncelikle emekli olup ve sonrasında kendi adına işyeri kurmuş olan, şirket kurmuş olan veya esnaf olan emeklilere bu ikramiye verilmeyecektir. Yine TOBB ve Banka sandıklarına baktığımız zaman buralardan emekli olan kişilere de ikramiyenin verilmeyeceğini söyleyebiliriz. Öte yandan 1 Ekim ile 31 Ekim arasında çalışması olan SSK’lı emeklilere de bu ikramiyeden faydalanamayacak. Dolayısıyla hiçbir işte çalışmayan ve emeklilikten sonra herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan, banka sandıkları ve TOBB sandıkları dışında kalan tüm SSK’lı Bağ-Kur’lu ve emekli sandığına tabii emeklilere ikramiye verilecek. Birden fazla ikramiye hakkı kazanan emeklilere ise sadece bir ikramiye verilecek” bilgilerini aktardı. “Dul ve yetimlere 5 bin liralık ikramiyenin tamamı verilemeyecek” Yaşayan emekliler içerisinde kapsamda olanların tümüne 5’er bin liralık ikramiye verileceğini hatırlatan Karakaş, “Hak sahibi olarak baktığımız zaman dul ve yetimlere 5 bin liralık ikramiyenin tamamının verilmeyeceğini söyleyebiliriz. Örnek verecek olursak; dul bir kadın eşinden dolayı yüzde 50 oranında emekli maaşı alıyorsa bu bağlamda 5 bin lira değil 2 bin 500 lira alacak. Ayrıca kadının 2 çocuğu da varsa ve bu çocuklara da yüzde 25 oranında ölen kişinin aylığı bağlanmışsa bunların her birine de bin 250 lira oranında ikramiye ödeneceğini söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu. “İş göremezlik oranına göre ikramiyeden faydalanılacak” Bunun dışında iş kazası veya meslek hastalığından dolayı gelir alan kişilerin de iş göremezlik derecesine göre ikramiyeden faydalanacağını söyleyen Karakaş, “İş kazası ve meslek hastalığından dolayı kişinin iş göremezlik oranı yüzde 50 ise 5 bin liralık ikramiyeden sadece 2 bin 500 lira alabilecek” dedi. Karakaş, 5 bin liralık ikramiyeden herhangi bir vergi, damga vergisi ve kesinti olmayacağını ve ikramiyenin haczinin de mümkün olmayacağını da sözlerine ekledi. Öte yandan 5 bin lira emekli ikramiye ödemelerinin kasım ayının ilk iki haftası içerisinde hesaplara geçmesi bekleniyor. Kaynak: İHA

6 yaşındaki çocuğa istismar davasında karar! Haber

6 yaşındaki çocuğa istismar davasında karar!

Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikahla zorla evlendirdiği ve cinsel istismara uğradığı iddiası üzerine Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel'in “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 22 yıl 6 aya kadar, imam nikahlı evlendirildiği Kadir İstekli'nin ise “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” ve “cinsel saldırı” suçlarından 67 yıl 10 ay 15 güne kadar hapis cezası istendi. 30 Ocak’ta görülen ilk duruşmada mahkeme heyeti yayın yasağı ve gizlilik kararı getirilmesine karar verdi. Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli’nin tutuklu, anne Fatıma Gümüşel’in tutuksuz yargılandığı davanın 17 Temmuz’da görülen duruşmasında baba Yusuf Ziya Gümüşel’in avukatı istifa etti. 9 Ekim’de görülen duruşmada ise Yusuf Ziya Gümüşel’in yeni avukatı savunma yapmak için süre talep etmişti. Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Yusuf Ziya Gümüşel ve tutuklu sanık Kadir İstekli hazır edildi. Taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, “zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan tutuklu sanık baba Yusuf Ziya Gümüşel hakkında 20 yıl, anne Fatıma Gümüşel hakkında 16 yıl 8 ay hapis cezasına hükmetti. İmam nikahlı evlendirildiği tutuklu sanık Kadir İstekli hakkında ise “zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan 30 yıl hapis cezasına hükmedildi. Öte yandan, kararın ardından anne Fatıma Gümüşel’e yakalama kararı verilirken sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Kaynak:İHA

Ücretsiz ulaşıma sınırlama! Haber

Ücretsiz ulaşıma sınırlama!

Tüm Özel Halk Otobüsleri Kooperatifleri Birliği Genel Başkanı Kurtuluş Kara, ücretsiz biniş hakkı olan tüm grupları ayda 4 gün ücretsiz taşıyacaklarını duyurdu. Özel halk otobüsü esnafı, ücretsiz toplu taşımadan yararlanan vatandaşlara Türkiye genelinde ayda yalnızca 4 gün hizmet vermeyi kararlaştırdı. Tüm Özel Halk Otobüsleri Kooperatifleri Birliği Genel Başkanı Kurtuluş Kara, bugün Ankara Yenimahalle’de bulunan Başkent İlçeler Terminali’nde yaptığı basın açıklamasında, “Şehit yakınları, gaziler, basın mensupları ve emniyet mensupları haricinde ücretsiz biniş hakkı olan diğer tüm grupları ayda sadece 4 gün taşıyacağız” dedi. Dördüncü günden sonra yolcuları taşımayacaklarını, kamu araçlarına yönlendireceğini belirten Kara, Türkiye genelinde her ayın 1'i ile 4'ü arasındaki günler dışında ücretsiz yolcu taşınamayacağını ve konuyla ilgili olarak özel halk otobüsçüleri, Ankara'daki araçlarına konuyla ilgili bilgilendirme yazısı yapıştırdı. “Ücretsiz biniş hakkı olan gruplar ve abonmanlar belimizi büküyor” Şehit yakınları, gaziler, basın mensupları ve emniyet mensupları haricinde ücretsiz biniş hakkı olan diğer tüm grupları ayda sadece 4 gün taşıyacaklarını belirten Tüm Özel Halk Otobüsleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Kurtuluş Kara, “Akaryakıt, yedek parça, personel sigortaları ve kasko maliyetlerinin artışından kaynaklı ücretsiz biniş hakkı olan gruplar ve abonmanlar belimizi büküyor. Yalnızca 65 yaş ve üstü değil, 4 grup haricindeki ücretsiz biniş hakkı olan tüm grupları ayda sadece 4 gün taşıyacağız. 26 gün taşımama kararı aldık. Bu uygulama yalnızca Ankara’ya mahsus değil. Türkiye geneli halk otobüslerinde 26 gün 4 grup hariç taşınmayacak. Şehit yakınları, gaziler, basın mensupları ve emniyet mensupları haricinde ücretsiz biniş hakkı olan diğer tüm grupları ayda sadece 4 gün taşıyacağız. Ayrıca yönetimle birlikte aldığımız karara göre, tekerlekli sandalyeli engelli vatandaşlarımızı ve görme engelli vatandaşlarımızı bu gruba dahil ettik. Bu gruplar haricindeki grupları kesinlikle taşımayacağız. Halk otobüsü sektörü Türkiye’de battı. Biz her 2 ayda bir basının önündeyiz. Her ay Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin önündeyiz. Dün, İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker toplantımıza katıldı ve bize ‘arkadaşlar lütfen kontak kapatmayın’ dedi. Vekilimize kontak kapatmayalım da bu esnaf akaryakıtı nasıl alacak dedim. ‘Ankara Büyükşehir Belediyesi sizlere destek verecek dedi’ ama yalnızca ABB ile olmuyor bu iş. Yalnızca birkaç belediyenin desteği ile olacak iş değil. Tüm Türkiye’de ki belediyelerin destek vermesi gerekiyor. Mansur Yavaş ile görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’de 20’ye yakın belediye özel halk otobüslerine destek veriyor. Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partisi İl Kongresinde bu araçların satın alınacağını söyledi. Araçlarını satmak isteyen esnaflar başvuru talebinde bulundu. Şu an da EGO Genel Müdürlüğü tarafından araçlarda ekspertiz kontrolleri yapılıyor. Ama verilen teklifler çok düşük çıkıyor. Şoförlerde ‘ben bu aracı bu fiyata satarsam ne yapacağım’ diyor. Sadece araçları satın almak yetmiyor. Personelleri ve mal sahiplerine de belediyenin istihdam sağlaması gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Evet hukuki olarak taşımamız gerekiyor ama maliyetleri karşılayamıyoruz” Hukuki olarak ücretsiz biniş hakkı olan tüm vatandaşların taşınması gerektiğini bu konuda cezai işlem uygulanabileceğini ama maliyetlerin karşılanamadığını vurgulayan Kara konuya ilişkin her otobüse bir yazı yapıştırılacağı vurgulayan Kara şu sözleri kaydetti: “Bu yazıyı gören tüm vatandaşlarımızın Özel Halk Otobüslerini kullanmamalarını rica ediyoruz. Otobüslerimiz ayın sadece 4 günü tüm gruplara ücretsiz olacak. Günlerin bilgisini sosyal medya ve basın aracılığıyla tüm Türkiye’de paylaşacağız. 4 gün boyunca otobüse binen herkesi uyaracağız. 4. günün sonunda kalan 1 ay boyunca vatandaşlarımızı taşımayacağız. Binmek isteyen vatandaşları kamu araçlarına yönlendireceğiz. Evet hukuki olarak taşımamız gerekiyor ama maliyetleri karşılayamıyoruz. Bize uygulanacak yaptırımlar olacak ama biz her şeyi göze aldık. Tüm kamuoyuna sesleniyorum. Bizi yanlış anlamasınlar. Ankara’da tam ilet kullanan oranı yüzde 27’ye düştü. Geçe sene bu oran yüzde 62’ydi. 6 ay sonra bu oran yüzde 15’lere düşecek. Abonman alan öğrenci, 65 yaş üstü ve engelli oranı her geçen gün artıyor. Vatandaşlarımızla şoförlerimizin tartışmaya girmesini istemiyoruz. Otobüse binen yolcularımızı mecbur götüreceğiz ama lütfen bu konuda vatandaşlarımız hassasiyet göstersin. Bu böyle giderse yılbaşına kadar Türkiye genelinde bir tane bile halk otobüsü kalmaz.” Açıklamanın ardından Ankara'da faaliyet gösteren özel halk otobüslerine konuyla ilgili bilgilendirme yazısı asıldı. Kaynak: İHA

Boşanma davaları ile ilgili emsal karar Haber

Boşanma davaları ile ilgili emsal karar

İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, İlk Derece Mahkemesi; müşahhas olayda, kadının ortak konutu erkeğin ilk evliliğinden olan çocuklarıyla paylaştığı konusunda ihtilaf olmadığı, evlilik birliğinde bağımsız hanenin olmasının gereken bir unsur olduğu, kadın eş ile çocukların aynı ikametgahta kalma konusunda anlaşmazlık yaşadıkları, erkek eşin çocuklarının kadına yönelik kötü davranma ve tehdit eyleminin ispatlanamadığı, bu durumun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, tarafların düğün için Bafra'ya geldiklerinde İstanbul'a dönerken erkeğin kadını yanına almadan ailesinin yanına bırakmak suretiyle eşine karşı duygusal şiddet uyguladığı, sonrasında eşinin eve dönmesi hususunda ihtar çektiği, bu nedenle 2014 yılından önce kadının kendisine yaptığını iddia ettiği davranışların affedilmiş sayılacağı, bu nedenlerle boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin kusursuz; erkek eşin ise tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına 25 bin TL maddi tazminat ile 500 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın eşin manevi tazminat talebi ile karşı davanın reddine karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesi, erkeğin tespit edilen kusurlu davranışının (kadını ailesinin yanına bırakması) kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddinin isabetli bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin tüm istinaf taleplerinin reddine, kadının ise istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kadın eş yararına 25 bin TL manevi tazminata karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 05.04.2022 tarihli kararı ile, "Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacı-karşı davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir" gerekçesiyle kararı bozdu. Bölge Adliye Mahkemesi kararında direndi Bölge Adliye Mahkemesi; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulundu ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: "Erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanında bırakması kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmez" Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi: "Müşahhas olaya gelince; tarafların 18.11.2010 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak çocuklarının bulunmadığı, kadın eşin erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarıyla birlikte ortak konutta oturdukları, erkek eşin kadını ailesinin yanına bıraktığı ve bir daha geri almadığı, kadının erkeğin kendisine kötü davrandığını ispat edemediği, erkeğin kadına eve dönmesi için ihtar çektiği, dolayısıyla kadına yönelik kusurlu davranışların affedilmiş sayılacağı, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu hususunda Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; boşanmaya sebep olan olaylardan erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanına bırakması eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinden manevi tazminatın reddi gerekir. Hal böyle olunca kadın eş yararına manevi tazminat talebinin kabul edilmesine karar verilmesi açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değildir." Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan şunları söyledi: "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanına bırakması eylemlerinin kadın eşin kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği dolayısıyla kadın eş lehine manevî tazminat şartlarının oluşmadığı yönündeki 05 Nisan 2022 tarihli Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararını hukukî anlamda yerinde bulmuştur. Ancak, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin, erkek eşin, kadın eşin geçici süreli geldiği babaevine eşyalarını toplayarak kargo ile yollamasını, kadın eşin kişilik haklarına saldırı teşkil etmesinden dolayı kadın eş lehine manevî tazminat verilmesi noktasında 12 Nisan 2021 tarihli bozma ilâmı da bulunmaktadır." Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.